Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1361 E. 2022/1589 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1361
KARAR NO : 2022/1589

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2016 (Dava) – 17/05/2022 (Karar)
NUMARASI : 2018/807 Esas – 2022/448 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 20/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2022 tarihli 2018/807 Esas ve 2022/448 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın davacı aleyhine İzmir 22. İcra Müdürlüğü’ nün 2016/2333 E. Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi yaptığını, icra takibine dayanak olarak 01/12/2014 tanzim, 10/12/2015 vade tarihli, 11.700,00-TL bedelli senedin gösterildiğini, müvekkilinin belli bir dönem davalının da yetkilisi olduğu …. Şti’ de çalıştığını, alacaklarını alamadığından dava açtığını, İzmir 8. İş Mahkemesi’ nin 2015/151 E. Sayılı dosyası ile görülmekte olan davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, davalının; davayı kaybetmesinin hemen ardından kötü niyetli olarak eldeki senedi takibe koyduğunu, müvekkilinin davalının yetkilisi olduğu şirkette çalışırken davalıdan 4.700,00-TL borç para aldığını, 3.000,00-TL’ nı peyder pey elden ödediğini, kalan 1.700,00-TL için ise davalının dava konusu edilen senedi aldığını, müvekkilinin yalnızca bedel, imza, isim ve düzenleme tarihi kısımlarını doldurduğunu, geri kalan kısımların boş bırakıldığını, senedin üst kısmındaki bedel bölümüne müvekkili tarafından 1.700,00-TL yazıldığını, davalının daha sonra senet üzerine eklemeler yapmak suretiyle tahrifat yaptığını, senette malen kaydı bulunduğunu, davalının tacir olduğunu, bu senet karşılığı hangi malları verdiğini ticari defter ve kayıtları ile ispat etmek zorunda olduğunu belirtmiş, müvekkilinin İzmir 22. İcra Müdürlüğü’ nün 2016/2333 E. Sayılı dosyasına konu 01/12/2014 tanzim, 10/12/2015 vade tarihli, 11.700,00-TL bedelli senetten dolayı 10.700,00-TL’ lık kısımdan dolayı borçlu olmadığının tespitine, % 20 kötü niyet tazminatının ve 10.000,00-TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkilinin kardeşinin ortak olduğu … Şti’ de bir süre çalıştığını, bilahare 10/11/2014 tarihinde müvekkilinin ortak olduğu, … Şti’ de çalışmaya başladığını, 31/12/2014 tarihinde işten ayrıldığını, davacının … Şti’ de çalışmaya başladıktan sonra paraya ihtiyacı olduğunu söyleyerek para istediğini, müvekkilinin de söz konusu parayı kendi şahsi parasından verdiğini ve karşılığında da dava konusu edilen senedin davacı tarafından müvekkiline verildiğini, davacının bu parayı 1 yıl içinde ödeyeceğini vaad ettiğini ancak bir süre sonra istifa ederek işten ayrıldığını, borcun ödenmemesi üzerine vadesi geldiğinde senedin İzmir 22. İcra Müdürlüğü’ nün 2016/2333 Esas sayılı dosyası ile takip konusu edildiğini, senedin davacının İzmir 8. İş Mahkemesinde açtığı dava ile bir ilgisini bulunmadığını, davanın 24/02/2015 tarihinde açıldığını, senedin ise 02/02/2016 tarihinde işleme konu edildiğini, davacı tarafça; senet bedelinin rakam ile yazılı kısmına sonradan bir eklenerek tahrifatla 11.700,00-TL yapıldığının iddia edildiğini ancak bedelin rakamla yazılı kısmında sonradan yapılan tahrifat veya ekleme olmadığını, kaldı ki senet meblağının hem rakam hemde yazı ile gösterildiğini, asıl itibar edilmesi gerekenin yazı kısmı olduğunu, kambiyo senetlerinin boş