Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/135 E. 2022/242 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/135
KARAR NO : 2022/242

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/02/2021 (Dava) – 16/09/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/109 Esas – 2021/684 Karar
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 10/02/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 10/02/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/09/2021 tarihli 2021/109 Esas ve 2021/684 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka ile 2020/119531 numaralı arabulucuk dosyası ile müzakereler yürütülmüşse de davalı banka ile arabuluculuk sürecinde anlaşmalarının mümkün olmadığını, 22.03.2020 gün ve 31076 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 2279 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile süreler durdurulduğundan söz konusu davanın süresi içerisinde ikame edildiğini, dava dışı …’in davalı bankanın Saruhanlı Şubesi’nden 2011 yahut 2012 yılında kullanmış olduğu bir krediye müvekkilleri … ve …’nün kefil olduğunu, dava dışı …’in söz konusu krediyi süresi içerisinde bilinen kadarı ile temerrüde düşmeksizin ödediğini ve kapattığını, bu kredi dışında müvekkillerinin davalı banka ile tarafının … olduğu hiç bir kredi sözleşmesinden haberi olmadığını, hiç bir şekilde taraf olarak da yer almadıklarını, dava dışı …’in müvekkillerinin kefili oldukları kredi sözleşmesi sona erdikten yıllar sonra davalı bankadan yine bir takım krediler ve kredi kartı kullandığını, …’in müvekkillerinin bilgisi olmaksızın kullandığı kredileri ödeyemeyince müvekkillerine davalı bankaca 10/01/2019 tanzim tarihli 1150-5206888-0 numaralı hesaba ilişkin muhatabı … olan 5353834535107 gönderi takip numaralı ve 10/01/2019 tanzim tarihli 1150-5206888-4 numaralı hesaba ilişkin muhatabı … ile müvekkilleri … ve … olan 5353834662575 Gönderi takip numaralı iadeli taahhütlü mektuplar gönderildiğini, müvekkillerinin bunun üzerine davalı bankanın Saruhanlı Şubesi’ne gittiklerinde bu borcu ödemeleri gerektiğinin bildirildiğini, müvekkillerinin haklı olarak söz konusu borcun dayanağı olan kredi, kredi kartlarından haberdar olmadıklarını kendilerinin kefaletinin sadece 2012 yılında çektikleri kredi ile sınırlı olduğunu davalı banka şube yöneticilerine bu borcu kabul etmediklerini ve ödemeyeceklerini bildirdiklerini, akabinde Saruhanlı Noterliği 05/03/2019 Tarih ve 1832 Yevmiye Numaralı ödememe protestosu çekildiğini, zira protesto içeriğine göre müvekkillerinin davalı bankaya düzenleme tarihi 14/03/2012 tarihi olan 50.000 TL bedelli ödeme tarihi 01/03/2019 olan kambiyo senedini imzalamış olduklarını, müvekkillerinin bu senetten ilk defa böylelikle haberdar olduklarını, …’in kredi sözleşmesine kefil oldukları sırada kendilerinin bilgisi ve haberi olmaksızın söz konusu kambiyo senedinin de seri şekilde evrak imzalatırken imzalatıldığını düşündüklerini, ödememe protestosuna karşı ayrı ayrı yine Saruhanlı Noterliği 12/03/2019 Tarih ve 2027 ve 2028 Yevmiye numaralı ihtarnameleri ile cevap verdiklerini, ancak davalı bankanın bu ihtarnameye herhangi bir yanıt vermediğini, davalı bankanın ayrıca dava dışı …’e karşı yine İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün 2019/4560 E. sayılı dosyası ile konusu bu kişinin çekmiş olduğu kredilere ilişkin olan icra takibine giriştiğini, davalı yanın kötü niyetli olarak basiretli tacir gibi davranmadığını, karşılığı olmayan bir senedi icra takibi marifetiyle hakkı olmayan bir alacağı haciz baskısı ile tahsil ettiğini, hal böyle olunca işbu davayı açma mecburiyetinin doğduğunu, davanın kabulü ile müvekkili … tarafından davalıya ödenen 36.998,87 TL’nin 34.611,00 TL’sinin ödeme tarihi olan 20/11/2020 tarihinden itibaren, 2.387,87 TL’nin ödeme tarihi olan 13/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile davalıdan istirdadı ile müvekkiline verilmesine, müvekkili … tarafından ödenen 34.611,00 TL’nin ödeme tarihi olan 20/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile davalıdan istirdadı ile müvekkiline verilmesine, davalıdan alınarak müvekkillerine verilmek üzere ayrı ayrı yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, müvekkili bankanın Saruhanlı Şubesi ile dava dışı … arasında 14/03/2012 tarihlerinde Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığını ve davalılar … ve …’nün ise 14/03/2021 tarihli kefaletnameyle iş bu sözleşmeye müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imza attıklarını, açılan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre