Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/933 E. 2023/2018 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/933
KARAR NO : 2023/2018

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2018 (Dava) – 01/04/2021 (Karar)
NUMARASI : 2018/1482 Esas – 2021/286 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Kazası Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 20/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/12/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1482 Esas-2021/286 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 09.08.2018 tarihinde … plakalı aracın şoförü …’in %100 kusurlu olarak müvekkilinin çalışanı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarptığını, kaza sonucunda araçta maddi hasarın ortaya çıktığını, … plakalı aracın malikinin ise davalı … Tic. Ltd. Şti olduğunu, davalı … Sigorta AŞ tarafından da zorunlu trafik mali sorumluluk sigorta poliçesi tanzim edildiğini, kaza tutanağında görüleceği üzere araç sürücüsü …’in 1.86 promil alkollü araç kullandığının sabit olduğunu, ayrıca İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/123525 soruşturma nolu ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunda da kazada …’in %100 kusurlu bulunduğunu, müvekkiline ait … plakalı araçtaki ağır hasar sonucu aracın tamir edildiğini ve eksper tarafından hazırlanan raporda total miktar olarak 21.807,65 TL hasar belirtildiğini, ancak müvekkili tarafından ödenen miktarın 27.305,00 TL olduğunu, davalılarca müvekkiline hasar bedeline ilişkin olarak herhangi bir ödeme yapılmadığını, ayrıca müvekkilinin kendisine ait … plakalı aracı ticari amaç doğrultusunda kullandığını, hasar onarım süresi içerisinde (5 iş günü) aracı kullanamamasından kaynaklı 5 iş günü kazanç kaybının da ortaya çıktığını, müvekkiline ait … 2017 model araç ciddi oranda hasarlanmış olduğundan büyük oranda değer kaybı da oluştuğunu, 13.11.2018 tarihli dilekçe ile davalı … Sigorta AŞ’ye yazılı talepte bulunulduğunu, 15.11.2018 tarihinde tebliğ edildiği halde herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 27.305,00 TL hasar bedelinin 10.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek yasal faiziyle ödenmesine (davalı … Sigorta AŞ sigorta poliçesinde yer alan miktar ile sorumlu olmak üzere), şimdilik 100,00 TL değer kaybı maddi tazminatının … Sigorta AŞ’ye ilk başvuru tarihi olan 10.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek yasal faiziyle ödenmesine (davalı … Sigorta AŞ sigorta poliçesinde yer alan miktar ile sorumlu olmak üzere), aracın ticari taksi olarak çalışmış olması sebebiyle kaza tarihinden, aracın teslim tarihine kadar olan dönemde meydana gelen 100,00 TL kazanç kaybının 10.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek yasal faiziyle ödenmesine (davalı … Sigorta AŞ sigorta poliçesinde yer alan miktar ile sorumlu olmak üzere) karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile daha önceden dava dilekçesinde istemiş olduğu 27.305-TL hasar bedelinin yanısıra, 100’er TL olarak istemiş olduğu değer kaybı bedelini 2.997-TL’ye ve kazanç kaybı bedelini ise 1.500-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalılar … ve … Tic. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; kazada araç sürücüsü olan müvekkili …’in hiç kusuru bulunmadığını, bu sebeple davanın haksız olduğunu, bilirkişi raporu dayanağı olan CD’yi incelemediklerini, inceledikten sonra ayrıca beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, davacı tarafça talep edilen hasar bedelinin fahiş olduğunu, araç üzerinde kaza sonrası mahkeme aracılığıyla yapılan bir tespitin bulunmadığını, dayanak olarak gösterilen ekspertiz raporunu ve tamirle ilgili sunulu tüm fatura içeriklerini kabul etmediklerini, davacının değer kaybı ve kazanç kaybı yönündeki istemlerinin haksız olduğunu, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya imkansız olduğu bir durum söz konusu olmadığından davacının bu yöndeki talebinin kabulünün mümkün olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından