Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1340 E. 2023/96 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1340
KARAR NO : 2023/96

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2018 (Dava) – 06/04/2022 (Karar)
NUMARASI : 2019/128 Esas – 2022/256 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 19/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/04/2022 tarihli 2019/128 Esas ve 2022/256 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …. Şti. isimli şirkette %50 oranında pay sahibi olduğunu, diğer pay sahibinin ise … ve … olduğunu, müvekkilinin hiçbir genel kurul toplantısına dahil edilmemekle ve çağrılmadığını, şirket işleyişi ile ilgili olarak hiçbir bilgi verilmediğini, TTK’nın 617. maddesinde limited şirketlerin genel kurulunun nasıl toplanacağının belirtildiğini, müvekkiline toplantıya ilişkin hiçbir tebligat yapılmadığını, dava konusu edilen 28/12/2016 tarihli ve 2016/1 karar numaralı genel kurul toplantısının kanuna, esas sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, müvekkilinin yokluğunda alınan genel kurul kararlarının yokluğu ve hukuka aykırı genel kurul kararlarının geçersizliği talepli davalar ikame edildiğini, 28/12/2016 tarihli genel kurul toplantısının 6. maddesinde “2015 yılı için şirket müdürüne 50.000,00 TL, 2016 yılı için 60.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine oy birliği ile karar verildi” şeklinde karar alındığını, yine genel kurulun 7. Maddesinde şirket müdürüne görevinden dolayı 01/01/2017 tarihinden geçerli olmak üzere 5.000,00 TL aylık ücret ödenmesi kararı alındığını, şirket yıllık karının kayıtlarda düşük görülmesine ve bugüne kadar şirket ortağı olan müvekkiline hiçbir kar payı ödemesi yapılmamasına rağmen sadece huzur hakkı olarak şirket müdürüne ödeme yapılmasının şirket menfaatlerine ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bu durumun pay sahiplerinin kar payı hakkını ihlal edici nitelikte olduğunu, keyfi olarak yönetimdeki konumunu kullanarak şirket hesabından huzur hakkı ödediğini ve maddi menfaat sağladığını, fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydı ile, davanın kabulüne, 1.000,00 TL huzur hakkı ödemelerinin ve diğer maddi menfaatlerden oluşan zararın gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile beraber davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın 28.12.2016 tarihli genel kurul kararı gereği davalının şirketten aldığı ücretlerin tazmini talebi ile açıldığını, 28.12.2016 tarihli Genel Kurulunda karar altına alındığını, Genel Kurul Kararının hukuka ve objektif kurallara uygun olup iptal edilmediği sürece geçerli olduğunu, davacı tarafın, İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/181 E. Sayılı dosyasıyla 28.12.2016 tarihli Genel Kurul Kararlarının iptali talepli davasının ret olduğunu, İzmir 11. Bölge Adliye Mahkemesince ibraya ilişkin 5. maddenin iptaline diğer taleplerin reddine karar verdiğini, kararın her iki tarafça da temyiz edildiğini, davacının iddiasının aksine, 28.12.2016 tarihli Genel Kurul Kararının huzur hakkına ilişkin maddesinin iptal edilmediğini, Genel Kurul Kararı geçerli olmakla davanın reddinin gerektiğini, kaldı ki, yerleşik yüksek Mahkeme Kararlarına göre fiilen çalışan ve şirketi temsil görevi olan ortağın Genel Kurul kararı olmaksızın ücret hakkının bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”…Davanın REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin, ….şti. isimli şirkette %50 oranında pay sahibi olduğunu, diğer pay sahiplerinin ise … ve … olduğunu, müvekkili hiçbir genel kurul toplantısına çağrılmadığını, müvekkilinin dava açma hakkının pay sahipliğinden kaynaklanan müktesep ve vazgeçilemez hakları içerisinde olduğunu, müvekkilinin yokluğunda alınan genel kurul kararlarının geçersizliği talepli davalar açtığını, müvekkili …’in şirketten saf dışı bırakılması politikası çerçevesinde müvekkilinin 28.12.2016 tarihli 2016/1 karar numaralı Genel Kurul toplantısına dahil edilmediğini, davalının bu süreçte GK toplantılarına çağrı yükümlülüğünü ihlal etmekle birlikte kendi lehine kararlar aldığını, 28.12.2016 tarihli Genel Kurul toplantısının 6. maddesinde ” 2015 yılı için şirket müdürüne 50.000,00 TL, 2016 yılı için 60.