zarfında açılmadığını, zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan dava için zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, icra takibine konu bononun ifa amaçlı olarak verildiğini, dava dışı … ile müvekkili banka arasında 14/03/2012 tarihinde ve devamında Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, kredi hesapları açıldığını ve kullandırıldığını, davacıların ise iş bu sözleşmelere 14/03/2012 tarihinde kefalet veren konumunda olduklarını, kredi borçlarının ödeme vasıtası olarak tahsilinde ve tahsil edildiği oranda, tahsilat bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere ve ifa amaçlı olarak, takip konusu senedin müvekkili bankaya teslim edildiğini, dava dışı borçlunun imzalamış olduğu kredi sözleşmesinin koşullarına uymayarak kredi geri ödemelerini yapmaması üzerine kredi hesaplarının kat edildiğini, tahsilinde bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere keşide ve teslim edilmiş olan senedin, vadesi geldiği halde ödenmediğinden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla İzmir 14. İcra Müdürlüğü 2019/4519 E. sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, kredi hesaplarının kat ihtarının davacı/borçlulara ihtarname ile bildirildiğini, takibe konu senedin Ticaret Kanununda tanımlanan şekilde ve kıymetli evrak vasfında olduğunu, senedin davacılar tarafından iradeleri dahilinde keşide edildiğini, davacıların iddialarının haksız ve dayanaksız olduğunu, davacı/borçlular tarafından takip dayanağı bonodaki imzaların inkâr edilmediğini, dava dilekçesinden de anlaşıldığı üzere bilakis bonoyu imzaladıklarını ikrar ettiklerini, anılı nedenlerle, iş bu haksız ve kötü niyetli davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece,”… Davacıların istirdat davalarının, İİK’nun 72/7 fıkrasında öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmaması nedeniyle reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece hatalı değerlendirme yapılarak davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar verildiğini ancak mahkemece yazılan gerekçeli kararda dava dilekçesinde de özellikle belirttikleri 22/03/2020 gün ve 31076 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 2279 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile sürelerin durdurulduğu hususu nazara alınmamış olup, mahkemece yanılgıya düşülerek süresi içerisinde ikame edilen davanın reddine karar verilmiş olduğunu, söz konusu kararın mevzuata ve içtihata aykırı olması sebebiyle istinaf incelemesi sonucunda kaldırılması gerektiğini, İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün 2019/4519 esas sayılı icra takip dosyasındaki 21/11/2019 tarihli tahsilat makbuzuna göre, davacı müvekkili … tarafından 21/11/2019 tarihinde 34.611,00 TL, 21/11/2019 tarihli tahsilat makbuzuna göre, davacı müvekkili … tarafından 21/11/2019 tarihinde 34.611,00 TL, 23/01/2020 tarihli tahsilat makbuzuna göre, davacı müvekkili … tarafından 23/01/2020 tarihinde 2.387,87 TL dosyaya ödendiğini, istirdat davası açmak için kanunda ön görülen bir yıllık hak düşürücü sürenin davacı … açısından 21/11/2020 tarihinde; davalı … açısından 23/01/2021 tarihinde (Eğer HUAK EK Madde 18/A – 15 ” Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.” hükmü ve 25.3.2020 tarih ve 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile sürelerin 30 Hazirana Kadar uzatıldığı 31114 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2480 Sayılı Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Karar olmasaydı ) dolacağını, eldeki davada arabuluculuğa 19/11/2020 tarihinde başvurulduğundan, HUAK Ek madde 18/A-15 hükmü gereği başvuru tarihinden anlaşamama tutanağının düzenlediği 04/12/2020 tarihine kadar hak düşürücü sürenin işlemeyeceğini ve duracağını, yani hak düşürücü sürenin 16 gün durduğunu, mahkemece süre hesabı yapılırken sadece HUAK ve 2004 sayılı İcra İflas Kanununun nazara alındığını, halbuki 25/03/2020 tarih ve 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve sürelerin 30 Hazirana Kadar uzatıldığı 31114 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2480 Sayılı Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Karar’ın da süre hesabında nazara alınması gerektiğini bu düzenlemeye göre istirdat davası açma sürelerinin başlangıç tarihinin 21/11/2019 ve 23/01/2020 olduğunu, sürelerin durdurulduğuna dair kanun değişikliği ve uzatılmasına ilişkin CB kararlarının yürürlük tarihinde henüz sürelerin dolmadığını belirterek kararın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İİK’nun 72/7 maddesi uyarınca açılan istirdat davasıdır.