olarak da tedavüle çıkartılmasının mümkün olduğunu ve senetin anlaşmaya aykırı olduğu iddiasının yazılı belge ile ispatının gerektiğini, davacının, senedin bedel, imza, isim ve düzenleme tarihi kısımlarını doldurduğunu, kalan kısımları boş bıraktığını söyleyerek bunun grafoloji uzmanı tarafından ortaya konulmasını istediğini, davacının senedin bir kısmı dolduruldu, kalan kısmı boş bırakıldı, yazı farklılıkları var iddiasının HMK’ nın 201. Maddesindeki senede karşı senet ile ispat kuralına uygun olarak yazılı belge ile ispatlanması gerektiğini, bu hususta tanık dinlenemeyeceğini, bu sebeple yazı farklılıklarının tespiti için grafoloji uzmanı tarafından inceleme yaptırılması talebinin de bu yöndeki yasal düzenlemeye açıkça aykırı olduğunu, yalnızca tahrifat iddiası yani sonradan senedin rakam ile bedel yazılı kısmına bir eklendiği iddiası ve eklemenin sonradan yapılıp yapılmadığı açısından inceleme yapılabileceğini, davacının senette malen kaydı bulunduğunu iddia ettiğini ancak senette malen değil, nakden ibaresinin mevcut olduğunu, davacı tarafça; dava dilekçesinde, senedin müvekkilinden borç alınan para karşılığı verildiğinin kabul edildiğini, müvekkilinin gerçek kişi olarak ticaret yapmadığından şahsına ait ticari defter ve kayıt bulunmadığını, davacının manevi tazminat isteğinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirtmiş, davanın reddine, % 20 kötü niyet tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, ”…Davanın KISMEN KABULÜNE, davacının dava ve İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2016/2333 sayılı dosyasında takip konusu edilen senet dolayısıyla davalı tarafa 1.700,00 TL borçlu olduğunun, 10.000,00 TL borçlu olmadığının TESPİTİNE, İcra takibinin 10.000,00 TL’ lik alacak yönünden DURDURULMASINA, takibin 10.000,00 TL’ lik bölüm yönünden haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından bu bölüm üzerinden hesaplanan 2.000,00 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine , davacının manevi tazminat talebinin REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2013/2333 numaralı dosyası ile işleme konulan bononun bedeli olan 11.700 TL’nin başındaki “1” rakamının sonradan eklendiğini ifade ederek miktarın başındaki “1” rakamına tekabül eden 10.000 TL’lik tutar yönünden müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş olup geriye kalan tutar olan 1.700,00 TL yönünden herhangi bir talepte bulunulmadığını, müvekkilinin bu tutar yönünden davalı tarafa borcu olduğunu inkar etmediğini, buna karşın, ilk derece mahkemesinin sanki 11.700,00 TL’lik borcun tamamı yönünden dava açılmış gibi hareket ederek menfi tespit talepleri yönünden kısmen kabul kısmen ret kararı vererek 1.700,00 TL’lik tutar yönünden talebin reddine karar verdiğini ve bu tutar üzerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti hesabı yaptığını, kararının bu yönüyle düzeltilmesi ve vekalet ücreti ile yargılama giderinin bu şekilde belirlenmesi gerektiğini, davalı tarafın bu kötü niyetli eylemi sebebiyle müvekkilinin gerçekte borçlu olduğu tutardan çok daha yüksek bir tutar yönünden icra ve haciz tehdidi altında kaldığını, müvekkilinin itibarlı bir firmada muhasebe ve finans işleri sorumlusu olup kendisine haksız ve hukuka aykırı bir muamelede bulunulması nedeniyle çevresine karşı izahı güç bir durumla karşı karşıya kaldığını, mahçup duruma