Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1233 E. 2022/1504 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1233
KARAR NO : 2022/1504

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/05/2022 tarihli ara karar
NUMARASI : 2021/1428 Esas (derdest dosya)
TALEP :Genel Kurul Kararının Yürütülmesinin Durdurulması (İhtiyati tedbir)
BAM KARAR TARİHİ : 12/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/05/2022 tarihli ve 2021/1428 Esas sayılı ara kararının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; davacı …’nun, karşı taraf … A.Ş.’nin 09 payına sahip ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, dava konusu 10.12.2021 tarihinde yapılan 2021 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunu, 10.12.2021 tarihinde yapılan 2020 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının kararlarının yoklukla malul olan yönetim kurulu kararına dayandığını bildirerek, 10.12.2021 tarihli 2020 yılı Olağan Genel Kurul kararlarının uygulanmasının önlenmesi amacıyla HMK’ nın 392. maddesi kapsamında teminatsız olarak 6102 Sayılı TTK nın 449. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı/karşı taraf vekili cevap dilekçesinde özetle; olağan genel kurul yapılmasına ilişkin yönetim kurulu kararının hukuka uygun olduğunu, dava konusu genel kurul toplantısı tüm pay sahiplerinin katılımıyla yapıldığından yönetim kuruluna ilişkin ileri sürülen hususların genel kurul toplantısını hukuka aykırı kılmayacağını olağan genel kurul toplantısına yapılan çağrının hukuka uygun olup kabul anlamına gelmemek kaydıyla aksi kabul edilse dahi çağrı merasimindeki hukuka aykırılıkların tek başına iptal için yeterli olmadığını, genel kurulun gündeminde yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görev sürelerinin belirlenmesi maddesinin görüşülmesinin hukuka uygun olduğunu, gündem maddelerinde yer almayan ve hakkında karar tesis edilmeyen bir konunun iptal gerekçesi yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, şirketin yönetim kurulu faaliyet raporunun hukuka uygun ve eksiksiz olup aksi yöndeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, bağımsız denetçi olarak … A.Ş.’ nin seçilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını beyanla, öncelikle icranın geri bırakılması talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemesince “… Mahkememizin 2021/1179 Esas, 2022/181 Karar sayılı dosyasında da davacı vekilinin, davaya konu genel kurul toplantısı yapılması ve gündemin oluşturulmasına ilişkin olan davalı … A.Ş.’nin 21/10/2021 tarih, 08 nolu anonim şirket yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine ilişkin dava açtığı ve mahkememizce yapılan yargılama sonunda 09/02/2022 tarihli karar ile davacının davasının kabulüne karar verilerek davalı … A.Ş.’nin 21/10/2021 tarih, 08 nolu anonim şirket yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitine karar verildiği, iş bu kararın istinaf aşamasında olduğu ve henüz kesinleşmediği, davaya konu genel kurul toplantısına dayanak oluşturan 21/10/2021 tarih, 08 nolu yönetim kurulu kararının yokluğunun tespitine karar verilmiş olması hususu nazara alındığında; dava konusu genel kurul kararlarının uygulanmasının yürütülmesinin geri bırakılması hususunda yaklaşık ispatın gerçekleştiği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağı…” gerekçesiyle “…250.000,00-TL teminat mukabilinde tedbir talebinin kabulüne….” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, karşı taraf (davalı şirket) vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı/karşı taraf vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin ihtiyati tedbirin şartlarının gerçekleştiği yönündeki gerekçesinin kabul edilebilir olmadığını, yerel mahkemenin, toplantıda alınan genel kurul kararlarına ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık değerlendirmesinde bulunmadığını, sadece çağrıya ilişkin yönetim kurulu kararının yokluğunun tespitine karar verilmiş olması nedeniyle yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğini belirttiğini, ancak mahkeme bu kanaate varırken genel kurul toplantısının tüm pay sahiplerinin katılımıyla yapıldığı gerçeğini atladığını, Yerleşik Yargıtay kararlarıyla da sabit olduğu üzere genel kurul toplantısına ilişkin yönetim kurulu kararı hukuka aykırı olsa dahi TTK m. 416 uyarınca tüm pay sahiplerinin katılımıyla yapılan genel kurul toplantısının hukuka uygun olduğunu, kaldı ki yönetim kurulu kararının yokluğunun tespitine ilişkin mahkeme kararının henüz kesinleşmediğini, bu nedenle uygulanabilir nitelikte dahi olmadığını, ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için bulunması gereken bir diğer şart hakkın elde edilmesinin zorlaşması/imkansızlaşması olduğunu, mahkemenin somut hiçbir açıklamaya yer vermeden, genel geçer bir cümleyle bu şartın gerçekleştiğini ifade