zorunlu karayolu mali sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile sigortalandığını, öncelikle sigortalı aracın kazaya karıştığının ispatı gerektiğini, tarafların kusur durumlarının tespit edilmesini, müvekkili şirketin dava konusu olayda herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacı tarafından iddia edilen hasar tutarının fahiş olduğunu, ayrıca aracın dava konusu kazadan evvel başkaca kazasının olup olmadığının araştırılmasını, iddia edilen değer kaybı iddiasına itiraz ettiklerini, genel şartlar ekinde, değer kaybının ne şekilde ve hangi formüllere göre yapılacağının düzenlendiğini, davacının talep ettiği alacak kalemlerinin dolaylı zarar olduğunu, bu nedenle teminat dışı olduğunu, sigorta şirketinin temerrüdünün ödemeye esas tüm belgeler ile başvuru sonrasında başlayacağını, bu hususların dikkate alınması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Toplanan deliller, bütün dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporuna ve miktar artırım dilekçesine göre; 09/08/2018 tarihinde davacıya ait … plakalı araç ile davalı …’in sevk ve idaresindeki davalı … Tic Ltd Şti’ne ait davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan … plakalı aracın maddi hasarlı trafik kazası yaptığı, kazada sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, davacı aracının hasar görmesi sebebiyle 23.895-TL hasar zararı, 2.997-TL değer kaybı zararı, 1.500-TL kazanç kaybı zararının oluştuğu, zararın tamamının tazmininden davalı sürücü …’in BK 49 madde haksız fiil hükümlerine göre, diğer davalı … Tic. Ltd. Şti. ise araç işleteni olarak 2918 sayılı yasanın 85.maddesine göre yasal faizi ile birlikte sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketinin hasar bedeli ve değer kaybı zararı olmak üzere toplam 26.892-TL’den 22.08.2018 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte sorumlu olduğu, ancak kısa kararda hasar bedelinin sehven 27.305-TL üzerinden değerlendirilerek bu bedel üzerinden hüküm kurulduğu, bu hususun giderilmesinin istinaf yoluna başvurularak istinaf kararı ile giderilmesinin mümkün olduğu anlaşıldığından; DAVANIN KABULÜ İLE, 27.305-TL hasar bedeli, 2.997-TL değer kaybı zararı, 1.500-TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 31.802-TL’nin tamamından davalılar … ve … Tic. Ltd. Şti.nden 10.08.2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, 27.305-TL hasar bedeli ve 2.997-TL değer kaybı olmak üzere toplam 31.302-TL’sinden … Sigorta AŞ.nin 22.08.2018 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte sorumlu olmak üzere ve tahsilde tekerrür oluşturmadan davalılardan alınarak davacıya verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
DAVALI … SİGORTA ŞİRKETİ VEKİLİ TARAFINDAN; “…Kabul edilen tazminat miktarının hatalı olduğunu, karara dayanak bilirkişi raporunda maddi hasar 23.895,00 TL olarak belirtilmesine rağmen mahkemece 27.305,00 TL maddi hasar üzerinden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, söz konusu kararın kaldırılmasını, sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, belirlenen kusur oranının oldukça fahiş olup kabulünün mümkün olmadığını, kaldı ki somut olayda kırmızı ışıkta hangi aracın geçtiğinin açık bir şekilde belirlenmediğini, bilirkişi raporunun tamamen yoruma dayalı ve tanık beyanı ile hazırlandığını, yerleşik Yargıtay içtihatlarında da hangi aracın kırmızı ışıkta geçtiği belirlenemediği durumlarda kusur oranının %50-%50 olarak değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiğini, belirlenen maddi hasar tutarının fahiş olduğunu, söz konusu parça değerlerinin oldukça fahiş alındığını, hurda bedelinin düşülmediğini, aksi halde, davacının bir yandan maddi hasarını tatmin edecek olup diğer yandan eskisini hurda bedeline satarak kar etmiş olacağını, bununla birlikte bilirkişi raporunda hurda bedelinin fahiş bir şekilde düşük alındığını, öncelikle … plakalı aracın 09.08.2018 tarihinde meydana gelen kazaya karıştığının ispat edilmesi gerektiğini, kaza yeri olduğu iddia edilen yerlerin