Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1283 E. 2022/1514 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1283
KARAR NO : 2022/1514

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/06/2022 tarihli ara karar
NUMARASI : 2022/427 Esas (Derdest)
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 12/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/06/2022 tarihli ve 2022/427 Esas sayılı ara kararının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
İhtiyati tedbir talep eden(davacı) vekili talep/dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından 10.07.2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ile davalı … AŞ’ne kredi kullandırıldığını, … A.Ş. İle…’un bu krediye müşterek ve müteselsil kefil olduklarını, davalıların kredi borcunu ödememesi nedeniyle Karşıyaka 5. Noterliğinin 04.12.2019 tarih ve 39848 yevmiye nolu hesap kat ihtarı ile hesaplarının kat edildiğini, davalılar tarafından tahsilinde risklerine mahsup edilmek üzere müvekkili bankaya teslim edilen 10.05.2017 keşide, 09.12.2019 ödeme tarihli 6.000.000,00 TL bedelli kambiyo senedinin kredi alacaklarının tahsilini teminen İzmir 4. İcra Dairesinin 2019/15737 Esas sayılı dosyası ile işleme konduğunu, davalı-borçluların ödeme emrinin ve takibin iptalini talep ettiklerini, İzmir 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/1039 Esas ve 2020/647 Sayılı ilamı ile davanın reddine karar verdiğini, davalıların kararı İstinaf etmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/536 E ve 2021/2591 K sayılı ilamı ile İzmir 4. İcra Dairesinin 2019/15737 Esas sayılı icra takibinin davacı borçlular yönünden durdurulmasına karar verdiğini, kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2021/12305 Esas ve 2022/4543 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiğini ve takibin durdurulduğunu, bu karar üzerine durmuş olan İzmir 4. İcra Dairesinin 2019/15737 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takip işlemlerine devam edebilmek için işbu davanın açılması gerektiğini bildirerek, mahkeme kararı ile durdurulmuş olan İzmir 4. İcra Dairesinin 2019/15737 Esas sayılı dosyasına konu takibin işbu icra dosyası üzerinden devam etmesini teminen davalı-borçlulardan olan alacaklarının tespiti ile durdurma kararının kaldırılmasına, alacaklarının faiz ve sair ferileri ile tahsiline ve işlemlerinin İzmir 4. İcra Dairesinin 2019/15737 Esas sayılı dosyası üzerinden devamına, müvekkili bankanın alacağı için icra dosyasından konmuş olan hacizlerin düşmemesine ve haciz sıralarının değişmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Aleyhine ihtiyati tedbir istenilenler (davalılar) vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilleri aleyhine başlatılan icra takibinin hukuka aykırı olduğunu, davacının teminat senedini kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icra takibine konu ettiğini, müvekkillerin davacı bankaya böyle bir borçları olmadığını, ihtarnamelere taraflarınca itiraz edildiğini, bankanın alacak iddiası ve alacak miktarının gerçeği yansıtmadığını, davacının faiz talep ettiğini ancak talep ettiği faiz oranını belirtmediğini, bu durumda yasal faize hükmedilebileceğini, icra takibindeki faiz oranının talep edilemeyeceğini, üstelik dava eda davası olmadığından faiz talebinin gerçeklere ve hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiğini, delillerin toplanması ve bilirkişi incelemesinin yapılması gerektiğini, bu nedenle davacının inkar tazminatı talebinin de gerçeklere ve hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesi ekindeki vekaletnamenin davacıya ait olmadığını, …’ın vekaletnamesi mevcut olduğunu, davanın vekaletname sunulmadan açıldığını beyanla, davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “…İİK 169/a-5 ve devamı maddeleri kapsamında yasal koşulların mevcut olmadığı…” gerekçesiyle “…ihtiyati tedbir talebinin reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı ihtiyati tedbir talep eden (davacı) banka vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden (davacı) banka vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; talep dilekçesini tekrar ile yerel mahkemece taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu sebeplerle kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; bankacılık işleminden kaynaklanan tespit ve alacak davasında ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup, karar ihtiyati tedbir talep eden( davacı )banka vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
HMK’nun 389/1. maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, HMK’nun 390/2. maddesinde de hakimin talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı taraf dinlenmeden de tedbir kararı verebileceği hüküm altına alınmıştır. HMK’nun 390/3. maddesinde ise tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin diğer bir koşulu ise mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesidir.