düştüğünü, bu durumun ise tek sorumlusunun davalı taraf olduğunu, diğer yandan müvekkilinin söz konusu sahte bono sebebiyle sürekli bir tedirginlik yaşadığını, maaşına, evine haciz geleceği endişesiyle tedirginlik yaşadığını, davalının müvekkili davacıya yönelik haksız eylemi sabit olup davalının kötü niyetinin müvekkilinin manevi dünyasını bozduğunu, bu sebeple, müvekkili lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek, menfi tespit talepleri yönünden kısmi ret kararının ortadan kaldırılarak vekalet ücreti ve yargılama gideri hesabının buna göre yapılmasına, manevi tazminat taleplerinin reddine yönelik kararın kaldırılarak taleplerinin kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; istinaf yoluna başvuran davacının 06/02/2017 tarihli istinaf dilekçesinde senedin isim, imza ve bedel kısmının rakamla yazılı olan kısmını doldurulduğunu beyan ederek iddiasını değiştirirken, dava dilekçesinde senedin rakamla yazılı kısmının 1.700,00 iken 11.700 yapıldığını, istinaf dilekçesinde ise bu iddiasına ilaveten senede yazı ile “onbirbinyediyüz” ibaresi eklendiğini iddia edip iddiasını genişlettiğini, oysa ki 15.12.2021 tarihli rapor ile senet üzerine 1 rakamı dışındaki yazıların tamamının aynı el ürünü olduğu tespit edilmekle isim ve düzenleme tarihi kısımlarının da aynı kişi tarafından yazıldığının ortaya çıktığını, davacı taraf beyanları ile bağlı bulunduğundan adli tıp kurumu tarafından yapılan tespitin hatalı olsa da davacının ismini kendisinin yazdığı beyanı ile senetteki tüm yazıların aynı el ürünü olduğu tespiti karşısında senet metninin de davacı tarafından doldurulduğunun ortaya çıktığını, davacı tarafın beyanları ile bağlı olduğunu, Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan tespitin de hatalı olduğunu, davacı tarafın beyanları dikkate alınmaksızın düzenlenen rapor sonucu ilk derece mahkemesi tarafından raporun davacı lehine yorumlandığını, bu haliyle yargılamada tarafların beyanları ile bağlılığı ilkesi de çiğnenerek müvekkilinin alacak meblağının düşürüldüğünü bir de kötü niyet tazminatına hükmolunduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olduğuna dair tespitin de bu yönüyle hatalı olduğunu belirterek, kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bonoya dayalı icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar davacı vekili ve davalı vekilince istinaf edilmiştir.
Somut olayda; İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2016/2333 Esas sayılı dosyasında takip konusu edilen 01/12/2014 tanzim, 10/12/2015 ödeme tarihli, 11.700,00-TL bedelli bono dolayısıyla davalıya 1.700,00-TL lik bölüm yönünden borçlu olunduğu kalan 10.000,00-TL’ lik bölüm yönünden borçlu olunmadığının tespitine yönelik olarak davalı hakkında menfi tespit ve manevi tazminat davası açıldığı, davacı tarafça senedin başlangıçta 1.700,00-TL’ lik bedel üzerinden düzenlendiği daha sonra davalı tarafça senede 1 rakamı ilave edilerek senet bedelinin 11.700,00-TL haline getirilerek senette tahrifat yapıldığının iddia etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar İzmir BAM 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/1263 Esas 2018/640 Karar sayılı kararı ile mahkemece verilen kararın, manevi tazminat yönünden harcın eksik yattığı ve senet üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği yönünden kaldırıldığı anlaşılmıştır.

