Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1481 E. 2022/1472 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1481
KARAR NO : 2022/1472

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/06/2022
NUMARASI : 2021/878 Esas-2022/483 Karar
BİRLEŞEN İZMİR 2. ATM ‘NİN 2022/233 ESAS 2022/199
KARAR SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN
DAVA : Şirketin İhyası
BAM KARAR TARİHİ : 06/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/06/2022 tarihli 2021/878 Esas-2022/483 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
ASIL DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … A.Ş. ile davacı arasında, İzmir 20. İş Mahkemesi’nin 2021/74 Esas sayılı dosyasında görülen işçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak davasının derdest olduğunu, davanın 22/03/2021 tarihinde açıldığını, mahkeme evraklarının usulüne uygun şekilde davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen, dava sonucunun kesinleşmesi beklenmeden 01/04/2021 tarihinde şirketin tasfiyesine karar verildiğini ve şirketin ticaret sicilinden de terkin edildiğini, alınan tasfiye kararının, davacının alacağına kavuşmasını engeller mahiyette olduğunu zira, şirket adına kayıt ve tescil edilecek aktif ve pasifler bulunduğunu, şirketin vergi kaydının, Ticaret Sicilinden terkin olması nedeniyle “tanımsız” hale düştüğünü, davacının alacağına kavuşmasını teminen İzmir 20. İş Mahkemesi’nin 2021/74 E. sayılı dosyasının 17/09/2021 tarihli 2. celsesinde şirketin ihyası davası açmak için davacı tarafa yetki verildiğini belirtmiş , … Şirketi’nin tüzel kişiliğinin TTK geçici 7. Maddesi uyarınca ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sicil kayıtlarının tetkikinde Tasfiye Halinde … A.Ş.’nin 25/11/2008 tarihinde kuruluş ile tescil edildiği, 24/08/2020 tarihli genel kurul kararı ile tasfiyeye girdiği , tasfiye memuru olarak …’ ün seçildiği, 24/03/2021 tarihli Genel Kurul kararı ile tasfiye işlemlerinin tamamlanması nedeni ile ünvan ve işletme kaydının … memurluğunca silinmesine karar verildiği ve 01/04/2021 tarihinde şirketin kapanışının sicile tescili yapılarak ünvan ve işletme kaydının sicilinden silindiğinin tespit edildiğini, şirketin tasfiyesinin kanuna uygun olarak gerçekleştirilmesi ve sona erdirilmesinden tasfiye memuru sorumlu olduğundan sicil müdürlüğünün bu konuda herhangi bir tetkik mükellefiyetinin bulunmadığını, usulüne uygun tamamlanmamış bir tasfiyeden tasfiye memurunun sorumlu olduğunu, müdürlüğün davanın türü itibariyle yasal hasım konumunda olup dava açılmasına sebebiyet vermediğini, davanın TTK 32.maddesine dayalı bir dava olmadığını, müdürlük aleyhine harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirtmiştir.
