Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/734 E. 2021/597 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/734
KARAR NO : 2021/597
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2020
NUMARASI : 2020/272 Esas
DAVANIN KONUSU : Genel Kurul Kararının İptali İstemli
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/07/2021
İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin tarihli, 2020/272 esas ve 09/12/2020 tarihli ara karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili dilekçesinde; davacının, bizzat katılarak olumlu oy kullandığı genel kurulun iptalini talep etmesinin açıkça hakkın kötüye kullanılması olup, teminat dahi gösterilmeksizin müvekkili şirketin uğrayacağı zarar gözetilmeden tedbir kararına hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu genel kurul toplantısının çağrısız olarak usule uygun şekilde davacının da katılımı ile gerçekleştirildiğini, davacının olumsuz oy kullanma ve karara muhalefetinin tutanağa geçirme işlemlerini yapmamış olması nedeni ile ve dava hakkını kötüye kullanarak kaçtığı davanın dinlenemeyeceğini, ihtiyati tedbir kararı verilmesinde hukuki yarar bulunmadığını, müvekkili şirketin hem maddi hem de manevi açıdan zarara uğrayacak olup, zarardan bizzat davacının sorumlu olduğunu, uygulama ve Yargıtay kararları gereğince teminat alınmasının zorunlu olup, alınacak teminatın gerek şirketin gerek ise üçüncü kişilerin zararını karşılar niteliğinin bulunduğunu, davacı ile müvekkili şirket yetkilisi ….. arasında 25.03.2020 tarihinde imzalanan hisse devir sözleşmesi ile davacı hem davalı müvekkil şirketteki hisselerini hem de dava dışı …..ndeki hisselerini 700.000-TL karşılığında davalı müvekkil şirket yetkilisi …..’a devrettiğini kabul ve beyan ettiğini, Genel Kurul Toplantısından evvel sözleşmede yer alan 700.000-TL’yi nakden elden aldığını, müvekkil şirket …..ndeki hisselerinin tamamını …..’a devrettiğini, başkaca hak ve alacağı olmadığını kabul ve beyan ederek “Para Makbuzu, İbraname, Devir Senedi” isimli metni imzaladığını, davacının salt eski eşi …..’a zarar verme kastıyla hareket ederek davayı ikame ettiğini, bu durumun davacının imzasının bulunduğu toplantı tutanakları, hazır bulunanlar cetveli ve sair belgelerde yapılacak imza incelemesi ile açıkça ortaya çıkacakken ihtiyati tedbir kararı ile genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasının usul, yasa, Yargıtay Kararları ve doktrine açıkça aykırı olduğunu, ihtiyati tedbir kararının gerekçesiz olarak verildiğini, somut olay özelinde hiçbir gerekçeye yer verilmeden hiçbir delil incelenmeden karar verildiğini, tedbir kararının hiçbir şekilde gerekçelendirilmeyip, hangi maddi dayanağa yahut hukuki delile dayandırıldığının bildirilmediğini, kararın salt gerekçesiz olması nedeniyle dahi usule, yasaya, Anayasaya aykırı olduğundan ivedilikle kaldırılması gerektiğini, HMK’ nun 390(3) maddesi hükmü uyarınca yaklaşık ispatın gerçekleşmediğini bildirmiş, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, kaldırılması mümkün değilse davacının payının yüzde onbeşinden az olmamak üzere teminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davacı vekili 02/11/2020 tarihli dilekçesinde; şirket devrinin müvekkilinin haberi olmadan usulsüz olarak yapıldığını, dava sonucunda haklılıklarının ortaya çıksa bile şirketin bu süreçte uğradığı zararların ve müvekkilinin uğradığı zararların telafisinin mümkün olmayacağını, tedbir kararı verilmesinin davalı şirketin ve müvekkilinin menfaatlerinin korunması açısından yasal olarak oluşabilecek telafisi imkansız zararların giderilmesi açısından zorunlu bir karar olduğunu, müvekkilinin, davalı şirketin kuruluşundan itibaren ortağı olup bu güne kadar şirket zararına herhangi hareketinin olmadığını, müvekkilinin eski eşi …..’ ın şirketleri müvekkilinin elinden almak istediğini, müvekkiline usulüne uygun çağrı yapılmadığı gibi, müvekkilinin toplantıda bulunamayıp genel kurul kararına etkisi olamadığını, her ne kadar Genel Kurul’da müvekkili varmış gibi karar alındığı görülse de müvekkilinin toplantıdan haberinin olmadığını, ayrıca uzaklaştırma kararı olması ve dahi aynı il sınırları içerisinde dahi olmaması sebebiyle toplantıda olmasının da mümkün olmadığını, müvekkilinin hiçbir şekilde Genel Kurul’ un yapıldığı iddia edilen tarihte toplantının yapıldığı adreste bulunmadığını, ayrıca şirketin devrini kanıtlayacak müvekkiline yapılan bir ödeme ve geçerli bir devir sözleşmesinin de söz konusu olmadığını, taraflara ait diğer firma olan ….. bakımından da müvekkilinin yokluğunda ve bilgisi olmaksızın Genel Kurul’ un toplanıp usulsüz kararlar alındığını, müvekkilinin diğer ortağın usulsüz hareketleri nedeniyle haksız yere şirketin kazançlarından mahrum edilip şirketten uzaklaştırıldığını bildirmiş, ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; İtiraz eden tarafça ihtiyati tedbir kararının gerekçesiz olduğu iddia edilmiş ise de; inceleme ve gerekçe bölümünün son paragrafında somut olaya ilişkin olarak kararın ihtiyati tedbire ilişkin niteliği ile yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde verilmiş olması nedeni ile kararın dayandığı maddi vakalar ile hukuki gerekçelerin, tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan belge örnekleri mevcut yasal düzenlemeler olarak gösterildiği nihai karar gibi bütün