Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/836 E. 2023/2015 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/836
KARAR NO : 2023/2015

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2015 (Asıl Dava) – 18/12/2020 (Karar)
NUMARASI : 2015/540 Esas – 2020/688 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan)

BİRLEŞEN İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2019/1020 ESAS SAYILI DAVASINDA;
TARİHİ : 04.07.2019 (Birleşen Dava) – 18/12/2020 (Karar)
DAVA : Maddi Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 20/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/12/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/540 Esas-2020/688 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
ASIL DAVA:
Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde özetle; 23.01.2014 gecesi, davalılardan … Şti.’ne ait … plakalı yolcu otobüsü sürücüsü olan davalı …’nun, asıl işvereni davalı … Müdürlüğü ve taşeronu ise davalı … Şti olan kar temizleme aracının (grayderin) sürücüsü davalı …’ın kullandığı gerydere çarpmasıyla meydana gelen trafik kazasında, otobüste yolcu konumundaki beyin ve sinir cerrahisi uzmanı Opr. Dr. …’nin hayatını kaybettiğini, davacılar vekilinin aynı zamanda kardeşi olduğunu, diğer davacılardan …’nin de …’nin annesi, …’nin ise ağabeyi olduğunu, aynı trafik kazasında henüz 7 yaşında olan davadışı … ile 15 yaşında olan …’nun da hayatlarını kaybettiklerini, ayrıca kaza nedeniyle 12 kişinin de yaralandığını, Bayburt Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2014/13 Esas sayı ile kamu davası açıldığını, sürücü sanıklardan asli derecede kusurlu bulunan (Adli Tıp Kurumu Başkanlığı İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenmiş olan bilirkişi raporu ile ek bilirkişi raporu uyarınca) …’nun 5 yıl hapis cezası ile cezalandırıldığını, tali derecede kusurlu bulunan diğer sürücü sanık …’ın ise 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırıldığını, temyiz incelemesinin halen devam ettiğini, işbu davanın, kazada asli kusurlu olan … plakalı otobüsün sürücüsü olan …’na, bahse konu aracın maliki … Şti’ne ve otobüsün zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortasını yapan … Sigorta AŞ’ne, ayrıca tali kusurlu bulunan … plakalı kar temizleme aracının (grayderin) sürücüsü …’a, kar temizleme aracının maliki alt işveren konumundaki … Şti’ne ve asıl işvereni konumundaki … Müdürlüğü’ne yönelttiklerini, davaya konu destekten yoksun kalma ve manevi tazminat alacaklarının, kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiklerini, ancak davalılardan … Sigorta AŞ’ne yalnızca sigorta poliçesi kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı yönünden davalarını yönelttiklerini, Karayolu Taşıma Kanunu’nun 19/3.maddesinde; “Meydana gelen zarar öncelikle taşımacının sorumluluk sigortasından karşılanır. Bu sorumluluk sigortası ile karşılanmayan zararlar için 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre yapılması zorunlu olan mali sorumluluk sigortasına müracaat edilir” denilmiş olduğundan, otobüsün karayolu motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapan … Sigorta AŞ’ne karşı dava haklarını saklı tuttuklarını, kazanın meydana gelmesinde müteveffa …’nin kusuru bulunmadığından müşterek ve müteselsil sorumluluk hükümleri uyarınca kusur incelemesi yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmesini, anneleri davacı …’nin küçük evladını kaybetmenin acısı ile karşı karşıya kaldığını, başarılı bir beyin ve sinir cerrahi uzmanı olan Opr. Dr. … yaşasaydı annesine yaşamı boyunca büyük bir destek olacağını, uzun bir eğitim süreci ile başarılı bir beyin ve sinir cerrahi uzmanı olan …’nin hayattan koparılışının aynı zamanda toplumsal bir kayıp olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla alacakları belirli hale geldiğinde artırılmak üzere (HMK m.107), davacılardan … için 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 250.000,00 TL manevi tazminat, … için 100.000,00 TL manevi tazminat, asaleten kendisi için de 100.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 460.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminatın davalılardan kaza tarihi olan 23.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketi … Sigorta AŞ yönünden destekten yoksun kalma tazminatının teminat limitleri dahilinde) tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırım dilekçesi ile anne için destekten yoksun kalma tazminat istemini 513.137,96-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
