Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/120 E. 2022/313 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/120
KARAR NO : 2022/313

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/09/2017 (Dava) – 04/11/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/521 Esas- 2021/612 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 23/02/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 23/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/11/2021 tarihli 2021/521 Esas ve 2021/612 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın müvekkili şirkete zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, sigortalı araç sürücüsünün 14.01.2009 tarihinde ehliyetsiz ve asli kusurlu olarak karıştığı trafik kazası sonucu vefat ettiğini, müvekkili şirket hakkında verilen İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/483 E. – 2016/373 K.sayılı kararın temyiz incelemesi sonucunda onandığını ve müvekkili şirketin asıl alacak ve fer’ileri için 265.000,00 TL’sını 19.12.2016 tarihinde ödediğini, ZMMS genel şartlarının B/4-c maddesi ve Karayolları Trafik Kanununun 95/2 madde hükümleri uyarınca sigortalı araç sürücüsünün ehliyetsiz olarak araç kullanarak sebebiyet vermekle akde muhalefet ettiğinden, vefat eden sigortalı adına tazminat alan eşi aleyhinde icra takibine başlandığını, alacağın tahsili için Menemen İcra Müdürlüğü’nün 2017/820 E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve yersiz itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bildirerek, sözü edilen icra takibine vaki itirazın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL’lik bölümü için takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir. Ancak icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde borcu kabul etmediğini, mirası reddettiğini, kaza sebebi ile sigorta şirketinin kimseye ödeme yapmadığını savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KALDIRMADAN ÖNCEKİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre ” …..Davayla ilgili 14.01.2009 tarihinde davalı murisi …’nın maliki ve işleteni olduğu, şoförü …’ın asli ve tam kusurlu olarak idare ettiği aracın başka bir araçla çarpışması sonucu vefat ettiği ve yukarıda anılan mahkeme kararı ile belirlenen destekten yoksun kalma tazminatının 265.000,00 TL olarak … aracılığıyla davalı …’nın ilgili dosyada vekili olan … hesabına 19.12.2016 tarihinde ödendiği belirgindir.
Davalı … dava dayanağı icra takibine sunduğu itiraz dilekçesinde …’nın eşi olduğunu ve mirasını reddettiğini bildirmiş, mirası red hususu mahkememizce açıklığa kavuşturulamamıştır. Bununla birlikte davalı, sigorta ettiren …’nın mirasını reddetmiş olsa dahi eşinin trafik kazasında vefatı nedeniyle sigorta şirketinden tahsil ettiği destekten yoksun kalma tazminatını …’nın mirasçısı olarak değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla hak etmiştir. Bu çerçevede, sigorta şirketinin zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi gereğince ödediği tazminatının iadesini istemesi, sigorta kavramının mahiyetine, olaya uygun düşmez ve aksi düşünce kanuna karşı hile teşkil eder….” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
DAİREMİZİN 03.06.2021 TARİHLİ 2020/334 E. 2021/472 K. SAYILI KALDIRMA KARARI
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nın 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
Somut olayda davacı sigorta şirketi yapılan yargılama sonucunda sigortalının vefatı nedeniyle davalıya destekten yoksun kalma tazminatı ödediğini belirtmektedir. Davalının davacı sigorta şirketine karşı açtığı davadaki destekten yoksun kalma tazminatına dayanak zarar; sigortalının ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sigortalının ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Bu suretle, sigortalı murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması, davacının hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
Öte yandan Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. maddesinde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir” hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4.b maddesinde ise; tazminatı gerektiren olayın, aracın Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevkedilmesi sonucunda meydana gelmesi halinde, sigortacının işletene kusur oranında rücu edebileceği belirtilmiştir.
Yukarıda anlatılan hukuki düzenlemeler ışığında, destekten yoksun kalma davasında, destekten yoksun kalan kişilerin hukuki durumları ile desteğin trafik sigortacısının açtığı rücu davasında, destekten yoksun kalan kişilerin hukuki durumları tamamen farklıdır. Destekten yoksun kalma tazminat davalarında zarar görenler, mirasçılık sıfatından bağımsız olarak zarara uğramış kişilerdir. Buna karşın desteğin trafik sigortacısının açtığı rücu davasında destekten yoksun kalanlar, aynı zamanda desteğin mirasçısı ise rücu koşulları oluştuğu takdirde desteğin sorumluluğu mirasçılarına geçer.