ve yakınlarının, yakın işyerlerinin kamera kayıtlarının incelenmesini talep ettiklerini, aracın işbu kaza öncesinde başkaca bir kazasının olup olmadığının incelenmediğini, değer kaybı hesaplamasının yanlış yapıldığını, genel şartlar ekinde, değer kaybının ne şekilde ve hangi formüllere göre yapılacağının düzenlendiğini, yalnızca rayiç değer değil, hasarın hangi parçada ne düzeyde olduğu, aracın kilometresi gibi hususların da dikkate alınması gerektiğini, aracın önceki kazalarının dikkate alınmadığını, bir aracın hasarsızlığını ilk kaybettiğinde değer kaybı yaşandığını, halbuki davacıya ait aracın kazadan önce birden fazla kez kaza geçirmesi ile zaten hasarsızlığını yitirdiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVALILAR … … TİC. LTD. ŞTİ. VEKİLİ TARAFINDAN; “…Dosyada 21.11.2019 tarihinde yapılmasına karar verilen keşfin ertelenmesine ilişkin kararın ve yeni keşif tarihinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesinin hukuki dinlenilme haklarını ihlal ettiğini, yeni keşif ile ilgili mahkemece herhangi bir ara karar alınmadığını, 21.11.2019 tarihli keşif erteleme tutanağı düzenlendiğini ve kendilerine tebliğ edildiğini, kendilerine belirlenen yeni keşif gün ve saati ile ilgili alınan herhangi bir ara kararın ise tebliğ edilmediğini, ertelenen keşfin yeniden yapılacağı gün ve saatin, keşif erteleme tutanağının tebliğ edildiği tebligat zarfının üzerine yazılmasıyla yetinildiğini, bilindiği üzere tebligat zarfının üzerine yazılan, hakimin sicil numarasını ve imzasını taşımayan açıklamaların usulüne göre yapılmış bir bildirim niteliği taşımadığını (Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 2020/7484 E.-2020/9424 K.), tebliğ zarfı üzerine yazılan bildirimle yetinilmiş olmasının yasaya ve usule aykırı olup, bu sebeple de keşfe katılım sağlayamadıklarından hukuki dinlenilme haklarının kısıtlandığını, bu keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak verilen kararın da hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarının eksik inceleme neticesinde düzenlendiğini, hükme esas alınabilecek nitelikte olmadıklarını, bilirkişi heyet raporunun, kaza mahallinde keşif yapılmadan, kaza anına ilişkin kamera görüntülerine ilişkin CD’ler dahi dosya kapsamına alınmadan yalnızca dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde düzenlendiğini, hasar bedeli, değer kaybı ve kazanç kaybına ilişkin bedellerin fahiş olduğunu, bilirkişi heyeti ek raporunda da kök raporda herhangi bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığı yönünde kanaat bildirildiğini, kazaya ilişkin kamera kayıtları incelendiğinde, davacıya ait aracın yasal sınırların çok üzerinde bir süratle seyir halinde olduğunun görüldüğünü, aracın aşırı süratli oluşunun tespiti, hem çıkan maddi hasarın boyutunu hem de yüklenen kusur oranını ciddi şekilde etkileyecek nitelikteyken bilirkişi raporlarında bu hususta hiçbir tespit yapılmadığını, müvekkilinin %100 oranda asli ve tam kusurlu bulunmasının kabul edilebilir olmadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, bilirkişi ek raporunda da belirtildiği ve kamera kayıtları izlendiğinde de anlaşıldığı üzere davacıya ve müvekkiline ait araçların hangi renk ışıkta geçtiğinin tam olarak görülmediğini, buna karşın söz konusu raporda sola dönüş yapan araçlara kırmızı ışığın yandığının görüldüğünden bahisle davacıya ait araca yeşil yanmış olduğu kanaatine ulaşıldığını, ancak tek başına yanıp sönen kırmızı ışığın dur levhası ile aynı anlama geldiğini, ışığın bu şekilde yandığı durumda, aracın tamamen durup yolu kontrol ettikten sonra geçiş yapması gerektiğini, bu hususun kesin olarak diğer taraftaki yayalara yeşil ışık yandığı ve müvekkilinin kırmızı ışıkta geçtiği anlamına gelmeyeceğini, bilirkişi raporlarında yer alan müvekkilinin kırmızı ışıkta geçtiğine ilişkin tespitlerin kabul edilemez olduğunu, alınan bilirkişi raporlarında hasar bedeli 23.985,00 TL olarak belirlendiği halde mahkemece sehven hasar bedeli olarak 27.305,00 TL’ye