ettiğini, ancak somut olayda bu şartın gerçekleştiğinden söz edilmesinin mümkün olmadığını, her şeyden önce genel kurul kararlarının davacının haklarını ihlal eder nitelikte olmadığını, mahkemenin davacının hangi hakkının, ne şekilde elde edilmesinin güçleşeceğini somut olarak gerekçelendirememesinin de bu hususu tevsik ettiğini, buna karşılık yönetim kurulu yapısını ve mali tabloları doğrudan etkileyen tedbir kararının müvekkili şirket nezdinde telafisi imkansız zararlara neden olduğunu, genel kurul kararlarının icrasının durdurulmaması halinde davacının elde etmekte zorlanacağı herhangi bir hakkı bulunmadığını, aksine müvekkili şirketin yönetim yapısını ve mali tablolarını doğrudan ilgilendiren icranın durdurulması kararının müvekkili şirketi zarara uğrattığını, her şeyden önce şirketin yaşayan bir varlık olması ve şirket faaliyetlerinin genel kurul kararları doğrultusunda ve/veya genel kurul tarafından verilen yetki kullanılmak suretiyle yürütülüyor olmasının, icranın geri bırakılması kararlarının şirket nezdinde doğurabileceği zararları ortaya koyduğunu, öte yandan kararların niteliği gereği icralarının durdurulmasının şirketin organsız kalması, hukuki işlemlerde temsil edilememesi, şirket işlerinin yönetilememesi, 2021 yılı dönemine ilişkin bağımsız denetimi yapacak şirketin süresinde seçilmemesi, mali tablolarının onaylanmamış olması gibi telafisi imkansız zararların doğmasına neden olduğunu ve şirketin gerek kamu kurumları gerek finans kurumları gerekse de üçüncü kişiler nezdindeki ticari itibarını zedelediğini, gerçekten de şirketin büyüklüğü, bünyesinde yüzlerce kişiyi istihdam ediyor olması, yurt içinde ve dışında üstlendiği taahhütler, ödemeleri devam eden kredi tutarları göz önüne alındığında genel kurul kararlarının icrasının geri bırakılması durumunda ticari faaliyetin durma noktasına geleceği ve şirket açısından telafisi imkânsız zararların doğacağının açık olduğunu beyanla, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; 10/12/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması yönünde yüze karşı verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş olup; karar aleyhine ihtiyati tedbir istenilen/davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
HMK’nun 389/1. maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, HMK’nun 390/2. maddesinde de hakimin talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı taraf dinlenmeden de tedbir kararı verebileceği hüküm altına alınmıştır. HMK’nun 390/3. maddesinde ise tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin diğer bir koşulu ise mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesidir.
6102 sayılı TTK’nun kararın yürütülmesinin geri bırakılması başlıklı 449. maddesinde; genel kurul kararları aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkemenin, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilecektir.
Bu hükme göre yapılacak değerlendirmede HMK’nun 389/1 maddesinde düzenlenen mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde, yaklaşık ispat koşulu da gözetilerek uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği kıstası da gözetilecektir. Öte yandan kanun koyucu TTK’nun 449. maddesi ile şirketler hukukunda genel kurul kararlarına karşı ayrı bir prosedür öngörmekle tedbir koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilirken şirketler hukukunun kendisine özgü yapısının gözetilmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya gelindiğinde; davacı tarafından, davalı şirketin 10/12/2021 tarihli genel kurulunda alınan kararların öncelikle yoklukla malul olduğunun tespiti, mahkeme aksi kanaatte olması halinde butlanı/iptali ile yürütülmesinin durdurulmasına yönelik olarak dava açılmıştır.
Somut olay yönünden yapılan değerlendirmede, HMK’nın 389. maddesindeki yaklaşık ispata ilişkin koşulların bu aşamada gerçekleştiği, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde telafisi imkansız zararların ortaya çıkma ihtimali bulunduğu anlaşılmakla; mahkemece ihtiyati tedbir talebinin kabulü kararında usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı ve davacıdan alınmasına karar verilen teminat miktarının yeterli olmasına göre, aleyhine ihtiyati tedbir istenilen (davalı) vekilinin, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Aleyhine ihtiyati tedbir istenilen(davalı) vekilinin Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/05/2022 tarihli ve 2021/1428 Esas sayılı ara kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir talep eden davalıdan alınması gerekli olan 80,70 TL harç peşin alındığından bakiye harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinafa başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın HMK nın 359/4 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 12/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.