Somut olayda davacı sigortacı, zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortaladığı aracın geçerli sürücü belgesi olmayan sürücünün sevk ve idaresinde iken kazaya sebep olunduğu ve araçta bulunan sigortalının vefatı sebebiyle ödemek zorunda kaldığı tazminatın sigortalının mirasçılarından tahsili istemiyle dava açmıştır.Anılan bu düzenlemelere göre; davacının davalıya rücu hakkının bulunduğu gözetilerek işin esasına girildikten sonra davalının mirasın reddine ilişkin savunmasının; davalının mirasın reddi şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda terekenin aktif ve pasifi ile mirasçının terekeyi sahiplenme anlamına gelecek hukuksal bir işlemde bulunup bulunmadığı araştırılarak hasıl olacak sonuca göre karar vermek gerekirken hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır, davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KALDIRMA SONRASI KARARI:
İlk derece mahkemesince”….. Davacının dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak, davalının Menemen İcra Müdürlüğü’nün 2017/820 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının 20.000,00-TL asıl alacak yönünden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf talep dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin ilk kararında davacı sigorta şirketinin talep ve davasını, sigorta hukukuna ve sigortalama mantığına uygun düşmediği gerekçesi ile ret etmiş iken, bu kere istinaf mahkemesinin hukuka uygun olmayan kesin hükmü karşısında kararını tamamen değiştirdiğini, son kararı kabul etmediklerini, yeniden incelenmesi için olayı tekrar istinaf mahkemesine getirdiklerini, müvekkilime mahkeme kararı ile ödenmesine hükmedilen destekten yoksun kalma tazminatının onun ölenin mirasçılığı sebebi ile değil, olaydan zarar gören sıfatı ile hükme bağlandığını, bu hususta herkesin mutabık olduğunu, olayda davacı sigortanın mesul olduğu ZMMS poliçesi gereği ödemek zorunda kaldığı tazminatı, ölen kişinin ayni zamanda ehliyetsiz sürücünün kullandığı aracın ayni olayda ölen sahibinin varisi de olması sebebi ile müvekkilinin şahsında hem mağduriyet hemde mağdur edenin halefi olma sıfatlarının birleşmesi nedeni ile ikinci kere mağdur olmasının söz konusu olduğunu, olayda ölen, araç sahibinin tek varisi müvekkili olmadığını, bu hususun yerel mahkemede gereği gibi incelenmediğini, ölen …’nın mirası terekesi incelendiğini fakat tüm mirasçıları ortaya çıkarılmadan, sadece eşi üzerinden hüküm tesisinin hukuka uygun olmadığını, ölenin çocuğu olmadığından mirasçısının kardeşleri olduğunu, bu olayda ölenin mirasının kardeşleri üzerine geçtiğini, tapuda yapıldığı tespit olunan işlemlerin müvekkiline düşen miras paylarının da bedelsiz olarak müvekkili tarafından ölen kocasının kardeşlerine bırakmak zorunda kaldığını, müvekkilinin kocasından miras almadığını, mirası ret ettiği beyanının gerçeğinin de bu olduğunu beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası nedeniyle davacı sigorta şirketi tarafından davalıya ödenen destekten yoksun kalma tazminatının KTK’nun 95. maddesi ile ZMSS Poliçesi ve Genel Şartları gereği bu kez sigortalı sürücünün mirasçıları sıfatı bulunan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davalı murisi … … plakalı aracın sigortalısı olup kaza tarihinde aynı araçta yolcu iken aynı aracın sürücüsü …’ın yaptığı çift taraflı kazada yaşamını yitirmiş, …’nın eşi olan davalı… eldeki davada davacı olarak yer alan sigorta şirketine karşı destekten yoksun kalan sıfatı ile açtığı davada İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/483 E.- 2016/373 K. Sayılı ilamı ile 149.