Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/848 E. 2023/2135 K. 28.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/848
KARAR NO : 2023/2135
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2021
NUMARASI : 2020/75 Esas – 2021/440 Karar
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/01/2020
BAM KARAR TARİHİ : 28/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2021 tarihli 2020/75 Esas ve 2021/440 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili bankanın …/… şubesi nezdinde imzaladığı 22.01.2018 tarihli 1.000.000,00-TL limitli genel kredi sözleşmesine istinaden ticari kredi kullandığını, banka alacağının ödenmemesi üzerine davalıya hesap kat ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İzmir 23. İcra Dairesinin 2019/8764 Esas sayılı takibine girişildiğini, davalının haksız borca itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, arabulucuya başvurularının sonuçsuz kaldığını, ihtarnameye konu esas alacağın 597.235,20-TL lik kısmının ipotek limiti düşüldükten sonraki bölümünün iş bu davaya konu takipte talep edildiğini, davaya konu alacağının bir kısmının ipotek ile temin edilmiş olup, tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile İzmir 20. İcra Dairesinin 2019/9248 Esas sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesine yönelik takip başlatıldığını, ipotekli taşınmazın satışının gerçekleştiğini, satış sonrası 150.000,00-TL üst sınır ipoteğinin ödenmiş olup, ödenmemiş bakiye borç miktarı bulunduğunu, davalının borca itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, davalının takip tarihi itibarı ile 597.235,20-TL tutarındaki borca itirazın iptali ile takibin devamı ile % 20 oranındaki inkar tazminatının davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı- alacaklı banka ile müvekkilinin arasında yapılan 22.01.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine bağlı olarak müvekkilinin ticari kredini kullandığını, müvekkilinin bu krediye ilişkin ödemelerini davacı-alacaklı bankaya yatırdığını, işbu ödemeye ilişkin dekont dilekçe ekinde sunulduğunu, ancak söz konusu kredi borcunun ödemediği iddiasıyla aleyhinde davalı banka tarafından dayanaksız olarak İzmir 23. İcra Dairesinin 2019/8764 Esas Sayılı dosyası üzerinden 708.892,55-TL asıl alacak, 27.378,47-TL muacceliyetten takip tarihine kadar yıllık %46,8 temerrüt faizi, 1.368,89-TL faizinin %5 gider vergisi ve 2.030,00-TL gayrinakit toplamı olmak üzere toplam 740.385,87-TL’lik icra takibinin başlatıldığını, müvekkilinin davacı bankaya borcu olduğunu kabul etmemekle birlikte iddia edilen miktar kadar borcu olmadığı için söz konusu icra dosyalarına itiraz etmiş bulunduğunu, takip çıkış miktarının 740.385,87-TL olmasına rağmen davanın harca esas değerinin 597.235,20-TL olduğunu, davacı tarafından müvekkilinin aleyhinde mahkeme nezdinde açılmış olan kısmi şekildeki itirazın iptali davası açılmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin davacıya borcu olduğunu kabul etmemekle birlikte müvekkilinin aleyhinde başlatılan İzmir 23. İcra Dairesinin 2019/8764 E., İzmir 20. İcra Dairesinin 2019/9248 E. ve İzmir 13. İcra Dairesinin 2019/12119 E. Sayılı dosyalarının ödeme emrindeki kalemlerin asıl alacak şeklinde yer alan miktarlarının hangi borçlara ilişin olduğu konusunda şüphe bulunması nedeniyle ödeme emirlerindeki bu açıklamasız şekilde yer alan alacak kalemlerinin miktarlarının hukuki dayanağının davacı bankaya somut deliller sunmak suretiyle açıklattırılmasının gerektiğini, davacı banka tarafından müvekkilinin aleyhinde açılan icra takiplerinin tahsilde tekerrür oluşturmamasını ve müvekkilinin davalı bankaya iddia edilen kadar borcu olmadığının ispatı için müvekkilinin davacı banka nezdindeki hesaplarının tümünün ve muhasebe evraklarının incelenmesinin gerektiğini, dosya kapsamında düzenlenecek bilirkişi raporunda tahsilde tekerrür hususlarının dikkate alınmasını, ödenmiş olan borca istinaden yapılan icra takibine itirazı haklı olup,  takibinde haksız ve kötüniyetli olan alacaklı-davacının mesnetsiz davasının reddi