BİRLEŞEN DAVA:
Davacı … vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; 23.01.2014 gecesi, … plakalı yolcu otobüsü ile … plakalı kar temizleme aracının meydana getirdiği trafik kazası sonucunda hayatını kaybeden yolculardan beyin ve sinir cerrahisi uzmanı Opr. Dr. …’nin mirasçılık belgesinin sunulu olduğunu, bahse konusu trafik kazası nedeniyle kendi adına asaleten, annesi … ile kardeşi … adına vekaleten açmış olduğu maddi ve manevi tazminat istemli tazminat davasının halen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2015/540 Esas sayı ile derdest olduğunu, davalı … Sigorta AŞ’nin sözü edilen davada ihbar olunan olduğunu, bahse konu tazminat davasının kazaya karışan … plakalı otobüsün “zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası”nı yapan … Sigorta AŞ’ne yönetildiğini, işbu davanın davalısı olan ve kazaya karışan … plakalı otobüsün “karayolları motorlu araçlar zorunlu mali mesuliyet sigortacısı” olan davalı … Sigorta AŞ’ne karşı başvuru haklarını da o davada saklı tuttuklarını, 2015/540 Esas sayılı dava dosyasında düzenlenmiş olan 23.02.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda davacılardan …’nin destekten yoksun kalma tazminatının 513.137,96 TL olarak hesaplandığını, karayolu zorunlu taşımacılık sigortacısı … Sigorta AŞ’nin %85 kusuruna isabet eden kısım 436.167,27 TL ise de verilen teminat limiti 268.000,00 TL olduğundan, 268.000,00 TL maddi tazminatın gideriminden sorumlu olduğunu, sözü edilen ek bilirkişi raporunda … plakalı otobüsün ZMM-Trafik sigortasının … Sigorta AŞ tarafından yapıldığı ve teminat limitinin ölüm halinde 268.000,00 TL olduğu, ancak davada taraf olmadığının da belirtildiğini, Karayolu Taşıma Kanunu’nun 19/3.maddesinde; “Meydana gelen zarar öncelikle taşımacının sorumluluk sigortasından karşılanır. Bu sorumluluk sigortası ile karşılanmayan zarar için 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre yapılması zorunlu olan mali sorumluluk sigortasına müracaat edilir” denilmiş olduğundan … Sigorta AŞ tarafından yapılmış olan zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası ile karşılanmayan maddi tazminat (destekten yoksun kalma tazminatı) alacağı (168.167,27 TL)’nın da kaza tarihi olan 23.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili için işbu davayı açmanın zorunlu olduğunu, bu davayı açmadan önce davalı … Sigorta AŞ’nin mail adresine e-mail gönderildiğini, ancak “yapabileceğimiz bir işlem yok” şeklinde cevap verildiğini, arabuluculuk sürecinde de anlaşma sağlanamadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/540 Esas sayılı dava dosyasında davacılardan … için hesabı yapılmış olan destekten yoksun kalma tazminatının 168.167,27 TL’sinin davalı … Sigorta AŞ’den kaza tarihi olan 23.01.2014′ den itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsiline, işbu davanın İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/540 Esas sayılı davası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı … Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; ölümlü kazanın Bayburt ili’nin Karayolları 10. Bölge (Trabzon) Müdürlüğü’nün sorumluluk sahasında olduğu da dikkate alınırsa kazanın vuku bulduğu yer Bayburt ili olduğundan yetkisizlik itirazlarının bulunduğunu, meydana gelen kazada idarenin kusuru olmadığı gibi dava konusu taleplerin de zaman aşımına uğradığını, ayrıca müvekkili idare ile yüklenici arasında imzalanan sözleşmenin bir istisna sözleşmesi