Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/790
KARAR NO : 2023/1893
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2017 (Dava) – 23/02/2021 (Karar)
NUMARASI : 2017/87 Esas – 2021/134 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 06/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/12/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2021 tarihli, 2017/87 Esas ve 2021/134 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalının, müvekkilinin 02.08.2012 tarihinde devrettiği … Ltd. Şti. adlı şirkette … adı ile faaliyet göstermeye devam ettiğini, müvekkilinin şirketini davalı tarafa devrederken tüm borçları davalı tarafa ait olmak üzere devrettiğini, yapı denetim şirketlerinde olması gereken asgari personeller; inşaat mühendisi, mimar, elektrik mühendisi, makine mühendisi ve inşaat mühendisi olup, bu durumu göz önünde bulunduran …nin, … Ltd Şti bünyesinde bulunan bu 5 personeli yeni personel bulunana kadar çalıştırmak istediğini, ancak bu çalışanlara ait maaş bedellerinin Ağustos ayı içerisinde daha sonradan müvekkiline ödenmek vaadiyle müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin Ağustos ayı personel ücreti olarak inşaat mühendisine 600,00 TL’yi, mimara 1.000,00 TL’yi, elektrik mühendisine 1.000,00 TL’yi Ziraat Bankası aracılığıyla yatırdığını, 1 inşaat mühendisine ise 1.000,00 TL elden ödeme yaptığını, ayrıca proje ve uygulama denetçisi makine mühendisi olarak müvekkili de fiilen çalıştığı için 1.000,00 TL kendisine ait maaş alacağının bulunduğunu, zira müvekkilinin 02.08.2012 tarihinde şirketi devrettiğini, ancak …nde 12.09.2012 tarihine kadar fiilen çalıştığını, ayrıca davalı şirket Eylül ayı içerisinde yeni bir inşaat mühendisi bulamadığı için … bünyesinde çalışan inşaat mühendisinin bu ay içerisinde de çalıştığını ve aylık ücreti olan 1.000,00 TL’nin de müvekkili tarafından elden ödendiğini, açıklanan hususlar doğrultusunda müvekkilinin davalı şirketten 5.600,00 TL alacağı olduğunu, müvekkilinin borçlu şirket ile irtibata geçtiğini, ancak herhangi bir sonuç alamadığını, mağdur olmamak adına İzmir 24. Noterliği 24.03.2014 tarihli ihtarnameyi borçlu şirkete gönderdiğini, ancak bir kez daha sonuç alamadığını, müvekkilinin davaya konu İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2014/6082 sayılı takibi başlattığını, ancak davalı şirketin itiraz ettiğini belirterek, davalı borçlunun İzmir 5. İcra Müdürlüğü 2014/6082 sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davacı …’a ait yapı denetim şirketini devraldığını, devir işlemi sonrası da kendi çekirdek kadrosunu kurup yapı denetim faaliyetlerine başladığını, davacının iddia ettiği gibi devam eden işi devralmadığını, bu nedenle devir sonrası davacının personeline veya denetim ekibine ihtiyacı olmadığını, davacının 2012 yılında zaten zarar eden şirketini devrettiğini, devir sonrası aylardır ödeyemediği çalışan maaşlarının bir kısmını müvekkiline ödetmeye çalıştığını, dekontlarda görüleceği üzere ödeme tarihlerinin 2012 yılı Ağustos ayı olduğunu ve devir işleminin 02.08.2012 tarihinde yapıldığını, işçilerin ücretleri çalıştıkları aydan sonraki aybaşında ödenmekle davacının ödediğini iddia ettiği ücretlerin Temmuz 2012 ücretleri olduğunu, bunun dışında devir sonrası davacının Eylül 2012’de yaptığı ödemelerin muhtemelen çalışanlarına eksik ödediği ücretlerin bakiyesi olduğunu, davacının, kendi çalışanlarının ücretini hakkaniyete aykırı bir şekilde müvekkili şirkete yansıtmaya çalıştığını, devir işlemi sonrası davacının hiçbir çalışanının fiilen müvekkili şirkette 1 gün dahi çalışmadığını, ödediği tutarları kötü niyetli şekilde müvekkilinden tahsil etmeye çalışan davacının davasının reddi gerektiğini beyanla, haksız davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyetli takip tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacı tarafça davacı şirketin hissedarı olduğu … Ltd. Şti’nin davalı şirkete devri sonrası davalı şirketin kendi çalışanlarını belirleyinceye kadarki sürede dava dışı devredilen şirketin çalışanlarının davalı şirket nezdinde çalışan olarak gösterilmesi konusunda taraflar arasında anlaşmaya varıldığı ve davacı tarafından davalı şirket adına dava dışı çalışanların 1 aylık ücretlerinin davacı tarafından yatırıldığının iddia edildiği ve bu bedelin davalıdan tahsili istemi ile başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali istemi ile işbu davanın açıldığı, davacı tarafça her ne kadar davalı şirket adına kendisi tarafından yatırılan bedellerin iadesi gerektiği iddiasında bulunulmuş ise de, bu konuda tarafların anlaştıklarını gösterir herhangi bir kayıt veya belgenin dosya içinde bulunmadığı, davacı tarafından yapılan ödemelerin hangi döneme ilişkin olduğunun açıkça belli olmadığı, yapılan havalelerin ücret veya başka bir sebep ile yapıldığını gösterir kaydın sunulan belgelerde gösterilmediği, bu hali ile davacının iddia