Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1183 E. 2022/1471 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1183
KARAR NO : 2022/1471

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2022 (Dava) – 12/05/2022 (Karar)
NUMARASI : 2022/331 Esas – 2022/544 Karar
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
BAM KARAR TARİHİ : 05/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/10/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/05/2022 tarih ve 2022/331 Esas – 2022/544 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı …’ ın Fethiye Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde …’ni 26.05.2015 tarihinde Türk Ticaret Kanununa uygun olarak tescil ettirerek ve bu tescil işlemini Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 10 Haziran 2015 tarih, 8838 sayılı nüshasında yayınlatmak suretiyle şirketin faaliyetine başladığını, bahsi geçen Şirketin sermayesinin her biri 100.00.-TL değerinde 8000 paya ayrılarak 800.000.00.-TL olduğunu, bunun 80 paya karşılık olan 8.000.00.-TL’ sı davalı …’a, 7920 paya karşılık olan 792.000,00-TL’lık kısmının ise müvekkili … tarafından tamamen taahhüt edildiğini ve bu sermayenin tamamının nakit olarak karşılandığını, Ticaret Sicil Gazetesinde de belirtildiği üzere; Aksi karar alınana kadar davalı …’ ın müdür olarak münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığını, müvekkili davacı …’ in ise aynı yetkilerle Müdürler Kurulu Başkanı olarak seçildiğini, davalı …’ ın kendi adına Tapuda kayıtlı olan; Muğla İli, … İlçesi … Mahallesi … parselde 15.500 metrekare yüzölçümündeki Tarla vasfındaki taşınmazını … adına satışını yapmak suretiyle devrettiğini, ancak müvekkil …’in çoğunlukla Rusya’da ikamet etmesi ve … Bulv. 4/3, No:… …./Rusya adresinde turizm şirketinin bulunması nedenleriyle Türkiye’ye ve de şirketin bulunduğu Fethiye’ye çok sık gelemediğini bu nedenle davalıdan telefon ile şirketin iş ve işlemleri, ekonomik durumu konularında bilgi almaya çalıştığını davalının müvekkiline şirketin durumu hakkında herhangi bir bilgi vermediği gibi, şirketin defterlerini tutan Muhasebecinin bile bilgilerini vermemesinin yanı sıra zaman zaman müvekkilinin telefonlarına dahi bakmaması gibi sebepler ile müvekkilinin davalıya olan güvenin tamamen zedelendiğini ileri sürerek davalı …’ın T.T.Kanununda haklı sebep olarak gösterilen ve bu sebeplerden en önemlilerinden biri olan güven ilişkisini zedelemesi, hatta tamamen yok etmesi sebebi ile şirket ortaklığından çıkarılmasına, davalının güven ilişkisini zedelemesinden dolayı, şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili kılınması sebebiyle ve bu yetkilerini kötüye kullanma ihtimaline binaen, Muğla İli, … İlçesi … Mahallesi … parselde 15.500 metrekare yüzölçümündeki tarla vasfındaki taşınmazın üçüncü kişilere satışının ya da devrinin engellenmesi için tedbir kararı alınmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 5/a. maddesi doğrultusunda huzurdaki davanın niteliği de göz önüne alındığında davanın açılmasından önce arabuluculuk müessesesine başvuru zorunlu olup, davacı tarafça arabuluculuk müracaatının yapılmadığını, davanın usulden reddi gerektiğini, dosyanın safahatinde davacı tarafın görevsizlik kararı üzerine dosyanın görevli mahkemeye gönderilmemesini talep ettiğini, bu doğrultuda davanın yine açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, bu davanın açılmasından önce Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1628 Es. sayılı dosyasının aynı konuda açıldığını, derdestlik nedeniyle davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 114. ve 115. maddesi nedeniyle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, şirketin tek yetkilisinin münferiden müvekkilinin olduğunu, davacının şirket adına dava açma ehliyetinin olmadığını, davanın ehliyet açısından da reddi gerektiğini, Limited Şirket Hukuku bakımından, esas sözleşmede hüküm bulunmadığının da sabit olduğunu huzurdaki davanın TTK m. 640 uyarınca açılabilmesi için öncelikle çağrılı genel kurul yapılması gerektiğini, hususa ilişkin genel kurulun toplanması gerektiğini, hususa ilişkin genel kurulda gerekli nisapların sağlanarak çıkarma doğrultusunda karar alınması gerektiğini, ilgili kararın da noterlik vasıtasıyla müvekkiline bildirilmesi gerektiğini, müvekkili şirkete ait tek malvarlığını satmak istemesi gibi bir gerekçe ile dava açılmış olduğunu, müvekkilinin böyle bir şey yapabilmesinin hukuken mümkün olmadığını, Yargıtay kararlarından da görüleceği üzere şirketin tek malvarlığının ancak ortaklar kurulunun kararı ile satılabileceğini, bu doğrultuda önemli miktarda