Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1007 E. 2022/1001 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1007
KARAR NO : 2022/1001

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2022 (Talep) – 06/04/2022 (Ek Karar)
NUMARASI : 2022/35 D. İş Esas- 2022/35 D.İş Karar
TALEP : Delil Tespiti – İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 16/06/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 16/06/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 06/04/2022 ek karar tarihli 2022/35 D.İş Esas ve 2022/35 D.İş Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
İhtiyati tedbir talep eden vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2019/134495 numaralı ”…” markasının 43. sınıfta tescil sahibi olduğunu, karşı tarafın bu markayı aynı sektörde karışıklığa yol açacak şekilde işletmesinde kullandığını, müvekkilinin buna izni olmadığını, karşı tarafın müvekkilinin tescilli markasını https://….eatbu.com alan adlı internet sitesinde, …. adlı instagram hesabında, … adlı facebook hesabında ve restoranın muhtelif yerlerinde kullanıyor olduğuna ilişkin delil mahiyetindeki görüntüleri sunduklarını, müvekkilinin markasından doğan hakkının korunması için işin niteliği ve aciliyeti gereği HMK 403. madde uyarınca ivedi olarak, tebligat yapılmadan karşı tarafın “…” ünvanlı işletmesinde bilirkişi marifetiyle keşif yapılmasını, karşı tarafın işletmesinde kullandığı ibarelerin müvekkilinin “…” markasına ayırt edilemeyecek düzeyde benzediğinin, bu benzerliğin tüketici nezdinde karışıklığa yol açacağının, karşı tarafın işletmesinde müvekkilinin markasını kullanmasının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespit edilmesini, yine karşı tarafın internet sitesinde, instagram hesabında ve facebook hesabında marka hakkına tecavüz oluşturacak şekilde markayı kullandığının tespit edilmesini, müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğinin tespitini içeren bilirkişi raporu geldiği takdirde, müvekkilinin ileride doğabilecek zararlarının önlenebilmesi için karşı tarafın işletmesine ait internet sitesine ve sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesine, karşı tarafın tecavüz teşkil eden fiillerinin önlenmesi ve durdurulmasına, işletmesindeki tabela, bilboard, katalog, dergi, ilan, afiş, vb. unsurlardan markanın kaldırılmasını, silinmesine, bunların mümkün olmadığı hallerde el konulmasına ve imhasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Dosyanın bilirkişiye 28/03/2022 tarihinde keşiften sonra tevdii edilerek detaylı ve denetime açık rapor alındığı, her ne kadar tedbir talep edilmiş ise de, dosyadaki deliller ve bilirkişi raporu dikkate alındığında; talep edenin marka başvuru tarihinin 29/12/2019 olduğu, karşı tarafın ‘…’ ünvanı ile işe başlama tarihinin 13/12/2018 olduğu, yine karşı tarafın sosyal medya hesaplarındaki kullanımların marka başvurusundan daha önce olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/1352 E.- 2021/587 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere sonraki tarihli marka tescilinin önceki markasal kullanımlara engel olamayacağı, dosyadaki mevcut delil durumu dikkate alındığında talep edenin iddiaları yönünden SMK m.159’da aranan yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği anlaşılmakla tedbir talebinin reddine karar verilmekle; tespite konu yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde 06/04/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda yer alan maddi olguların tespit edildiğine, İHTİYATİ TEDBİR İSTEMİNİN YUKARIDA AÇIKLANAN GEREKÇE İLE REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
İhtiyati tedbir talep eden vekili tarafından, “…Bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere karşı tarafın işletmesinde, müvekkilinin ‘…’ markasını kullandığını, bu kullanımların ticari etki yaratacak şekilde markasal kullanım mahiyetinde olduğunu, sınıfsal yönden ayniyet olduğu ve karşı tarafın fiili kullanımı ile müvekkilinin markası arasında iltibas bulunduğu görüş ve kanaatine varıldığını, sonrasında karşı tarafın kullanımlarının müvekkilinin marka başvurusundan daha önce olduğu gerekçeleriyle ihtiyati tedbir istemlerinin reddine karar verildiğini, bu karar hakkında istinaf kanun yoluna başvurduklarını, müvekkilinin sahibi olduğu ‘…’ markasını 2017 yılından beri fiili olarak kullandığını, fiili marka kullanımının karşı tarafın markasal anlamdaki kullanımından önceye dayandığını, müvekkilinin, 2017 yılından beri kendisine ait ve franchise verdiği işletmelerde ‘…’ markasını fiili olarak yiyecek ve içecek sektöründe kullandığını, ancak fiili kullanımından yaklaşık 3 sene sonra 27.12.2019 tarihinde bu markanın kendisi adına tescil edilmesi için başvuruda bulunduğunu, 18.06.2017 tarihli franchise sözleşmesini mahkemeye arz ettiklerini, müvekkilinin fiili olarak kullanımının karşı tarafın bu markayı markasal anlamdaki kullanımından önceye dayandığının görüldüğünü, ayrıca karşı tarafın interaktif vergi dairesi kayıtlarında yapılan sorgulama sonucunda ‘…’ ticaret ünvanı ile işe başlama tarihinin 13.12.2018 olarak gözükmesinin karşı tarafın ‘…’ ibaresini 13.12.2018 tarihinde markasal anlamda kullandığını kanıtlamaya tek başına yeterli olmadığını, karşı tarafın ‘…’ ticaret ünvanı ile 13.12.2018 tarihinde işe başlamış olduğunun sadece resmi kayıtlarda gözükmekte olup karşı tarafça keşif esnasında 13.12.2018 tarihinde işe başlamış olduğuna dair hiçbir belge ve somut delil dosyaya sunulamadığını, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü gerektiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, marka hakkına tecavüz edildiği iddiasına dayalı ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; yukarıda yazılı gerekçelerle talebin reddine karar verildiği, karara karşı ihtiyati tedbir talep eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; ihtiyati tedbir talep edenin, marka tescil belgelerini ve davalının markayı kullanımına dair birtakım görselleri sunarak delil tespiti ve bu tespitin olumlu sonuçlanması halinde ise ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinde bulunduğu, keşif sonucu düzenlenen marka uzmanı bilirkişi raporunda davalının işletmesinde ve sosyal medya hesaplarında sözkonusu markayı kullandığı, ancak davalının markayı sosyal medyadaki ilk kullanım tarihinin ve işletmesinin açılış tarihinin davacının marka tescilinden önceki tarihler olduğunun belirtildiği, mahkemece de davalının önceye dayalı marka kullanımı nedeniyle talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İhtiyati tedbir talep eden her ne kadar istinaf aşamasında bir franchise sözleşmesi sunarak bu sözleşme tarihinin 2017 yılı olduğundan bahisle kendisinin fiili kullanımının karşı taraftan daha önceye dayalı olduğunu belirtmek suretiyle itiraz etmişse de, HMK 357. madde uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen yeni delillerin istinaf aşamasında ileri sürülmesi mümkün değildir. Kaldı ki sunulan sözleşme de her zaman düzenlenebilecek nitelikte, yalnızca iki tarafın imzasını içeren bir sözleşme olup, tüm bu hususlar dikkate alınarak, istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbir talep eden vekilinin İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2022/35 D.İş Esas – 2022/35 D.İş Karar sayılı 06.04.2022 tarihli ek kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/06/2022