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine oy birliği ile karar verildi” şeklinde karar alındığını, yine genel kurul toplantısının 7.maddesinde şirket müdürüne görevinden dolayı 01.01.2017 tarihinden geçerli olmak üzere 5.000 TL aylık ücret ödenmesi şeklinde karar alındığını, şirket yıllık karının kayıtlarda son derece düşük görülmesine ve bugüne kadar şirket ortağı olan müvekkiline hiçbir kar payı ödemesi yapılmamasına rağmen sadece huzur hakkı olarak şirket müdürüne yıllık 2015 yılı için 50.000,00 TL 2016 yılı için 60.000,00 TL huzur hakkı ödemesi yapılmasının şirket menfaatlerine ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ödenen bu bedelin şirket mali yapısı dikkate alındığında fahiş nitelikte olduğunu ve ödeme yapılmayan pay sahiplerinin kar payı hakkını ihlal edici nitelikte olduğunu, somut olayda huzur hakkı ödemesine ilişkin şirket esas sözleşmesinde bir hüküm olmamakla beraber 28.12.2016 tarihli bununla birlikte söz konusu ödemelerin şirket mali yapısı dikkate alındığında fahiş nitelikte olduğu ve örtülü kar dağıtımı niteliğinde olduğunu, yapılan ödemeler neticesinde müvekkilinin şirketteki payının değeri ve kar payı alacağının büyük ölçüde azaldığını ve bu fiiller neticesinde müvekkili zarara uğramış olup, davalının üstlendiği görev ve gerçekleştirmiş olduğu ödemeler kapsamında hukuka aykırılıklardan sorumlu olacağını, keyfi olarak yönetimdeki konum kullanılmak suretiyle şirket hesabından huzur hakkı ödendiğini ve maddi menfaat sağlandığını, davalının iş bu fiilleri eşit işlem ilkesine , şirket temel yapısına aykırılık teşkil etmekle birlikte sermayenin korunması ilkesinin gözetilmemesi, pay sahibinin kar payı hakkının engellenmesi, Genel Kurulun devredilemez görev ve yetkilerinin ihlali niteliğinde olduğunu, davalının ortaklık yönetimindeki konumu, kasdi fiili ve ağır kusurı neticesinde TTK m. 553 hükmü uyarınca vermiş olduğu zararı tazminle sorumlu olduğunu, bu aşamada huzur hakkına ilişkin hiç bir dayanağı bulunmayan ancak ödemeleri yapan davalının sorumlu olacağının kabul edilmesi gerektiğini, ayrıca şirketin sadece 2014 ve 2015 yılı genel kurul ve mali belgeleri sunulduğundan davalı şirket ortağının hangi tarihte şirket ortağı ve yetkilisi olduğundan tespit edilemediği gibi şirketin kurumlar vergisi beyannamesine göre 2009 yılından beri her yılı zarar ile kapattığının görüldüğünü, yeterli belge olmadığından da bu zararların şirketin yapısal ve sektörel gibi genel durumdan mı kaynaklı yoksa yönetimsel ve idari durumdan mı kaynaklı olduğunun tespitinin mümkün olmadığını, bununla birlikte şirketin 2013,2014 ve 2015 yılları gelir tablosuna göre brüt satışlar üzerinden yaklaşık %30 ile %40 civarında önemli bir satış iskontosu uygulandığını, buna karşın bu iskontolar olmasa şirketin net zarar etmeyebileceği, ancak geçici dönem için zararına satış yapılsa bile bunun şirketin kendi kaynaklarını eritecek şekilde, zararı tekrar ederek devamlılık kazanmasının takdirinin Mahkemeye ait bulunduğu, incelenen 2014, 2015 ve 2016 yıllarında iskontolar toplamının 294,683,49 TL olarak gözüktüğü, şirketin zarar ettiği , huzur hakkı ödenmesinin yerinde olmadığına takdir edilmesi halinde fiilen ödenmiş huzur hakkının 71.038,18 TL olması sebebiyle gerçekleşmiş bu sebeple gerçekleşmiş zararın bu miktarda gözükmekte olduğu şeklinde bilirkişi raporunda değerlendirme yapıldığını, dosya kapsamında alınan tüm bilirkişi raporlarında belirtildiği şekilde şirket müdürü ücretinin şirketin yıllık net satış oranına göre yaklaşık %30-%35’e tekabül ettiği, ayrıca şirketin zarar ettiği de göz önünde tutulduğunda müdür ücretinin şirketin mali durumu ile uyumlu