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanmış olup hükmün davacı aleyhine icraya konulması üzerine davacı ve davalı vekili dosyada yer alan 15.12.2016 tarihli ibraname,feragatname başlıklı belge uyarınca davalıya 265.000,00 TL ödeme karşılığında mutabakata varmışlar ve bu 19.12.2016 tarihli dekont ile de bu bedel davalı vekili … hesabına yatırılmış olup, bu kez işbu davada davacı davacı sigorta şirketi ehliyetsizlik rücu sebebine dayalı olarak sigortalı …’nın mirasçısı olan davalıya karşı 265.000,00 asıl, 4.639,32 TL faiz olmak üzere toplam 269.639,32 TL alacak üzerinden icra takibinde bulunmuş, davalı takibe itirazında kendisine sigorta tarafından ödeme yapılmadığını ve mirası da reddettiğini belirmiş, davacı icra takibine vaki itirazın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL’lik bölümü için takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4.b maddesinde ise; tazminatı gerektiren olayın, aracın Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevkedilmesi sonucunda meydana gelmesi halinde, sigortacının işletene kusur oranında rücu edebileceği belirtilmiştir. Dosyada yer alan kaza tespit tutanağına göre kaza tarihinde aracı kullanan …’ın ehliyetinin olmadığı anlaşılmakla işbu sebebe dayalı olarak davacı rücu davası açma hakkına sahiptir.
Kaza ile ilgili Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2009/122 E. – 477 K. Sayılı dava dosyasında, … ve …’ın vefatı sebebiyle kazaya karışan karşı araç sürücüsü … hakkında taksirle ölüme sebep olma suçundan kamu davası açıldığı, yapılan yargılamada alınan Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulunun 12/08/2009 tarihli raporu uyarınca sanığın kusursuz olduğu, müteveffa sürücü …’ın ise yönetimindeki otomobil ile sağa dönüş kurallarına riayet etmeyip tali yoldan ana yola kontrolsüz bir şekilde girip sağa dönüşünü geniş kavisle yaparak karşı yönden gelen vasıtaların seyir şeridine girerek dikkatsiz, özensiz ve nizamlara aykırı hareket ettiği için olayda asli ve tam kusurlu olduğu tespit edilmiş, bu rapor benimsenerek sanık hakkında verilen beraat kararının Yargıtay 12. CD’nin 2011/21406 E. – 2012/14614 K. sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmakla sürücünün kusuru yönünden yeniden rapor alınmasına gerek görülmemiştir.
Mahkemece verilen ilk karar Dairemizin 03.06.2021 tarihli 2020/334 E. 2021/472 K. sayılı kararı ile davalının mirasın reddi şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda terekenin aktif ve pasifi ile mirasçının terekeyi sahiplenme anlamına gelecek hukuksal bir işlemde bulunup bulunmadığı araştırılması gerektiği gerekçesiyle kaldırılmış, mahkemece kamu kurumlarından sorularak yapılan araştırmaya göre müteveffanın vefatından sonra, adına kayıtlı olan bir kısım taşınmazların ve bir aracın mirasçı sıfatı ile davalıya geçtiği, davalının ilgili vergi dairesine veraset ve intikal vergisi ödediği, mirasçı sıfatı ile edindiği bir kısım taşınmazlardaki hisselerini de sattığı bu suretle müteveffanın terekkesini sahiplendiğine dair işlem ve eylemlerinin bulunduğu görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yapılan tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, sigortacının rücu edebileceği tazminat tutarının, sürücünün kusur oranı ve zarar görenlerin gerçek zararı kadar olabileceği dikkate alınarak davalı ile ödeme yapılan zarar görenin aynı kişi olması ve davacının toplam ödediği bedel yerine işbu davada şimdilik talep ettiği miktara göre aktüer rapor alınmasına gerek bulunmadığına, mirasçıların mirasbırakanın borçlarından müteselsilen sorumlu olmalarına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/11/2021 tarihli 2021/521 Esas ve 2021/612 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 1.366,20 TL istinaf karar harcından peşin alınan 341,55 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.024,65 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/02/2022