Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1248 E. 2022/1387 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1248
KARAR NO : 2022/1387

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2021 (Dava) – 18/03/2022 (Karar )
NUMARASI : 2021/933 Esas – 2022/248 Karar

DAVA : Şirketin İhyası

BAM KARAR TARİHİ : 22/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/03/2022 tarihli ve 2021/933 Esas – 2022/248 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. ile müvekkili arasında İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/616 Esas sayılı dosyasında ipoteğin kaldırılmasına yönelik davanın görüldüğünü, bu davanın 10/12/2021 tarihli duruşmasında şirketin ihyasına yönelik dava açmak üzere taraflarına süre verildiğini, davanın sonuçlanabilmesi için şirketin ihyasının gerektiğini belirterek, …. ’nin ihyasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
Davalı …. cevap dilekçesinde özetle; müdürlüklerinin “…. ” sicil numarasında kayıtlı …. ‘nin 01/07/1992 tarihinde tescil edildiğini, en son tescil edilen genel kurulun 12/11/2003 tarihli olduğunu, bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul tescilinin yapılmadığını 6102 sayılı TTK’nin geçici 7. maddesi uyarınca çıkarılan Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ uyarınca 16/04/2013 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu, bu hususun 25/04/2013 tarihli 8307 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlandığını, yasal süresi içinde ihtara cevap verilmemesi nedeniyle şirketin sicil kaydının 04/09/2013 tarihinde re’sen silindiğini ve bu hususun 11/09/2013 tarihli, 8402 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığını, yapılan kayıt silme işleminin kanun hükmünün uygulanması olduğunu, müdürlüklerinin, davanın türü itibariyle yasal hasım konumunda olduğunu ve davanın açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek, müdürlükleri aleyhine harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece 18/03/2022 tarihli gerekçeli karar ile; ”… davacı tarafça İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/616 Esas sayılı dava dosyasında ipoteğin terkini davasının açıldığı, bu davada ihyası istenen dava dışı şirketin “davalı” olarak yer alması nedeniyle mahkemece davacı tarafa sicildeki kaydı silinmiş olan dava dışı şirketin ihyası için dava açması konusunda süre verilmiş olduğundan, davacının ihyayı istemede hukuki yararının ve haklı sebebinin bulunduğu, davalı …. aleyhinde açılan davanın haklı olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.TTK’nın 547/2 maddesinde ek tasfiyeden söz edilmiş ancak ek tasfiyenin nelerden ibaret olacağı konusunda bir sınırlandırmaya gidilmemiştir. Ek tasfiye işlemleri için bir tane dava açılabileceği gibi birden fazla dava veya uyuşmazlık olması mümkündür. Bu nedenle açılan veya açılacak bir dava ile sınırlı olarak ihya kararı verilmesi, tasfiye kurumunun ruhuna uygun değildir. Böyle bir durumda her hukuki uyuşmazlık için ihya kararı almak usul ekonomisine aykırı olduğu gibi ihya kararı verilmiş bir kooperatif için yeniden ihya kararı almakta hukuki yarar da yoktur…” gerekçesiyle ;”…Davanın KABULÜ ile; …. ’nde “…. ” sicil numarasında kayıtlı olan …. ‘nin ek tasfiye işlemlerinin yapılması amacıyla sınırlı olmak üzere ihyasına, ek tasfiye işlemlerini yapması için şirketin eski yetkililerinden olan “…. ” T.C. kimlik numaralı …. ’un tasfiye memuru olarak atanmasına, tasfiye memuru için ücret takdirine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiştir.