ile % 20 kötüniyet tazminatı istemek zorunluluğunun doğduğunu, aksi kanaatteyse davacı bankaya icra dosyalarındaki alacakların hukuki dayanaklarının açıklattırılmasından sonra tahsilde tekerrür olmaması için müvekkili ile davacı banka arasında görülmekte olan İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2019/9248 E. Sayılı, İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2019/12119 E. Sayılı, İzmir 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1124 E. Sayılı, İzmit 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1052 E. Sayılı ve İzmir 5. Tüketici Mahkemesi’nin 2019/532 E. Sayılı dosyalarının celbedilmesini ve akabinde bilirkişi tarafından hesaplama yapılmasını, açıklanan nedenlerle, müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu kısmi itirazın iptali davasının reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…davanın kısmen kabulüne, İzmir 23. İcra Dairesi’nin 2019/8764 esas sayılı takibinde davalının borca itirazının kısmen iptaline, 708.208,96-TL asıl alacak, 22.249,47-TL işlemiş faiz, 1.112,48-TL BSMV ve 715,96-TL ihtar gideri olmak üzere toplam 732.286,87-TL nakdi borçtan 150.000,00-TL ipotek bedelinin düşülmesi ile kalan 582.286,87-TL nakdi alacağın tahsili bakımından takibin devamına, hüküm altına alınan asıl alacağın 485.363,16-TL’lik kısmına takip tarihinden itibaren yıllık %46,80 oranında 111.872,04-TL’lik kredi kartı ve KMH’den kaynaklanan borca takip tarihinden itibaren 5464 sayılı yasanın 26.3 maddesi gereğince TCMB tebliğleriyle belirlenen yıllık 31,80 oranında temerrüt faizi uygulanmasına, takip tarihinden itibaren işleyecek faiz üzerinden %5 BSMV’nin icra müdürlüğünce hesaplanıp tahsiline, 2.030,00-TL gayri nakdi alacağın icra veznesinde depo edilmek üzere tahsili bakımından davalının itirazının iptaline, fazlaya dair itirazın iptali isteminin reddine, hüküm altına alınan alacağın %20’si oranındaki 116.457,37-TL inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine, bu borca mahsuben borçlulardan …’ın alacaklı bankaya yaptığı 21/01/2020 tarihindeki 12.000,00-TL’nin, 20/02/2020 tarihindeki 13.452,90-TL’nin, 20/03/2020 tarihindeki 13.452,90-TL’nin, 21/04/2020 tarihindeki 12.452,00-TL’nin, 21/05/2020 tarihindeki 12.452,00-TL’nin, 23/06/2020 tarihindeki 12.452,00-TL’nin, 21/07/2020 tarihindeki 12.452,00-TL’nin, 24/08/2020 tarihindeki 12.452,00-TL’nin, 21/09/2020 tarihindeki 12.452,00-TL’nin, 21/10/2020 tarihindeki 12.452,00-TL’nin, 20/11/2020 tarihindeki 12.452,00-TL’nin, 21/12/2020 tarihindeki 12.452,00-TL’nin, 21/01/2021 tarihindeki 12.452,00-TL’nin, 22/02/2021 tarihindeki 12.452,00-TL ödemelerin ve aynı kişinin alacaklı ile yaptığı protokol kapsamında yapacağı ödemelerin icra müdürlüğünce hesaplanacak (davalı borcu) borçtan mahsubuna, …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankaya her hangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin, davacı banka ile ticari ilişkilerinin devamı süresince çeşitli tarihlerde ödemelerde bulunduğunu ve ilişki gereği doğan borcun müvekkili tarafından ödendiğini, ancak bu durum, takip öncesi ödemeler mahkeme tarafından dikkate alınmadan hüküm kurulmuş olup bu kararın usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, kararın kaldırılarak, davanın 313.016,15-TL yönünden reddine karar verilmesinin gerektiğini, mahkeme kararında bu tutar bakımından davanın reddi yönünde hüküm kurulmaması nedeniyle işbu dosya açısından müvekkilinin aleyhine daha fazla vekalet ücretine hükmedildiğini, icra dosyasında da müvekkilinin ödemesi gerekenden fazla masraf ile avukatlık ücreti ortaya çıkarak bu bedellere ilişkin de mükerrer ödemeye sebebiyet verildiğini, dava dışı …’ın protokol gereği ödemede bulunmaması halinde dava dışı … hakkında davacının işlem yapma yetkisi bulunduğundan söz konusu protokol gereği hesaplanan tutar bakımından davanın reddedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dışı … tarafından yapılan mart, nisan ve mayıs 2021 ödemelerine ilişkin dekontlar dosyaya sunulmuş olmasına rağmen, mahkemece verilen kararda sözü edilen