İzmir 22. İcra Müdürlüğü’ nün 2016/2333 Esas sayılı dosyasının incelemesinde; alacaklının …, borçlunun …, borç miktarının 11.881,75 TL , takip dayanağının 01/12/2014 tanzim, 10/12/2015 ödeme tarihli 11.700,00-TL bedelli bono, takibin kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile icra takibi olup halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
Adli belge inceleme uzmanından alınan 05/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; yapılan inceleme sonucunda kalem, mürekkep ve yazan şahıs farklılığı görülmemiş ise de, metine sonradan ilave edildiği iddia edilen bilhassa rakam ve değer gösteren bölümdeki “11.700” rakamlarından rakamların sol başındaki “1” rakamının diğer rakamların satır aralıklarına göre daha sıkışık bir pozisyonda olduğu, doğal olmayan sıkıştırılmış görüntü verdiği, müşahede edilmiş olup rakamla değer gösteren bölümün sol başında belirtilen “1” rakamının ilgili bölüme sonradan aynı kalemle ilave edildiği kanaati hasıl olmuş ise de; bir kez de daha teknolojik imkanlara sahip bir laboratuvar ortamında incelenmesinin ileri derecede kati bir sonuç beyanında bulunulmasına imkan sağlayacağı görüş ve kanaatine varıldığı, senedin yazı ile değer gösteren bölümündeki “ON BİR BİN YEDİ YÜZ” yazılarının ise herhangi bir ilave yazı imaresi taşımadığı, bir seferde yazıldığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Adli Tıp Kurumundan Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinden alınan 23/09/2019 tarihli raporda özetle; inceleme konusu senedin miktar hanesinin rakamla gösterir bölümünün başlangıcınca yer alan “1” rakamının kendisinden sonra gelen rakamlardan mürekkep renk tonu ve fulaj bakımından farklılıklar gösterdiği saptandığından söz konusu “1” rakamının aynı bölümde yer alan diğer rakamlar ile birlikte ve sırası dahilinde yazılmamış olduğu belirtilmiş;
Adli Tıp Kurumundan Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinden alınan 01/06/2020 tarihli raporda özetle; inceleme konusu senette miktarın rakamla gösterildiği bölümde başlangıçta yer alan “1” rakamının sınırlı sayıda tek başına teşhise götürecek önemli karakteristik içermeyen bir rakam olması nedeniyle aidiyetinin ve diğer rakamlarla aynı el ürünü olup olmadığının saptanamayacağı belirtilmiştir.
Adli Tıp Kurumundan Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinden alınan 12/07/2021 tarihli raporda özetle; inceleme konusu senette miktarın yazı ile yazıldığı bölümde silinti, kazıntı, ilave yapıldığını gösterir bulgu saptanamadığı, inceleme konusu senette “On Bir Bin Yedi Yüz” yazıları ile …’ın mukayese yazıları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı hususu belirtilmiştir.
Adli Tıp Kurumundan Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinden alınan 15/12/2021 tarihli raporda özetle; inceleme konusu senette miktarın yazı ile yazıldığı bölümde silinti, kazıntı, ilave yapıldığını gösterir bulgu saptanamadığı, inceleme konusu senette miktarın rakamla gösterildiği bölümde başlangıçta yer alan “1” rakamının sınırlı sayıda teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen bir rakam olması nedeniyle aidiyetinin ve diğer rakamlarla aynı el ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, inceleme konusu senette ikinci maddede belirtilen “1” rakamı dışındaki yazılar ile …’ın mukayese yazıları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’ın olmadığı , inceleme konusu senette ön yüzde yer alan “1” rakamı hariç diğer yazılar arasında , ortak harf ve rakamların tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazıların aynı el ürünü olduğu, inceleme konusu senette kullanılan kalem mürekkeplerinde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından söz konu senette yer alan yazıların yaşı hakkında zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediği belirtilmiştir.
