Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/844 E. 2022/1921 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/844
KARAR NO : 2022/1921

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2019 (Dava) – 30/12/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/954 Esas – 2020/647 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 14/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/12/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/12/2020 tarihli ve 2019/954 Esas – 2020/647 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili banka arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalı …’ un bu sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığını,… nolu kredinin … kefaleti ile kullandırılan kredi olduğunu, kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek davalılara ihtarnamenin tebliğ edildiğini, ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması üzerine icra takibine geçildiğini, davalıların itirazı nedeniyle takibin durduğunu, icra takibinde talep edilen faiz ve faiz oranlarının kanuna ve sözleşmeye uygun olup davalıların itirazlarının haksız olduğunu bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; takip dosyasında davalı şirketin 1.926.429,30-TL’ den sorumlu olduğu belirtilmesine rağmen dava dilekçesinde … nolu kredinin kredi … kapsamında kefilliği bulunduğundan tüm borçtan sorumlu olduğu belirtilerek 6.826.429,30-TL üzerinden takibin devamının istendiğini, bu iddianın takip talebiyle bağlılık ilkesine, yasaya ve usule aykırı olduğunu, takipte gösterilen sözleşmelerin dışında yeni sözleşme sunulmasına muvafakat etmediklerini ve alacağın tamamından müvekkili şirketin sorumlu olduğuna ilişkin inceleme yapılmasını kabul etmediklerini, ayrıca müvekkili şirkete ait 4.900.000-TL değerinde taşınmazın ipotek ile teminat altına alındığını, öncelikle ipoteğe başvurulması ilkesi gereği daha fazla talepte bulunulmasının açıkça yasaya ve usule aykırı olduğunu, müvekkillerinin davacı tarafa dava konusu borçlarının bulunmadığını, hesap kat ihtarına yasal süresinde itiraz edildiğini, bu nedenle muaccel hale gelmiş bir borç bulunmadığını, müvekkili davalı …’ un kefaletinin geçerli olmadığını, eşinin izninin alınmadığı gibi, kefalet sözleşmesinin gerekli şartları da taşımadığını, müvekkilinin temerrüde düşürülmeden faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili davalı …’a hesap kat ihtarının tebliğ edilmediğini, bu nedenle işlemiş faizin talep edilemeyeceğini, sözleşmelerin her bir sayfasında müvekkillerinin imzasının bulunmadığını, sayfaların değiştirilmiş veya tahrif edilmiş olabileceği de dikkate alınarak faiz oranları ve tek tarafın ticari defterlerinin kanıt olarak kabul edileceği hükmünün dikkate alınmasının mümkün olmadığını, müvekkili davalı şirkete ait defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelenmesi yapılması gerektiğini bildirmiş, davanın reddine, davacı tarafın kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…1-Davanın davalı şirket yönünden kabulü ve davalı … yönünden KISMEN KABULÜ ile; Davaya konu İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1876 sayılı dosyasında davalı şirketin borca ve ferilerine ilişkin itirazının iptali davalı …’ un itirazının kısmen iptali ile; Takibin davalı şirket yönünden 1.926.429,30-TL asıl alacak ve ferileri yönünden, Davalı … yönünden 5.667.331,81-TL asıl alacak, 378.248,59-TL işlemiş faiz, 53.701,67-TL BSMV olmak üzere toplam 6.099.282,07-TL alacak ile, İşleyecek faiz için her iki davalı yönünden hükmedilen asıl alacaklar için yıllık %40 oranında TCMB faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişken oranlarda temerrüd faizi ve faizin %5’i oranındaki gider vergisi üzerinden devamına,
2-Davanın davalı … yönünden KISMEN REDDİ ile; Davacı tarafın fazlaya ilişkin 3,74-TL asıl alacak ve 31.358,39-TL işlemiş faizden oluşan toplam 31.362,14 -TL alacak isteminin reddine,
