Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1009 E. 2022/1037 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1009
KARAR NO : 2022/1037

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021 (Dava) – 30/12/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/284 Esas – 2021/1160 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Rücuen Tazminattan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 22/06/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 22/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/12/2021 tarihli 2021/284 Esas ve 2021/1160 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davadışı sigortalısının faaliyet gösterdiği işyerinde meydana gelen hasarın giderilmesi için toplam 9.404,31-TL hasar tazminat bedeli ödendiğini, bu nedenle hasar tazminat bedelinin sorumlusundan rücuen tahsili amacıyla 28. İcra Müdürlüğünün 2020/4711 sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, ancak davalı (borçlu) tarafından itiraz edildiğini, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, ayrıca haksız ve kötü niyetli itirazları nedeniyle davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalının davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…..Davacı tarafça sigortalı dava dışı … Şti’ne ait iş yerinin zemininde ve komşu iş yeri ile bitişik duvarında oluşan hasarın; davalı yana ait iş yerindeki şohben bağlantı borusundan ve bağlı tesisatlarından meydana gelen su kaçağı nedeniyle, akan suyun zeminde birikmesi ve duvar tarafından emilerek sigortalı iş yerine sirayet etmesi nedeniyle oluştuğu, TTK m.1472 ve m.1481 dikkate alınarak, davacı sigorta şirketi tarafından, 11/11/2018 tarihleri arasında süper kobim paket sigorta poliçesi ile dava dışı sigortalı … Şti’nin kiracı olarak bulunduğu iş yerinin sigorta ettirilmiş olup 10/09/2018 tarihinde meydana gelen dahili su hasarının, poliçe vadesi içerisinde olduğu ve ilgili poliçesinin kiracı mali mesuliyet teminatı dahilinde olduğu, davacı sigorta şirketinin 25/10/2019 tarihinde dava dışı sigortalı şirkete 9.404,31 TL hasar ödemesi yaptığı, hasarın davalı yana ait iş yerindeki su kaçağına yönelik oluştuğu ve davacı sigorta şirketinin TTK m.1472 ve devamı kapsamında rücu hakkının bulunduğu anlaşılmakla; DAVANIN KABULÜ İLE, davalının, İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün 2020/4711 sayılı takip dosyasındaki İTİRAZININ İPTALİ ile takibin 9.404,31 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden İİK 67/2 uyarınca likit ve hesaplanabilir olmadığından davacının icra inkar tazminat talebinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
DAVACI VEKİLİNİN TASHİH DİLEKÇESİ:
Davacı vekili, “…Davanın tamamının kabulüne karar verildiği halde, maddi hata yapılarak, sehven davadaki taleplerinden farklı olarak hüküm kurulduğu, icra takip çıkış miktarı ve davada öne sürmüş oldukları taleplerinin; ‘12.134,52-TL’nin 25/10/2018 (sigorta şirketinin ödeme yaptığı tarihten geçerli olarak) tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline….’ şeklinde olduğu, kısa kararda ve gerekçeli kararda yer alan söz konusu maddi hatanın düzeltilerek, ‘12.134,52-TL’nin 25/10/2018 (sigorta şirketinin ödeme yaptığı tarihten geçerli olarak) tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline….’ şeklinde tashihine karar verilmesini” talep etmiştir.