BİRLEŞEN DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … A.Ş. ile davacı arasında, İzmir 20. İş Mahkemesi’nin 2021/74 Esas sayılı dosyasında görülen işçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak davasının derdest olduğunu, davanın 22/03/2021 tarihinde açıldığını, mahkeme evraklarının usulüne uygun şekilde davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen, dava sonucunun kesinleşmesi beklenmeden 01/04/2021 tarihinde şirketin tasfiyesine karar verildiği ve şirketin ticaret sicilinden de terkin edildiğini, alınan tasfiye kararının, davacının alacağına kavuşmasını engeller mahiyette olduğunu zira, şirket adına kayıt ve tescil edilecek aktif ve pasifler bulunduğunu, şirketin vergi kaydının, Ticaret Sicilinden terkin olması nedeniyle “tanımsız” hale düştüğünü, davacının alacağına kavuşmasını teminen İzmir 20. İş Mahkemesi’nin 2021/74 E. sayılı dosyasının 17/09/2021 tarihli 2. celsesinde şirketin ihyası davası açmak için davacı tarafa yetki verildiğini, İzmir 1 ATM 2021/878 Esas sayılı derdest dosyasının 03/03/2022 tarihli celsesinin 2 nolu ” Dava dışı şirket tasfiye sonucu terkin edildiğinden davacı vekiline tasfiye memuru … hakkında dava açıp bu dosya ile birleştirilmesini sağlamak üzere süre verilmesine ” ara kararı uyarınca dava açma gereği hasıl olduğunu belirtmiş , davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Birleşen dosya davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu şirketin usulüne uygun tasfiye edildiğini, tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve yasaya uygun olarak yerine getirildiğini, şirketin ihyasını gerektirecek herhangi bir durumun söz konusu olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile; tüzel kişiliği ihya edilse bile tasfiye aşamasına kadar aktifleri pasiflerini karşılamaz durumda olan şirketin davacının iddia ettiği alacağı karşılayacak bir mal varlığı olmadığını, bu nedenle davacının işçilik alacakları olduğundan bahisle şirketin yeniden canlandırılmasını talep etmesinde hukuki yararı olmadığından haksız davasının reddinin gerektiğini, davacı ve davalının, şirketin tasfiyesi aşamasında evli olup halen boşanma sürecinde olduklarını, davacının, şirketin tasfiye sürecinden haberdar olduğu ve varsa alacağını süresinde talep edebilecek durumda olduğunu, davacının buna rağmen tasfiye sürecinde alacağını talep etmeyerek dava açtığını, tasfiye sürecinden haberdar olan davacının şayet şirketten bir alacağı var idi ise yaklaşık 8 ay süren bu süreçte alacağını tasfiye memurluğuna bildirmesi gerektiğini, davacının işçilik alacakları davasının açtığı tarihin 22.03.2021 olduğu ve bu tarihte şirketin tasfiye halinde olup henüz davalı ve şirkete tebligat yapılmadan 01.04.2021 tarihinde Ticaret Sicilden terkin edildiğini, taraflar arasında İzmir 18. Aile Mahkemesinin 2021/519 E sayılı dosyası ile görülmekte olan boşanma davasının halen derdest olduğunu ve davacının asıl amacının boşanma dolayısıyla davalıya zarar vermek olduğunu, davacının tasfiye sürecinde alacağını bildirmemiş olması ve davalıya karşı açmış olduğu davalarda birbiriyle taban tabana zıt iddialarda bulunmasının davasında haksız ve kötüniyetli olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, davacının, davaya neden olarak gösterdiği ve İzmir 20. İş Mahkemesinde 2021/74 E. sayılı dosya ile görülen işçilik alacakları konulu davasında; “Davaya konu şirkette işçi olduğunu ve 1999 yılından 23.09.2020 tarihine kadar adı geçen şirketten hiçbir alacağını ve hakkını alamadığını” iddia ettiğini, İzmir 15. Aile Mahkemesinde 2020/545 E. sayılı dosya ile açtığı mal rejiminin tasfiyesi davasında ve İzmir 18. Aile Mahkemesinin 2021/519 E sayılı dosyası ile görülmekte olan boşanma davasındaki beyanlarında ise ; “Aile mesleği olarak matbaacılık işiyle uğraştığını, iş hayatında mali