Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/843 E. 2023/1944 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/843
KARAR NO : 2023/1944

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2021
NUMARASI : 2020/141 Esas – 2021/102 Karar
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 28/10/2019
BAM KARAR TARİHİ : 07/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2021 tarihli 2020/141 Esas ve 2021/102 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin 2007 veya 2009 yıllarında davalı bankanın, dava dışı …’e kullandırdığı krediye kefil olduklarını, kefalet sözleşmesi ile davacılardan boş teminat senedi alındığını, gününde kredinin ödendiğini, asıl borcun ödenmiş olması sebebiyle kefillerin sorumluluğunun sona erdiğini, davalı banka tarafından müvekkilleri aleyhine İzmir 7. İcra Dairesinin 2019/12868 Esas sayılı dosyasında icra takibine konu yapılan 08/12/2009 keşide tarihli 10/09/2019 ödeme tarihli 100.000-TL bedelli bono nedeni ile borçlu olmadıklarının tespitine ve bu senedin iptaline, davalı banka kötü niyetli olduğundan %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya ve takibe konu bononun teminat senedi olduğu hususunun davacılarca ispatı gerektiğini, davacıların takibe konu senetteki imzaya itiraz etmediklerini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…davanın kabulü ile, davacıların İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2019/12868 esas sayılı takip dosyası ve bu dosyanın dayanağı 08/12/2019 keşide tarihli, 10/09/2019 ödeme tarihli 100.000 TL bedelli bono nedeniyle davalıya borçlu bulunmadığının tespitine, asıl alacak miktarı olan 100.000 TL’nin %20 ‘si oranında 20.000 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacılar tarafından düzenlenen ve dava dışı … tarafından ciro edilerek borçlarının ödenmesi amacıyla müvekkili bankaya vermiş olduğu bononun, bu aşamada, kredi/ler ile ilişkilendirilmesi, bir nevi teminat olarak verildiği şeklindeki iddialarına hukuki değer atfeden mahkeme kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, mahkeme tarafından teminat senedi olduğuna dair hiçbir emare içermeyen dava konusu senedin teminat senedi olduğuna hükmedilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, senedin teminat senedi olduğunu iddia eden tarafın ispat külfeti altında olduğunu ve iddiasını yazılı delille ispat etmek zorunda olduğunu, davacı/ borçlular tarafından takip dayanağı bonodaki imzaların inkâr edilmediğini, dava dilekçesinden de anlaşıldığı üzere bilakis bonoyu imzaladıklarını ikrar ettiklerini, gerek bu suretle gerekse de ayrıca borçlu olduklarını ikrar ettikleri hususunun dava dilekçesinden açıkça anlaşıldığını, dosyada eksik inceleme ile hüküm verilmiş olduğunu, davalı tarafça bilirkişi raporuna itiraz edildiğini, fakat dosyada yeniden bilirkişi incelemesinin yapılmadığını, rapora itirazının adeta yok sayıldığını, izah edilen sebeplerle kabul etmedikleri gibi bir de kötüniyet tazminatına hükmedildiğini, davalı müvekkili bankanın burada kötü niyetli olduğundan bahsedilemeyeceğini, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK nun 72/3 maddesi uyarınca bonoya dayalı başlatılan icra takibi nedeniyle menfi tespit (borçlu olunmadığının tespiti) ve kötü niyet tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından
istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu icra takibine dayanak bononun, dava dışı … ile davalı banka arasında akdedilen 05/11/2009 tarihli genel kredi sözleşmesine konu kredilerin teminatı olarak verildiği dosya kapsamındaki delillerden anlaşılmaktadır.
1-Bu durumda davaya konu bononun teminat fonksiyonunu devam ettirip ettirmediği veya ettiriyor ise ne kadar miktar yönünden teminat fonksiyonunun devam ettiğinin tespiti gerekir.( Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 2017/4756 E, 2019/3354 K sayılı ilamı aynı doğrultudadır).
Davalı … bank Genel Müdürlüğü’nün 23.12.2019 tarihli yazısından davacı …’ın son olarak 24.07.2012 tarihinde borcunu ödediği ve bu tarihten sonra hiçbir kredi kullanımı olmadığı; davacı …’ın ise son olarak 16.07.2019 tarihinde borcunu ödediği ve bu tarihten sonra kredi kullanımı olmadığı, dava dışı …’in 29/08/2019 tarihli ve 06/11/2009 tarihli olmak üzere toplam 118.774,70 TL borcunun bulunduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından, davaya konu bononun davacılar tarafından dava dışı …’in imzaladığı 05/11/2009 tarihli genel kredi sözleşmesine kefil olmaları sebebi ile teminat amacıyla bononun geçerlilik unsurları tamamlanmadan borcun teminatı olarak verildiği, takibe konu senedin davalı banka tarafından unsurları tamamlanarak, davaya konu icra takibine konu edildiği, dolayısı teminat senedi vasfını yitirdiği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince davacının menfi tespit isteminin kabulüne ilişkin kararda bir isabetsizlik görülmemiş, davalı banka vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
2-Takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunan İİK’nın 67/2. maddesi, ” Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre ret veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edilir.” hükmünü içermektedir.
İİK’nın 67/2. madde hükmündeki düzenlemeye göre, borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına; alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde ise istem varsa, borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir. İşbu tazminata hükmedilmesi için takibin haksız olması tek başına yeterli olmayıp, ayrıca alacaklının takibi başlatmakta kötüniyetli olması da gerekmektedir. Alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için de, takibin haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. Bu hususun ispat yükü de, davacı borçlulardadır. (Bkz. Prof. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, sayfa 173 vd.)
Somut olayda; takip tarihinde davalının, davacılar aleyhine icra takibini kötüniyetli olarak başlattığının kabulü mümkün olmadığından mahkemece, kötüniyet tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ne var ki; yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının kabulü ile kararın anılan yönden HMK nın 353/1-b/2 maddesi uyarınca kaldırılması gerekmiş ve dairemizce aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜNE; İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2021 tarihli ve 2020/141 Esas – 2021/102 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Davanın KABULÜ ile, davacıların İzmir 7. İcra Dairesinin 2019/12868 esas sayılı takip dosyası ve bu dosyanın dayanağı 08/12/2019 keşide tarihli, 10/09/2019 ödeme tarihli 100.000,00- TL bedelli bono nedeniyle davalıya borçlu bulunmadığının TESPİTİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davacılar yararına kötüniyet tazminatı takdirine yer olmadığına,
3-Davacılar yargılama sırasında kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT tarifesi uyarınca hesaplanan nispi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinin altında kaldığından 17.900,00- TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara eşit olarak verilmesine,
4-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 6.952,44- TL harçtan, peşin olarak alınan 1.708,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.244,44- TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir olarak kaydına,
5-7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14 maddesi gereğince ilerde haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320.00 TL zorunlu Arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 1.708,00 TL tamamlama harcı, 19,20 TL posta masrafı, 60,50 TL elektronik tebligat ve 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplamda 2.447‬,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacılara eşit olarak verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
B)İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-a)İstinaf başvurusu sırasında, davalıdan alınan 1.707,75-TL istinaf nispi karar ve ilam harcının istek halinde iadesine,
b)İstinaf incelemesi esnasında davalı yanca yatırılan 162,10-TL istinaf kanun yolu başvuru harcının, hazineye gelir olarak kaydına,
c)İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 162,10-TL istinaf başvuru harcının davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
2-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf eden ilgilisine iadesine,
4-Kararın temyiz kanun yoluna tabi olmaması nedeniyle HMK nın 359/4 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 07/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.