olmadığı, her sene aynı şekilde zararına satış yapıldığı, zararına yapılan bu satışların şirketin kendi kaynaklarını eritecek şekilde, devamlılık arz ettiği yönündeki tespitlerin dava dilekçesindeki iddialarını doğruladığını belirterek, davanın reddi kararının kaldırılarak davanın tüm talepleri yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; limited şirket yöneticisinin sorumluluğundan doğan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Somut olayda; davacı, müvekkilinin …. Şti. İsimli şirkette %50 oranında pay sahibi olduğunu, diğer pay sahibinin ise … ve … olduğunu, 28/12/2016 tarihli genel kurul toplantısının 6. maddesinde “2015 yılı için şirket müdürüne 50.000,00 TL, 2016 yılı için 60.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine oy birliği ile karar verildi” şeklinde karar alındığını, yine genel kurulun 7. Maddesinde şirket müdürüne görevinden dolayı 01/01/2017 tarihinden geçerli olmak üzere 5.000,00 TL aylık ücret ödenmesi şeklinde karar alındığını, şirket yıllık karının kayıtlarda düşük görülmesine ve bugüne kadar şirket ortağı olan müvekkiline hiçbir kar payı ödemesi yapılmamasına rağmen sadece huzur hakkı olarak şirket müdürüne ödeme yapılmasının şirket menfaatlerine ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bu durumun pay sahiplerinin kar payı hakkını ihlal edici nitelikte olduğunu, 28/12/2016 tarihli ve 2016/1 karar numaralı genel kurul toplantısının kanuna, esas sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, müvekkilinin yokluğunda alınan genel kurul kararlarının yokluğu ve hukuka aykırı genel kurul kararlarının geçersizliği talepli davalar ikame edildiğini belirterek, davanın kabulüne, 1.000,00 TL huzur hakkı ödemelerinin ve diğer maddi menfaatlerden oluşan zararın gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile beraber davalıdan tahsilini talep etmiş; davalı ise, davacının iddiasının aksine, 28/12/2016 tarihinde alınan Genel Kurul Kararının Huzur Hakkına ilişkin maddesini iptal edilmediğini, ortada geçerli bir Genel Kurul Kararı olmakla davanın reddinin gerektiğini, kaldı ki yerleşik yüksek Mahkeme Kararlarına göre fiilen çalışan ve şirketi temsil görevi olan ortağın Genel Kurul kararı olmaksızın ücret hakkının bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mali müşavir … 15/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; gelir tablosuna göre Şirketin, 2014 yılındaki net satışının 141.721,89 TL. dönem net zararının 58.414,26 TL. olduğu, 2015 yılındaki net satışının 179.767,32 TL. dönem net zararının 8.308,27 TL. olduğu, Genel Kurulda ise, 2015 yılı için şirket müdürüne 50.000,00.-TL., 2016 yılı için 60.000,00.-TL. huzur hakkı ödenmesine ve şirket müdürüne görevinden dolayı 01.01.2017 tarihinden geçerli olmak üzere 5.000,00.-TL. aylık ücret ödenmesine karar verildiği, fakat şirket müdürü ücretinin şirketin yıllık net satışlarına oranına göre yaklaşık %30-%35’e tekabül ettiği, ayrıca şirketin zarar ettiği de göz önünde tutulduğunda müdür ücretinin şirketin mali durumu ile uyumlu olmadığını beyan etmiş; 29/03/2021 tarihli ek raporda özetle; … Şti.’nin ticari defter kayıtları incelendiğinde, genel kurul kararları ile huzur hakkı ödemesine karar verilmesine rağmen ticari defterlerinde huzur hakkı ödemesine(tahsiline) rastlanmadığını, bununla birlikte şirket ortaklarının şirkete her hangi bir borçları olmayıp şirketten koydukları sermaye hariç 31.12.2016 tarihi itibariyle, şirket ortakları …’in 468.553,05 TL., …’in 40.390,26 TL. ve …’in 456.888,27 TL. alacak bakiyeleri olduğunun tespit edildiğini, şirketin 2013- 2016 yılları arasındaki mali tablolara göre, şirketin 31.12.2013-31.12.2016 tarihleri arası hem kaydi aktifinde hem de kaydi özkaynağında %30 artışın olduğu, kaydi duran varlıklarında %18 artışın olduğu, kaydi maddi duran varlıklarında %33 ve amortismandan arındırılmış kaydi maddi duran varlıklarında ise %42 artışın olduğunun tespit edildiği belirtmiştir.
