Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1108 E. 2022/1159 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1108
KARAR NO : 2022/1159

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2022 (Dava) – 12/05/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/52 Esas (derdest dosya)
TALEP : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
BAM KARAR TARİHİ : 07/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/07/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2022/52 Esas ve 12/05/2022 tarihli ara karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP :
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili talep ve dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin 2018/24577 tescil nolu marka numarasının sahibi olduğunu, davalı tarafın www…..com web sitesi dahil müvekkilinin tescilli tasarımını hiçbir hakka dayanmaksızın görsel paylaşımlarda bulunulduğunu, müvekkilinin “…” ibaresinin yazılma söyleme şekli ve logo kullanımı davalıların kullanım şekli bakımından aynı olduğunu, müşteri nazarında müvekkilinin ve yetkili olduğu şirketin itibarını zedeleyebilecek sonuçlara neden olduğunu, davalı … Şirketinin iş yeri adresi olan “… Mah. … Sk. No:… İç Kapı No:.. …/ İZMİR” adresinde müvekkiline ait markayı iktibas suretiyle kullanarak markanın tescilli bulunduğu sınıf olan inşaat sektöründe hizmet vermekte ve haksız kazanç elde ettiğini, www…..com internet sitesinde müvekkiline ait markanın bire bir aynı yazım şekli ve fontuyla kullanıldığını, logoda en küçük bir değişikliğin daha yapılmadığını, davalılara ait www…..com isimli internet sitesine erişimin engellenmesini, davalı … Şirketi iş yeri adresi olan “… Mah. … Sk. No:… İç Kapı No:… …/ İZMİR” adresinle ile diğer yerlerde bulunan ve müvekkiline ait marka hakkına tecavüze sebebiyet veren tabela, broşür, kartvizit vesaire gibi her türlü ürüne tedbiren el konulmasını ve bunların saklanmasını, davalı şirketin unvanında yer alan “…” isminin tedbiren kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; “…08/05/2022 tarihli bilirkişi raporu dikkate alındığında davacı markasının başvuru tarihi 12/03/2018 tarihli olduğu, davalının internet sitesindeki kullanımlarının 25.06.2017 tarihine dayandığı, davalı kullanımlarının davacı marka başvurusundan önceki tarihte olduğu, Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 2020/1352 Esas ve 2021/587 Karar sayılı ilamında da belirttiği üzere tescilden önceki markasal kullanımlarının tescilli ile engellenemeyeceği, dosyanın bulunduğu aşama ve davacının dosyaya sunduğu mevcut deliller itibari ile İhtiyati tedbir için gerekli olan SMK’nın 159. maddesinde aranan yaklaşık ispat olgusunun dosya kapsamında henüz gerçekleşmediği…” gerekçesiyle tedbir talebinin REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince müvekkile ait markanın kim tarafından ihdas edildiği ile ihdas ve kullanım tarihleri göz ardı edilerek eksik değerlendirme neticesinde karar verildiğini, dava konusu edilen davalıların markasal kullanımları sonucu ortaya çıkan tecavüz fiillerinin, müvekkilin marka tescili sonrasında ortaya çıkan fiiller olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından atıfta bulunulan yüksek mahkeme içtihatının, işbu dava açısından emsal teşkil etmemekte olup somut olayların birbiriyle uyuşmadığını, müvekkilin “…” markasını tescili kurucu değil açıklayıcı nitelikte olup ihdas etmesi ve ilk kullanımı sebebiyle marka üzerindeki hak sahipliği uzun yıllar öncesine dayandığını beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; ihtiyati tedbir isteminin reddine dair ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup, ara karar ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Geçici Hukuki Koruma türlerinden olan “ihtiyati tedbir” 6100 Sayılı HMK’nın 389-399. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları, 391. maddesinde ihtiyati tedbir kararının kapsam ve içeriği, 393. maddesinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması, 394. maddesinde ihtiyati tedbir kararına itiraz ve uygulanacak usule yer verilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir.
HMK 390/3 maddesi “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü içermektedir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlığını taşıyan 159. maddesinde, bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişilerin dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilecekleri, ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. maddesinde öngörülen ispat şartı tam bir ispat değildir. Delillerin değerlendirilmesi sonucu ulaşılacak ön ispat tedbir kararı verilmesi için yeterlidir. Mahkeme tarafından ön ispatın tespiti, yargılama aşamasında Kanun gereği yapılması gereken bir tespit olup, ihsası rey olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Yine, ileride verilecek olan hükmün etkinliğini temin etmek üzere verilen ihtiyati tedbir kararının dava konusu ile aynı sonucu doğuracak bir ihtiyati tedbir kararı olduğunu iddia etmek de mümkün değildir.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi raporuna göre davalının markasal kullanımının daha önceye dayalı olduğu, tarafların diğer iddialarının ise yargılamaya muhtaç olduğu, bu aşamada mevcut deliller ışığında mahkemece verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmakla, ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi!nin 12/05/2022 tarihli ve 2022/52 Esas sayılı ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/07/2022