Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/904 E. 2023/1953 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/904
KARAR NO : 2023/1953

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2019 (Dava) – 06/04/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/125 Esas – 2021/379 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 07/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/12/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2021 tarihli 2019/125 Esas ve 2021/379 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yetkilisi ve müdürünün akrabası olan …’in sevk ve idaresindeki poliçe konusu ve sigorta kapsamındaki … plakalı aracın yön tabelasına çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kaza mahallinde yapılan alkol muayenesinde araç sürücüsünün alkollü olmadığının tespit edildiği, iş bu kaza sonucu aracın kullanılamaz hale geldiği, kazaya ilişkin olarak aracın hasar bedelinin tespit edilmesine müteakip müvekkili şirket tarafından davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı ve hasar dosyası açıldığı, hasar dosyası kapsamında davalı tarafça tazminat talebinin uygun görülmediği, kazaya karışan araç üzerinde ekspertiz raporu alınmış olup, düzenlenen raporda hasarın toplam 201.141,40 TL olarak belirlendiğinden bahisle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla aracın rayiç değeri olan 175.745,00 TL tazminatın rizikonun gerçekleşme tarihi olan 25.12.2018 tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlık öncesi davacı tarafından müvekkili şirkete başvuru yapılmışsa da ekspertiz incelemeleri ve araştırma şirketi tarafından düzenlenen araştırma raporu doğrultusunda meydana gelen hasar ile kaza arasında uyumsuzluk tespit edildiği, meydana gelen hasar ile kaza arasında illiyet bağının bulunmaması halinde müvekkili sigorta şirketinin de sorumluluğunun olmayacağından bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”….Davanın KISMEN KABULÜNE, 120.495,00 TL maddi tazminatın 15.02.2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine….” şekinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davalı sigorta şirketi tarafından dava konusu trafik kazası ile davacı tarafa ait araçta meydana gelen hasarda uyumsuzluk iddiasının yerinde görülmediğini ve meydana gelen hasarın dava konusu trafik kazası ile uyumlu ve ilintili olduğunun isabetli bir şekilde tespit edildiğini, bununla beraber bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada sovtaj bedelinin %32 üzerinden oranlandığını ve hak kaybına yol açtığını, söz konusu sovtaj bedeli çok yüksek olmakla birlikte, piyasa rayiç değerlerini aştığını ve emsal mahkeme kararlarını da göz ardı ettiğini, davalı sigorta şirketinin müvekkiline kasko bedelini ödememesi nedeniyle müvekkilinin zor durumda kaldığını ve daha önceden dosyaya sunulan İzmir 13. Noterliği 28.06.2019 tarih ve 7883 yevmiye nolu “araç satış sözleşmesinde” görüleceği üzere pert-hurda aracın 30.000,00 TL’ye satıldığını, mahkemenin bu satış sözleşmesini değerlendirmemesi ve aracın daha düşük bir bedelle satılmış olmasının davalı tarafı bağlamayacağını düşünmesinin hakkaniyet ilkesiyle uyuşmadığını belirterek yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak sovdaj değerinin %20 üzerinden hesaplanması, 30.000,00 – 35.000,00 TL arasında bir değere karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın davacının belirttiği şekilde gerçekleştiğine dair dosya kapsamında hiçbir delil bulunmadığını, raporda belirtilenin aksine kazanın, davacının belirttiği şekilde gerçekleşmediğini, sigortalı aracın hasar boyutu ve şiddeti çok büyük olması çarptığı tabela direğinde ise hasarının çok az olmasının teknik ve bilimsel olarak örtüşmediğini, raporda hasar tutarına yönelik olarak da teknik hiçbir değerlendirmenin yer almadığını, aracın başka bir kazaya karışıp karışmadığının tespiti için araç üzerinde fiili ekspertiz yapılmasını talep ettiklerini, bilirkişi raporunda, kazanın oluş şekli dışında araç hasar tutarına ilişkin olarak da teknik inceleme yapılmadığını, raporda sadece ekspertiz raporuna yönelik tespitlere katıldığı şeklinde bir cümleyle görüş beyan edildiğini, bilirkişinin görevinin haricen alınan raporları inceleyerek görüş bildirmek olmadığını, teknik bir değerlendirme içermeyen, hatalı, dayanaktan yoksun ve subjektif olarak hazırlanan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, kaldı ki, bilirkişi tarafından doğru bir değerlendirme yapılabilmesi için araç üzerinde fiziki olarak incelemede bulunulması gerektiğini, bilirkişi raporunda aracın rayiç bedelinin ne şekilde belirlendiğinin anlaşılamadığını, raporda onarımın ekonomik olmadığı, pert-total işleminin uygulanması gerektiğinin belirlendiğini, bu kapsamda bilirkişilerce rayiç bedele ve sovtaja yönelik birtakım değerlendirmeler yapılmışsa da bu değerlendirmelerine dayanak verilerin raporda yer almadığını, gerekçesiz ve dayanaksız olarak belirlenen tazminat tutarının hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bilirkişilerce aracın kaza tarihindeki rayiç değerinin emsal piyasa fiyatları araştırılarak ve buna dair veriler belirtilerek rapor oluşturulmasını, sovtaj bedeline yönelik olarak aracın satılıp satılmadığının, satıldıysa hangi bedelden satışının yapıldığının tespitini, bu kapsamda sovtaj bedelinin belirlenmesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle itirazları doğrultusunda kapsamlı ve detaylı bir bilirkişi raporu tanzim edilmesi için dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdiini talep ettiklerini, ispat külfeti yer değiştirmiş olup, davacının iddialarını ispatlaması gerektiğini, açıklanan nedenlerle, dava konusu olayda ispat külfeti yer değiştirmiş olup, sigortalının iddialarını ispatlaması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden incelenerek hüküm kurulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tek taraflı trafik kazası sonucu oluşan hasar nedeni ile kasko sigorta poliçesi kapsamında hasar bedeli tazminatının sigortacı davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı; dosya kapsamında makina mühendisi ve sigorta konusunda uzman bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporu ve itiraz üzerine alınan ek raporda … plakalı davacıya ait aracın ön kısım kaporta, mekanik ve elektrik aksamlarında meydana gelen hasarların bahse konu trafik kazası ile uyumlu ve ilintili olduğunun tespit edildiği, bu şekilde kaza ile hasar arasında uygun illiyet bağı bulunduğu şeklinde raporda görüş bildirildiği; bilirkişi heyetine ait bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu; kaza tespit tutanağı aksi sabit oluncaya kadar geçerli bir resmi belge olup, tutanağın resmi görevlilerce düzenlendiğini, kaza tespit tutanağında sürücü beyanı yanında olay yerinin incelenerek olayın oluşunun tespit edilerek tutanağın düzenlendiğinin belirtildiği, dosya kapsamında kazanın kaza tespit tutanağında belirtildiğinden farklı şekilde gerçekleştiğini ve oluşan hasarın teminat dışı kaldığını ispata yarar bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2021 tarihli 2019/125 Esas ve 2021/379 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
Davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 210,55 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
Davalıdan alınması gereken 8.231,01 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.066,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 6.165,01 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/12/2023