olduğunu, asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığı gibi bu sözleşme gereğince, iş ve işçilerle ile ilgili her türlü yükümlülüğün, sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu, müvekkili idarenin meydana gelen kaza nedeniyle sorumlu tutulmasının yasa gereği mümkün olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin kazanın meydana gelmiş olduğu Bayburt ya da müvekkili firmanın yerleşim yeri olan Iğdır Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, Bayburt Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/13 Esas – 2014/80 Karar sayılı kararı ile sürücü …’nun asli kusurlu olduğu gerekçesiyle 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini, dosyanın Yargıtay incelemesinde olduğunu, kaza sebebi ile sorumluluğu bulunan birden çok kişi olduğunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu Yönetmeliğindeki; “yolcuların seyahat esnasında emniyet kemerlerini takmaları bir zorunluluktur” gerçeğinin de göz önünde bulundurulmasını, anılan davacı trafikzede tarafın da tâli kusurları bulunduğunu, böyle bir olayda kemersizlikten dolayı, sağa doğru savrulmalarıyla hasarlarının bu kadar fazla olduğunu, davayı kabul etmemekle birlikte, davacıların acılarını paylaştıklarını ve üzüntülerini anladıklarını, bu olayda müvekkili şirket aracının sürücüsünün kusursuz olduğunu, müvekkili şirketin de ticari prestijinin, müşteri/yolcu potansiyelinin zarar gördüğünü, olayda ağır kusurlu olan kişilerin Karayolları, anılan kar temizliğini de ihale ettikleri taşeron firma ve greyderi kullanan ve çok acemi olduğu ispatlı sürücüsü … olduğunu düşündüklerini, eksik inceleme ile özellikle taraflı olan bilirkişi ve uzman raporları neticesinde, asli kusurun müvekkiline izafe edilmiş olmasını kabul etmediklerini, ceza yargısının sonucunun bekletici mesele yapılmasını, müvekkili şirketin … plakalı aracının … Sigorta tarafından ferdi koltuk sigortası ile sigortalı da olduğunu ve davacıların aracın koltuk sigortasından ayrıca 175.000,00 TL tazminat aldıklarını, bu davada talep edilen tazminatın zenginleşmeye yönelik olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından zorunlu karayolu taşımacılık sigorta poliçesi ile sigortalandığını, poliçe teminatının ancak yolcu olarak taşınan biletli yolcuları kapsadığını, öncelikle araçta biletli yolcu olduğunun ispatlanması gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçedeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, sigortalı araca atfedilen kusurun kabulünün mümkün olmadığını, kusur durumunun tespiti için dosyanın bu konuda uzman öğretim görevlilerinden oluşacak bir bilirkişi heyetine yahut Adli Tıp Kurum Trafik İhtisas Kurulu’na sevki gerektiğini, destek iddialarının kanıtlanması gerektiğini, sosyal güvenlik kuruluşlarından herhangi bir ödeme alınıp alınmadığının da tespitini talep ettiklerini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin kazanın meydana gelmiş olduğu Bayburt ya da Iğdır Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, yine görevli mahkemenin de asliye hukuk mahkemesi olduğunu, Bayburt Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı açık bir şekilde hukuka ve gerçek oluşa aykırı olduğundan kesinleşinceye kadar kusurlu görülmesinin mümkün olmadığını, iddiaların tamamının gerçek dışı olduğunu, mahkemenin ceza yargısı sonucunu bekletici mesele yapmasını, tacir olmadığı halde davacıların ticari temerrüt faizi talebinin de hukuki temelden yoksun olduğunu, tazminatın müteselsilen ve müştereken talep edilmesinin isabetli olmadığını, … Müdürlüğü’nün asli kusurlu olmasına rağmen, bahsi geçen ceza dosyasında, ilgili kuruma kusur atfedilmemiş olmasının anlaşılır olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … Şti ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin asli kusurlu gibi gösterildiğini ve diğer davalıyla aynı kefeye konulduklarını, bu durumun müvekkillerini ziyadesiyle rahatsız ettiğini, bilirkişi raporları incelendiğinde müvekkilleri …’ın alt derecede tali kusurlu olduğu, diğer