sorunlar yaşadığından 2009 yılında müvekkil eş üzerine şirket kurduğunu, matbaa sektörüne hakim olduğunu ve elde edilen kazanımların kendisinin bu sektörde çalışma, gayreti, iş birikimi ve matbaası sonucu meydana geldiğini” iddia ettiğini, davacının bu davalardaki beyanlarının hem birbirleri ile hem de kendi içlerinde çeliştiğini, davacının gerçekte şirketten herhangi bir işçilik alacağı bulunmadığından şirketin ihyasını talep etmekte iyi niyetli olmadığını, şirketin tasfiyesi ve sicilden terkini usulüne ve yasaya uygun bir şekilde tamamlanmış olup, davalının TTK m. 286- (1) “Tasfiye memurları, tasfiye hâlinde bulunan şirketin bütün mal ve haklarının korunması için basiretli bir iş adamı gibi gerekli önlemleri almakla ve tasfiyeyi olabildiğince en kısa zamanda bitirmekle yükümlüdür.” hükmüne uygun şekilde davrandığı ancak davacının alacaklılara yapılan çağrı üzerine verilen mühlet içerinde tasfiye halindeki şirkete başvurmadığını, çünkü gerçekte ihyasını istediği şirketten hiç bir işçilik hak ve alacağı bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…davacı tarafça dava dışı
… A.Ş. ‘nin tasfiyesinin tamamlanarak ticaret sicil kaydının terkinine karar verildiği ancak dava dışı şirkete karşı devam eden dava bulunduğundan bahisle şirketin ihyasına karar verilmesine yönelik olarak dava açıldığı, dava dışı
…. A.Ş. ‘ nin tasfiye sonucu terkin edildiği anlaşıldığından tasfiye memuru … hakkında İzmir 2. ATM’nin 2022/233 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı, söz konusu dosyanın dosyamız ile birleştirilerek yargılamanın dosyamız üzerinden sürdürüldüğü, dava dışı
… A.Ş. ‘nin 25/11/2008 tarihinde kuruluş ile tescil edildiği, 24/08/2020 tarihli genel kurul kararı ile tasfiyeye girdiği , tasfiye memuru olarak …’ ün seçildiği, 24/03/2021 tarihli Genel Kurul kararı ile tasfiye işlemlerinin tamamlanması nedeni ile ünvan ve işletme kaydının … memurluğunca silinmesine karar verildiği ve 01/04/2021 tarihinde şirketin kapanışının sicile tescili yapılarak ünvan ve işletme kaydının sicilinden silindiğinin tespit edildiği, şirketin tasfiye işlemleri ile ilgili sorumluluğun tasfiye memuruna ait olduğu, dava dışı şirket ile ilgili devam eden dava bulunması dolayısıyla davacının dava dışı şirketin ihyasını talep edebilmesi için haklı sebeplerinin mevcut olduğu ve davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu, davalı … Müdürlüğü tarafından yapılan işlemlerde usul ve yasaya aykırılığın söz konusu olmadığı ve davalı … memurluğunun davanın niteliği gereği yasal hasım konumunda olduğu, bu sebeple … memurluğu aleyhine vekalet ücreti ve yargılama gideri yükletilemeyeceği, birleşen dosya davalısı tasfiye memuru … ‘ ün dava dışı şirket hakkında 22/03/2022 tarihinde açılan ve devam eden dava olmasına , bu davadan dava açılış aşaması öncesinde yapılan ara buluculuk görüşmeleri sebebiyle haberdar olunmasına ve ara buluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamamasına rağmen açılan davanın sonuçlanmasını beklemeden tasfiyenin tamamlandığından bahisle ünvan ve işletme kaydının … memurluğunca silinmesi için 24/03/2021 tarihli tarihli Genel Kurul kararını aldığı ve şirketin sicil kaydının terkinine sebebiyet verdiği bu sebeple yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının gerektiği…” gerekçesiyle dava ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Birleşen dava davalısı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tek başına arabuluculuk yoluna başvurulmuş olmasının davanın mutlaka açılacağı anlamına gelemeyeceğinin açık olduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinde davacının haksızlığını ve yeterli delili olmadığı için davayı kaybedeceğini anlaması ve bu nedenle dava açmaktan vazgeçmiş olması ihtimalinin de söz konusu olabileceğini, bu durumda arabuluculuk başvurusundan çok