SMMM bilirkişi … tarafından düzenlenen 08/02/2022 tarihli raporda özetle; İncelemeye 2014 yılı tasdiksiz Genel Kurul Karar Defteri, Müdürler Kurulu Karar Defteri, 2015,2016, 2017 yıllarına ait E Defterler, bunların dökümünü içeren Yevmiye ve Kebir Defterleri, Genel Kurul Müzakere Defterleri, 2015, 2016 yılları Genel Kurul Defterinin ibraz edildiğini, önceki bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, şirketin sadece 2014 ve 2015 yılı genel kurul ve mali belgeleri sunulduğundan, davalı şirket ortağının hangi tarihte şirket ortağı ve yetkilisi olduğunun tespit edilemediği, şirketin kurumlar vergisi beyannamesine göre 2009 yılından beri her yılı zarar ile kapattığının görüldüğünü, yeterli belge olmadığından da bu zararların şirketin yapısal ve sektörel gibi genel durumundan mı kaynaklı yoksa yönetimsel ve idari durumundan mı kaynaklı olduğunun tespitinin mümkün olmadığı, bununla birlikte şirketin 2013, 2014 ve 2015 yılları Gelir Tablosuna göre brüt satışlar üzerinden yaklaşık %30 ile 40 civarında önemli bir satış iskontosu uygulandığı, bu yüksek satış iskontosu oranlarının sektörel bir iskonto mu olduğunun yoksa başka bir durumdan mı kaynakladığının sektör bilirkişisinin uzmanlık alanına girdiği ancak bu iskontolar olmasa şirketin net zarar etmeyebileceği, her sene aynı şekilde zararına satış yapılmasının taktirinin Mahkemeye ait olduğunu, incelenen 2014, 2015 ve 2016 yıllarında iskontolar toplamının 294.683,49 TL olarak gözüktüğü, gelir tablosuna göre şirketin, 2014 yılındaki brüt satışının 244.766,73 TL., net satışının 141.721,89 TL dönem net zararının 58.414.26 TL olduğu 2015 yılındaki brüt satışının 287.553,94 TL net satışının 179.767,32 TL. o dönem net zararının 8.308,27 TL. olduğu, 28.12.2016 tarihli genel kurulda, 2015 yılı için şirket müdürüne 50.000,00.-TL, 2016 yılı için 60.000,00.-TL huzur hakkı ödenmesine ve şirket müdürüne görevinden dolayı 01.01.2017 tarihinden geçerli olmak üzere 5.000,00.-TL aylık ücret ödenmesine oy birliği ile karar verildiği, buna göre şirket müdürü ücretinin şirketin yıllık net satışlarına oranına göre yaklaşık %30-35’e tekabül ettiği, ayrıca şirketin zarar ettiği, ancak müdürün şirkete şahsi emek koyan ortak olduğu, dışarıdan bir kişinin müdür olarak atanması halinde bu müdüre de maaş bağlanmasının gerekebileceği, dolayısıyla bu bakımdan taktirin Yüce Mahkemeye ait olduğunu, huzur hakkı ödenmesinin yerinde olmadığına taktir edilmesi halinde fiilen ödenmiş huzur hakkının 71.038,18-TL olması sebebiyle gerçekleşmiş bu sebeple gerçekleşmiş zararın bu miktarda gözükmekte olduğu belirtilmiştir
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/417 Esas sayılı dava dosyasının tetkikinde; davacı … ‘un 07/04/2017 tarihinde, davalı …. Şti. aleyhine şirketin feshi ve tasfiyesi istemli, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/831 Esas sayılı dosyasında, davacının aynı davalıya karşı 26/07/2017 tarihinde, şirket müdürünün görevinden azline ilişkin olarak şirketi davalı göstererek dava açtığı; birleşen İzmir 1. ATM 2017/1166 Esas sayılı birleşen dosyasında ise bu seferde şirket müdürü …’i davalı göstererek şirket müdürünün görevinden azline ilişkin dava açtığı ; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/250 Esas sayılı dava dosyasında, davacı …’in davalı … aleyhine ortaklıktan çıkarılması ve davalının hissesinin davacı adına tesciline ilişkin dava açtığı, mahkemenin 19/09/2019 tarih 2017/417 Esas 2019/925 Karar sayılı ilamı ile, asıl ve birleşen İzmir 3. ATM 2017/831 Esas ve birleşen İzmir 4. ATM 2018/250 Esas sayılı dava dosyalarındaki davaların reddine, birleşen İzmir 1. ATM 2017/1166 Esas sayılı davanın kabulü ile, davalı …’in şirket müdürlüğünden azline karar verildiği, verilen istinaf edildiği, İzmir BAM 11. HD. nin 26/06/2020 tarih 2019/3355 Esas 2020/679 Karar sayılı ilamı ile hükmün kaldırılmasına karar verildiği, dosyanın mahkemesine iade edilerek 2020/532 Esasına kaydının yapıldığı, iş bu dosya üzerinden yargılamaya devam ile 24/06/2021 tarihinde karar verildiği, verilen iş bu kararın da istinaf edildiği, dosyanın halen İstinaf’tan dönmediği anlaşılmıştır.