Yerel mahkemece 01/06/2022 tarihli ek karar ile; ”… ihyasına karar verilen şirketin sicildeki kaydı silinmezden önce yetkililerinden ve yönetim kurulu üyelerinden biri olan tasfiye memuru …. ‘un mahkememiz kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurduğu ve istinaf başvuru dilekçesinde tasfiye memuru olarak görevlendirilmesine ilişkin itirazlarının yer aldığı anlaşıldığından ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin vereceği karar çerçevesinde değerlendirme yapılması ve isteğin değerlendirilmesi olanaklı olduğundan…” gerekçesiyle; ”..Tasfiye memurunun 27/04/2022 tarihli dilekçesindeki görevden alınması yönündeki isteği ile ilgili olarak bu aşamada KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Tasfiye memuru vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; esasen iş bu dosyada mahkemece müvekkili …. ’a hiçbir şekilde tebligat yapılmadan, tamamen yokluğunda yapılan yargılama neticesinde müvekkilinin adı geçen şirkete tasfiye memuru olarak tayin edilmesine ilişkin karar verilmiş olduğu gibi, mahkemece tesis edilen iş bu karar kesinleşmemiş olduğu halde, davacı tarafın sanki müvekkilinin, adı geçen şirkete tasfiye memuru olarak atanmasına mütedair iş bu karar kesinleşmiş gibi kararı, İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/ 616 E sayılı dosyasına sunmuş olması neticesinde mezkur mahkemenin, adı geçen şirketin tasfiye memuru sıfatıyla müvekkiline yapmış olduğu duruşma gününe ilişkin tebligat neticesinde müvekkilinin, adı geçen şirkete mahkemece tesis edilen iş bu karar ile tasfiye memuru olarak atandığını öğrendiğini, ancak müvekkil …. 1955 doğumlu olup, bu itibarla da halihazırda 67 yaşında olduğundan, yerel mahkemeye 27.04.2022 tarihli dilekçe ekinde sundukları, 27.09.2019 tarihli İlaç Kullanım Raporu ile sabit olduğu üzere ileri derecede insüline bağlı diyabet ve hipertansiyon hastası olup, belirtilen hastalıkları nedeniyle tedavi gördüğünden, ayrıca 10 yıldan beri …. Bulvarı,No…. …. Blok,No:… …. -…. adresinde ikamet etmekte olduğundan, adı geçen şirketin tasfiye memurluğu görevini ifa etmesinin hiçbir şekilde mümkün bulunmadığını, kaldı ki yine müvekkili …. ’un, mahkemece yapılan yargılama neticesinde tasfiye memuru olarak atandığı …. ’nde “…. ” sicil numarasında kayıtlı olan …. aleyhine davacı …. tarafından İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/ 378 E ve davacı …. tarafından, İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/ 607 E sayılı dava dosyalarında ikame edilen ve yıllardan beri devam eden davalarda da adı geçen şirket ile birlikte davalı konumunda bulunduğunu, yine müvekkili …. ’un ve …. ’nin davalı olarak yer aldığı İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2014/ 378 E sayılı dosyasında da mahkemece davacı …. ’e adı geçen şirketin ihyası için dava açmak üzere süre verilmesi üzerine adı geçen tarafından, 13.01.2020 tarihinde, İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2020/ 35 E. sayılı dava dosyasında …. aleyhinde açılan davada tesis edilen, 24.06.2020 tarihli, 2020/ 349 K sayılı karar ile adı geçen şirketin ihyasına karar verilmiş olup, tasfiye memuru görevlendirmesi yapılmış olduğunu, her hukuki uyuşmazlık için ihya kararı almak usul ekonomisine aykırı olduğu gibi, ihya kararı verilmiş bir şirket için yeniden ihya kararı almakta hukuki yarar da bulunmadığı, taraflarınca yerel mahkemeye sunulan 27.04.2022 tarihli dilekçe ile tüm bu durumlar gözönü edilerek müvekkilinin, TTK 539/2 madde mucibince adı geçen şirketin tasfiye memurluğu görevinden affı ve azledilmesi yönünde karar verilmesinin talep edildiğini, bu yöndeki talepleri üzerine mahkemece tesis edilen, 01.06.2022 tarihli ek kararın TTK 539/2 madde hükmü karşısında usul ve yasaya tamamen aykırı bulunduğundan, ek kararın istinaf kanun yolu ile incelenmek suretiyle kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek; söz konusu ek kararın istinaf kanun yolu ile incelenmek suretiyle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; sicildeki kaydı 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince silinen …. ’nin şirketin yeniden ihyası istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; davacı, …. ile müvekkili arasında İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/616 Esas sayılı dosyasında ipoteğin kaldırılmasına yönelik davanın görüldüğünü, bu davanın 10/12/2021 tarihli duruşmasında şirketin ihyasına yönelik dava açmak üzere taraflarına süre verildiğini, davanın sonuçlanabilmesi için şirketin ihyasını talep etmiş; davalı, “…. ” sicil numarasında kayıtlı ….’nin 01/07/1992 tarihinde tescil edildiğini, en son tescil edilen genel kurulun 12/11/2003 tarihli olduğunu, bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul tescilinin yapılmadığını 6102 sayılı TTK’nin geçici 7. maddesi uyarınca çıkarılan Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ uyarınca 16/04/2013 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu, bu hususun 25/04/2013 tarihli 8307 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlandığını, yasal süresi içinde ihtara cevap verilmemesi nedeniyle şirketin sicil kaydının 04/09/2013 tarihinde re’sen silindiğini ve bu hususun 11/09/2013 tarihli, 8402 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığını belirtmiştir.
…. Müdürlüğü’nden gönderilen belgeler incelendiğinde; dava dışı …. ’nin “…. ” sicil numarasında kayıtlı olduğu, adresinin “…. Caddesi, No: …. , …. İş Merkezi, …. /…. ” olduğu, şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesine göre münfesih sayılarak 04/09/2013 tarihinde resen terkinine karar verildiği görülmüştür.
İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/616 Esas sayılı dosya örneği incelendiğinde; davacı … tarafından davalı …. hakkında “ipoteğin terkini” istemiyle açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sırasında davacı vekiline 10/12/2021 tarihli duruşmada “davalı şirket için ihya davası açması” için duruşma gününe kadar süre verildiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası son cümlesi uyarınca, şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde şirkete ait tasfiye edilmemiş malvarlığının bulunması halinde ise 10 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler. Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafça İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/616 Esas sayılı dava dosyasında ipoteğin terkini davasının açıldığı, davanın derdest olduğu, bu davada ihyası istenen dava dışı şirketin “davalı” olarak yer alması nedeniyle mahkemece davacı tarafa sicildeki kaydı silinmiş olan dava dışı şirketin ihyası için dava açması konusunda süre verilmiş olduğundan ve şirketin terkininden itibaren 10 yıllık süre dolmadığından, yasal sürede dava açmış olan davacının sicilden resen terkin edilen şirketin ihyasını istemekte hukuki yararının ve haklı sebebinin bulunduğunun kabulü gerekir. Terkin edilen şirkete karşı davanın görülmesi ve buna müteakip ilgili işlemlerin tamamlanabilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin mevcut olması gerekir.(Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/10/2021 tarihli 2021/2387 esas – 2021/6034 karar sayılı ilamı).
TTK 547. maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması durumunda. … alacaklılar vs. bu ek işlemlerin sonuçlandırılmasına kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri” düzenlenmiştir.
Davacı tarafından, 2001 yılında tesis edilen ve teminat niteliğinde olduğu iddia edilen ipoteğin kaldırılması istemli olarak 2021 yılında açılan dava, şirketin 2013 yılında sicilden terkin tarihinden sonraki bir tarihte açılmış, mahkeme dava açmak üzere süre verilmiş, davada ihyası istenen şirket lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılması istenmiş. İlgili işlemlerin yapılabilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması için eldeki davayı açmış olup, davanın sonuçlandırılabilmesi ile sınırlı olarak şirketin ek tasfiyesi istenmiştir. Bu nedenle, İlk Derece Mahkemesince, TTK 547. maddesine uygun olarak, şirketin İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/616 Esas sayılı dava dosyası ile sınırlı olarak ihyasına karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde genel nitelikte ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması yönünde hüküm tesisi isabetli olmamıştır.
Mahkemece, ihyasına karar verilen şirkete, şirketin sicil kaydı silinmezden önceki eski temsilcilerinden olan “…. ” T.C. kimlik numaralı …. ’un tasfiye memuru olarak görevlendirilmesine karar verilmiş ise de; TTK’nın 547. maddesine göre tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde tasfiye memurunun atanması gerekecektir. İhyası istenen şirket 6102 sayılı yasanın TTK’nın geçici 7/15. maddesine dayanılarak, en son genel kurul tescilinin 2003 yılında yapılmış olması nedeniyle, faaliyet durumundan kaynaklı olarak sicilden 2013 yılında resen terkin edilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere ihyası istenen şirket hakkında 2021 tarihinde açılan davada, terkin edilen şirket lehine tesis edilen ipoteğin terkini davası açıldığından ve ipotek, alacağı teminat almaya yarayan ayni hak niteliğinde ve asıl alacağa bağlı feri hak niteliğinde olduğundan, bu hakkın varlığı nedeniyle hak sahibi şirketin terkin işleminin yapılması aynı yasanın geçici 7. maddesine aykırı olup, esasen tasfiyesi de yapılmadığından ve yapılacak tasfiye işlemi de yasaya uygun olmayacağından yalnızca taraf teşkilinin sağlanması bakımından ihya kararı verilmesi ile yetinilerek, tasfiye memuru atanmasına gerek olmadığı halde (Emsal; Yargıtay 11.H.D.’nin 19/09/2018 tarih, 2018/3714 E.- 2018/5439 K. sayılı ilamı) mahkemece bu husus gözetilmeksizin tasfiye memuru atanmasına karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle de kaldırılması gerekmiştir.
Mahkemece gerekçeli karar başlığında davalının ünvanı ” …. ” olmasına rağmen ” …. ” şeklinde yazılması 6100 sayılı HMK’ nın 297/1-b maddesine aykırılık teşkil etmekte ise de; bu husus sonuca etkili olmadığından kaldırma nedeni yapılmamış ve eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; tasfiye memuru vekilinin istinaf itirazlarının kısmen HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tasfiye memuru vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/03/2022 tarihli, 2021/933 Esas – 2022/248 Karar
sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Davanın KABULÜ ile;
…. ’nde “…. ” sicil numarasında kayıtlı olan …. ‘nin, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/616 Esas sayılı dosyasında devam eden dava ve ipoteğin kaldırılması ile ilgili tüm iş ve işlemlerin yapılması amacıyla sınırlı olmak üzere ihyasına,
b-Şirketin ihya edildiği hususunun …. Müdürlüğü’ne bildirilmesine,
c-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın düşülmesi ile kalan 21,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
d-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
e-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Tasfiye memuru vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında tasfiye memurundan alınan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında tasfiye memuru tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/09/2022