Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1124 E. 2022/1160 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1124
KARAR NO : 2022/1160

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2022 (Dava) – 26/05/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/110 Esas (derdest dosya)
DAVA : Ticari Şirket Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 28/01/2022
BİRLEŞEN İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2022/226 ESAS SAYILI DOSYASI:
DAVA : Yönetim Kurulu Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 11/03/2022
BİRLEŞEN İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2022/394 ESAS SAYILI DOSYASI:
TALEP : Genel Kurul Kararının İptali İstemli
BAM KARAR TARİHİ : 07/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/07/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarihli, 2022/110 Esas ve 26.05.2022 tarihli ara kararlara ait dosyanın incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
BİRLEŞEN İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2022/226 ESAS
SAYILI DOSYASINDATALEP :
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin 30/12/2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında müvekkillerinin tutanağa yazdırdığı itirazlarına ve muhalefetine rağmen hukuka aykırı kararlar alındığını, tek yönetim kurulu üyesi olan …’in, 6102 sayılı TTK’nın 407/2. maddesi gereğince bizzat katılması şart olan genel kurul toplantısına katılmadığını, kanunen mümkün olmadığı halde …’in vekaletnamesini sunan başka bir kişinin toplantıya katıldığını, genel kurulda alelacele kararlar alınarak şirketin temsil yetkisinin (yönetim kurulu üyesi ve başkanı sıfatları)…’e devredildiğini, bu karara dayalı olarak şirketin temsil yetkisinin (yönetim kurulu üyesi ve başkanı sıfatlarının)…’e geçmesinin mümkün olmadığını, buna rağmen…’in imzası ile 10/01/2022 tarihli 10 numaralı yönetim kurulu kararının alındığını, bu karar ile…’in münferit imzası ile şirketi bu kez 1 (bir) yıllığına temsil ve ilzam etmesi yönünde karar verildiğini,…’in yönetim kurulu üyeliği ve münferit temsilci sıfatının İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğü’nde tescil edilerek Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığını,…’in hukuka aykırı olarak “yönetim kurulu üyesi ve başkanı” seçilmesine ilişkin 30/12/2021 tarihli 1 sayılı olağanüstü genel kurul kararının ve bu karara dayalı olarak…’in imzası ile alınan 10/01/2022 tarihli 10 sayılı yönetim kurulu kararının iptali için İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/110 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, yine…’in imzası ile hukuka aykırı şekilde; 21/02/2022 tarihli ve 2022/14 sayılı yönetim kurulu kararının alındığını, bu karar ile… adlı kişinin “şirket müdürü” olarak seçildiğini, münferit imzası ile şirketi her alanda ve en geniş şekilde temsil ve ilzam etmesine karar verildiğini, anılan yönetim kurulu kararının İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünde 28/02/2022 tarihinde tescil ettirildiğini ve 28/02/2022 tarihli 10526 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlandığını, davalı şirketin yegane (tek) yönetim kurulu üyesi ve aynı zamanda yönetim kurulu başkanı (murahhas âzası) olan …’in, 30/12/2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına bizzat katılması şart iken, toplantıya katılmayarak başkasına (…’e) vekâletname vermesi ve vekâleten oy kullandırmasının hukuka açıkça aykırı olduğunu, böyle bir durumda genel kurulda hiçbir karar alınmasının mümkün olmadığını, karar alındığı takdirde bu kararın hukuka aykırı ve iptale tâbi olacağını, bu davaya konu 21/02/2022 tarihli ve 2022/14 sayılı yönetim kurulu kararının bu sayılan sebepler nedeniyle hukuka aykırı olduğunu belirterek, öncelikle ticaret sicilinde tescil ve ilân ettirilen yönetim kurulu kararının uygulanmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına (kararın yürütülmesinin geri bırakılmasını) karar verilmesini talep etmiştir..