taahhüt gereği yapılan üç aya ilişkin ödemeye hiç değinilmediğini, mahkeme tarafından business kredi kartı ve KMH asıl alacağına %31.80 oranında temerrüt faizi uygulanmasının gerektiğini, fakat taksitli ve teminat kredilerine sözleşmedeki %46.80 fahiş faiz miktarının uygulanabileceğinin sebep ve gerekçesi açıklanmamış olup davalı tarafça da anlaşılamadığını, dava konusu kredi sözleşmesi kapsamında uygulanan %46,8’lik faiz oranı müvekkili ile davacı banka arasında imzalanan sözleşmedeki dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, davacı fahiş miktarda, hayatın olağan akışına ve dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde faiz uygulamasına giderek müvekkilinin mağduriyetine sebep olduğunu, bu nedenle bütün kredi borçları için resmi gazetede yayımlanan TCMB tebliğlerine uygun bir akdi ve temerrüt faiz oranının uygulanması gerektiğini, mahkeme kararında dava konusu sözleşmedeki kredi hesaplarının riske girmesi sonucu davacı banka tarafından hesabın kat edilerek ihtarname gönderildiğini ve davalının 21.05.2019 tarihi itibarı ile temerrüde düştüğünün ifade edildiğini, dava konusu Genel Kredi Sözleşmesinin genel işlem şartı niteliğindeki 13. maddesinde sözleşmede yazan adresin kanuni ikametgah sayıldığını, bildirilen bu adrese yapılacak her türlü tebligatın geçerli olacağı hususunun yer aldığını, mahkemece, müvekkilinin aleyhine alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmişse de aleyhte kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkemece likit olmayan alacak için müvekkilinin aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, asıl alacak tutarı dikkate alınarak hesaplanması gereken tazminatın yanlış hesaplanması sonucu müvekkilinin aleyhine daha fazla hükmedilen tazminat tutarı bakımından da mahkeme kararının ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK nun 67. Maddesi uyarınca genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu icra takibinin dayanağı davacı banka ile davalı … arasında 22/01/2018 tarihli ve 1.000.000,00-TL bedelli genel kredi sözleşmesi olup, dava dışı kefil anılan sözleşmeyi 300.000,00 TL limitle imzalamıştır. Davacı banka, davalının kredi ödemelerini geciktirmesi üzerine kat ihtarını davalının sözleşmedeki adresine göndermiş ancak tebligat bila tebliğ iade olmuştur. Bunun üzerine davacı alacaklının, davaya konu icra takibini başlattığı, davalıya ödeme emrinin 03/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve davalının 10/07/2019 tarihinde süresi içinde itiraz ettiği, eldeki davanın ise 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
İlk derece mahkemesince; bankacı bilirkişi …’den alınan 07/12/2020 havale tarihli bilirkişi raporu hükme dayanak yapılmıştır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olmasına, davalının hüküm altına alınan alacaktan sorumlu olmasına, davacı alacaklı bankanın kefil …’ın sorumluluğunu 313.000,95- TL ile takip talebinde sınırlı tutmasına, genel kredi sözleşmesinin 11. Maddesinde, davalının, davacı bankanın en yüksek kredi faiz oranına bu oranın %30 ilavesi sureti ile bulunacak oran üzerinden temerrüt faizini ödeyeceğini kabul etmesine, davalının tacir olup, basiretli iş adamı gibi davranma zorunluluğu altında bulunmasına, mahkemece hüküm altına alınan tutardan %20′ si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının doğru olmasına göre, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2021 tarihli, 2020/75 Esas ve 2021/440 Karar sayılı kararının kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Davalıdan alınması gereken 39.776,02-TL istinaf karar harcından, başlangıçta alınan 9.944,00-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 29.832,02-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)Davalı tarafından yatırılan 162,10-TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir olarak kaydına,
c)Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
3-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi nezdinde TEMYİZ yasa yolu açık üzere 28/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi