Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1240 E. 2022/1210 K. 01.08.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1240
KARAR NO : 2022/1210

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/04/2022 (Dava) – 04/04/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/348 Esas
DAVA : Tazminat
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 29/07/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 01/08/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2022 tarihli, 2022/348 Esas sayılı dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
İhtiyati haciz isteyenler vekili talep dilekçesinde özetle; olay tarihi olan 24.05.2021 tarihi saat 06:00 sıralarında müvekkillerinden …’ın, sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Kiraz ilçesi istikametinden Alaşehir ilçesi istikametine ilerlediği esnada davalı sürücü …’ın sevk ve idaresinde bulunan Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası davalılardan … Sigorta AŞ tarafından yapılan … plakalı çekici ve … plakalı yarı römork ile şerit ihlali yapması sonucu müvekkillerinden …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarparak maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasının meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, kazanın meydana gelmesinde …’ın asli ve tam kusurlu olup, müvekkillerinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkillerinden …’ın belinde birçok kırık ve vücudunun değişik yerlerinde başkaca kırıklar ve çıkıklar, yaralanmalar ve kesikler meydana gelmiş olup müvekkilinin belinde ve vücudunun sair yerlerinde oluşan kırıklar ve çıkıklar sebebiyle aylarca tedavi gördüğünü ve halen tedavilerin devam ettiğini, müvekkillerinden …’ın sevk ve idaresindeki araçta yolcu olarak bulunan …’ın ise kaza sebebiyle vücudunun sair yerlerinde kırık ve çıkıklar meydana gelmiş olmakla birlikte müvekkilinin başından ve gözünden ciddi şekilde darbe almış yine vücudunda yaralanmalar ve kesiler meydana gelmiş olup aylarca tedavi gödüğünü ve halen tedavilerinin devam ettiğini, araçta yolcu olarak bulunan …’nun da davaya konu kaza sebebiyle vücudunun değişik yerlerinde birden çok kırıklar ve çıkıklar, yaralanma ve kesikleri oluştuğunu, müvekkilinin vücudunda oluşan kırıklar ve çıkıklar, yaralanmalar ve kesikler sebebiyle aylarca tedavi gördüğünü ve halen tedavilerinin devam ettiğini, yine araç yolcu olarak bulunan henüz 3 yaşında olan …’ında yaşadığı korku panik halen devam etmekle birlikte BTM ile giderilir şekilde yaralandığını belirterek … plakalı çekici ve … plakalı yarı römork kayıtlarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; ”…Davanın, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davacı vekilinin davalı …’a ait araçlar üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep ettiği, davanın haksız fiilden kaynaklandığı, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğünün haksız fiilin gerçekleştiği tarihte muaccel hale geldiği, muacceliyetin alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir anlamına geldiği, dava dilekçesine ekli belgelere göre davacılara ait aracın trafik kazasında herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davalıya ait aracın sürücüsünün tamamen kusurlu olduğu, bunun yanında sunulan raporlara göre davacıların bu kazadan dolayı yaralandıkları raporlar ve trafik kaza tespit tutanağına göre yaklaşık ispat kuralının bu aşamada gerçekleştiği, İİK nın 257 ve devamı maddelerindeki şartların oluştuğu… Gerekçesiyle; ”…Davalı …’ın adına kayıtlı olması halinde … plakalı çekici ve … plakalı yarı römorkun trafik kaydı üzerine İİK’nun 257. maddesi gereğince ihtiyati haciz talebinin kabulü ile, davacılarca şimdilik talep edilen tazminat toplamı olan 13.500,00 TL yönünden takdiren alacak miktarının %100′ u olan 13.500 TL tutarında nakit veya bir banka (kesin) teminat mektubunun ilk derece mahkemesi veznesine yatırılması veya sunulması karşılığında ihtiyati haciz konulmasına…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece teminat alınmak şartı ile ihtiyati haciz kararı verilmesinin hatalı, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, İİK’nun 257/1. fıkrasına göre “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” Bu hüküm gereğince alacaklının, bir para alacağı için vadesinin gelmesi hâlinde ihtiyati haciz talebinde bulunabileceğini, İİK’nun 258/1. fıkrası gereğince “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur…” Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi gerekmediğini, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesinin yeterli kabul edildiğini, başka bir anlatımla ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat kuralı gereğince mahkemenin alacaklının alacağı hakkında kanaat sahibi olmasının yeterli olduğunu, davacı tarafından iddia olunan zarar, haksız fiilden kaynaklandığından, tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarihte muaccel hale geldiğini, buradaki “muacceliyet” kavramının, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamında olduğunu, Yerel mahkeme dosyasındaki bilgi ve belgelere bakıldığında davacı müvekkillerinin