malvarlığının devri konusunda şirket yetkilisinin tek başına karar alamayacağını, genel kurul kararının gerekli olduğunu, müvekkilinin kendisine ait taşınmazı şirkete devir etmiş olup şirkete sermaye olarak koyduğunu, ancak davacı tarafın müvekkiline ait taşınmazı geri iade etmesi durumunda müvekkilinin şirket ile bir bağlantısının kalmayacağını, iade durumunda müvekkilinin şirkette kalma durumunun söz konusu olmayacağını, davacı tarafın müvekkiline suç sayılacak eylemler ile şirketten çıkarmaya çalıştığını, başarmayınca da bu davanın açıldığını, soruşturma dosyalarının daha sonra bildirileceğini, davacı tarafın müvekkilini şirketten çıkarmak için hiçbir haklı nedeninin olmadığını, müvekkilinin şirketteki hissesisin 80 pay olmasına karşılık taraflar arasında yapılan yazışmalarda müvekkilinin payının %20 olduğunu, bu yazışmaların dosyaya daha sonra delil olarak sunulacağını, haklı nedenle bile olsa şirketten ayrılmanın nasıl yapılacağının TTK de belirlendiğini, şirketten ayrılma akçesinin ödenmeden şirketten ayrılma durumunun söz konusu olmayacağını, davacı tarafın talebiyle 15.02.2022 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmişse de, tüm anlatılan nedenlerle davanın usulden reddi gerektiğinin açık olduğunu, mahkemece esası çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararının da verilemeyeceğini, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1628 Es. sayılı dosyası kapsamında davacı tarafça ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğunu, mahkemece tedbir talebinin reddine karar verildiğini, davacı tarafça istinaf kanun yoluna müracaat edildiğini, İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin 20. Hukuk Dairesi’nin 2022/427 Es. ve 2022/499 Kr. sayılı 23.03.2022 tarihli karar ile uyuşmazlık konusu olmayan bir hususta tedbir kararı verilemeyeceği nedeniyle tedbir talebinin reddinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf müracaatının da reddine karar verildiğini, davanın öncelikle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince, “…Her ne kadar davacı tarafından açılan dava dosyası davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu gerekçesi ile mahkememize gönderilmiş ise de: 6100 Sayılı HMK nun 20. Maddesine göre “görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir…” Yasal bu düzenleme dikkate alındığında davaya mahkememizde devam olunmak üzere dosyanın mahkememize gönderilebilmesi için taraflardan birinin dava dosyanın gönderilmesi için kararı veren mahkemeye başvurması gerektiği, davacı tarafça 13.12.2021 tarihinde dosyanın gönderilmesi talep edilmiş iken, 16.12.2021 tarihli dilekçe ile gönderme talebinden vazgeçilerek mahkememizin 2021/ 1628E. Sayılı dosyasında aynı davanın yeniden açılmış olduğu dolayısıyla dava dosyasının taraflardan birisinin talebi olmaksızın mahkemece resen gönderildiği anlaşıldığından ve davacının gönderme talebinden vazgeçmesinden sonra yasal süresi içinde dava dosyasının gönderilmesi için yeni bir talebinin de bulunmadığı…” gerekçesiyle davacı tarafından açılan davanın dosyanın tarafların gönderme talebi olmadan gönderilmiş olması sebebi ile HMK 20. maddesi hükümleri uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı aleyhine 08/12/2021 tarihinde Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde tedbir istemli olarak ortaklıktan çıkarma davası açtıklarını, Mahkemece Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 08/07/2021 tarih ve 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 07/07/2021 tarih ve 608 nolu kararı uyarınca yeni kurulan Muğla Ticaret Mahkemesi yargı çevresi Muğla İli’nin mülki sınırları olarak belirlenmiş ve işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği gerekçe gösterilerek görevsizlik kararı verildiğini, karar üzerine 13/12/2021 tarihinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi hususunda talepte bulunduklarını, talepte bulunmalarının ardından şirketin tek sermayesinin satılma riski bulunmasından, müvekkilinin bu nedenle zarara uğrayacak olmasından ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin uzun zaman alacağından ve gönderildiği mahkemede ihtiyati tedbir kararı verilene kadar taşınmazın satılma riskinin yüksek olması nedenleriyle bu talepten vazgeçtiklerini beyan ettiklerini, Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/552 Esas Numaralı dosyasına 16/12/2021 tarihli bir beyan dilekçesi sunduklarını, aynı gün yani 16/12/2021 tarihinde ihitiyati tedbir taleplerinin ivedilikle incelenebilmesi amacı ile Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açtıklarını, 21/03/2022 tarihinde UYAP üzerinde