müvekkilinin ise kusursuz sorumlu olduğunun görüleceğini, öncelikle yetkisizlik itirazlarını sunduklarını, zira üzücü olayın meydana geldiği yerin Bayburt ili olduğunu, davalılardan … Turizmin merkezinin Iğdır ili olduğunu, Bayburt veya Iğdır’da ikame olunması gereken davanın İzmir ilinde ikame edilmesine itiraz ettiklerini, müvekkilleri …’ın kazanın meydana gelmemesi için her türlü önlemi aldığını, bu üzücü olayın otobüs şoförü olan diğer davalının ağır kusuru dolayısıyla meydana geldiğini, müteveffa ve diğer yolcuların kaza anındaki durumlarının da araştırılması gerektiğini, olay esnasında hiçbir yolcunun emniyet kemerinin takılı olmadığının tespit edildiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davaya cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “….Yolcuların uğradığı bedeni zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörülmeyip, sıralı bir sorumluluk düzenlendiği, yolcunun uğradığı bedeni zararlar, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğunun doğmayacağı, ancak limit aşımı durumunda sırasıyla zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacılarının sorumluluğunun söz konusu olacağı, somut olayda da; asıl davada ve birleşen davada davacılar vekilinin tazminatın davalı … Sigorta A.Ş.’nin poliçe teminat limitini aşan kısmının birleşen davada davalı … Sigorta A.Ş.’den istediği, kazanın, davalı taşeron şirketin kar küreme aracı sürücüsü ile davalı otobüs sürücüsünün karıştığı bir kaza olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 66. maddesindeki ‘adam çalıştıranın sorumluluğu’ hükmü çerçevesinde davalı … Müdürlüğü’nün ve davalı … Şti.’nin sorumluluğunun söz konusu olduğu, davalı sürücülerin sorumluluğunun ise haksız fiil sorumluluğu olduğu, dinlenen tanık anlatımları ve müteveffa …’nin kazada yola savrulduğu hususu dikkate alındığında, kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olmadığı kanaatine varılmış ise de, yolcu otobüslerinin tüm koltuklarında emniyet kemeri bulundurulması ve kullanılması zorunluluğuna ilişkin KTK Yönetmeliği’nin 150. maddesinin değişik 2. fıkrası, dava konusu kazadan sonra 19/02/2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup, kaza tarihinde böyle bir zorunluluk bulunmadığından, tazminat miktarından müterafık kusur indirimi yapılmadığı, toplanan deliller, aldırılan ve benimsenen bilirkişi raporları ile tüm dosya içeriğine göre; dava konusu kazanın oluşuna davalı sürücü …’nun %85 oranında asli kusuru ile, davalı sürücü …’ın ise %15 oranında tali kusuru ile sebebiyet verdikleri, kazada davacıların murisinin vefat ettiği ve davacı annesinin onun maddi desteğinden yoksun kaldığı, doktorluk mesleğini yürüten müteveffanın kazancının kaza tarihi itibariyle asgari ücretin 8,25 katına isabet ettiği, kaza nedeniyle davacılara yapılmış herhangi bir ödeme bulunmadığı, davacı …’nin destek zararının 513.137,96 TL olduğu, davalı … Sigorta A.Ş.’nin poliçe ile verilen teminatın limitinin 268.000,00 TL olması nedeniyle bu davalının zararın 268.000,00 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumluluğu bulunduğu, diğer davalıların ise 513.137,96 TL tutarındaki destek zararının tamamından sorumlu oldukları, birleşen davada kazaya karışan otobüsün trafik poliçesini düzenleyen davalı … Sigorta A.Ş’nin ise meydana gelen zararın zorunlu taşımacılık sigorta teminatlarının üzerinde kalan kısmından kaza tarihi itibariyle geçerli olan kişi başına teminat limiti olan 268.000,00 TL ile sınırlı olarak sorumlu olduğu, davacının birleşen davada davalı trafik sigortacısından 168.167,27 TL destekten yoksun kalma tazminatı isteğinde bulunduğu, bu isteğin zorunlu taşımacılık sigorta teminatlarının üzerinde kalan kısmın ve teminat limitinin içerisinde kaldığı anlaşıldığından, asıl ve birleşen davada maddi tazminat isteğinin kabulüne karar verildiği, davacılar vekilinin manevi tazminat isteğine gelince; dava konusu kazanın oluş şekli, etkenleri ve özellikleri, kazadaki kusur durumu, kazanın gerçekleştiği tarih, bu süreçte davacıların çektiği sıkıntılar, yaşları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kazada başka kişirlerin de yaralanmış ve ölmüş bulunmaları, bu kişiler tarafından da aynı sorumlular hakkında açılmış muhtemel davaların bulunması gibi hususlar göz önüne alındığında davacılardan … için 200.000-TL, diğer davacılar için ise ayrı ayrı 70.000,00’er TL manevi tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete uygun düşeceği kanaatine varıldığından, davacılar vekilinin davalı … Sigorta A.