önce başlatılmış ve sonuna gelinmiş olan bir tasfiye sürecinin, belirsiz bir zaman için bekletilmesi ve tasfiye aşamasındaki gayri faal bir şirketin mali yükümlülüklerine belirsiz bir süre daha katlanma zorunluluğunun doğacağının açık olduğunu, kaldı ki bu aşamada henüz müvekkile yapılmış bir tebligat da bulunmadığını, bu durumda sonuçlanmış tasfiye işlemi dolayısıyla şirketin ticaret sicilden terkininde yasaya aykırı bir durum bulunmadığından davanın kabulünün de müvekkilin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının da hatalı olduğunu, öncelikle davacının işbu davayı açmakta HMK madde 114’e göre hukuki yararının mevcut olması gerektiğini, davacının gerçekte olmayan bir alacağa ilişkin dava açmış olması sebebiyle hukuki yararının varlığından söz edilemeyeceğini, kaldı ki davacı var olduğunu iddia ettiği işçilik alacaklarına ilişkin iddialarını yaklaşık olarak dahi ispatlayamadığını, aksine taraflar arasında görülen diğer derdest davalarda dava konusu şirketin çalışanı değil ortağı/kurucusu olduğuna ilişkin beyanlarda bulunduğunu, davacı ve müvekkilinin, şirketin tasfiyesi aşamasında evli olup halen boşanma sürecinde olduklarını, dolayısıyla davacının, şirketin tasfiye sürecinden haberdar olduğunu ve varsa alacağını süresinde talep edebilecek durumda olduğunu, davacının buna rağmen tasfiye sürecinde alacağını talep etmeyerek dava açmadığını, tasfiye sürecinden haberdar olan davacının şayet şirketten bir alacağı var idi ise yaklaşık 8 ay süren bu süreçte alacağını tasfiye memurluğuna bildirmesi gerektiğini, davacının işçilik alacakları davasının açtığı tarihin 22.03.2021 olduğunu ve bu tarihte şirket tasfiye halinde olup henüz müvekkile ve şirkete tebligat yapılmadan 01.04.2021 tarihinde Ticaret Sicilden terkin edildiğini, taraflar arasında İzmir 18. Aile Mahkemesinin 2021/519 E sayılı dosyası ile görülmekte olan boşanma davasının halen derdest olup, davacının asıl amacının boşanma dolayısıyla müvekkiline zarar vermek olduğunu, davacının tasfiye sürecinde alacağını bildirmemiş olması ve müvekkile karşı açmış olduğu davalarda birbiriyle taban tabana zıt iddialarda bulunmasının, davasında haksız ve kötüniyetli olduğunu açıkça ortaya koyduğunu beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ticaret sicilinden terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan dava dışı şirketin derdest dava nedeniyle yeniden ihyası istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm birleşen dosya davalısı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Bunun için de öncelikle tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerekir. Şayet tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. İşte bu gibi durumlarda, menfaati olanlar tarafından, şirket tüzel kişiliğinin ihyası için dava açılabilir.
6102 sayılı TTK’nın 547. maddesi, “ (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; davacının, … Müdürlüğü’ nün merkez-…. nosunda kayıtlı iken tasfiye işlemleri sonucu 01/04/2021 tarihinde ticaret sicilden terkin edilen dava dışı ” Tasfiye Halinde … A.Ş. aleyhine şirketin ticaret sicilden terkin edilmeden önce İzmir 20. İş Mahkemesi’ nin 2021/74 esas sayılı dosyasında 22/03/2021 dava açtığı, dava dosyası derdest olduğu ve davacı vekiline ihya davası açması için süre verildiği, dava tarihinin terkin tarihinden önce, davalı …’ ün ise şirketin tasfiye memuru olduğu anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, tasfiye memuru olarak son tasfiye memurunun atanmış olmasına, derdest dava varken terkin işlemi yapılmış olmasında davalı tasfiye memurunun kusurlu olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Birleşen dava davalısı … vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/06/2022 tarihli 2021/878 Esas-2022/483 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/10/2022