Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/784 E. 2023/1885 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/784
KARAR NO : 2023/1885

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2016 (Dava) – 21/01/2021 (Karar)
NUMARASI : 2016/796 Esas – 2021/47 Karar

DAVA : Tazminat ( Bakiye Hasar Bedeli)

BAM KARAR TARİHİ : 30/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/01/2021 tarihli 2016/796 Esas ve 2021/47 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin maliki olarak bulunduğu … Mah. … Sk. No:… Çeşme İzmir adresinde bulunan konutun davalı sigorta şirketince konut sigortası poliçesi ile sigortalandığını, sigortalı konutta 14.03.2016 tarihinde su basması nedeniyle oluşan hasar nedeniyle davalı sigorta şirketine süresi içinde başvuruda bulunulduğunu, davalı sigorta şirketinin yaptığı ekspertiz çalışmaları sonucunda su basması nedeniyle konutta oluşan hasarın 27.015,00-TL bedelle giderilebileceğinden bahisle müvekkili şirkete bu bedeli ödemeyi önerdiğini, müvekkili şirketin de fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ödemenin yapılmasını kabul ettiğini, ancak müvekkili şirketin konuttaki hasarın giderilmesi için malzeme ve işçilik olarak 50.626,00-TL harcadığını, açıkladığı nedenlerle oluşan hasar bedelini karşılık eksik olarak ödenen 23.611,00-TL maddi zarara ilişkin tazminatın hasar tarihi olan 14.03.2016 tarihinden itibaren en yüksek iskonto faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirkete ait taşınmazda meydana gelen su basması olayı sonucu oluşan hasarın müvekkili şirkete ihbarı üzerine eksper görevlendirildiğini ve 27.015,00-TL zarar tespit edildiğini, müvekkili şirketin tespit edilen hasar bedelinin tamamını ödeyerek poliçeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun davalı tarafın gerçek zararı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın kime, ne kadar ödeme yaptığı ya da ne kadar fatura temin ettiğinin ödenecek tazminata etkisinin olmadığını, açıkladığı nedenlerle davalı sigorta şirketinin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiş olmasından dolayı haksız açılan davanın reddini, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”… 31.08.2015 / 2016 tarihlerini kapsayan 197834708 numaralı ve “ Konut sigortası “ isimli poliçe ile davacı şirketin sigortalandığı, Yangın, Bina, ev eşyası ,Nakit para, Sözleşme ve Ek sözleşme teminat kapsamındaki sözleşme maddeleri dahili su 368.250,00, fırtına 368.250,00, sel su baskını 368.250,00 olarak gösterildiği, olay tarihi 14.03.2016 olup zarar adresi de poliçedeki adres ile aynı olduğu, dolayısıyla sigorta süresi içinde ve risk adresinde olayın meydana geldiği anlaşılmaktadır. Sigorta Poliçesindeki İkamet şartına İlişkin muafiyet klozunun bulunduğu, sigorta ettirilen yerin yerlerin aralıksız 90 günden uzun bir süre boyunca kimsenin yaşamadığının tespiti halinde yakın sebebi buna bağlı olan ve-veya bu sebeple ağırlaştırıldığı tespit edilen dahili su ve fırtına hasarlarında, hasarın % 25 ‘i oranında muafiyet uygulanacağının anlaşıldığı, talimat mahkemesince dinlenen tanık beyanlarında su baskının dolayısıyla hasarın geç fark edildiği, bunun nedeninin taşınmazın yazlık olması ve kışın kullanılmaması olduğunun sabit olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle sözleşmedeki aralıksız 90 günden fazla boş bırakılma şartının gerçekleşeceği ve böylelikle %25 oranında muafiyet uygulanması gerekeceğine mahkememizce kanaat getirilmiştir. Bilirkişi kök ve ek raporundaki meydana gelen hasar bedeli toplamı 33.600,00 TL olarak belirlendiği, davalı sigorta şirketi tarafından 27.015 TL ödeme yapılmış olması sigorta şirketi tarafından bakiye hasar bedeline %25 oranda muafiyet uygulandığında davacının bakiye alacağı kalmadığı anlaşıldığından…” gerekçesiyle; ”…Davacının davasının REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece kararın gerekçesi ile delillerin takdirinde hataya düşüldüğünü, talimat mahkemesince yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen tutanak ve raporlarda dinlenen tanıklardan … ‘ın beyanında, “… Konutu su basmasının, su basmasından 1 ay sonra fark edildiğini, konutun sürekli çalışan bir bahçıvanının bulunduğunun…” belirtildiğini, 90 günlük sürenin dolmamış olduğunun açıkça ortaya konulmuş olmasına rağmen, tanığın konutun kış aylarında sürekli kullanılmadığı şeklindeki beyandaki sürekli ifadesinin yanlış anlandırılması sonucunda, konut sakinlerinin kış aylarında, birkaç haftada bir de olsa hafta sonları konuta gidip kaldıkları gerçeğinin ne yazık ki dikkate alınmadığını, sigorta eksperi bilirkişi … tarafından düzenlenen 30.07.2017 tarihli kök raporun son parargafında “… Konutun İzmir merkeze 85 km ve yakın mesafede bulunması, konutun kış mevsiminde zaman zaman kontrolünü ve konutta yaşanılmasını mümkün kılmaktadır. ” şeklindeki haklı ve doğru tespitinin de delillerin tespitinde isabetli davranılmadığının açık göstergesi olduğunu, esasen İzmir’de İkamet edip, Çeşme İlçesi’nde yazlık konutu olanların hemen hemen tamamına yakınının kış aylarında da hafta sonlarını anılan konutlarında geçirdiklerinin herkes tarafından bilinen bir gerçek olduğunu, Mahkemece talimatla yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleri sonucunda hem kök, hem de ek raporda müvekkilin davalı sigorta şirketinden alacaklı olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen, dosya kapsamındaki delillere rağmen sigortalı konuta 90 günden fazla bir süre gelinmediğinden ve su basmasının 90 günden fazla bir süre geçtikten sonra fark edildiğinin kabulü ve müvekkilinin yine poliçedeki ”… aralıksız 90 günden fazla boş bırakılmadığı… ” beyanına rağmen davanın reddine karar verilmesinin hakkaniyet kuralları ile usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu, toplamda müvekkilinin yapmış olduğu 50.626 TL’lik masraf bedelinin haklı olduğu ortaya çıkmış olmasına rağmen gerçek alacaklarını da yansıtmayan bilirkişi raporlarının hükme dayanak olma niteliklerinin bulunmadığı gözetilmeden davanın reddine karar verilmiş olmasının da usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini veya yerel mahkeme kararının bozulmasını, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının Konut Sigortası Poliçesi kapsamında kendi sigortacısından talep ettiği bakiye hasar bedeli tazminatına ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Somut olayda; hükme esas alınan 15/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının tüm itirazlarının, dosya kapsamında alınan raporlar ile eksper raporunun incelenerek sonucuna göre konutta 33.600,00 TL hasar oluştuğunun tespit edildiği, bilirkişi raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu; davacı itirazında dava dilekçesinde belirtildiği gibi 50.626,00-TL hasar oluştuğunu iddia etmiş olduğundan 23.611,00-TL bakiye alacağı yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş ise de, olay nedeni ile konutta oluşan toplam hasarın 33.600,00 TL olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıda belirtilen hususlar dışında kalan sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraflar arasında imzalanan Sigorta Poliçesindeki ikamet şartına ilişkin muafiyet klozunun “ Sigorta ettiren/sigortalı bu sigorta sözleşmesinde gösterilen yerlerin aralıksız 90 günden fazla boş bırakılmadığını beyan etmiştir. Bu beyan rağmen, bu sigorta sözleşmesinde gösterilen yerlerin içinde aralıksız 90 günden uzun bir süre boyunca kimsenin yaşamadığının tespiti halinde yakın sebebi buna bağlı olan ve-veya bu sebeple ağırlaştırıldığı tespit edilen dahili su ve fırtına hasarlarında, hasarın % 25 ‘i oranında muafiyet uygulanacaktır.“ şeklinde düzenleme içerdiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına göre; İzmir-Çeşme arasındaki mesafenin yaklaşık 90 km olması, sigortalı konutun İzmir’in Çeşme ilçesinde bulunması, davacı adresinin ise İzmir/Bayraklı olması nedeni ile aradaki mesafenin yakınlığı nazara alındığında, davacının kış aylarında, yazın yazlık olarak kullanmakta olduğu dava konusu taşınmazında kış aylarında sürekli ve kesintisiz olarak ikamet etmemesinin konutun 90 gün kapalı kaldığı şeklinde yorumlanmaması gerekirken, davacının kış aylarında en az 90 gün sigortalı evine hiç uğramadığı, evde hiç kalmadığı şeklinde yorumlanması hatalı olup, poliçede yer alan muafiyet koşulunun oluştuğunun davalı tarafından ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Bu durumda davacıya ait yazlık konutun 90 gün boş kalmadığı kabul edildiğinde bilirkişi tarafından hesaplanan tazminattan % 25 muafiyet klozunun mahsup edilmeyecek olması nedeniyle bilirkişi tarafından hesaplanan toplam zarardan davalı tarafından yapılan ödemenin mahsubu sonucunda (33.600,00-TL-27.015,00-TL=6.585,00-TL) toplam bakiyenin davacıya ödenmesi gerektiği anlaşıldığından, davacı vekilinin itirazının kısmen kabulü ile kararın belirtilen yönden kaldırılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/01/2021 tarihli 2016/796 Esas ve 2021/47 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, 6.585,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 449,82-TL karar harcından, peşin alınan 403,22-TL harcın mahsubu ile kalan 46,60-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
c-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 403,22-TL peşin harç, 29,20-TL başvurma harcı ve 4,30-TL vekalet harcı toplamı 436,72-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı tarafından yapılan 198,00-TL tebligat posta masrafı, 49,50-TL e-tebligat masrafı, 1.700,00-TL bilirkişi ücreti, 185,00-TL talimat masrafı, 221,80-TL keşif harcı ve 43,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.397,80-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 668,73-TLnin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
e-Davalı tarafından yatırılan delil avansı ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
f-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.585,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
g-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı lehine hükmedilecek vekalet ücreti davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretini geçemeyeceğinden 6.585,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e- Davacı yanca yatırılan gider avansından sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinden davacıya iadesine”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davacıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafça yapılan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 16,50-TL e-tebligat masrafı olmak üzere toplam 178,60-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 30/11/2023