CEVAP :
Karşı taraf/davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın ihtiyati tedbir isteğinin haksız ve dayanaksız olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların asılsız ve kötü niyetli olduğunu, davalı şirket vekilinin yasal süresinde verdiği cevaplara aynen katıldığını, yargılama aşamasında yapılacak inceleme ile davacıların iddialarının asılsız olduğunun anlaşılacağını, aslında davacıların amacının şirketi korumak veya mağduriyetlerini önlemek olmadığını, açılan davalar ile kendisinin ve sağlığında babası …’in üzerinde baskı yaratarak şirketteki hisselerini değerinin çok üzerinde satmak olduğunu, şirket vekillerince asıl davaya verilen 02/03/2022 tarihli cevap dilekçesinde de belirtildiği üzere; davacıların, ileri sürdükleri asılsız iddiaların yargılama sürecinden geçip kesinleşmiş gibi şirket olarak çalıştıkları ve finansal dengeleri sağladıkları … Bankası A.Ş. 4.Sanayi Şubesine ve … Bankası Alsancak Şubesine noter kanalıyla ihtarname göndererek “şirket menfaatlerine zarar veren, güven sarsıcı, vergi yasalarını ihlal eden işlemlerin olduğunu, 30.12.2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurulda … adına kullanılan vekaletnamenin sahte olduğunu, genel kurulda alınan kararların geçerli olmadığını ve şirkette organ boşluğu olduğunu” bildirdiklerini, davacıların bankalara gönderdikleri ihtarnamede de “güven sarsıcı, vergi yasalarını ihlal eden hukuka aykırı iş ve işlemlerin olduğunu ve bu sebeplerle İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/384 esas sayılı dosya ile şirketin feshi davası açtıklarını” beyan ettiklerini, davacılar tarafından açılan şirketin feshi davasında 05/10/2021 tarihinde bilirkişi raporu aldırıldığını, davacı tarafın açtığı davalarda şirkete kayyım atanması yönündeki isteklerinin mahkemeler tarafından reddedildiğini, davacı tarafın amacının şirkete kayyım atanmasını sağlamak olduğunu ve şirkette kaos yaramaya çalıştıklarını, davacıların haklarını tehdit eden yakın bir tehlikenin söz konusu olmadığını belirterek, genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması yönündeki isteğin reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2022/394 ESAS
SAYILI DOSYASINDATALEP :
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin pay sahiplerinden olan…’in hukuka aykırı olarak “yönetim kurulu üyesi ve başkanı” seçilmesine ilişkin 30/12/2021 tarihli 1 sayılı olağanüstü genel kurul kararının ve bu karara dayalı olarak…’in imzası ile alınan 10/01/2022 tarihli 10 sayılı yönetim kurulu kararının iptali için İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2022/110 Esas sayılı davayı açtıklarını; eldeki bu davanın ise 2022/110 Esas sayılı davanın konusunu oluşturan karara dayalı olarak…’in imzası ile usulsüz olarak gerçekleştirilen 07/03/2022 ve 19/04/2022 tarihli 2021 yılına ait olağan olağan genel kurul toplantılarında alınan tüm kararların iptaline ilişkin olduğunu; davaların taraflarının aynı olduğunu ve benzer sebeplerden kaynaklandığını; dayanak 30/12/2021 tarihli genel kurul kararının hukuka açıkça aykırı olduğunu, bu kararla birlikte usulsüz olarak yönetim kurulu başkanı seçilen…’in imzası ile 2021 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının 07/03/2022 tarihinde yapılması yönünde toplantı çağrısının yapıldığını, yönetim kurulu başkanı ya da üyesi sıfatı taşımayan…’in bu çağrısının geçersiz olduğunu, bu toplantıda müvekkillerinin muhalefetine rağmen kararların oy çokluğu ile alındığını; erteleme kararından sonra 19/04/2022 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, alınan tüm kararların iptalinin gerektiğini, ertelenen toplantının yasanın emrettiği şekilde 1 ay sonra yapılmadığını, bu sürenin geçirildiğini, itirazlarına rağmen toplantıya devam edildiğini, müvekkillerinin açık muhalefetlerine rağmen hukuka aykırı ve oy çokluğu ile kararların alındığını belirterek; bu davanın 2022/110 Esas sayılı davası ile birleştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde 2022/110 