Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1262 E. 2022/1208 K. 01.08.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1262
KARAR NO : 2022/1208

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2021 (Dava) – 15/02/2022 (Karar)
NUMARASI : 2021/407 D. İş 2021/407 Karar
DAVA : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 29/07/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 01/08/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2022 tarihli, 2021/407 D. İş ve 2021/407 Karar sayılı dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İhtiyati haciz isteyen vekili talep dilekçesinde özetle, 340.000,00 TL alacak yönünden alacağının tahsil edilebilmesi için borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:” ….sunulan 24 adet senet kapsamına göre ihtiyati haciz için aranan İ.İ.K’nun 257.maddesindeki yasal şartların gerçekleştiği..” gerekçesiyle talebin kısmen kabulüne, İ.İ.K’nun 257/1.maddesi gereğince alacaklının isteminin 47.000,00 TL’lik banka makbuzu ve 3.000,00 TL bedelli ATM çıktısında gösterilen toplam 50.000,00 TL bedel yönünden ihtiyati haciz isteminin kabulünü sağlayacak yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiğini gösterir delil tespit edilemediğinden istemin (3.000,00 TL + 47.000,00 TL) 50.000,00 TL yönünden reddine, 290.000,00 TL bedel yönünden KABULÜ ile alacağının alınabilmesini sağlamak için borçlunun/borçluların borca yeter miktardaki menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, borçlu ile üçüncü kişilerin uğrayabilecekleri zararı karşılamak üzere takdiren alacağın %15 oranında H.M.K nun 87. Maddesinde yazılı türden teminat alınmasına karar verilmiştir.
İhtiyati hacze itiraz eden … vekili 03/12/2021 havale tarihli dilekçesi ile, aleyhine ihtiyati haciz istenen borçlunun adresinin Bursa olması nedeni ile yetkili Mahkemenin Bursa Adliyesi olduğunu, ihtiyati hacze konu bonoların konut finansmanı sözleşmesi doğrultusunda keşide edildiğini, bu nedenle uyuşmazlık konusunun Tüketici Mahkemesi’nin görev alanına girdiğini, ihtiyati haciz talebi ile Mahkeme tarafından verilen kararda hesap hatası yapıldığını, söz konusu senetlerin zorunlu unsurlarında eksiklikler bulunduğunu, bu eksiklikler nedeniyle kambiyo senedi vasfında olmadığını, alacağın likit olmadığını, açıklanan nedenlerle öncelikle görev ve yetki itirazının kabulüne, ihtiyati haciz talebinin görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmesine, Mahkeme aksi kanaatte ise esas yönünden itirazlar doğrultusunda ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesinin istendiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN EK KARAR:
Mahkemece, 15/02/2022 tarihli ek karar ile ihtiyati haczin dayanağı bonoların kambiyo senedi olup TTK da düzenlendiği, keşidecinin yerleşim yerinin İzmir ili olduğu, mahkemenin görevli ve yetkili bulunduğu, ihtiyati hacze itiraz sebelerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, aleyhine ihtiyati haciz istenilen … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Aleyhine ihtiyati haciz istenilen … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aleyhine ihtiyati haciz istenen müvekkilinin talep tarihindeki yerleşim yerinin Bursa olduğunu, bu nedenle yetkiye itiraz ettiklerini, Bursa Mahkemelerinin yetkili olduğunu, ihtiyati hacze konu bonoların Konut Finansmanı sözleşmesi doğrultusunda keşide edildiğini, bu nedenle uyuşmazlık konusunun Tüketici Mahkemesinin görev alanına girdiğini ayrıca mahkemenin hatalı karar verdiğini, senet toplamı tutarı ile mahkemenin ihtiyati haczine karar verdiği tutarın birbirini tutmadığını, hesap hatası yapıldığını, senetlerin senet vasfına sahip olmadığını, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, ihtiyati haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiş; hüküm, aleyhine ihtiyati haciz istenilen vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Bilindiği üzere; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257.maddesinde ihtiyati haciz şartları düzenlenmiş olup buna göre; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa…”
İİK’nin 258.maddesi uyarınca da, alacaklı alacağı ve gerektiğinde haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermek zorundadır.İhtiyati haczin, bir para alacağının ödenmesini güvence altına alan ve borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasını ifade eden tedbir niteliğinde bir kurum olması nedeniyle mahkemece, bu yöndeki istem değerlendirilirken gerçeğe benzerlik karinesi ile hareket edilmelidir.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamına ve bonoların içeriğine göre; bonoların vade tarihlerinin geçtiği ve bonoları banka dekontları ile ihtiyati haciz talep edenin ödediği, bu haliyle alacağın muaccel hale geldiği, bonodaki imzalara itirazın söz konusu olmadığı, itiraz eden tarafından borcun ödendiğinin de iddia edilmediği, dolayısıyla ihtiyati haciz kararı verilmesi için yaklaşık ispatın gerçekleştiği; ihtiyati hacze karar veren mahkemenin görevli ve yetkili olduğu, bu nedenle itiraz edenin ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesi tarafından ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerden ötürü, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen …’den alınması gereken istinaf karar harcı olan 80,70 TL peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile aleyhine ihtiyati haciz talep edilenin yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın kesin olması sebebiyle HMK’nın 359/4. Maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/07/2022