MAHKEMENİN TASHİH TALEBİNİN REDDİNE DAİR EK KARARI:
Mahkemece “…Somut davada; mahkemece verilen kararın bilirkişi raporuna dayanılarak verildiği, karar tarihindeki koşullar itibariyle mahkemece verilen kararda 6100 sayılı HMK’nın 304. ve 305. maddeleri kapsamında tashih veya tavzih edilebilecek bir hususun bulunmadığı, tashih koşullarının oluşmadığı, HMK 305/2. maddesine göre hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar tavzih yolu ile değiştirilemeyeceğinden, ayrıca istinaf başvurusunda ileri sürülebilecek esasa ilişkin bu itiraz yönünden karara karşı istinaf yoluna gidilmesinin mümkün olduğu anlaşıldığından, isteğin reddine karar verilerek; GEREKÇELİ KARAR İLE İLGİLİ TASHİH İSTEĞİNİN REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
EK KARARA YÖNELİK İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “….Davanın tamamının kabulüne karar verildiği halde, maddi hata yapılarak, sehven davadaki talebimizden farklı olarak hüküm kurulduğu, 21.01.2022 havale tarihli dilekçe ile karardaki maddi hatanın düzeltilmesini talep etmişlerse de yerel mahkemece taleplerinin reddedildiği, davada harca esas gösterilen ve mahkemece itirazın iptaline karar verilmesi talep edilen miktarın; icra takip çıkışı olan 12.134,52-TL olduğu, yargılama yapılarak ‘davanın kabulüne’ karar verildiği, mahkemece gerek kısa kararda gerekse de gerekçeli kararda davanın tamamının kabulüne karar verilmiş olup gerekçeli karar metninde de kısmen kabule ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığı, kısmen kabule ilişkin bir hüküm kurulmamış olmakla birlikte talepleri ile karar arasındaki fark olan 2.730,21-TL’nin reddedildiğine ilişkin olarak da herhangi bir açıklama bulunmadığı, bu haliyle maddi hatanın varlığının tartışılmaz olduğu, mahkemece tashih isteğinin reddine karar verilmesinin, gerekçeli kararın bilirkişi raporuna dayanılarak verilmiş olmasına dayandırıldığı, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunun sonuç ve kanaat kısmının 7. fıkrası incelendiğinde; ‘…Ödeme emrinde yazılı faiz tutarı hesaplanırken mevzuata uygun olarak ödeme tarihi olan 25.10.2018 tarihinden itibaren hesaplandığı, faiz tutarının tarafımızca yapılan hesaplama ile uyumlu olduğu, faiz türü olarak avans faiz oranının uygulandığı’ yönündeki tespitler doğrultusunda asıl alacağa uygulanan faiz miktarının da usule ve yasaya uygun olduğunun mahkemenin takdirlerine sunulduğu, mahkemece hükme esas alınan işbu bilirkişi raporundaki tespitlere rağmen, mahkemece ödeme tarihinden takip tarihine dek işlemiş faiz hüküm altına alınmaksızın yalnızca asıl alacak bakımından hüküm kurulmuş olmasının, yalnızca asıl alacağın hüküm altına alınmış olmasına karşın faiz miktarı bakımından davanın reddi yahut herhangi bir açıklamada bulunulmamış olmasının, maddi hatayı açıkça tevsik eder nitelikte olduğu, HMK 304.madde uyarınca taleplerinin kabulü gerektiği…” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sigorta şirketince rücuen tazmin talepli olarak yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, davacı vekili tarafından kararda maddi hata yapıldığından bahisle tashih isteminde bulunulduğu, mahkemece verilen tashih talebinin reddine dair ek karar bakımından davacı vekilinin istinaf dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından davalıya karşı 9.404,31-TL asıl alacak ve 2.730,21-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.134,52-TL üzerinden icra takibi yapılmış olduğu, davalının takipteki borca ve faize itiraz ettiği, davacının eldeki itirazın iptali davasında toplam takip tutarı olan 12.134,52-TL üzerinden takibe itirazın iptalini talep etmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece kurulan hükümde; “…Davanın kabulü ile; davalının, İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2020/4711 sayılı takip dosyasındaki itirazının iptali ile takibin 9.404,31 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına…” denilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçelerindeki taleplerine ve bilirkişi raporuna göre hüküm kurulup, davanın kabulü de denildiği halde takibe kadar ki işlemiş faiz istemlerinin hüküm altına alınmadığını ileri sürerek tashih talep etmişse de, mahkemenin bila tarihli ek kararında da belirtildiği üzere tashih ve tavzih yolu ile tarafların hak ve yükümlülükleri arttırılamayacağı gibi, istinaf istemi ile incelenebilecek hususlarda tashih/tavzih dilekçesi sunularak kararın değiştirilmesinin talep edilemeyeceği de açıktır. Davacı vekilinin sunduğu tashih talepli dilekçesinde, istinaf istemine dair hiçbir ifade bulunmamakta olup, sonradan sunulan istinaf dilekçesinin ise yalnızca tashih talebinin reddine dair ek karara ilişkin olduğu, bu haliyle gerekçeli karar tebliğ tarihine göre mahkemenin gerekçeli kararına yönelik bir istinaf dilekçesi bulunmadığı anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun mahkeme ek kararına yönelik istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin ek karara yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/284 Esas – 2021/1160 Karar sayılı dosyasından verilen bila tarihli ek karara yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/06/2022