3-Hükmedilen 6.795.067,17-TL toplam alacağın %20’si oranındaki 1.359.013,43 -TL icra inkar tazminatının davalı şirketin hükmedilen 1.926.429,30-TL alacak yönünden sorumlunun bulunduğu dikkate alınarak bu alacağın %20’si oranındaki 385.285,86-TL’lik bölümünden sorumlu olmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı – borçluların itirazlarının haksız ve dayanaksız olduğunun yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda ortaya çıktığını, ancak yerel mahkemenin müvekkili bankanın işlemiş faiz talebi yönünden hataya düşülerek, müvekkili bankanın takip talebindeki işlemiş faiz içindeki akdi faiz tutarını, talep bulunmadığı iddiasıyla değerlendirme dışı tutarak, davanın faiz alacağı yönünden kısmen kabulüne karar verildiğini, yerel mahkemenin bu yöndeki kararının, müvekkili banka ile davalılar arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine, banka defter ve kayıtlarına ve yasal mevzuata açıkça aykırı olduğunu, davalı borçluların, müvekkili bankadan kullandıkları kredileri süresinde ödemediklerini, 02/05/2018 tarihinde temerrüte düştüklerini, takip talebinde talep edilen işlemiş faiz alacağının imzalanan tüm sözleşmeler gereği ödenmeyen son taksit tutarından itibaren işleyen tüm faiz alacaklarını kapsadığını, müvekkili bankanın akdi faiz talep etmediği yönünde bir beyanı olmamasına rağmen mahkeme ve bilirkişi tarafından niyet okunarak talep edilen işlemiş faiz içinde akdi faiz bulunmadığı yönündeki hesaplamanın esas alınarak karar tesis edildiğini, müvekkili bankanın işlemiş faiz oranını %40 olarak belirterek talep etmiş olması, talebinin içeriğinin sadece temerrüt faizini kapsadığı anlamını taşınmadığını, müvekkili bankanın kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine konu raporda, müvekkili bankanın işlemiş faiz talebinin hem akdi faiz hem de temerrüt faizinin kapsadığı yönünden incelemenin yerel mahkeme tarafından hükme esas alınmaması gerektiğini, davacının talebinde faiz oranının rakamsal olarak belirtmişse, bu oranı geçmemek kaydıyla, mevzuata göre istenebilecek faize hükmedilmesi gerektiğini, istenilen işlemiş faizin de söz konusu oran geçilmemek kaydıyla hesaplanması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki olması nedeniyle bir takım düzeltmeler yapıldığını, hüküm kısmının davaya konu icra dosyasına ilişkin dosya numarasının hatalı olduğunu, bu hususun düzeltilmesi gerektiğini, akdi ilişki incelenmesi ve kredi sözleşmesi bakımından sözleşmenin ayrıntılı ve kapsamlı olması, her sayfada imza veya paraf bulunmaması, davacı tarafça tek taraflı olarak sunulan kredi sözleşmesine ilişkin müvekkili şirketin imzası bulunmayan sayfalardaki hükümlere dayanılarak yapılan hesaplamanın, özellikle taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olması nedeniyle hatalı olduğunu, yerel mahkemece bu hususta sözleşmede sadece davacı bankanın kayıtlarının esas alınacağına ilişkin hüküm bulunduğu belirtilmiş ve bu itirazlarının kabul edilmediğini, sözleşmede müvekkili şirketin 20 ve 21. sayfasında, diğer müvekkili …’in sadece 22. sayfada imzası bulunduğu tespit edilmekle diğer sayfalarda imza olmadığının belirtildiğini, bu durumda müvekkilleri bağlayıcı nitelikte olacak faiz oranlarının tespit edildiği sayfaların müvekkilleri tarafından imzalanmadığı için iş sözleşmenin bankaca tek taraflı olarak sunulan belge ile ispatının mümkün olmadığını, yerel mahkemece itirazları dikkate alınmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, açık itirazlarına rağmen sadece karşı tarafça sunulan imzasız belgelerin müvekkillerini bağlamasının mümkün olmadığını, davacı tarafça imzasız işlemiş ve işleyecek faiz oranlarına tekabül edecek tek taraflı hükümlerini kabul etmediklerini, bilirkişi raporunda müvekkilinin sözleşme örneğini ibraz etmesi gerektiğinin belirtilmesine rağmen davasını ispatlayacak olan davacı tarafın müvekkili tarafından imzalamadığı tek taraflı belgelerine dayanılarak hesaplama yapılmasını