davaya konu kazanın meydana gelmesinde hiçbir kusurlarının olmadığı yine işbu kaza sebebiyle malul kaldıkları ve mağdur oldukları tereddüde yer bırakmayacak şekilde ortada olduğunu, keza müvekkillerinin işbu kaza sonucu malul kalmaları sebebiyle aylarca çalışamadıklarının da dosya kapsamından sabit olduğunu, bu durum karşısında ihtiyati haciz kararının mevzuat çerçevesinde ve hakkaniyet kuralları gereğince teminatsız olarak verilmesi gerektiğini, aksi durumun hatalı, haksız ve hukuka aykırı olmakla birlikte açıkça hakkaniyete aykırı olduğunu, teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmesi taleplerini tekrarla yerel mahkemece hakkaniyet unsuru denilerek %20 değil de %100 oranında teminat alınması yönündeki kararın ise açıkça haksız, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Yerel mahkeme tarafından hakkaniyet unsuru hatalı değerlendirilmiş olmakla aksine işbu kararla eşitlik ve hakkaniyet ilkesine aykırı davranıldığını, kaza sonucu mağdur olanın müvekkilleri olduğunu, mahkemece verilen işbu kararın İİK 257 maddesi düzenlenen ihtiyati haciz kararının amacına aykırı düştüğünü, zira işbu teminatın müvekkilleri tarafından yatırılamaması halinde müvekkillerinin ileride doğacak olan haklarına kavuşmalarının da engellenmiş olacağını belirterek Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/348 E. sayılı dosyasının ara kararı ile teminat yatırmak şartı ile verilen ihtiyati haciz kararının teminat alınması yönünden kaldırılması ve yapılacak olan istinaf incelemesi sonucunda teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmesi aksi kanaat halinde teminat miktarının %10-%20 oranında belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; ihtiyati haciz kararındaki teminat alınmasına yönelik kararın istinafına ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati haciz kararının teminat mukabilinde kabulüne karar verilmiş olup, karar ihtiyati haciz isteyen alacaklılar(davacılar) vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Somut olayda; ihtiyati haciz isteyenin talebi üzerine mahkemece ihtiyati haciz talebinin % 100 teminat karşılığında kabulüne karar verildiği, kararın teminat alınmasına yönelik bölümüne ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmaktadır.
İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararıyla borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır.
İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257 ila 268. maddesinde yer almaktadır.
Anılan Kanunun 257.maddesine göre “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” şeklinde yasal düzenleme yer almaktadır.
İhtiyati haciz kararına karşı itiraz ise İİK’nın 265. maddesinde düzenlenmiş olup itiraz sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin, “dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı” itiraz edebilir.
6100 Sayılı HMK’nun 341/1 maddesi gereğince ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları ve karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılacak itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Buna göre ilk derece mahkemelerinin istinaf yoluna başvurulabilecek ara kararları maddede belirtilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerine ilişkin ara kararları ile sınırlı olup, bunların dışındaki ara kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamaz.
Uyuşmazlığa konu somut olayda, ihtiyati haciz talebinin %100 teminat )karşılığında kabulüne ilişkin karara teminat yönünden ihtiyati haciz isteyenler (alacaklılar) vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Nitekim ihtiyati haczin kabulü kararına karşı ancak borçlu tarafından ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edilebilecektir.
İlk derece mahkemelerinin yukarıda sayılan ara kararları dışındaki ara kararlarına karşı bağımsız olarak istinaf kanun yoluna başvurulmasına imkan veren bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Anılan ara kararlara karşı esas hakkında verilecek hüküm ile birlikte istinaf kanun yoluna başvurulabilir.
Açıklanan nedenlerle; istinafa konu teminat alınmasına ilişkin kararın 6100 sayılı HMK’ nın 341. maddesi anlamında istinafı kabil bir karar olmadığı, niteliği itibariyle kesin olan mahkeme kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından, ihtiyati haciz isteyenler(davacılar) vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati haciz talep edenler vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nun 341/1 ve 346-(1) maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf edenin yatırmış olduğu istinaf karar harcının ve istinaf başvuru harcının istek halinde mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
3-İstinaf edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-İstinaf edenler tarafın istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK.’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
5-Kararın 6100 sayılı HMK.’nun 359-(4) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
6-Dosyanın mahkemesine iadesine,
İlişkin; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK.’nun 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/07/2022