1-Dava İİK’nın 72. maddesi hükmüne dayalı menfi tespit istemine ilişkin olduğundan, mahkemece HMK’nın 26. maddesi de gözetilerek talebe bağlılık kuralı çerçevesinde sadece davacının talep ettiği 10.000,00 TL yönünden olumsuz tespit hükmü, yani davacının borçlu olmadığı miktar saptanarak olumsuz tespit şeklinde hüküm kurulması gerekirken, mahkemece davanın niteliği gözardı edilerek menfi tespit hükmü yanında olumlu tespit hükmü kurulması ve kabule göre de olumlu tespit hükmü yönünden de davalı lehine 1.700,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış; belirtilen nedenlerle davacı vekilinin bu yönü ilişkin itirazının kabulü ile HMK 353/1-b-2.madde uyarınca mahkeme kararının kaldırılıp Dairemizce olumlu tespit hükmünün ve davalı lehine takdir edilen vekalet ücretine ilişkin hükmün kaldırılmasına dair yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
2-Davacının, dava konusu senette davalı tarafından tahrifat yapılarak senet bedelinin tahsili amacıyla aleyhine icra takibi başlatıldığı için oluştuğunu iddia ettiği zarar, malvarlığına ilişkin zarar niteliğinde olup manevi tazminatın koşullarını düzenleyen TBK’nın 58. maddesine göre malvarlığı zararı, kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak benimsenemeyeceği nazara alındığında, mahkemece davacının manevi tazminat talebinin reddine dair kararı usul ve yasaya uygun olup davacının bu yöne ilişkin itirazının reddi gerekmiştir.
3-Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davalı tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olmasına göre, dava konusu senet 1.700,00 TL bedelli olarak düzenlendikten sonra davalı tarafından senedin 1.700,00 TL lik bedel kısmının önüne “1” rakamı konularak 11.700,00 TL şeklinde tahrif edildiği dosya içeriğinden anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
4-Somut olayda; davalının davacı aleyhine senede dayalı olarak İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2016/2333 E. sayılı dosyasında senet bedelinin ferileriyle birlikte tahsili amacıyla 02/02/2016 tarihinde, 01/12/2014 tarihli, 11.700,00 TL bedelli, 10/12/2015 ödeme tarihli bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yaptığı anlaşılmaktadır.
2004 sayılı İİK 72/5 maddesi gereğince borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir, takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Davalı tarafından, dava konusu senet 1.700,00 TL bedelli olarak düzenlendikten sonra senedin 1.700,00 TL lik bedel kısmının önüne ” 1 ” rakamı konularak 11.700,00 TL şeklinde tahrif edildikten sonra,senede dayalı olarak bono bedelinin ferileriyle birlikte tahsili amacıyla davacı aleyhine davalının kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte bulunmasında davalının kötü niyetli olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla, İİK’ nın 72/5 maddesi uyarınca kötü niyet tazminatının şartlarının oluşması nedeniyle, icra takibinin de haksız ve kötüniyetli yapıldığının kabulü gerektiğinden, davalı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olup, davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/05/2022 tarihli 2018/807 Esas ve 2022/448 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/05/2022 tarihli, 2018/807 Esas ve 2022/448 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Davanın KABULÜNE,
b-Davacının dava ve İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2016/2333 sayılı dosyasında takip konusu edilen senet dolayısıyla davalı tarafa 10.000,00 TL ve bunun ferileri yönünden borçlu olmadığının TESPİTİNE,
İcra takibinin 10.000,00 TL’ lik alacak ve feriler yönünden DURDURULMASINA,
c-Takibin 10.000,00 TL lik bölüm yönünden haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından, haksız olduğu tespit edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.000,00 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
ç-Davacının manevi tazminat talebinin REDDİNE,
d-Alınması gereken 683,10 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL ile daha sonra tamamlanan 182,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 329,59 TL harcın davalı tarafça tamamlanmasına,
e-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca kabul edilen bedel üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca reddedilen manevi tazminat talebi yönünden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
g-Davacı tarafça yatırılan 387,01-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
h-Davacı tarafından yapılan 17 davetiye gideri 208,50-TL, bilirkişi ücreti 400,00-TL, Adli Tıp inceleme ücretleri 2.565,69 TL olmak üzere toplam 3.174,19-TL yargılama giderinin red ve kabule göre 1.463,00 TL’ lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan bölümünün davacı üzerinde bırakılmasına,
ı-Kalan gider avansının bulunması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-Davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-İstinaf başvurusu sırasında davacıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
b-Davalıdan alınması gereken 683,10-TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 90,07-TL tamamlama harcı toplamı 170,77-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 512,33-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
c-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafça yapılan 220,70-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
ç-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
e-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20/10/2022