Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/895
KARAR NO : 2023/2035
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2020 (Dava) – 11/03/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/239 Esas – 2021/237 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
BAM KARAR TARİHİ : 20/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/12/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2021 tarih ve 2020/239 Esas – 2021/237 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15.08.2018 tarihinde, …‘e ait ve sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, müvekkiline ait, … plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini ve olay yerinde trafik kazası tespit tutanağı tutulduğunu, müvekkili aracına zarar veren … plaka sayılı aracın 32734954 poliçe nolu ZMMS trafik poliçesini düzenleyen davalı … A.Ş’nin sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğunu, sebebiyet verdiği kaza neticesinde oluşan maddi zararlardan sorumlu olduğunu, … plaka sayılı aracın ZMMS trafik poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketi açısından zarar ve sigorta arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğunu, müvekkilin ait aracın Alman trafiğine kayıtlı olup, araçta kaza nedeniyle, Almanya’da ki … Araç Tekniği Mühendislik bürosu tarafından 30.10.2018 tarihli bilirkişi raporu ile araçta toplam hasar bedeli olarak KDV dahil 1.191,74-Euro tespit ettiğini, müvekkilinin daimi ikametgahın Almanya olması ve aracın Almanya plakalı olduğu dikkate alındığında müvekkilinin zararını gidermek için yabancı para Euro üzerinden harcama yapacağını, bu nedenle müvekkilin zararının tazmini de Euro üzerinden hesaplanma yapılması gerektiğini, sigorta şirketine 22.08.2019 tarihinde başvurulduğunu ve sigorta şirketinin 05.09.2019 tarihinde temerrüde düştüğünden temerrüd faizine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya dair her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, müvekkili aracında oluşan 1.191,74-Euro’nun maddi tazminatın temerrüd tarihi olan 05.09.2019 tarihinden itibaren başlayacak şekilde fiili ödeme tarihindeki T.C.M.B.Efektif satış kuru karşılığı TL olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı araç müvekkili şirket nezdinde 10484793 numaralı Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi ile 07.02.2018-2019 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin Karayolları Trafik Kanunun Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğu poliçe limitinin 36.000 TL ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, kabul anlamına gelmemekle davacının öncelikle kusur ve zarar olgularını ispat etmesi gerektiğini, MÖHUK m.34/1 hükmünde “Haksız fiilden doğan borçlar haksız fiilin işlendiği ülke hukukuna tâbidir.” denilmekte olup davacının zararının Türkiye koşullarına göre belirlenmesi gerektiğini savunarak, davayı kabul anlamında gelmemekle birlikte, taleplerin kısmen dahi kabulüne karar verilecek ise bakiye poliçe limitinin dikkate alınması ve gerçek hasar bedeli tespit edilerek bu bedelin Türk Lirası karşılığının tazminine karar verilmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince “…Davanın KISMEN KABULÜ ile 719,35-Euro maddi tazminatın davalı … A.Ş.’nin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihi olan 05/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasasının 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak değişken oranlı faiz ile birlikte fiili ödeme tarihindeki merkez bankası efektif satış kuru karşılığı Türk Lirasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemlerin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece yabancı plakalı araçlarda hasar miktarının ikamet ettiği ülke koşullarına göre belirlenmesi gerektiğinin açıklanmasına rağmen buna aykırı bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının yanlış olduğunu, hükme dayanak alınan 15/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda makine mühendisi bilirkişinin kendi uzmanlık alanını aşarak yasa ve içtihatlara aykırı şekilde rapor düzenlediğini, raporda onarımın faturalandırılmadığını, bu hususta belge sunulmadığını, bu nedenle Alman rayiç değerini göstermesi bakımından dosyaya sunulan raporun ve KDV’nin dikkate alınmadığının açıklandığını, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile belirlenen hasar miktarında kesintiye gidilmesini kabul etmediklerini, kazanı oluş şekli dikkate alındığında davalı sigortalısı aracın müvekkilinin yanında park halinde iken önce sol yandan müvekkilinin aracının sol çamurluğuna sonra sol tamponuna çarptığını, müvekkiline ait aracın onarımının Almanya’da yapılacağından hasar tesiptinde Alman rayiçleri ve standartlarının uygulanması gerektiğini, araç malikinin, aracını Türkiye’de veya ikamet ettiği ülkede tamir ettirmek konusunda seçimlik hakka sahip olduğunu, araç sahibinin bu seçimlik hakkını ikamet ettiği ülkede tamir ettirme yönünde kullanması durumunda, yurt dışı tamirine dair gerçek hasar bedelinin tespit edilerek bu bedelin TL karşılığının tazminine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece eksik inceleme yapılarak dosyanın karara çıkartıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun gerçek durumu yansıtmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; haksız fiilden doğan borçların haksız fiilin işlendiği ülke hukukuna tabi olduğunu, davacının, talebinin kanıtlar nitelikte hiç bir belge ibraz etmediğini, bu durumun sebepsiz zenginleşmeye sebep olduğunu, halihazırda onarılmış bir araç hakkında talep olunan bu talebin haksız olduğunu, davacı tarafından dosyaya sunulan fatura olmadığından KDV dahil ödeme yapılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, mağdur tarafından KDV’nin ödendiğinin yahut ödeneceğinin kanıtlanması gerektiğini, bu ispatında ancak fatura ibrazı ile mümkün olduğunu, fatura ibraz edilmeden aracın onarıldığı, KDV ödendiği dahi anlaşılmadığından KDV hariç hesaplama yapılması gerektiğini, davacı tarafça sunulan fatura bulunmadığından afaki olarak talep edilen parça ve işçilik bedelinin gerek mevzuat hükümlerine gerekse sigorta prensiplerine aykırı olduğunu, yerel mahkemenin eksik incelemede bulunduğunu, aksi kabul anlamına gelmemek üzere yeni bir rapor tanzim edilmesi gerektiğini, davaya konu hasara uğrayan aracın her ne kadar yurt dışı tescilli olduğu bilinse de tamirinin Almanya’da yapılmasının şart olmadığını, eğer orada yapıldı ise faturalarının mutlaka sunulması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle araçta oluşan maddi zararın karşı araç maliki ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısından tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
6100 sayılı HMK.’nun 341-(2) maddesinde; “miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK.’nun Ek 1. maddesi 1. fıkrasında; HMK.’nun “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların On Türk Lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; HMK.’nun “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2020 yılı için HMK.’nun 341-(2) maddesindeki kesinlik sınırı 5.390,00 TL olmuştur.
Davacı ve davalı yönünden kabul ve reddedilen kısımların dava tarihindeki kur üzerinden hesap edilmesi gerektiği nazara alınarak ( bkz. aynı yönde Yargıtay 11. HD, 16.11.2020 tarih ve 2020/862-5033 E. – K. ) davacı yönünden istinafa konu edilen kısmın 3.631,59 TL, davalı yönünden ise 5.530,15 TL olduğu anlaşılmakla, bu miktarlar karar tarihi itibarı ile HMK.’nun 341-(2) maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının altındadır. Bu durumda ilk derece mahkemesince verilen karar kesin niteliktedir.
Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi ise sonuca etkili değildir.
Buna göre; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Açıklanan nedenlerle; karar tarihi itibariyle miktar olarak kesin olan mahkeme kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK.’nun 341-(2) ve 346-(1) maddeleri gereğince ayrı ayrı USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf başvuru harcı ve istinaf karar harcının istek halinde talep edenlere iadesine,
3-İstinaf eden taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/1-b ve 362/1-a maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/12/2023