delillerin tek tek irdelenerek uyuşmazlığın esasını çözmeye ilişkin nitelikte gerekçelerin gösterilmesinin mümkün bulunmadığı gibi davanın bulunduğu aşama itibari ile de bu durumun mümkün olmaması karşısında ihtiyati tedbir kararı vermeyi gerektiren gerekçelerin ayrıntılı ve kararın niteliğine uygun yeterlilikte gösterildiği, tedbir kararının teminatsız olarak verilmesine itiraz edilmiş ise de; kararın gerekçesinde de açıklandığı üzere davanın genel kurul kararının iptali istemli olup, davacının şirket ortağı olması yanında dava dilekçesinde dava sebebinin davacının katılmadığı olağanüstü genel kurul toplantısında imzasının sahte olarak atılıp kararların alındığına ve para makbuzu, ibraname ve devir senedi başlıklı adi yazılı belgedeki imzanın da inkarına yönelik sahtelik iddiasında bulunulması, davalı şirketin anonim şirket türünde olup hisse devirlerinin hangi şekilde yapılabileceğinin hüküm altına alınmış olmasına bağlı olarak gerek davanın niteliği, gerekse dosyada toplanan deliller itibariyle yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde haklılık durumuna göre teminatsız olarak genel kurul kararının yürütmesinin geri bırakılmasına ilişkin kararın somut olaya, toplanan mevcut delillere, davacının sıfatına, iddia ve savunmalara ve yaklaşık ispat kuralı ile HMK’ nun 392(1) maddesinin ruhuna uygun düştüğü, teminat alınmasına karar verilmesi halinde davacının mağduriyetine yol açılabileceği gibi ihtiyati tedbir kararının telafisi imkansız zararların önlenmesi açısından verilmiş olmasına bağlı olarak teminatın yatırılamaması yüzünden uygulanamaması halinde doğabilecek sonuçların olumsuzlukları yanında davacının şirket ortağı olup şirketteki payının dahi bir teminat hali olduğu, tedbir kararının teminata bağlı teminatın yatırılmaması nedeni ile HMK’ nun 389.maddesinde belirtilen ortaya çıkacak sakınca ve ciddi zararlara ilişkin riskin davaya konu kararların niteliği gözetildiğinde tedbirin uygulanması halinde şirketin veya üçüncü kişiler yönünden ortaya çıkacak sakınca veya ciddi zararlardan çok daha büyük boyutta olacağının açık olması karşısında teminat alınmasına yer olmadığına ilişkin kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı tarafça toplantı tutanağında red oyu ile muhalefet şerhinin bulunmadığı iddia edilmiş ise de; her iki yanın katıldığı ön inceleme duruşmasında dava şartlarında eksiklik bulunmadığının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilmesine karar verilmesi yanında dava dilekçesinde dile getirilen iddiaya göre yapılacak imza incelemesi ile toplanacak diğer deliller birlikte değerlendirildikten sonra davacının davaya konu genel kurul toplantısında hazır bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile birlikte iddia edilen dava şartının değerlendirilmesi gerekip, bu aşamada sözü edilen dava şartının tedbir istemi yönünden göz önünde tutulmasının mümkün bulunmadığı, davalı tarafça itiraz nedeni olarak dile getirilen bazı nedenlerin ise yargılama sürecinde tahkikat aşamasında incelenmesi gereken iddialar olup bu aşamada ihtiyati tedbirin kaldırılması için haklı nedenler olarak kabulünün mümkün bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, itiraz eden davalı tarafça ileri sürülen itiraz nedeninin ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını gerektirecek haklı ve yasal nedenler olmadığı anlaşılmakla itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin uğrayacağı zarar gözetilmeden teminat dahi gösterilmeden tedbir kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtiyati tedbir kararı verilmesinde hukuki bir yarar bulunmadığını ileri sürerek, teminatsız olarak verilen ihtiyati tedbir kararına itirazın reddi ile kararın kaldırılmasına, aksi halde tedbir kararının en az %15 olmak üzere teminatlı olarak verilmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dava; genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
Talep; sahte imza ile alındığı iddia olunan genel kurulun tedbiren durdurulmasına yönelik mahkemece verilen tedbir kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
İhtiyati tedbir şartları değerlendirildiğinde; geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati tedbir, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir.(HMK m. 406)
Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların yada onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir.(TC Anayasası m.36, HMK m.33) ihtiyati tedbir istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerekir.
Somut olayda; davacının %50 pay sahibi olduğu davalı şirketin 01/04/2020 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunda tutulan toplantı tutanağındaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmesi, dolayısıyla sahtelik iddiasında bulunması, genel kurulun yapılma usulü, hisse devrine ilişkin ödemenin varsa ne şekilde yapıldığı da dikkate alındığında mahkemece teminatsız olarak verilen tedbir kararının yerinde olduğu anlaşılmakla; istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin tarihli, 2020/272 esas ve 09/12/2020 esas sayılı ara karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalının yatırmış olduğu 162,10 TL istinaf başvuru harcı ve 59,30 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 221,40 TL harcın hazineye gelir yazılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/07/2021