Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/985 E. 2023/2133 K. 28.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/985
KARAR NO : 2023/2133

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/02/2021
NUMARASI : 2018/1099 Esas – 2021/92 Karar
DAVA : Trafik Kazası Sonucu Uğranılan Bedensel Zarar Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/09/2018
BAM KARAR TARİHİ : 28/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/02/2021 tarihli 2018/1099 Esas ve 2021/92 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12.04.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davalı şirket tarafından ZMMS kapsamında sigortalı … plakalı aracın yaya olan müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını bildirerek, müvekkilinde kaza sebebiyle oluşan geçici ve sürekli iş göremezlik nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00-TL geçici, 100,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru şartının yerine getirilmiş kabul edilebilmesi için gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve kanunda öngörülen süre dolmasına rağmen ödeme yapılmamış olması gerektiğini, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, davacının olay tarihinde 7 yaşında olup geçici iş göremezlik tazminatına hak kazanamadığını, davacının bu yöndeki taleplerinin reddini, davacının başvuru tarihinden itibaren işleyecek faiz talebinin de haksız olduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “….davanın kısmen kabulü ile, geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine, 167.989,39- TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihi 13.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacılar vekili tarafından başvurunun eksik evrakla yapıldığını, bu sebeple dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddi gerekmekte iken bu hususun göz ardı edildiğini, Ege Üniversitesi Araştırma Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından tanzim edilen maluliyet raporunda kalıcı maluliyet oranı %13 olarak tespit edilmiş ise bu oran hatalı olup davalı tarafça kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafınca alınan14.03.2018 ve 19.07.20219 tarihli medikal firma raporlarında da görüleceği üzere başvuranın tüm vücut fonksiyon kaybının bulunmadığı maluliyet oranının %0 olduğu kanaatiyle raporun tanzim edildiğini, Ege Üniversitesi Araştırma Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından alınan maluliyet raporunda tespit edildiği bildirilen %13′ lük oranın olması gerekenin üzerinde olduğunu, mahkemece maluliyet oranındaki çelişkinin giderilmesi için ATK 3. ihtisas dairesinden yeni bir rapor alınması gerekirken bu hususun gözardı edilerek hatalı maluliyet oranı üzerinden hüküm tesis edilmesinin yerinde olmadığını, müvekkili şirketin ancak gerçek zararı ödemekle yükümlü olup, bilirkişi raporunda tespit edilen tazminat miktarı davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak nitelikte fahiş ve olduğunu, mahkemece 13.11.2018 temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin yerinde olmadığını, mahkemece davacının ıslahtan önceki tazminat talepleri için dava tarihinden itibaren, ıslahtan sonraki tazminat talepleri için ise ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı olarak dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin yerinde bulunmadığını, davanın, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açıldığını, kısmi dava niteliğindeki davanın, dava konusunun dava edilmeyen bölümü için borçluyu temerrüde düşürmeyeceğini, bu nedenle KTK’nun 98/1 ve 99/1 maddeleri hükümlerinde sigortacının gerek bedensel, gerekse şeye gelen zararları ödeme yükümlülüğünü durumunun sigortacıya ihbarından itibaren sekiz iş gününde ödenmesi gerektiğinin hükme bağlanmış bulunduğundan müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı küçüğün trafik kazası nedeniyle uğramış olduğu geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik zararlarının kazaya sebebiyet verdiği iddia olunan aracın zorunlu trafik sigortacısından tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
1-Davalı sigorta şirketi vekilinin eksik evrakla davacılar vekilinin başvuru yaptığına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde;
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, KTK 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur.
2918 Sayılı KTK’ nın 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun ile yapılan ve 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle; “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” denilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; dava tarihi 27/09/2018 olup, anılan tarih itibariyle başvurunun dava şartı niteliğinde olduğu, davacılar vekilinin dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, davalının davacı yana maluliyet raporunu ibraz etmediği gerekçesi ile herhangi bir ödeme yapmadığı, davacıların davalıya eksik evrakla başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.
Dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir.
Dosya kapsamına göre davacılar tarafından dava açılmadan önce, sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığından KTK’nın 97. maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiş, esastan reddi gerekmiştir.
2-Hükme esas alınan ve Ege Üniversitesi tarafından tanzim olunan 02/07/2019 tarih ve 1461 sayılı maluliyet raporu ile müvekkili tarafından alınan medikal firma raporu arasında çelişki bulunduğu, çelişkinin giderilmesi için ATK 3.İhtisas Kurulundan yeniden maluliyet raporu alınması gerektiğine ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunulması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 22/06/2021 tarih ve 2021/3089 E, 2021/3441 K sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Eldeki davaya konu 12/04/2015 tarihli trafik kazası nedeniyle davacı küçük …’ın sürekli iş göremezlik oranı ile geçici iş göremezlik süresinin, Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre Ege Üniversitesi Adli Tıp Ana bilim Dalı Başkanlığı tarafından belirlendiği, bu yönü ile anılan raporun yeterli bir rapor olduğu, doğru mevzuat hükümlerine göre Ege Üniversitesi Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca tanzim olunduğu anlaşılmaktadır.
Anılan nedenlerden ötürü, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
3-Davalı sigorta şirketi vekilinin hükme esas alınan aktüer raporuna yönelen istinaf itirazlarının incelenmesinde:
Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF 1931” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
TRH 2010 Tablosu’nun kullanılması Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından kabul edilmekteyse de hak sahipleri için daha kısa ömür süreleri belirleyen PMF 1931 Tablosu’nu kullanan aktüer raporu davalı sigorta şirketi lehine olduğundan ve istinaf edenin sıfatı ile aleyhe hüküm verme yasağı gereğince, davalı sigorta şirketi vekilinin, bu husustaki istinaf itirazlarının da esastan reddine karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/2486 E. – 2021/3312 K sayılı ilamı da aynı doğrultudadır)
4-Davalı sigorta şirketi vekilinin faizin başlangıç tarihine yönelen istinaf itirazlarının incelenmesinde ise;
Dava konusu olayda uyuşmazlık, zorunlu trafik sigorta poliçesinden kaynaklanmaktadır.
Davalı sigorta şirketi, kazaya neden olan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısıdır. Haksız fiil faili olan sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili, araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına almış, davacılar vekilince eldeki dava belirsiz alacak davası olarak açılmıştır.
2918 sayılı KTK.nun 98/1, 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2-b.maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/15277 Esas – 2022/4707 Karar Sayılı ilamı da aynı doğrultudadır). Davacı vekilinin dava dilekçesinde faiz talebinde bulunması yeterli olup, ayrıca değer arttırım dilekçesinde faiz talebinde bulunmasına gerek yoktur.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde, davacı vekilince eldeki belirsiz alacak davası açılmadan önce davalı sigorta şirketine 31/08/2018 tarihinde başvurulduğu, evrakın sigorta şirketine 21/09/2018 tarihinde ulaştığı, eksik evrak bulunduğundan ödeme yapılmadığı, davalı sigorta şirketinin 04/10/2018 tarihinde temerrüte düştüğü, mahkemece hüküm altına alınan tazminattan davalı sigorta şirketinin 13/11/2018 tarihinden itibaren faiz ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş ise de davacılar vekilinin karara yönelik istinaf itirazlarının bulunmadığı, istinafa gelenin sıfatı ve aleyhe hüküm verme yasağı gözetilerek bu husus kaldırma nedeni yapılmamış davalı sigorta şirketi vekilinin faize yönelik istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/02/2021 tarihli 2018/1099 Esas ve 2021/92 Karar sayılı kararının kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Davalıdan alınması gereken 11.475,35-TL istinaf karar harcından, başlangıçta alınan 2.716,11-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 8.759,24-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)Davalı tarafından yatırılan 162,10-TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir olarak kaydına,
c)Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
3-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa resen iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 28/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.