dosya kontrolü yaparken tesadüfen 2022/331 Esas numaralı dosyanın açıldığı fark ettiklerini, usul ekonomisi açısından ve görevli mahkemeye göndermekten vazgeçme beyanımıza aykırı olarak aynı konuya ilişkin iki ayrı dava açılmış olması nedeniyle 21/03/2022 tarihinde Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1628 Esas numaralı dosyasında dosyaların birleştirilmesi talebinde bulunduklarını, bu tarihte Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/331 Esas numaralı dosyasında davalının vekili bulunmadığını, davalı vekilinin dosyaya vekaletname sunduğu tarihin dosyaların birleştirilmesi taleplerinden 1 ay sonra yani 22/04/2022 tarihi olduğunu, aynı konuda ikinci davanın açılmasının nedeni Fethiye Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 2021/552 Esas Numaralı dosyasının taleplerinin aksine Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmiş olmasından kaynaklandığını, bu hususta bir kusurlarının bulunmadığını, zamanında gönderdikleri birleştirme talebimizin reddedilmesi ve dosyanın açılmamış sayılmasına ve ayrıca davalı tarafın kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden bahisle aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2022/331 Esas ve 2022/544 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini ve davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ortaklıktan çıkarılma istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dava, öncelikle Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış, mahkemece verilen 09.12.2021 tarihli kararla, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih 608 sayılı kararı ile Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kurulması, davanın Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemesine açılması ve Asliye Hukuk Mahkemesinin davaya bakmaya görevsiz hale geldiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilerek dosya Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir. Kararın davacıya 18.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacının bu süreden önceki tarih olan 13.12.2021 tarihinde dosyanın Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi için dilekçe verdiği, ardından 17.12.2021 tarihi dilekçesi ile de gönderme talebinden vazgeçtiğini bildirdiği anlaşılmasına rağmen mahkemece tarafların kararı istinaf etmediği gerekçesiyle karar 03.02.2022 tarihinde kesinleştirilerek Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği, Asliye Ticaret Mahkemesince de dosyanın tevzi kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu ve davacının gönderilme talebi olmadığı için HMK 20. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, Hukuk Muhakemeleri Kanununun HMK’nın 20. maddesi uygulaması noktasında toplanmaktadır.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin ve aynı zamanda dava şartı olması nedeniyle bir dava açıldığında mahkeme, görevli olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden (resen) inceler ve görevsiz olduğu kanısına varırsa, tarafların ileri sürüp sürmediğine bakmaksızın görevsizlik kararı verir.
Mahkemelerce görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine yapılacak işlemler ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 20. maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddede;
“(1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.
(2) Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümdeki açık düzenleme uyarınca görevsizlik kararı veren mahkeme, görevsizlik kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir; dava dosyasını kendiliğinden görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilebilmesi ve o mahkemede davaya devam edilebilmesi için taraflardan birinin, iki hafta içerisinde görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir.
Somut olayda, Muğla Asliye Hukuk Mahkemesi, 09/12/2021 tarihinde görevsizlik kararı vermiş, davacı önce gönderilme yönünde dilekçe vermesine rağmen daha sonra gönderme talebinden vazgeçme talepli yeni bir dilekçe vermiştir. HMK’nın 20/1. maddesi uyarınca davacının gönderme talebi olmadığı için görevsizlik kararını veren mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. Bu durumda Asliye Ticaret Mahkemesince, HMK’nın 20. maddesine göre bir karar verilmek üzere dosyanın görevsizlik kararı veren Asliye Hukuk Mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. ( Aynı yönde Yargıtay 4. HD, 2022/4364 – 7428 E. K. Sayılı ilamı)
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/331 Esas- 2022/544 Karar kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2- Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 05/10/2022