Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/943 E. 2021/747 K. 10.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/943
KARAR NO : 2021/747
KARAR TARİHİ : 08/09/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2020
NUMARASI : 2020/225 Esas ve 2020/225 Karar
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 08/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/09/2021

İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/02/2021 tarihli, 2020/225 D. İş. esas ve 2020/225 D. İş. karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
İhtiyati haciz talep eden taraf vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2020/5266 esas sayılı dosyası ile borçlu hakkında icra takibi yapıldığını, ihtiyati haciz kararının taraflarına tebliğ edilmediğini, borçlunun ikametgahının …. olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin Gördes Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, konu ile ilgili yargıtay kararlarında da görüleceği üzere taraflar arasında yapılan yetki sözleşmesinin geçersiz olduğunu ve yetkisiz mahkemede ihtiyati haciz kararı talep edildiğini, bu nedenlerle ihtiyati haciz talebinin yetki yönünden reddine, yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
İtiraz olunan vekili cevap dilekçesinde; müvekkilin alacağını temin etmek için karşı taraf hakkında vadesinde ödenmeyen senet alacağına dayalı olarak ihtiyati haciz talep edildiğini ve bunun üzerine Mahkememiz 2020/225 D.İş dosyası 10/07/2020 tarihli kararı ile ihtiyati hacze karar verildiğini, akabinde haksız ve yersiz şekilde ihtiyati haciz kararına itiraz edildiğini, karşı taraf ihtiyati haciz talebinin Gördes Asliye Hukuk Mahkemelerinden istenmesi gerektiğini iddiasının haksız ve dayanaksız olduğunu, takibin bonoya dayalı olarak başlatıldığını, bono incelendiğinde ödeme yeri gösterilmemişse de düzenleme yerinin izmir olduğunun açıkça görüldüğünü, Türk Ticaret Kanunu’nun 777. maddesinin 3.fıkrası uyarınca açıklık bulunmadığı takdirde senedin düzenlendiği yerin, ödeme yeri ve aynı zamanda düzenleyenin yerleşim yeri sayıldığını, İcra İflas Kanunu 50/1 maddesi uyarınca bonoya dayalı takipte bononun düzenlendiği yerdeki icra dairesinin yetkili olduğunu, buna göre, bonoya dayalı takibin, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK.6.md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde ve ayrıca İİK’nun 50/1. Maddesi uyarınca bononun düzenlendiği yerdeki icra dairesinde yapılabilir, hükmünün yer aldığını, bu nedenle Mahkememiz ihtiyati haciz kararına karşı haksız ve dayanaksız olarak yapılan itirazın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; 2020/225 Değişik İş sayılı 08/07/2020 tarihli kararıyla ….bank AŞ tarafından borçlular …. ve …. aleyhine 24/06/2020 vade tarihli, İzmir ilinde tanzim edilen 500.000,00 TL bedelli senede dayalı olarak 280.000,00 TL + 218,26 TL protesto masrafı olmak üzere toplam 280.218,26 TL üzerinden %15 teminatla ihtiyati haciz kararı verildiği,
İtiraz üzerine; “….6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu madde hükmündeki, tacirden anlatılmak istenen, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir. TTK’nın 777/3 madde hükmüne göre, ödeme yeri gösterilmeyen ihtiyati haciz talebine konu senette tanzim yeri olarak İzmir yazılması nedeni ile, İzmir mahkemeleri de yetkilidir. İtiraza konu somut olayda alacaklı vekilinin seçimlik haklarından İzmir Mahkemelerinin yetkisini kabul etmek suretiyle kullandığı, itiraza konu senette tanzim yerinin İzmir ili olduğu, bu durumun İzmir Bölge Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 10/07/2020 tarih 2020/1125 esas 2020/708 karar sayılı ilamında da açıkça belirtildiği anlaşılmakla toplanan deliller ve itiraz dosyası kapsamından itiraz edenin itirazının reddine….” Şeklinde ek karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
İhtiyati hacze itiraz eden davacı …. istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil …. bir dostuna banka kredisinde kefil olmuş ve akabinde banka eliyle sürekli hukuksuz işlemlere maruz bırakıldığını, senetlerin mücerret bir borç ikrarı olsa da burada taraflarca tanzim edilen senedin taraflar arasındaki kredi sözleşmesi ile alakadar olduğunu, HMK’daki açık düzenleme uyarınca hem icra takibinin hem de buna ilişkin ihtiyati haciz yargılamasının davalının yerleşim yerinde yapılması gerekeceğini, kanunlarımız ne kötüniyeti ne de kanuna karşı hileyi korumadığını, güven kurumu olarak nitelendirilen bankaların bu yönde hareket etmesi kabul edilemeyeceğini, tüm bunların aksi düşünülse dahi bonoda yetki sözleşmesini sadece tacirler yapabildiğini, tacir olmayan kişilerle yapılan senetlere ilişkin takip ve davalarda senet düzenleyeninin ikametgahındaki mahkemeler yetkili olduğu, ek kararda dosya üzüerinden bir inceleme olmasına rağmen müvekkil aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Talep; verilen ihtiyati hacze itirazın reddine dair kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
İhtiyati haciz şartları değerlendirildiğinde; geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati haciz, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir.(HMK m. 406)
Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların yada onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir.(TC Anayasası m.36, HMK m.33) ihtiyati haciz istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerekir.
İİK 257 – 268 maddelerindeki düzenlemeye göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın para alacağı olması, rehinle teminat altına alınmamış olması, muaccel olması ve muaccel olmakla birlikte karşı tarafın mal kaçırma durumunun olması, alacağın varlığına dair yaklaşık ispatın gerçekleşmiş olması gerekir.
Mahkemece; 2020/225 Değişik İş sayılı 08/07/2020 tarihli kararıyla ….bank AŞ tarafından borçlular …. ve …. aleyhine 24/06/2020 vade tarihli, İzmir ilinde tanzim edilen 500.000,00 TL bedelli senede dayalı olarak 280.000,00 TL + 218,26 TL protesto masrafı olmak üzere toplam 280.218,26 TL üzerinden %15 teminatla ihtiyati haciz kararı verildiği, davalı borçlunun itirazı üzerine 18/02/2021 tarihli ek karar ile itirazın reddine karar verildiği görülmüştür.
Somut olayda; İİK’nun 50. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken HMK’nun yetkiye ilişkin hükümleri uyarınca, bonoya dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra daireleri ve mahkemeleri ile bonoda öngörülen ödeme yeri icra daireleri ve mahkemeleri yetkilidir. Ancak TTK m.777/3 maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, düzenleme yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden bononun düzenleme yerindeki icra dairesi ve mahkemeleri yetkilidir. Dolayısıyla, seçimlik hakkını kullanan davacı alacaklı bononun düzenlendiği yer olan İzmir’de icra takip başlattığından, yetki itirazının reddine yönelim mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşılmakla; davalı borçlunun dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.(Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2020/4169 esas ve 2020/11263 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
HÜKÜM :
1-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/02/2021 tarihli, 2020/225 D. İş. esas ve 2020/225 D. İş. karar sayılı kararına karşı davalı borçlunun istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı borçlu vekilinin yatırmış olduğu 162,10 TL istinaf başvuru harcı ve 59,30 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 221,40 TL harcın üzerinde bırakılmasına,
3-Borçlu tarafın yapmış olduğu istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/09/2021