Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1146
KARAR NO : 2022/1138
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2022 (Dava) – 20/04/2022 (Karar)
NUMARASI : 2022/48 Esas – 2022/244 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 07/07/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 07/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2022 tarihli 2022/48 Esas ve 2022/244 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 18/09/2015 tarihinde hisselerinin %80’inin … tarafından … ve …’dan devralındığını, aynı tarihte daha önce şirketi münferiden temsile yetkili olan … ve davalı …’un temsil yetkilerinin sona erdirilerek …’ın şirketi tek başına temsile yetkili kılındığına ilişkin genel kurul kararı alındığını, bu kararın Ticaret Sicil Gazetesinde 05/10/2015 tarihinde ilan edildiğini, müvekkili şirketin, … Bankası Şemikler İzmir Şubesinde bulunan 67616722-5001 numaralı hesabından, davalı …’un 5.250,00-TL’yi 29/12/2015 tarihinde, 7.000,00-TL’yi 05/01/2016 tarihinde, 5.000,00-TL’yi 29/01/2016 tarihinde, 7.000,00-TL’yi 03/02/2016 tarihinde, 8.400,00-TL’yi 29/02/2016 tarihinde, 5.400,00-TL’yi 14/03/2016 tarihinde, 4.000,00-TL’yi 15/03/2016 tarihinde, 1.200,00-TL’yi 30/03/2016 tarihinde olmak üzere toplam 43.250,00-TL’yi temsil yetkisinin sona erdiğini bildiği halde 18/09/2015 tarihli genel kurul kararı ile geçerliliği kalmayan, şirketi önceden temsile yetkili olduklarını bildirdikleri imza beyannamesi ve genel kurul kararına dayanarak söz konusu paraları çektiğini, hükümsüz belgeler geçerliymiş gibi banka görevlilerini kandırarak ya da banka görevlilerinin ihmali sayesinde müvekkili şirketin zararına olacak şekilde hesaplardan para çektiğinin tespit edildiğini, bunlarla alakalı davalı ve dava dışı kişiler ve bankalar aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz neticesinde itirazın iptali davaları açıldığını, bu konudaki mahkememizin 2019/407 E, 2019/408 E. Ve İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/456 E.sayılı dosyalarının derdest olduğunu, müvekkili şirkete verdikleri bu zararlardan dolayı ayrıca davalı … ve başka bankalardan yetkisiz oldukları halde para çeken dava dışı diğer iki şüpheliler hakkında Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturma neticesinde, Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesi 2018/515 E.sayılı dosyası ile davalı ve dava dışı diğer kişilerin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık, resmi belgede sahtecilik, bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak lullanılması suretiyle dolandırıcılık, başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçlarından yargılandıklarını, sözü edilen ceza dosyasında alınan 23/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda, ”şirketin banka hesaplarından çekilen tutarların şirket resmi kayıtlarında olduğu, çekilen paraların şirket kasasına ya da ortaklar cari hesabına kaydedildiği, kasadan yapılan ödemelere de hiç bir itirazın bulunmadığı, kasada sayım eksiği ya da fazlası şeklinde bir tutanağın bulunmadığı, ortaklar cari hesabı incelendiğinde, sanık …’in cari hesabının 166.692,31 -TL borçlu olduğu, bu borcun 2017 yılına devrettiği ”nin belirtildiğini, buna göre davalı …’un cari hesabında şirkete 166.692,31-TL borçlu olduğunun ve 2017 yılına devredildiğinin, bu borcunu şirket kasasına iade etmediğinin tespit edildiğini, davalı ve vekilince de bu hususun kabul edildiğini, bunun üzerine, müvekkili şirketin alacaklı olduğu tespit edilen raporda, alacağını tahsil etmek amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibinde davalının kötü niyetli olarak itiraz ettiğini bildirerek, sözü edilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline,davalının malvarlığına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı alacaklı icra takibine vaki itirazı yazılı olarak tebliğ almamış ise de arabulucuya başvurarak uyuşmazlık zaptının imzalanmasından sonra 1 yıldan fazla süre geçtiğini, bu nedenle itirazın iptali davasının süresinde açılmadığını, esas yönden ise, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketteki %80 hissesinin 18/09/2015 tarihinde …’a senetler karşılığı devredildiğini, …’ın 3 adet 300.000,00 TL ve toplam 900.000,00 TL bedelli senetleri ödemekten imtina edince taraflar arasında uyuşmazlık başladığını, müvekkili ve şirketin eski ortağı … ve çalışanları hakkında icra takipleri, şikayetlerde bulunduğunu, hukuk davası ve ceza davasının bulunduğunu, müvekkilinin şirket hisselerini devrettikten sonra şirketin işlerini davacının talebi ve izni ile takip ettiğini, hem %10 ortaklığı ve hem de şirket çalışanı olarak işine devam ettiğini, diğer %10 ortak olan …’nın da aynı koşullarda işe devam ettiğini, bu tarihlerde şirketin işlerinin takibinin kolaylığı bakımından bankalardaki yetki belgelerinin kullanımına yeni ve hakim ortak olan …’ın izni ile devam edildiğini ve dava konusu edilen hesaplardan izinsiz olarak çekildiği bildirilen paraların tamamen şirket işlerinde kullanılmak üzere müvekkili ve dava dışı diğer ortak … tarafından gerekli ödemelerin yapılabilmesi için çekildiğini ve şirket işlerinde kullanıldığını, dava konusu edilen tüm parasal işlemlerin şirket defterlerine aynen kaydedildiğini tamamının şirket hesaplarında yer aldığını, müvekkili … hakkındaki İzmir 5.