hükmedildiğini, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini, reddedilmesi gereken kısım için lehlerine vekalet ücreti verilmesi gerektiğini, sehven de olsa verilen tam kabul kararı nedeniyle müvekkilleri lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN; “…Kısa karar ile gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağını, HMK 294. maddesinde düzenlendiği üzere hükmün, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilip tefhim olunduğunu, yargılamaya ilişkin nihai kararın 01.04.2021 tarihli duruşmada taraflara tefhim edildiğini, ancak 22.04.2021 tarihinde yazılan gerekçeli kararda, duruşmada tefhim edilen nihai karardan farklı olarak ‘kısa kararda hasar bedelinin sehven 27.305-TL üzerinden değerlendirilerek bu bedel üzerinden hüküm kurulduğu, bu hususun giderilmesinin istinaf yoluna başvurularak istinaf kararı ile giderilmesinin mümkün olduğu anlaşıldığından…’ ifadesi ile hükmün değiştirildiğini, HMK 298. maddesinde açıkça düzenlendiği üzere gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağını, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma sebebi olduğunu, kusur raporlarıyla da sabit olduğu üzere davalı …’in asli ve tam kusurlu olduğunu, gerek bilirkişi gerekse mahkeme tarafından araçta meydana gelen maddi hasarın tespitinin hatalı olduğunu, müvekkili tarafından araç tamiri için 27.305,00 TL ödendiğini, söz konusu masraflara ilişkin faturalar, ödemeler ve ekspertiz raporunun dosyaya sunulduğunu, bilirkişi raporu düzenlenirken dava konusu olayın tüm mahiyeti, dosyaya sunulan tüm deliller incelenerek rapor hazırlanması gerektiğini, ancak bilirkişi tarafından dosyaya sundukları faturalar dikkate almadan, değişen parça bedellerinin ve işçilik ücretlerinin kaza tarihindeki tahmini değeri üzerinden hesaplama yapıldığını, bu sebeple bilirkişi raporunda hasar bedelinin 23.895,00 TL olduğu yönünde değerlendirme yapıldığını, bu değerlendirmenin gerçek zararın tespitinden uzak olduğunu, raporda değişen parçalara ilişkin parça kodları ile piyasa değerlendirmesi yapılmadığını, bu durumun, parça hasar bedelinin olması gerekenden oldukça düşük hesaplanmasına sebebiyet verdiğini, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ekpertiz raporunda (iskonto uygulanan parça bedelleri hariç olmak üzere) söz konusu değişen parçaların kodlarına göre, değişen parçaların piyasa değerlerinin belirtildiğini, sigorta eksperleri tarafından tanzim edilen raporların Sigortacılık Kanunu 22/17. maddesi gereği delil niteliği bulunduğunu, kazaya ilişkin olarak davalı sigorta şirketinin de kabulündeki ekspertiz raporunda yer alan değişen parçaların değeri KDV dahil 22.455,00 TL, işçilik bedeli KDV dahil olarak 5.310,00 TL olduğunu, davalı sigorta şirketince hesaplanan hasar toplamının 27.765,00 TL olduğunu, ancak bilirkişi raporunda parça kodları dikkate alınmadan keyfi olarak belirlenen değerler üzerinden keyfi bir iskonto da uygulanarak hesaplama yapıldığını, bu durumun gerçek hasarın tespiti hususunda ekspertiz raporu ile bilirkişi raporu arasında ciddi oranda fark oluşmasına sebebiyet verdiğini, raporun gerekçeli olmayıp denetime de elverişli olmadığını, kararın kaldırılarak araçta meydana gelen maddi hasar bakımından faturadaki tutar üzerinden (27.305,00 TL) hüküm kurulması gerektiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı tüm taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; öncelikle kararda mahkeme tarafından yazılan gerekçede de belirtildiği üzere, gerekçe-hüküm çelişkisi mevcut olup, bilirkişi raporunda hasar bedeli 23.895-TL olarak belirlendiği halde, kısa ve gerekçeli kararın hüküm kısmında 27.305-TL olarak belirtilmiştir. Bu husus tüm taraflarca istinafa getirilmiş olup, re’sen de gözetilmesi gerekmektedir. Kabule göre de, bu durum davanın “kabulü” yerine “kısmen kabulü” sonucunu doğuracağından, davalı tarafın bu konudaki vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik itirazları da yerinde olmuştur. Bu itibarla kararın, aşağıdaki nedenlerin yanısıra, öncelikle bu nedenden dolayı kaldırılması gerekmiştir.