Mahkemece; davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş olup, hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davalı bankanın Saruhanlı Şubesi ile dava dışı … arasında 14/03/2012 tarihinde ve devamında Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığı, davalılar … ve …’nün ise 14/03/2012 tarihli bu sözleşmeyi sözleşmenin eki niteliğindeki kefaletname ile müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, bu nedenle davacıların kefalet veren konumunda oldukları; sözleşmeye istinaden sözleşmenin asıl borçlusuna kredi hesapları açıldığını ve kullandırıldığını, gerektiğinde kredi borçlarını ödeme vasıtası olarak kredi borcundan mahsup edilmek üzere ifa amaçlı olarak takip konusu senedin davalı bankaya verildiği, dava dışı borçlunun kredi sözleşmesi gereği vadesi geldiği halde kullandığı kredinin geri ödemelerini yapmaması üzerine, kredi hesaplarının kat edildiği, dava dilekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere davacıların da kabulünde olduğu üzere kredi hesaplarının kat ihtarının davacı/borçlulara ihtarname ile tebliğ edildiği; davacıların da tevilli olarak imzalamış olabileceklerini kabul ettiği ve imzası inkar edilmeyen kredi sözleşmesi nedeniyle tahsilinde bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere keşide ve teslim edilmiş olduğu anlaşılan senet bedelinin tahsili amacıyla, davalı banka tarafından İzmir 14. İcra Müdürlüğü 2019/4519 E. sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, dava dışı asıl borçlu … ile müteselsil kefil olan davacılar aleyhine 12/03/2019 tarihinde 50.000,00 TL asıl alacak ve ferileri olmak üzere toplam 51.295,54 TL alacağın tahsili talebiyle kambiyo senetlerine dayalı olarak icra takibi başlatıldığı; davacıların takip sırasında takip dosyasında 21/11/2019 tarihinde ayrı ayrı 34.611,00 TL ödeme yapmış oldukları, davacı …’in ayrıca 23/01/2020 tarihinde 2.387,87 TL ödeme yaptığı: davacıların yapmış oldukları bu ödemeleri cebri icra tehdidi altında ödediklerinden bahisle yapılan ödeme tutarlarının davalı bankadan istirdatı istemiyle eldeki davanın açıldığı, davalı taraf istirdat davası açılabilmesi için yasanın öngördüğü hak düşürücü sürenin dava tarihi itibarıyla dolduğundan bahisle davanın reddini talep etmiştir.
İİK’nın 72/7 maddesi ” Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek zorunda kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir” hükmünü havidir.
Dosyanın incelemesinde; İzmir 14. İcra Müdürlüğünün 2019/4519 E. sayılı dosyasında davalı tarafından davacılar aleyhine yapılan takip nedeniyle; davacı …’nün 21/11/2019 tarihinde 34.611,00 TL ödeme yaptığı; davacı …’in 21/11/2019 tarihinde 34.611,00 TL ödeme yaptığı, yine 23/01/2020 tarihinde 2.387,87 TL ödeme yapmış olduğu; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Madde 18/A – 15 ” Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.” hükmü gereğince, davacıların arabuluculuk sürecini başlatmak üzere başvuru yaptıkları 19/11/2020 tarihi ile arabuluculuk son oturum tutanağının düzenlendiği 04/12/2020 tarihleri arasında geçen 15 günlük sürede zamanaşımı süresinin durduğu; eldeki davanın 15/02/2021 tarihinde açıldığı nazara alındığında, davacılar tarafından yapılan ödeme tarihine göre davanın hak düşürücü sürenin dolmasından sonra açılmış olduğu, 26/03/2020 tarihli resmi gazetede yayımlanan 25/03/2020 tarihli ve 7226 sayılı kanunun geçici 1. Maddesindeki Covid-19 salgın hastalığının Ülkemizde görülmesi nedeniyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla sürelerin 13/03/2020 tarihi ile 30/04/2020 tarihleri arasında (bu tarihler dahil) durmasına ilişkin düzenleme ile; durma sürelerinin uzatılmasına dair 30/04/2020 tarihli ve 31114 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2480 karar sayılı ” Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Karar”‘ ın 1. maddesi ile durma süresinin 01/05/2020 tarihinden 15/06/2020 tarihine kadar (bu tarihler dahil) uzatılmasına dair düzenlemelerin içeriği ve kapsamı ile amacı bakımından bu dosya kapsamında hak düşürücü sürenin hesaplanmasına esas alınamayacağı, davacılar vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, davacılar tarafından İİK’nın 72/7 maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin dolmasından sonra dava açılmış olması nedeniyle, açılan davanın reddine dair mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacılar vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/09/2021 tarihli 2021/109 Esas ve 2021/684 Karar sayılı dosyasından verilen kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-a)İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TLnin mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL’nin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
b)Davacı tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye gelir yazılmasına,
3-İstinaf edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
7-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/02/2022