Ş. dışındaki diğer davalılar hakkındaki manevi tazminat isteğinin bu miktarlar üzerinden kısmen kabulüne karar verildiği, sonuç olarak; ASIL DAVADA VE BİRLEŞEN DAVADA DAVACI …’NİN DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI İSTEĞİNİN KABULÜ İLE, 513.137,96 TL destekten yoksun kalma tazminatının (davalı … Sigorta A.Ş.’nin bu miktarın teminat limiti olan 268.000,00 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması, birleşen davada davalı … Sigorta A.Ş’nin ise bu miktarın 168.167,27 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) asıl davada davalı … Sigorta A.Ş. yönünden asıl dava tarihi olan 30/04/2015 tarihinden itibaren, birleşen davada davalı … Sigorta A.Ş. yönünden birleşen dava tarihi olan 04/07/2019 tarihinden itibaren, asıl davada diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 23/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’ye verilmesine, asıl davada tüm davacıların davalı … Sigorta A.Ş. hakkındaki manevi tazminat isteklerinin REDDİNE, asıl davada davacı …’nin diğer davalılar hakkındaki manevi tazminat isteğinin KISMEN KABULÜ ile, 200.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 23/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar …, … Şti., …, … Şti. ve … Müdürlüğü’nden müştereken ve müteselsilen alınarak, bu davacıya verilmesine, asıl davada davacı …’nin diğer davalılar hakkındaki manevi tazminat isteğinin KISMEN KABULÜ ile, 70.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 23/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar …, … Şti., …, … Şti. ve … Müdürlüğü’nden müştereken ve müteselsilen alınarak, bu davacıya verilmesine, asıl davada davacı …’un diğer davalılar hakkındaki manevi tazminat isteğinin KISMEN KABULÜ ile, 70.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 23/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar …, … Şti., …, … Şti. ve … Müdürlüğü’nden müştereken ve müteselsilen alınarak, bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine…. ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Asıl davada davalı … Müdürlüğü vekili tarafından, “…..Huzurdaki dosyaya sundukları yetki itirazının yerinde görülmeyerek davanın hükme bağlandığını, davada görevli mahkemenin kazanın meydana geldiği Bayburt Mahkemeleri olduğunu, huzurdaki kararın öncelikle bu yönüyle incelenmesini talep ettiklerini, müvekkili idare yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemenin kar temizleme aracı sürücüsü …’ın çalıştığı … Şti ile müvekkili idare arasındaki hukuki ilişkiyi TBK’nın 66’ncı maddesi doğrultusunda adam çalıştıranın sorumluluğu olarak değerlendirip müvekkili idarenin sorumluluğuna hükmettiğini, yapılan değerlendirmeyi kabul etmelerinin mümkün olmadığını, davalı şirket … Şti adam çalıştıranın sorumluluğundan sorumlu tutulabilecek ise de, müvekkili idare ile yüklenici firma arasında imzalanan sözleşme incelendiğinde bahsedilen sözleşmenin bir eser sözleşmesi olduğunun görüleceğini, müvekkili idare ile yüklenici firma arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığını, davanın bu yönüyle de reddi gerektiğini, kazada asli kusurlu sürücünün hız sınırları dâhilinde, hava ve yol koşullarını ve trafik işaret ve levhalarını dikkate alarak seyretmesi durumunda kazanın oluşumunu önlemesi mümkün iken, dikkatsiz ve tedbirsiz seyretmesine bağlı olarak söz konusu trafik kazasının meydana geldiğini, Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasının; ‘İdare kendi işlem ve eylemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür.’ hükmüne amir olduğunu, Anayasa’nın bu hükmü karşısında müvekkili idarenin kendi eylemlerinden doğmamış zararlardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, bahsettikleri hususun, Bayburt Ağır Ceza Mahkemesi’nce aldırılan raporda, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nce alınan raporda ve huzurdaki dava dosyasında alınan kusur raporunda da sabit olduğunu, alınan raporlarda dava dışı sürücüler …’nun asli derecede, …’ın tali derecede kusurlu olduklarının belirtildiğini, müvekkili idarenin hizmet kusuru ya da ihmalinden kaynaklanan herhangi bir değerlendirmeye yer verilmediğini, kaza ile müvekkili idare arasında illiyet bağı bulunmadığı açıkken, davanın kabulü yoluna gidilmesinin hukuka aykırı olduğunu…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkin, birleşen dava ise aynı kazadan dolayı ZMM sigortacısından bakiye destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı asıl dava davalısı … l Müdürlüğü vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, Zorunlu Karayolu Taşımacılığı Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortacı, poliçede belirtilen motorlu taşıtta seyahat eden yolcuların, duraklamalar da dahil olmak üzere, kalkış noktasından varış noktasına kadar geçecek süre içinde meydana gelebilecek bir kaza sonucu bedeni zarara uğraması halinde, sigortalının 10/07/2003 tarih ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Yasasından doğan sorumluluğunu poliçede yazılı limitlere kadar sigorta örtüsüne almaktadır. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 4925 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca taşımacılar, yolcuya gelebilecek bedeni zararlar için bu Yasanın 17. maddesinde düzenlenen sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadırlar. Aynı Yasanın 19/son ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B/8. maddeleri hükümlerine göre meydana gelen zarar öncelikle taşımacının sorumluluk sigortasından karşılanır. Ancak, bu sigortanın hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde teminatların üzerinde kalan kısmı için; sırasıyla Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurulur. Bahse konu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu, yolcuların uğradığı zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş, sıralı bir sorumluluk düzenlemiştir. Başka bir anlatımla, yolcunun uğradığı bedeni zararlar, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise, bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu doğmayacaktır. Ancak, bu sigortanın yapılmamış olması, kaza tarihinde süresinin dolması ya da sigorta yapılmış ancak limitin aşılmış olması durumunda ise sırasıyla zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacılarının sorumluluğu söz konusu olacaktır. Kısacası, sıralı sorumluluk ilkesi gereğince trafik (ZMMS) sigortacısına ancak Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası limitinin üzerinde bir zararın tespiti halinde limitin üzerinde kalan kısım yönünden başvurulabilecek olup, somut uyuşmazlıkta da asıl dava ile birleşen dava arasındaki durum budur.
Ferdi kaza sigortaları ise, can sigortası türlerinden olup meblağ sigortası olması itibariyle de ölüm halinde limit kadar olmak üzere maktu; yaralanma hâlinde yapılan tedavi giderleri bakımından buna ilişkin limiti geçmemek üzere ve yapılan harcama kadar nispi; sürekli sakatlık halinde ise, sakat kalma oranı ve sakatlığın derecesine göre limitin belli oranı olmak üzere sigorta bedelinin ödenmesini gerektirir. Uyuşmazlık halinde bu yönlerin ispatlanması yeterli olup gerçek zararın hesaplatılmasına girişilmeksizin, tespit edilecek bu miktarların aynen ödenmesi gerekmektedir. Bu nedenle poliçeye istinaden yapılan ödemenin, tazminat hesabından indirilmemesi gerekir. Somut davada davadışı … Sigorta AŞ. tarafından yapıldığı iddia edilen 175.000-TL ödemenin işbu dava bakımından dikkate alınmamasında da açıklanan nedenlerle bir isabetsizlik yoktur.