ettiği sebep ile davalı taraftan alacaklı olduğu hususunu ispatlar nitelikte delillerin tespit edilemediği ve davanın bu nedenlerle reddine karar verilmesi gerektiği, davalı tarafça her ne kadar kötü niyet tazminatı isteminde bulunulmuş ise de davanın açılması ve devamında davacının dava açma kastı ve yapılan işlemler dikkate alındığında kötü niyet tazminatı isteminin kabulünü gerektirir herhangi bir hususun tespit edilemediği, bu nedenle kötü niyet tazminatı isteminin de reddi gerektiği, ancak kısa kararda bu hususa değinilmediği, bu nedenle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği kuralına göre hüküm fıkrasında herhangi bir değişiklik yapılmadığı anlaşılmakla; DAVANIN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “…Müvekkilinin hisse devri yaptıktan sonra herhangi bir sorumluluğu bulunmadığının TTK 573/2.maddenin amir hükmü gereği olduğunu, dolayısıyla kendisinin herhangi bir borcu kalmamasına rağmen müvekkilinden ödemede bulunmasının beklenemeyeceğini, nitekim dosyaya mübrez tüm ödeme havale dekontları incelendiğinde gönderilen bedellerin aynı tarihlerde olduğu, açıklamalarda … adına hareketle ödeme yapıldığı, gönderilen bedellerin, havale alanların tam olarak ücretlerine tekabül ettiğinin görüldüğünü, nitekim dava dosyasında dinlenen tanıkların bu hususları doğrulayarak, devralan şirket tarafından ağustos maaşı ödenmeyince müvekkilinin ödediğini beyan ettiklerini, müvekkili ile davalı şirket arasında ağustos ayı maaş ödemeleri konusunda anlaşma bulunmasına rağmen bu anlaşmanın inkar edilmesinin kötü niyetli olup davalı şirketin bu maaş ödemelerinden vekaletsiz iş görme hükümlerine göre de sorumluluğunun bulunduğunu, müvekkilinin personelin almakta olduğu ücretleri devralan şirkete bildirdiğini, devralan tarafın bu şartları kabul ettiğini, ancak personeli hiç tanımaması ve bilgilerinin kendisinde bulunmaması nedeni ile bir sorun yaşanmaması adına daha sonra kendisine ödenmek üzere müvekkilinden bu ödemeleri yapması ricasında bulunduklarını, müvekkilinin personelin maaşlarını bir kısmı elden bir kısmı banka kanalı ile olmak üzere ödediğini, fakat devralan tarafın daha sonra yapılan bu ödemelerin müvekkiline iadesini yapmadığını, bu ödemelerin tamamının devir tarihinden sonra olduğunu, yapılan tüm ödemelerin ‘… adına’ açıklamasıyla yapıldığı hususunun dekontlar ile sabit olduğunu…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, devredilen şirketteki çalışanların maaşlarının devir sonrasında da devreden tarafından ödenmeye devam edildiği iddiasıyla bu bedelin iadesi için yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacının sahibi olduğu “… Limited Şirketi”ni devrettiği ve devir sonrası davalı şirketin faaliyete devam ettiği taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Bununla birlikte, davacı, devirden sonraki bir kısım Ağustos ve Eylül maaşlarını da gerek banka havalesi ve gerekse elden kendisinin ödediğini, sözlü olarak davalı taraf ile bu yönde anlaştıkları halde, ödediği bedelin kendisine iade edilmediğini ileri sürmüş, davalı ise iddiaların doğru olmadığını, davacının zarar ettiğinden devrettiği şirket çalışanlarına önceden kalan borçlarına dair yaptığı ödemelerinin müvekkilinden talep edilemeyeceğini savunmuştur.
Davacı toplamda 5.600-TL’nin iade edilmesi gerektiğini iddia etmiş, buna yönelik birtakım dekontlar ve tanık isimleri belirtmiş olup, dekontlarda “… Adına” şeklindeki açıklamadan başka, borcun sebebine, tarihine vs. dair hiçbir açıklama bulunmadığı görüldüğü gibi, kaldı ki, davadışı 3.kişilere gönderdiği tek taraflı para havalesi yoluyla davalı şirketi aralarında bu yönde bir anlaşmayı ispat etmeksizin sorumluluk altına sokması da mümkün değildir. Bilindiği üzere, havale mevcut borcun tediyesi olup, davacı ile davadışı işçiler arasındaki banka havalesi ödemelerinin davalı adına davacı tarafça ödendiği sunulan bu deliller ile ispatlanabilmiş değildir. Miktar itibariyle tanık ile ispat da mümkün görülmemiştir. Bu nedenlerle, bu hususlardaki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Bununla birlikte, davacı delilleri arasında açıkça “yemin” deliline de dayanmış olup, mahkemece davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılmaksızın davanın ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın eksik incelemeden dolayı kaldırılması gerekmiştir.
Ayrıca, dava dilekçesinde harca esas değer olarak takipteki asıl alacak tutarı olan 5.600-TL gösterilmiş olup, işlemiş faiziyle takip toplam bedelinin 6.783,47-TL olmasına ve tüm itirazın iptalinin istenmiş olmasına göre, takip toplam tutarı üzerinden harç ikmal edilerek yargılamaya devam olunması gerekirken, eksik harçla yargılama yapılması da yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/87 Esas – 2021/134 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 95,64 TL istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/12/2023