Esas sayılı dava sonucunun bekletici sorun yapılmasına; TTK’nın 449/1 ve HMK’nın 389/1 maddeleri gereğince 07/03/2022 ve 19/04/2022 tarihlerinde yapılan 2021 yılına ait olağan genel kurul toplantılarında alınan tüm kararların yürütülmesinin ihtiyati tedbir yoluyla geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Karşı taraf/davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın ihtiyati tedbir isteğinin haksız ve dayanaksız olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların asılsız ve kötü niyetli olduğunu, davalı şirket vekilinin yasal süresinde verdiği cevaplara aynen katıldığını, yargılama aşamasında yapılacak inceleme ile davacıların iddialarının asılsız olduğunun anlaşılacağını, aslında davacıların amacının şirketi korumak veya mağduriyetlerini önlemek olmadığını, açılan davalar ile kendisinin ve sağlığında babası …’in üzerinde baskı yaratarak şirketteki hisselerini değerinin çok üzerinde satmak olduğunu, şirket vekillerince asıl davaya verilen 02/03/2022 tarihli cevap dilekçesinde de belirtildiği üzere; davacıların, ileri sürdükleri asılsız iddiaların yargılama sürecinden geçip kesinleşmiş gibi şirket olarak çalıştıkları ve finansal dengeleri sağladıkları … Bankası A.Ş. 4.Sanayi Şubesine ve … Bankası Alsancak Şubesine noter kanalıyla ihtarname göndererek “şirket menfaatlerine zarar veren, güven sarsıcı, vergi yasalarını ihlal eden işlemlerin olduğunu, 30.12.2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurulda … adına kullanılan vekaletnamenin sahte olduğunu, genel kurulda alınan kararların geçerli olmadığını ve şirkette organ boşluğu olduğunu” bildirdiklerini, davacıların bankalara gönderdikleri ihtarnamede de “güven sarsıcı, vergi yasalarını ihlal eden hukuka aykırı iş ve işlemlerin olduğunu ve bu sebeplerle İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/384 esas sayılı dosya ile şirketin feshi davası açtıklarını” beyan ettiklerini, davacılar tarafından açılan şirketin feshi davasında 05/10/2021 tarihinde bilirkişi raporu aldırıldığını, davacı tarafın açtığı davalarda şirkete kayyım atanması yönündeki isteklerinin mahkemeler tarafından reddedildiğini, davacı tarafın amacının şirkete kayyım atanmasını sağlamak olduğunu ve şirkette kaos yaramaya çalıştıklarını, davacıların haklarını tehdit eden yakın bir tehlikenin söz konusu olmadığını belirterek, genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması yönündeki isteğin reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; birleşen İzmir 3.ATM’nin 2022/226 Esas sayılı dosyası açısından “…ihtiyati tedbir isteğinde bulunan tarafın davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde kanıtlaması gerekir. Soyut iddiadan daha çok, tam ispattan daha az bir durumun varlığı halinde yaklaşık ispat halinden söz edilebilecektir. Dolayısıyla; ihtiyati tedbir isteyenin, davada ileri sürdüğü hakkın varlığı ve bu hakkın tehlikede olduğu konusunda mahkemede güçlü bir kanaat oluşması gerekir. Asıl davada ileri sürülen aynı nitelikteki isteğin değerlendirildiği mahkememiz ara kararında da belirtildiği şekilde; birbiriyle bağlantılı olan asıl ve birleşen davalarda bu davaların konusu kararlar öncesinde yapılan hazırlık işlemlerinin ve belgelerinin sahteliğine, kararların yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı, iptali gereken kararlar olduğunu ispatlaması gerekecektir. Davacı tarafın birleşen dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarının haklı olup olmadığı hususu da asıl dava bünyesinde yürütülecek yargılamada yaptırılacak bilirkişi incelemesi ve diğer delillerler birlikte değerlendirilerek belirlenebilecektir. Davacı tarafça dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerden ve getirtilen kayıtlardan bu aşamada yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde birleşen davanın konusu kararların icrasının geri bırakılması gerektiği yönünde mahkememizde yeterli kanaat oluşmadığı…” gerekçesiyle yerinde görülmeyen isteğin REDDİNE karar verilmiştir.