İstinafa yalnızca … Müdürlüğü’nün, yukarıda yazılı istinaf sebepleriyle geldiği gözetilerek ve HMK 355.madde de gözönünde bulundurularak yapılan değerlendirmede; öncelikle davalı … Müdürlüğü vekilinin yetki itirazının kabulü mümkün görülmemiştir. Zira, yerel mahkeme kararında da açıkça belirtildiği üzere gerek zarar gören davacıların bir kısmının ikametgahı ve gerekse de davalılar arasındaki sigorta şirketinin bölge temsilciliğinin bulunduğu yer olması hasebiyle İzmir Mahkemeleri somut uyuşmazlık bakımından yetkilidir.
Yine, anılan davalı vekilinin, diğer davalı … Şti ile aralarındaki ilişkinin alt yüklenici- asıl işveren ilişkisi değil, eser sözleşmesi olduğuna dair itirazı ve kazada kusurun yalnızca otobüs sürücüsünde olup müvekkiline kusur ve sorumluluk yüklenemeyeceğine dair itirazlarının da; davalının kar temizleme aracının işleteni sıfatının yanısıra, adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında da sorumluluğu bulunmasına, taşeronluk ilişkisinin kendi iç ilişkilerindeki rücu konusunda etkili olmakla birlikte, davacılara karşı ileri sürülemeyecek olmasına, davalının müteselsil sorumlulardan biri olmasına göre, yerinde görülmemiştir. Ayrıca, ceza davası dosyasında cezaların şahsiliği ilkesi gereğince yalnızca sürücülere karşı dava açılmış olması ve bu nedenle alınan raporlarda bu kişilerin sorumluluklarının değerlendirilmiş olmasına göre, buradan yola çıkılarak davalı … Müdürlüğünün kazadan dolayı hukuki sorumluluğu bulunmadığı sonucuna varılamayacağı açık olmakla, bu itirazın da kabulü mümkün görülmemiştir.
Somut uyuşmazlık müterafik kusur bakımından re’sen değerlendirildiğinde; müteveffanın otobüs dışında bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut olayda dosya kapsamında mevcut tanık ifadelerinde aynı otobüste yolculuk yaptıklarının ve bazı koltukların emniyet kemerlerinin bozuk olduğunun beyan edilmesi, davalı tarafça da araç içerisindeki yolculara emniyet kemerlerini takmaları konusunda etkin bir uyarıda bulunma sorumluluğunun yerine getirilmediğinin beyan edilmesi hususları gözetilerek, mahkemece gerekçesi de açıklanarak müterafik kusur indirimi uygulanmamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacılar vekilinin karardan sonra tavzih talebinde bulunduğu, davalı … Sigorta AŞ’den manevi tazminat talep etmedikleri hususu dava dilekçesinde açıkça belirtildiği halde, hükmün 2 nolu bendinde böyle bir talepleri varmış gibi bu taleplerinin reddine karar verilmesi ve ardından da aynı nedenle hükmün 18-19-20.maddelerinde aleyhlerine herbir davacı için vekalet ücreti yüklenmesinin hatalı olduğu, ayrıca davayı asaleten kendi adına takip etmesinden dolayı hükmün 17.fıkrasında kendisi lehine vekalet ücreti verilmesinin de hatalı olduğuna dair beyanları doğrultusunda mahkemece, karardaki bu hataların düzeltilmiş olduğu, tavzihli karar tebliğlerine rağmen bu hususlarda davalıların herhangi bir istinaf istemi olmadığı görülmekle, bu husus da karar kaldırma nedeni olarak görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; asıl dava davalısı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Asıl dava davalısı … Müdürlüğü vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/540 Esas – 2020/688 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; asıl dava davalısı … Müdürlüğü harçtan muaf olup istinaf harcı yatırmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Asıl dava davalısı … Müdürlüğü tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/12/2023