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1181 Esas sayılı dava dosyasının tetkikinde; davacı …’in davalı …. Şti. aleyhine 17/10/2018 tarihinde, şirketin 28/12/2016 tarihli genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti istemli dava açıldığı, mahkemenin 15/02/2019 tarih 2018/1181 Esas 2019/175 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 11. HD nin 08/02/2022 tarih 2020/7146 Esas 2022/894 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bilirkişiler tarafından dava dışı … Şti. kayıtları ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalının şirket müdürü olarak görev yaptığı şirkette davacının da hissedar olduğu, şirketin 2014 yılında net zararının 58.414,26-TL, 2015 yılında net zararının 8.308,27-TL olduğu tespit edilmesine karşın, zararın oluşumunda davalının kastı ve ağır ihmalinin bulunduğunun tespit edilemediği, dava dışı şirketin 28/12/2016 tarihinde yapılan ve davalıya huzur hakkı ödenmesi kararının alındığı genel kurul kararının iptaline yönelik İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1181 Esas sayılı dosyasında açılan davanın reddedildiği ve Yargıtay onaması ile kesinleştiği, limited şirket müdürüne ödenecek ücreti belirleme yetkisi TTK nun 616/1-f maddesine göre, şirket genel kurulunun devredilemez yetkileri arasında olduğu, şirket müdürüne huzur hakkı ödenmesinde yasal engel bulunmadığı, genel kurulca takdir edilen huzur hakkı ödemesinin piyasa şartlarına uygun olduğu, dışarıdan müdür atanması halinde de bu ücretin ödenmesi gerektiği, şirketin huzur hakkı ve müdüre ücret ödenmesine ilişkin dönemlerde zarara uğramış olmasının, davalının kasti hareketi ile şirketi zarara uğrattığının kanıtı olamayacağı gibi, yüksek huzur hakkı ödemesinden kaynaklandığının kabul edilemeyeceği, şirket müdürü olarak emek sarf eden şahısa emekleri karşılığı ücret ödenmesine engel olamayacağı, iptal edilmedikçe geçerli kabul edilen genel kurul kararı ile davalıya ücret ödenmesi halinde bu durumun şirket yöneticisinin sorumluluğundan doğan zarar sayılarak tazmininin istenemeyeceği, kaldı ki ek bilirkişi raporuna göre zarar tespit edildiği dönemde ücretin davalı tarafından tahsil edilmemiş olduğu gibi son zamanlarda şirketin kâra geçtiği; tüm dosya kapsamı ve rapor içeriklerine göre davalının tazmin sorumluluğunu gerektirir şekilde hukuka aykırı iş ve eylemleri nedeniyle veya kasti ya da ağır ihmali sonucu şirketi zarara uğrattığının davacı tarafça ispat edilemediği, dolayısıyla davalıdan kaynaklı olarak oluşan her hangi bir zararın varlığı ispat edilemediğinden; mahkemenin davanın reddine dair kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin itirazının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/04/2022 tarihli 2019/128 Esas ve 2022/256 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 99,20-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/01/2023