Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1063 E. 2022/1039 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1063
KARAR NO : 2022/1039

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2021 (Talep) – 15/10/2021 (Ara Karar)
NUMARASI : 2021/718 Esas (derdest dosya)
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 22/06/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 22/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/718 Esas sayılı dosyasından verilen 15/10/2021 tarihli ara kararın incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
Davacılar vekili talep dilekçesinde özetle; daha önceden sundukları icra dosyasına yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesine yönelik ihtiyati tedbir taleplerinin mahkemece reddedildiğini, gerekçe olarak ibraz ettikleri ödeme dekontlarının … plakalı aracın kredi borcuna ilişkin olduğunun anlaşılamadığı ve araç kredisinin tamamen ödendiğine dair delil de ibraz edilmediği şeklinde belirtildiğini, bu defa sundukları Türkiye … Bankası A.Ş. Toptancılar Çarşısı Şubesi’nin yazısından anlaşılacağı üzere … plakalı aracın kredisine dair herhangi bir borç kalmadığından araç üzerinde banka lehine tesis edilen rehnin fekkedildiğini, ödeme miktar ve tarihlerine dair hesap hareketlerini de sunmakta olduklarını, bu açıklamalar ile tutarların dava dilekçesi ekinde sunmuş oldukları dekontlarla birebir uyumlu olduğunu, bu nedenlerle kredi borcunun ödenmiş olduğunun belli olduğunu, müvekkillerinin hukuklarının korunması, ticari hayatlarını sürdürebilmeleri ve hak kaybına uğramamaları amacıyla İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2021/10200 sayılı dosyası ile açılan icra dosyasında icra veznesine girecek paranın davalıya ödenmemesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEMENİN 27.10.2021 TARİHLİ “İHTİYATİ TEDBİR” ARA KARARI:
Mahkemece, “…..Dosyada yapılan incelemeye göre; mahkemece verilen 15/10/2021 tarihli ara kararı ile davacı tarafça ibraz edilen dekontların … plakalı aracın kredi borcuna ilişkin olduğu anlaşılamadığı gibi araç kredisinin tamamen ödendiğine dair delil de ibraz edilmediği, davacıların iddiasını yaklaşık ispat ölçüleri içinde ispata yarar delil ibraz edemediğinden ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş ise de, davacılar vekilinin dosyaya sunduğu 20/10/2021 tarihli dilekçesinde … Bankası tarafından yazılan yazıda … plakalı araç üzerindeki rehnin kaldırıldığının, kredi borcunun kapatıldığının bildirildiği görülmekle, yeni delil olarak kabul edilerek İİK mad. 72/3 uyarınca teminat karşılığında icra veznesine girecek paranın davalıya ödenmesinin durdurulmasına, ihtiyati tedbir isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla; İHTİYATİ TEDBİR İSTEMİNİN KABULÜ İLE, İİK mad. 72/3 uyarınca İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2021/10200 sayılı takip dosyasında gösterilen alacağın %15’i oranında teminatın dosyaya yatırılması veya teminat mektubunun sunulması halinde icra veznesine girecek paranın davalıya ödenmesinin durdurulmasına…” şeklinde karar verilmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ:
Davalı vekili tarafından; “…Yaklaşık ispat koşulunun sağlanamadığı, müvekkilinin yetkili hamil olduğunu, iyiniyetli 3. kişi durumunda olup bedelsizlik iddiasının dayandırıldığı iç ilişkiyi bilemeyeceğinden ve bilmesi de kendisinden beklenemeyeceğinden tedbir isteminin reddi gerektiği..” gerekçeleriyle itiraz edildiği görülmüştür.
MAHKEMENİN İTİRAZIN REDDİNE DAİR ARA KARARI:
Mahkemece yapılan duruşma sonucunda; “….Kararın kaldırılmasını gerektirir yasal ve maddi vakaya dayalı hiçbir delilin davalı tarafça dosyaya sunulmuş olmadığı, HMK md. 294/2 hükmü uyarınca ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını gerektirir koşulların oluşmadığı görülmekle, istemin REDDİNE…” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “….Mahkemenin 27/10/2021 tarihli ara kararı ile tedbir isteminin kabulüne karar verildiğini, bu karara itiraz ettiklerini, mahkemece itirazlarının reddine karar verildiğini, işbu kararın hukuka aykırı olduğunu, zira davacıların davanın esası yönünden kendilerinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmediklerini, davanın ‘bedelsizlik’ iddiasına dayandığını, davacıların bu bedelsizlik iddiasını, senette müvekkilinden önceki ciranta olan davadışı … ile ticari ilişkilerine ve imzaladıkları protokole dayandırmakta olduğunu, müvekkilinin ise senedin hamili ve iyi niyetli 3. kişi konumunda olduğunu, davaya dayanak edilen protokolde müvekkilinin isminin geçmediğini, imzasının da bulunmadığını, müvekkilinin davadışı …’dan olan alacağına karşılık takibe dayanak senedi aldığını ve vadesi gelip ödenmeyince senedi takibe konu ettiğini, senette ‘teminattır’ veya ‘protokol içindir, kredi içindir vb.’ bir ibarenin bulunmadığının görüleceğini, iyiniyetli 3. kişi durumunda bulunan müvekkili iç ilişkiyi bilemeyeceğinden ve bilmesi de kendisinden beklenemeyeceğinden tedbir isteminin reddi gerektiğini, TTK md. 659 ile ‘Borçlu hamile yazılı bir senetten doğan alacağa karşı, ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senedin metninden anlaşılan def’ilerle, alacaklı her kim ise ona karşı şahsen sahip olduğu def’ileri ileri sürebilir. Borçlu ile önceki hamillerden biri arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde geçerlidir.’ denildiğini, bir an için davacıların senedin bedelsiz kaldığını yaklaşık olarak ispat ettikleri varsayılsa bile, müvekkilinin davacıların zararına hareket ettiğini ispata yarar hiçbir delil bulunmadığını (bu hususta Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2013/5602 E.-2013/14862 K. sayılı ilamı), ikinci iddianın ise senedin arkasında imzası ve ismi bulunmayan müvekkilinin yetkili hamil sayılmayacağı ve bahse konu senedi takibe koyamayacağı iddiası olduğunu, senedin arkasındaki cirolar muntazam ise senedi elinde bulunduranın yetkili hamil olduğunu, icraya koymak için senedin hamilinin imzasına lüzum olmadığını, icra takibi yapan hamilin, hakkının artık başkasına devretmediğine ve borç altına da girmediğine göre isim ve imzasına gerek olmadığını, burada lüzum bulunan tek imzanın son imza yani, …’ın müvekkiline ciro ettiğine dair imzası olduğunu, bu hususta Yargıtay kararlarında da; TTK’ nın 595/2. maddesi gereğince lehine ciro yapılan kimsenin ciroda gösterilmesine lüzum olmadığı gibi cironun, cirantanın sadece imzasından bile ibaret olabileceği, beyaz ciro şeklinde olabileceği, hamilin senet üzerinde isim ve imzasının bulunmasının zorunlu olmadığı yönünde olduğu, dolayısıyla kendisine senet ciro edilen ve artık kimseye bu senedi ciro etmeyen müvekkili …’in ne imzasına, ne de adına ihtiyaç olmadığını, ayrıca senetteki ciranta …’ın karakolda verdiği ifadesinde davacılarla arasındaki protokolün 16-7. maddesinde yazılı olduğu üzere, … şirketinin … plakalı aracının kredisi 30 Ağustosa kadar kapanırsa, senedi iade edecek olup, bu tarihe kadar kapanmadığı ve bankanın hesabın kat edileceğini bildirmesi üzerine icraya düşmemek için aracın kredisinin bazı taksitlerini davacıların yerine ödemek zorunda kaldığını, bu ödemeleri borç para aldığı müvekkili …’nin verdiği para ile yaptığını, müvekkilinin de kendisinden senet, güvence istemesi üzerine takibe konu senedi verdiğini, davacıların sonradan krediyi ödemişlerse de artık geçmiş olduğunu, zira protokole göre belirlenen sürede ödenmediğini, kendisinin senedi …’ye verdiğinde senedin vadesinin çoktan gelmiş olmasına rağmen kredinin kapatılmamış olduğunu beyan etmiş olduğunu, bu beyanın olayı tüm açıklığıyla ortaya koyduğunu, ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep ettiklerini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, takibe konu bono nedeniyle açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; yukarıda yazılı gerekçelerle talebin reddine karar verildiği, 27.10.2021 tarihli bu ara karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
İİK’nın 72/3. maddesinde; “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça, takip konusu senedin araç kredisine teminaten verildiği ileri sürülmüş ve buna dair dosyaya protokol ve banka yazıları sunulmuş olduğu, mahkemece bu belgelere istinaden yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı belirtilerek ihtiyati tedbir kararı verildiği, bir kısım davacıların yargılama aşamasında davadan ve ihtiyati tedbir taleplerinden feragat ettikleri, mahkemece bu davacılar bakımından ihtiyati tedbirin kaldırılmasına dair icra dairesine müzekkere yazıldığı ve dosyanın bu davacılar açısından tefrikine karar verildiği görülmektedir (17.03.2022 tarihli dilekçe ile tedbirden ve davadan feraget etikleri, mahkemece de 27.04.2022 tarihli karar ve müzekkere ile bu davacılar yönünden ihtiyati tedbirin kaldırılmasına dair gerekli işlemlerin yapıldığı dosya kapsamından görülmüş olup, bu nedenle anılan davacılar karar başlığında da gösterilmemiştir).
Davalı ise, senedi iyiniyetle iktisap eden 3. kişi konumunda olduğunu ileri sürmektedir. TTK 659/2.madde uyarınca senet hamili olan davalının senedi iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunun, bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun ispatı gerekmekte olup, bunun da yargılamayı gerektirdiği, ancak bununla birlikte dosyadaki beyanlardaki davalının son ciranta olan arkadaşına borç vermesi karşılığında bu senedi aldığına dair beyanı, senedin protokolde açıkça teminat senedi olduğunun belirtilmesi karşısında, davalı protokole taraf değil ise de, davalı hamil ile son ciranta olan arkadaşının birlikte hareket edip etmedikleri hususu yargılamayı gerektirdiğinden, senedin dayanağı borcun sona ermiş olduğuna dair dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi bakımından yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı, zira burada tam bir ispatın aranamayacağı, tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verildiği ve takipten sonraki tedbir niteliğinde olduğundan icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde doğru olarak uygulandığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/718 Esas sayılı dosyasından verilen 15/10/2021 tarihli ara karara yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/06/2022