kabul etmediklerini, taraflar arasındaki sözleşmede yüksek faiz oranları hususunda anlaşma yapılmadığını, bu nedenle müvekkili tarafından imzalanmayan sözleşmenin diğer sayfalarında yer alan aleyhe hükümlerin hem hesap kat ihtarına hem de ödeme emrine itirazları dikkate alınarak değerlendirmeye alınmaksızın yasal faiz oranları ile hesaplama yapılması gerektiğini, sözleşmede belirtilen faiz oranlarını imzası bulunmayan sayfalar bulunması nedeniyle kabul etmediklerini belirterek yerel mahkeme kararının kısmen reddine kısmının kaldırılarak davanın reddine ve %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş ise de, yerel mahkemenin 27/05/2021 tarihli ek kararı ile; “Davalı ….Şti ve … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun gerekli harç ve gider avansının 1 haftalık kesin süre içerisinde yatırılmadığı anlaşıldığından HMK.344.maddesi gereğince İSTİNAF BAŞVURUSUNUN REDDİNE, Kararın istinaf eden davalı ….Şti ve … vekili vekiline tebliğine…” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davacının davalılar aleyhine İzmir 20. İcra Müdürlüğü’ nün 2019/11876 sayılı dosyasında icra takibi yaptığı, davalıların itirazı üzerine takibin durmasına karar verildiği ve davacının itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Davalılar vekilinin icra dosyasına 29/11/2022 tarihinde dilekçe sunarak, dosyadaki itirazlarından vazgeçtiklerini beyan ettiği görülmüştür. Ayrıca, istinaf tarihinden sonra dosyamıza sunduğu 29/11/2022 tarihli yazılı beyanında ” ……davaya konu İzmir 20. İcra Müdürlüğü 2019/11876 E. sayılı dosyaya yapmış olduğumuz itirazdan vazgeçiyoruz. Bu yönde İcra Müdürlüğüne itirazdan vazgeçme dilekçemiz sunulmuş olmakla, işbu dava konusuz kalmıştır. Yargılama giderleri ve vekalet ücreti talebimiz bulunmamaktadır. Bu nedenle davanını konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesini talep ediyoruz….” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bu itibarla, davacının istinaf itirazlarının kabulü ile kararın kaldırılarak, davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla; yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından ve esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının yargılama gideri, vekalet ücreti ve icra inkar tazminatı talebi bulunmadığına yönelik açık bir beyanı bulunmadığından ve davacı dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğundan davacı lehine yargılama gideri, vekalet ücreti ve icra inkar tazminatı hükmedilmesine yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile; İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/12/2020 tarihli ve 2019/954 Esas – 2020/647 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
1-Dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Takip konusu kesinleşen alacağın %20′ si oranında hesaplanan 1.365.285,86-TL icra inkar tazmminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca, peşin alınan 82.446,20 TL harçtan, alınması gereken 80,70-TL karar harcının mahsubu ile bakiye 82.365,50 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan 44,40-TL başvurma harcı, 80,70 TL karar harcı, 38,00-TL iki adet tebligat gideri, 36,00-TL müzekkere gidiş-dönüş ücreti, 49,50-TL dokuz adet elektronik tebligat gideri ile 850,00-TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.098,60-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacı yararına Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 306.264,29 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa resen iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
B-İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-İstinaf başvurusu sırasında, davacıdan alınan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafça yapılan 162,10 TL istinaf başvuru harcı, posta ve tebligat gideri 27,50 TL olmak üzere toplam 189,60 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
5-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/12/2022