Esasa dair yapılan incelemede; somut uyuşmazlıktaki kazaya ilişkin olarak resmi kaza tespit tutanağı düzenlenmiş olup, bu nedenle davalı sigorta şirketinin, sigortalı aracın kazaya karıştığının ispat edilmesi gerektiğine dair istinaf itirazlarının kabulü mümkün görülmemiştir.
Mahkemece önce dosya üzerinden, ardından tarafların itirazları üzerine keşif yapılarak bilirkişi heyet kök ve ek raporları alınmış ise de, bu raporların denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmadığı görülmüştür. Öncelikle, kusur incelemesi bakımından kök raporda, savcılık dosyasında alınan trafik bilirkişi raporunda varılan sonucun esas alınarak rapor düzenlendiğinin görüldüğü, ek raporda ise bu defa mevcut CD içerisindeki birtakım fotoğraflar incelenerek değerlendirme yapıldığının görüldüğü, ancak raporda; her iki araç için hangi renk ışığın yandığının görülmediği, bununla birlikte 15 dakikalık kavşak ışık dönüşümleri izlendiğinde ışık dönüşümlerin anlaşılabildiği ve buna göre davalının kırmızı ışık ihlali yaptığı sonucuna ulaşıldığının belirtildiği anlaşılmaktadır. Rapordaki bu şekilde saptamanın yanısıra, somut olay bakımından kaza sırasında hangi tarafın kırmızı ışıkta geçtiğinin belirlenemediğine dair kaza tespit tutanağının da mevcudiyeti gözetilerek, ATK ya da İTÜ, Karayolları Fen Heyeti gibi oluşturulacak bir heyetten itirazları da karşılayacak ve CD görüntülerini ayrıntılı değerlendirecek yeni bir kusur raporu alınması gerektiği kanaatine varılmıştır. Yine, ek raporda, kaza tarihi itibariyle parçaların piyasa rayiç değerlerinin esas alındığı belirtilmiş ise de, bu tutarlar davalı sigorta şirketi tarafından alınmış bulunan eksper raporundaki tutarlar ile uyumlu olmadığı gibi, davacı tarafça sunulan birtakım faturalar olduğu halde bunlarla karşılaştırma ve gerekçelendirme de yapılmadan, denetime elverişsiz bir şekilde rapor düzenlenmiş olduğu, dosya kapsamında oluşan çelişkinin giderilmediği, yine değer kaybı bakımından Yargıtay uygulamalarına uygun şekilde aracın kazadan önceki hasarsız hali ile kazadan sonraki değerine göre aradaki fark tutarında değer kaybı belirlenmesi gerekirken, ek raporda açıkça ifade edildiği üzere Genel Şartlar ekindeki formüllere göre hesap yapılmış olduğunun görüldüğü, ayrıca davacı aracının tramer kayıtları getirtilerek davalı tarafın iddia ettiği önceki kaza durumlarının tespiti ve değerlendirilmesinin de gerektiği anlaşılmakla, bu yöndeki tüm istinaf itirazlarının kabulü ile eksik incelemeden dolayı mahkeme kararının kaldırılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü, davacı vekilinin ve diğer davalılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ, davacı vekilinin ve davalılar … … Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1482 Esas – 2021/286 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
b-Davalı … Sigorta AŞ tarafından yatırılan 543,10 TL istinaf karar harcının istek halinde bu davalıya iadesine,
c-Davalılar … … Tic. Ltd. Şti. tarafından yatırılan 543,10 TL istinaf karar harcının istek halinde bu davalılara iadesine,
5-İstinaf aşamasında taraflarca tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/12/2023