Birleşen İzmir 4.ATM’nin 2022/394 Esas sayılı dosyası açısından ise “…ihtiyati tedbir isteğinde bulunan tarafın davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde kanıtlaması gerekir. Soyut iddiadan daha çok, tam ispattan daha az bir durumun varlığı halinde yaklaşık ispat halinden söz edilebilecektir. Dolayısıyla; ihtiyati tedbir isteyenin, davada ileri sürdüğü hakkın varlığı ve bu hakkın tehlikede olduğu konusunda mahkemede güçlü bir kanaat oluşması gerekir. Asıl davada ileri sürülen aynı nitelikteki isteğin değerlendirildiği mahkememiz ara kararında da belirtildiği şekilde; birbiriyle bağlantılı olan asıl ve birleşen davalarda bu davaların konusu kararlar öncesinde yapılan hazırlık işlemlerinin ve belgelerinin sahteliğine, kararların yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı, iptali gereken kararlar olduğunu ispatlaması gerekecektir. Davacı tarafın birleşen dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarının haklı olup olmadığı hususu da asıl dava bünyesinde yürütülecek yargılamada yaptırılacak bilirkişi incelemesi ve diğer delillerler birlikte değerlendirilerek belirlenebilecektir. Davacı tarafça dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerden ve getirtilen kayıtlardan bu aşamada yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde birleşen davanın konusu kararların icrasının geri bırakılması gerektiği yönünde mahkememizde yeterli kanaat oluşmadığı…” gerekçesiyle yerinde görülmeyen isteğin REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden/davacılar vekili birleşen İzmir 3.ATM’nin 2022/226 Esas sayılı dosyası açısından istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ret kararında yer alan gerekçenin hatalı olduğunu, dava konusu Yönetim Kurulu Kararının yürütülmesinin geri bırakılması için gerekli olan “yaklaşık ispat koşulu” sağlandığını, dava dilekçesi ekinde sunulan delillere göre dava konusu yönetim kurulu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunun çok açık olduğunu, öte yandan, eldeki (birleşen) davanın konusunu oluşturan Yönetim Kurulu Kararının dayanağı olan 30.12.2021 tarihli olağanüstü genel kuruldan önce …’in verdiği vekâletname ve diğer bazı belgelerde sahtecilik yapıldığı yönündeki iddialarının ilk derece mahkemesince araştırılması tabii olmakla birlikte, hukuka aykırılığı tartışmasız olan dava konusu yönetim kurulu kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi için “sahtelik incelemesi yapılmasına” gerek olmadığını, zira, dava konusu yönetim kurulu kararının dayanağı olan 30.12.2021 tarihli 1 no’lu olağanüstü genel kurul kararının, TTK.’nın emredici nitelikteki 407/2. maddesine açıkça aykırı olduğundan, zaten İPTALE TÂBİ olduğunu, bu hususta başka bir inceleme yapılmasına da gerek bulunmadığını, hazırun cetveli, vekaletname ve genel kurul kararı içeriğine göre, …’in genel kurul toplantısına bizzat katılmadığının (vekil ile temsil edildiği) açık ve tartışmasız olduğunu, genel kurul toplantısından önce verilen vekaletnamenin sahteliğinin ise ayrı bir tartışmanın konusu olduğunu, istinaf konusu kararda yazılı gerekçenin bu yönden de hatalı olduğunu, dava konusu yönetim kurulu kararının, ticaret sicilinde tescil ve ilân ettirildiğini, eldeki davalarında da kıyasen uygulanması gereken TTK.’nın 449/1. maddesinde, genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkemenin dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebileceğinin düzenlendiğini, HMK.’nın 389/1. maddesinde ise, ihtiyati tedbir kararı verilebilecek durumların belirtildiğini, anılan yasa hükümleri uyarınca, hukuka açıkça aykırı olup ticaret sicilinde tescil ve ilân ettirilen kararın uygulanmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasının elzem olduğunu beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İhtiyati tedbir talep eden/davacılar vekili birleşen İzmir 4.ATM’nin 2022/394 Esas sayılı dosyası açısından istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ret kararında yer alan gerekçenin hatalı olduğunu, dava konusu Yönetim Kurulu Kararının yürütülmesinin geri bırakılması için gerekli olan “yaklaşık ispat koşulu” sağlandığını, dava dilekçesi ekinde sunulan delillere göre dava konusu yönetim kurulu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunun çok açık olduğunu, öte yandan, eldeki (birleşen) davanın konusunu oluşturan Yönetim Kurulu Kararının dayanağı olan 30.12.2021 tarihli olağanüstü genel kuruldan önce …’in verdiği vekâletname ve diğer bazı belgelerde sahtecilik yapıldığı yönündeki iddialarının ilk derece mahkemesince araştırılması tabii olmakla birlikte, hukuka aykırılığı tartışmasız olan dava konusu yönetim kurulu kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi için “sahtelik incelemesi yapılmasına” gerek olmadığını, zira, dava konusu yönetim kurulu kararının dayanağı olan 30.12.2021 tarihli 1 no’lu olağanüstü genel kurul kararının, TTK.’nın emredici nitelikteki 407/2. maddesine açıkça aykırı olduğundan, zaten İPTALE TÂBİ olduğunu, bu hususta başka bir inceleme yapılmasına da gerek bulunmadığını, hazırun cetveli, vekaletname ve genel kurul kararı içeriğine göre, …’in genel kurul toplantısına bizzat katılmadığının (vekil ile temsil edildiği) açık ve tartışmasız olduğunu, genel kurul toplantısından önce verilen vekaletnamenin sahteliğinin ise ayrı bir tartışmanın konusu olduğunu, istinaf konusu kararda yazılı gerekçenin bu yönden de hatalı olduğunu, dava konusu yönetim kurulu kararının, ticaret sicilinde tescil ve ilân ettirildiğini, eldeki davalarında da kıyasen uygulanması gereken TTK.’nın 449/1. maddesinde, genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkemenin dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebileceğinin düzenlendiğini, HMK.’nın 389/1. maddesinde ise, ihtiyati tedbir kararı verilebilecek durumların belirtildiğini, anılan yasa hükümleri uyarınca, hukuka açıkça aykırı olup ticaret sicilinde tescil ve ilân ettirilen kararın uygulanmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasının elzem olduğunu beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/226 E. Sayılı dava dosyasına konu davalı şirkete ait 21.02.2022 tarih ve 2022/14 nolu yönetim kurulu kararının yürütmesinin durdurulması ve birleşen 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/394 E. Sayılı dava dosyasına konu davalı şirkete ait 07.03.2022 ve 19.04.2022 tarihli genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; taleplerin reddine karar verilmiş olup, ara kararlar davacılar vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
HMK’nın 389/(1). maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği hükme bağlanmıştır.
İhtiyati tedbir talep eden, HMK’nın 390/(3). maddesi uyarınca, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Dosya kapsamından dava konusu talep ve yürütmenin durdurulması istemiyle dava dosyasına sunulan tüm belgeler birlikte değerlendirildiğinde, ara kararlara dayanak asıl davadaki sahtecilik iddiası ve bu doğrultudaki diğer taleplerin yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada sağlanamadığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi ara kararlarına karşı ihtiyati tedbir talep eden( davacılar ) vekili tarafından yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbir talep eden/davacılar vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2022 tarihli ve 2022/110 Esas sayılı ara kararlarına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken istinaf karar harçları başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/07/2022