Davaya konu İzmir 4. İcra Dairesinin 2019/15737 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, ihtiyati tedbir isteyen banka tarafından aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen borçlular hakkında 2.875.241,37 TL asıl alacak üzerinden başlatılan kambiyo senedine dayalı icra takibinde, takibin dayanağının 10/05/2017 tanzim, 09/12/2019 vade tarihli, 6.000.000,00 TL bedelli, keşidecisi … A.Ş., lehtarı takip alacaklısı banka, kefilleri diğer borçlular olan bononun oluşturduğu, 10 örnek ödeme emrinin aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen borçlulara 16/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen borçlularca itiraz ve şikayetin yasal sürede İzmir 6. İcra Hukuk Mahkemesine yapılması üzerine, anılan mahkemece 2019/1039 Esas ve 2020/647 Karar sayılı ilam ile taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinde takibe konu senede atıf yapılmadığı, takibe konu senedin teminat senedi olduğunun taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşme veya protokol ile ispat edilmesi gerektiği, bu yönde sunulan bir belgenin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen borçluların kararı istinaf etmeleri üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2021/536 Esas ve 2021/2591 Karar sayılı ilamı ile aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen borçlular vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2 maddesi uyarınca İzmir 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/1039 Esas, 2020/647 Karar sayılı dosyasında verilen 22/12/2020 tarihli kararın kaldırılmasına, borca itirazın kabulü ile, İİK’nın 169/a maddesi uyarınca İzmir 4. İcra Dairesinin 2019/15737 Esas sayılı icra takibinin aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen borçlular yönünden durdurulmasına, yasal şartları oluşmadığından, aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen borçlular lehine tazminat takdirine yer olmadığına karar verildiği, ihtiyati tedbir isteyen banka vekilinin kararı temyiz etmesi üzerine anılan kararın, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2021/12305 Esas ve 2022/4543 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
İcra Hukuk Mahkemeleri sınırlı yetkili mahkemeler olup, kural olarak bu mahkemelerden verilen kararlar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararları, kesinleşmek koşuluyla sonradan oluşturulacak aynı konuda, aynı takiple ilgili ve tarafları aynı olan kararlar yönünden birbirlerine karşı kesin hükmün sonuçlarını doğururlar. 6100 Sayılı HMK’nun 303/1. maddesi; “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir” şeklinde düzenleme ihtiva etmektedir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 30/05/2022 tarih ve 2022/4760 Esas, 2022/6458 Karar sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya gelindiğinde, davaya dayanak takibe konu bononun teminat bonosu olduğu hususu İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2021/536 Esas ve 2021/2591 Karar sayılı ilamı ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2021/12305 Esas ve 2022/4543 Karar sayılı ilamı ile belirlenmiş ise de, icra hukuk mahkemesi kararlarının iş bu davada görevli mahkemede kesin hüküm oluşturmayacağı ancak, ihtiyati tedbir talep eden banka vekilinin ihtiyati tedbir talebinin yargılamayı gerektirdiği, bu itibarla yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada gerçekleşmediği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacı tarafın bonolar yönünden yaklaşık ispat şartlarını bu aşamada yerine getirememiş olmasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, ihtiyati tedbir isteyen (davacı) vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/06/2022 tarihli ve 2022/427 Esas sayılı(derdest) ara kararına karşı davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcı yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına
3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 220,70 TL nin hazineye gelir olarak kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince nihai karar ile hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.’nun 359-(4) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 12/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.