Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1110 E. 2022/1724 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1110
KARAR NO : 2022/1724

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2019 (Dava) – 23/11/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/689 Esas- 2021/1056 Karar
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
BAM KARAR TARİHİ : 10/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2021 tarihli 2019/689 Esas ve 2021/1056 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.04.2019 tarihinde müvekkilleri … ve … ‘in kızları, 17 yaşındaki …’in trafik ışıklarında yaya geçidinden yayalar için yeşil ışık, araçlar için kırmızı ışık yanarken karşıdan karşıya geçerken … plaka sayılı aracın alkollü sürücüsü davalı …’ın aşırı hız sebebi ile kırmızı ışıkta durmaması ve tüm trafik kurallarını ihlal ederek çarpması sonucu olay yerinde hayatını kaybettiğini, kaza tespit tutanağından da görüleceği üzere davalı araç sürücüsü …’ın asli kusurlu olduğunu, …’in ise herhangi bir kusurunun bulunmadığını, tespit sürücü …’ın …’e çarptıktan sonra hiç durmadan kaza yerinden kaçtığını, olay yerinde fren izine bile rastlanmadığını, kaza sonrasında davalı sigorta şirketine destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesi için başvurulmuş ise de davalı sigorta şirketince 184.275,00- TL ödeme yapıldığını, davalı sigorta şirketince müvekkillerin murisi yönünden yapılan ödemenin yetersiz bulunduğunu bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00’ er TL destekten yoksun kalma tazminatının 27.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kabul anlamına gelmemek kaydı ile; 184.275,00 TL destek tazminatının 30.07.2019 tarihinde ibra karşılığında davacılara ödendiğini, bu durumda müvekkili şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, kazaya karışan plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde Zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; “…dava konusu 27/04/2019 tarihinde meydana gelen kazada sürücü …’ ın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’in kusursuz olduğu, kazada vefat eden …’in desteğinden yoksun kalan annesi ve babası davacıların destekten yoksun kalma tazminatları yargıda geçerli ve Yargıtay’ca kabul edilen yöntemlere göre 360.000,00.-TL.sı olarak hesaplandığı, davacılara ödenen toplam tazminat 184,275,00.-TL.sının güncel tutarı 215.036,30.-TL.sı olduğu, davacıların bakiye destekten yoksun kalma tazminat alacağı 143.873,19.-TL.sı olduğu, hesaplanan bakiye destekten yoksun kalma tazminatı ZMSS poliçesi teminatı kapsamında olduğu…” gerekçesiyle “… davanın kısmen kabulü ile; … yönünden 71.936,60 TL destekten yoksun kalma tazminatının 30/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, … yönünden 71.936,60 TL destekten yoksun kalma tazminatının 30/07/2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; son bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini ve bilirkişi raporu hesaplamalarının dava tarihi esas alınarak dava tarihi itibari ile hesaplanması gerektiğini, ancak mahkemece bu itirazlarının değerlendirilmediğini, yargılamaların uzun sürmesi sebebi ile her ne kadar bilirkişilerin yapmış olduğu hesap tarihi itibari ile hesaplanan destekten yoksun kalma miktarı artmış olsa da sigorta şirketlerinin teminat üst limiti davanın açılmış olduğu (hatta kazanın olduğu yıl itibari ile ) sabit kalması sigorta tarafından davacılara ödenen paranın ise hesap tarihine kadar işlemiş yasal faizi ile hesaplanması sebebi ile müvekkilleri davacıların sigortadan para alma oranının dava süresince düştüğünü, sigorta şirketlerinin sorumlu oldukları üst limit sınırı bilirkişi rapor tarihine kadar güncellenmezken, ödemiş oldukları miktarın güncellenmesi dava aşamasında, hesaplama hataları, Yargıtayın görüş değişikliği ya da tarafların itirazları sonucu alınan ek raporlarla ve devamla yargılamanın istinaf yada temyiz aşamasında bozulması ve tekrar bilirkişi raporu alınması halinde yani 3-4 yıl sürmesi halinde güncellenmiş ödeme miktarının sorumlu oldukları limit sınırına gelmesine sebebiyet verdiğini, bu uygulamanın, yıllarca görülen davalar karşısında davacıların dava tarihi itibari ile alacakları varken yargılamanın sonunda davacıya ödenen miktarın yasal faizle neredeyse limit sınırına ulaşması halinde sigorta şirketinden alacakları kalmamasına yol açtığını, bunun önüne geçmenin tek yolunun davanın açılış tarihi esas alınarak bilirkişi raporunun hesaplanması olduğunu, çünkü davaya konu hak dava tarihi itibari ile talep edilmiş olduğundan davacının dava tarihi itibari ile hakkı doğduğunu, davacının da dava tarihindeki haklarını talep etiğini, davacının davanın ne kadar süreceğini davayı açtığı tarihte bilebilmesinin mümkün olmadığını, dosyadaki bilirkişi raporlarının incelenmesinde 09.