Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/769
KARAR NO : 2023/1981
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2021
NUMARASI : 2017/187 Esas – 2021/55 Karar
DAVA : Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/02/2017
BAM KARAR TARİHİ : 14/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/12/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/01/2021 tarihli 2017/187 Esas ve 2021/55 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar … ve …’in oğlu, …’nın ise kardeşi olan …’nın kullanmakta olduğu … plakalı aracı ile 13/11/2016 tarihinde seyir halinde iken davalılardan …’in sevk ve idaresindeki, davalı sigorta şirketince zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat altına alınan ve davalı diğer şirkete ait … plakalı yolcu otobüsünün fren körüğünün patlaması sonucu arka lastiklerinin kilitlenerek yolun ortasında kalmış olması nedeniyle muris …’in aracının, otobüse çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, davacıların murisinin olay yerinde hayatını kaybettiğini, 13/11/2016 tarihli ve 5050 sayılı trafik kazası tespit tutanağında davalı sürücünün ana yol üzerinde arızalanan otobüs için otobüsün dörtlü flaşör lambalarının yakılması dışında başkaca trafik, işaretleme emniyet tedbiri alınmamış olması nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Yönetmeliği’ nin 116. maddesi uyarınca tali kusurlu, murisin ise KTK’ nun 56/1-c kuralını ihlalden asli kusurlu olduğunun belirlendiğini, davalı … aleyhine İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/1003 Esas Sayılı dosyası ile açılan kamu davasının halen devam ettiğini, murisin vefatı sonucu desteğinden mahrum kaldıklarını belirterek davacılardan anne ve baba için ayrı ayrı 30.000,00 TL ve kardeşi … için ise 15.000,00 TL olmak üzere toplam 75.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan … ile … Şti.’den 13/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, fazlaya dair hak ve alacakları saklı kalmak üzere davacı … için 10.000 TL, … için 5000 TL olmak üzere toplam 15.000 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olaya ilişkin davalı sigorta şirketine dava açılabilmesi için 2918 s. KTK’ un 97. Maddesi gereğince dava açmadan önce başvuru yapması yasada belirtilen 15 günlük sürenin geçmiş olması gerektiğini, davacı yanın usulü şartları yerine getirmediğinden davanın usul yönünden reddini talep ettiklerini, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, destekten yoksun kalma tazminatının, ölenin sağ kalan çocuklarının askerlik süreleri ve eğitim durumları gibi bir özel durumları yok ise destek ve muhtaçlık yaş sınırının en geç 22 yaş olduğunun kabul olduğunu, 22 yaşından sonrası dönem için destek hesabı yapılmayacağını, adli tıp kurumundan kusur raporu alınması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte destekten yoksunluk hesabı yapacak olan bilirkişi raporu Yargıtay’ın değişen içtihatları neticesinde yetersiz kalmaması gerektiğini, davacılar tarafından destekten yoksun kaldıkları makul ve muteber delillerle ispatlanması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, davalı sigorta şirketinin yalnızca temerrüt tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini ve dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olabileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’in kullanmakta olduğu … plakalı aracın 13/05/2016-13/05/2017 tarihlerini kapsar 2675310031 31-7 numaralı ZMMS poliçesini düzenleyen … A.Ş.’nin davaya davalı olarak dahil edilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; öncelikle, ihbar olunan olarak aleyhlerine hüküm kurulmasına imkan olmadığını, ihbar olunan sigorta şirketinin işbu davada davalı sıfatını taşımadığını, taraflarına dava dilekçesi harici belge tebliğ olmadığını ve dava dilekçesinde taraf olarak ihbar olunan sigorta şirketinin yer almadığını, davalı …’in vekili dilekçesinde ihbar olunan şirketi ‘dahili davalı’ olarak belirttiğini ancak dahili davalı müessesinin hukukumuzda yer almadığını, ihbar olunan şirketin … plakalı vasıtaya ilişkin olarak 267531003131-7 no’lu İhtiyari Mali Sorumluluk Teminatını içerir Genişletilmiş Kasko Poliçesi bulunduğunu, hiç bir surette kabul anlamına gelmemek üzere bu poliçede yer alan manevi tazminat talepleri ilgili poliçe limitleri ile sınırlı olup, kusur oranında sorumlu olabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … Şti.’ne dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “….13.11.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası ile çocuklarım … desteğinden mahrum kalan davacı baba … için 41.546,78 TL ile davacı anne … için 63.058,98 TL olmak üzere toplam 104.605,76 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ile … Şirketi yönünden kaza tarihi olan 13.11.2016 tarihinden itibaren davalı … A.Ş yönünden temerrüt tarihi olan 13.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiliyle davacılara verilmesine, davacı … için 10.000,00 TL, davalı … için 10.000,00 TL ve davacı … için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ile … Şirketinden kaza tarihi olan 13.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiliyle davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin (50.000,00 TL) talebin reddine….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı, davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, hükmedilen manevi tazminat miktarının tatmin edici olmadığını, manevi tazminat taleplerinin tamamına hükmedilmesi gerektiğini, mahkemece yapılan inceleme ile müteveffa sürücü … ‘nın %80, araç sürücüsü davalı …’in ise %20 kusurlu olduğu kabul edilerek, tazminat miktarlarının buna göre belirlendiğini, ancak hükme esas alınan ve müteveffaya yüklenen % 80 kusur oranının kabulünün mümkün olmadığını, kararın anılan yönlerden kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sonucu desteklerini kaybeden davacıların maddi ve manevi zararlarının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
1-Davacılar vekilinin kusura yönelen istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Mahkemece hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 10/05/2019 tarihli ek raporunda davaya konu trafik kazasının oluşumunda davacılar murisi …’nın %80 oranında kusurlu, davalı sürücü …’in %20 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, anılan rapor ile ceza soruşturması ve kovuşturması sırasında alınan kusur raporlarının uyumlu olup, çelişki arzetmedikleri anlaşıldığından, davacılar vekilinin kusura yönelen istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
2-Manevi tazminat miktarına yönelen istinaf itirazlarının incelenmesinde ise ;
6098 sayılı TBK nın 56. maddesi gereğince, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olay yönünden yapılan değerlendirmede; meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, tarafların kusur oranları, davalılardan işleten ve sürücünün sorumluluğunun niteliği, davacının manevi zararının niteliği, olay tarihindeki paranın alım gücü dikkate alındığında hak ve nefaset kuralları çerçevesinde davacılar yararına hükmedilen manevi tazminatın yeterli olduğu anlaşıldığından, davacılar vekilinin manevi tazminata yönelen istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacılar vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/01/2021 tarihli 2017/187 Esas ve 2021/55 Karar sayılı kararının kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Davacılardan alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, başlangıçta alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 210,55-TL’nin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)Davacılar tarafından yatırılan 486,30-TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir olarak kaydına,
c)Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
3-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa resen iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 14/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.