İcra Müdürlüğünün 2018/13219 E.sayılı dosyası içeriği ve diğer ortak … hakkındaki İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/522 E.sayılı dosyası ile açılan davada bu iddiaların teyit edildiğini, Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesince alınan raporun olumsuz bir görüş bildirmediğini, 18/09/2015 tarihinden sonra İzmirdeki işlerin takibi için müvekkiline tam yetki verildiğini ve tüm parasal işlemlerden anında davacının haberi olduğunu, banka işlemlerinin davacının telefonuna giden şifrelerle onaylandığı gibi tüm hesap hareketlerini elektronik bankacılık yöntemi ile davacının gördüğünü, keza anılan tarihten takibin açıldığı 2020 Şubat ayına kadar geçen 5 yıllık sürede basiretli bir tacirin banka hesaplarını kontrol etmediği, yapılan harcamalardan ve hesap hareketlerinden bilgisinin olmadığı yönündeki ifadelerin samimi olmadığını, ağır ceza mahkemesinde ses kaydı çözümünü içeren bilirkişi raporunun bu hususu teyit ettiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince ; “… Hak düşürücü süre içerisinde açılmayan itirazın iptali davasının sırf bu nedenle reddine, davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İİK`nın 67/1 maddesi uyarınca itirazın iptali davalarında 1 yıllık hak düşürücü sürenin, itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başladığını, itiraz tebliğ edilmedikçe sürenin başlamadığını, arabuluculuk işlemlerinin yapılmış olmasının itirazın tebliği anlamına gelmediğini, arabuluculuk işlemlerinin yapılması ile itiraz evrakının davacıya tebliğ edildiğine dair kanun hükmü bulunmadığını, mahkemenin bu yöndeki yorumunun hatalı olduğunu, İİK md. 67/1 açıkça aykırılık teşkil ettiğini, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından bahisle reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davacı tarafça davalı aleyhine Karşıyaka İcra Müdürlüğü’ nün 2020/943 esas sayılı dosyasında alacağın tahsili amacıyla icra takibi yapıldığı, icra dosyasında 17/02/2020 tarihli ödeme emri düzenlendiği ve ödeme emrinin borçlu vekiline 17/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlu vekilinin icra takibine 12/03/2020 tarihli dilekçesi ile itiraz ettiği ve itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın alacaklı vekiline tebliğ edilmemiş olduğu anlaşılmaktadır.
Dava açılmadan önce davacı tarafın 15/09/2020 tarihinde arabuluculuk görüşmeleri için başvuru yaptığı, ancak 24/09/2020 tarihli anlaşmazlık tutanağının düzenlenmiş olduğu görülmektedir.
HGK’nın 01.03.2017 günlü ve 2015/22-1048 Esas, 2017/380 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; itirazın iptali davası, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gereken bir dava olup, açık kanuni düzenlemeye göre dava açma süresi itirazın tebliği ile başlayacaktır. Ödeme emrine itiraz, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmez ise dava açma süresi başlamayacaktır.
Buna göre; itirazın iptali davası açmak için öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlar. Bunun dışında bir yol (harici öğrenme v.s) öngörülmemiştir. Nitekim, aynı Kanunun 62/2. madde ve fıkra hükmünde de, itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, itirazın iptali davası, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gereken bir dava olup, açık kanuni düzenlemeye göre dava açma süresi itirazın tebliği ile başlayacağından ve tebliğ dışında öğrenme ile hak düşürücü süre işlemeye başlamayacağından, ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki karar ve gerekçesi hukuka aykırı bulunmuş ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının HMK m.353/1-a-4 uyarınca esası incelenmeksizin usulden kaldırılmasına ve dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2022 tarihli 2022/48 Esas ve 2022/244 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafların yaptıkları istinaf giderlerinin kararın niteliği gereği ilk derece mahkemesinde yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359/3. maddesi uyarınca Mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre davacı tarafın diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/07/2022