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda müvekkil davacılara ödenen tazminat miktarının güncellenmiş miktarı 206.266,99-TL olup sigorta şirketinin limitinin (360.000,00-TL) ise aynı miktar olduğunu, yine 29.01.2020 tarihli bilirkişi raporundaki müvekkillere yapılan ödemenin güncellenmiş miktarı 209.174,84-olup sigorta limitinin (360.000,00-TL) aynı olduğunu, son olarak 01.07.2021 tarihli bilirkişi raporunda ise müvekkili davacılara ödenmiş olan ödemenin güncellenmiş miktarının 216.126,81-TL olup sigorta limitinin (360.000,00-TL ) aynı olduğunu, böyle bir hesaplamaya devam edilmesi ve dosyanın üst mahkemelerce bozulması ve yeni bilirkişi raporları alınması halinde davayı açtığı tarihte davalı sigorta şirketinden alacaklı olan davacıların davanın sonlarına doğru neredeyse borçlu durumuna düşeceklerini, bu durumun hukuk mantığına aykırı olup, şahısları sigorta şirketlerine karşı dava açmama düşüncesine iteceğini beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacılar tarafından sigortalı aleyhine İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 2019/321 esas sayılı dava dosyasının açıldığını, anılan dosyada müvekkili şirketin ihbar olunan konumunda olduğunu, mükerrer ödemeye mahal vermemek adına taraflarınca eldeki dosya ile Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının birleştirilmesinin talep edildiğini, ancak birleştirme taleplerinin mahkemece reddedilmesinde yasal isabet bulunmadığını, Karayolları Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartları nezdinde belirlenmiş olan TRH hesaplama formülasyonuna istinaden aktüer hesabı yaptırılmış olup çıkan rakam 184.275 TL’nin 30.07.2019 tarihinde ibra karşılığında ödenmiş olduğunu, bu durumda müvekkili şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiş olup başkaca sorumluluğu kalmadığını, teknik faizin hesaplamalarda kullanılmasına ilişkin hususun alıntılanan kanun maddesı ile yasalaştığından, prograsıf rant yönteminin kabulünün mümkün olmadığını, aktüerya hesaplamasında destekten çıkan babanın payının anneye aktarılmasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda esas alınan gelirin hatalı olduğunu, gerekçeli karardan davalı müvekkil … A.Ş. yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ıslah ile arttırılan miktarın ıslah tarihi itibariyle faiz işletilmesi gerektiğini, davanın esastan reddine karar verilmesine, aksi halde ise poliçe limiti, kusur oranı, müterafık kusur ve hatır taşıması indirimi dikkate alınarak, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, destekten yoksun kalma tazminatının, davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup; hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 166. maddesinde, aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceği öngörülmüş, 168. maddesinde de aynı yargı çevresinde görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme kararlarının ancak hükümle birlikte temyiz edilebileceği ve bu hususun tek başına bozma sebebi olmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda; davacılar vekili tarafından, sigortalı araç işleteni ve sürücüsü aleyhine açılan İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/321 esas sayılı dava dosyası ile destekten yoksun kalma istemli dava açıldığı, anılan dosyanın halen derdest bulunduğu, davalı vekilinin cevap dilekçesi ile her iki dava dosyasının birleştirilmesini talep ettiği, mahkemece bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesine konu dava dosyası ile İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/321 esas sayılı dava dosyası arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu anlaşıldığından birleştirme kararı için anılan mahkemeden muvafakat alınması ve her iki davanın usul ekonomisi ilkesi uyarınca birlikte yürütülüp sonuçlandırılması gerekirken, davalı vekilinin birleştirme talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi hatalı olmuştur.
Bu itibarla, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf başvurusunun HMK nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının ve davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2021 tarihli 2019/689 Esas ve 2021/1056 Karar sayılı hükmünün, HMK’nın 355. ve 353/(1).a.6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının ve davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davacıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai hükümde değerlendirilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 10/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.