Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/724 E. 2023/2024 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/724
KARAR NO : 2023/2024

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2019 (Dava) – 31/03/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/232 Esas – 2021/343 Karar

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali

BAM KARAR TARİHİ : 20/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/12/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2021 tarih ve 2019/232 Esas – 2021/343 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin % 35 oranıyla iki büyük ortağından biri olduğunu, müvekkilinin 06/03/2019 tarihinde katıldığı olağan genel kurulda her karar kendisi ve şirketin aleyhine alındığından kararlara muhalif kaldığını, muhalefet şerhini de tutanaklara geçirdiğini, müvekkilinin geçen dönemden huzur hakkı olarak 18.000,00 TL alır iken bu ücretin 5.250,00 TL’ye indirildiğini, kar payı dağıtımının muallakta kaldığını, yapılmadığını, atanan müdürlere rayiç bedelin çok üzerinde maaş takdir edildiğini, ortaklardan birine hiç hakkı olmamasına rağmen müdürlük tesis edildiğini ve fahiş miktarda ücret tahsis edildiğini, tüm bu hususların usul ve yasaya, amir hükümlerine ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu ileri sürerek, genel kurulun tüm kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını ispata yarar hiçbir somut delil ibraz etmeyerek kanundan doğan ispat külfetini yerine getirmediğini, davacının, muhtelif defa şirket müdürlerinin fahiş ücret aldıkları iddialarıyla müvekkili şirket aleyhine dava ikame ettiğini, ancak söz konusu davaların reddine karar verildiğini, davacının kar payı dağıtılmadığı gerekçesiyle genel kurul kararının iptali isteminde bulunmuş olmakla birlikte genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde görüleceği üzere kar payı dağıtılmasına yegane muhalif olan kişinin bizzat davacının kendisinin olduğunu, müdürlere ve şirket çalışanlarına yapılan zammın asgari zam oranı olduğunu, davacının iddialarının aksine müdür …’ın döneminde karlılığın büyük oranda artış gösterdiğini, davacının, müdürler kurulunu ibra ettiği ve müdürler kurulunun görev süresinin 5 yıl olmasına olumlu oy kullandığı göz önüne alındığında müdürlerin performansının başarılı olmadığını iddia etmesi ve davacının tutum ve davranışlarında açıkça çelişki yarattığını, huzur hakkı miktarının belirlenmesi yetkisi münhasıran olağan genel kurula ait olup bu hususta karar alınabilmesi için oyçokluğunun yeterli olduğunu, savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “… her ne kadar davacı %35 oranında pay sahibi olduğu davalı şirketin 06/03/2019 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda alınan ve muhalif kaldığı ve muhalefet şerhini tutanaklara geçirdiği, kararlarının usul ve yasaya, amir hükümlere ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğu iddiası ile iş bu kararların iptali isteminde bulunmuş ise de; Davacının iptalini istediği 06/03/2019 tarihli genel kurulun, gündemin 4. maddesinde 2019 yılında ortaklara 1.500.000,00-TL kâr payı dağıtılması kararının, davacının %35 red oyuna karşılık %65 oy çokluğu ile kabul edildiği, davacının geçmiş dönem 5.700.000,00-TL kâr payı dağıtılması önerisinde bulunduğu, iş bu talebin oy çokluğu ile reddedildiği ve davacının iş bu karara muhalif kaldığına dair muhalefet şerhi düştüğü, mahkememizce görevlendirilen bilirkişi tarafından dosyaya sunulan rapor ve ek rapor içeriklerinden de anlaşılacağı üzere, şirketin kârın bir miktarını dağıtması, bir miktarını d a şirkete bırakması kararının mali durumu ve gidişatı ile uyumlu olduğu, iş bu nedenle iş bu husustaki kararın iptalini gerektirir hukuka aykırılık bulunmadığı, davacının iptalini istediği 06/03/2019 tarihli genel kurul gündeminin 6. maddesi ile davacının muhalefeti ile oy çokluğuyla dava dışı …’ın şirket müdürlüğüne seçilmesine ve takdir edilen ücrete dair kararın iptali ile yine şirket müdürlerine yapılacak ödemelerin arttırılmasına dair kararın iptali talebinde bulunmuş ise de, … ‘ın 2015 yılından bu yana müdürler kurulunda yer aldığı, müdürler kurulu üyesi olarak görev yaptığı süre boyunca, şirketin hem kaydi öz varlığında ve hem de satışlarında, net kârında sürekli bir artışın olduğu, iş bu müdürün şirkete ekstra katkı sağlamadığına dair davacının soyut iddiası dışında somut kanıta rastlanmadığı, yine şirket müdürlerine yapılacak ödemelerin çalışanlara yapılan yıllık %22 oranındaki ücret artışına paralel olarak ücret artışı yoluna gidildiği, iş bu karar ile şirket müdürlerine yapılacak ödeme miktarlarının, şirketin ekonomik büyüklüğü ve mali durumu ile uyumlu olduğu, iptali istenen gündeme ilişkin kararların hukuka ve şirket sözleşmesine ve hakkaniyete uygun olduğu, davacının iptalini istediği 06/03/2019 tarihli genel kurul gündeminin 7. maddesinde, huzur hakkı olarak hisseleri oranında ortaklara 01/01/2019 tarihinden itibaren toplam 15.000,00-TL’nin hisseleri oranında verilmesi teklifinin davacının muhalefeti ve oy çokluğu ile kabul edildiğini, davacı şirketin 06/03/2019 tarihli olağan genel kurulu toplantısında, önceki genel kurula huzur hakkı olarak hisseleri oranında ortaklara 2018 Ocak ayından itibaren toplam 53.200,00-TL oranında ödenmesine karar verildiği halde, iş bu miktarın 06/03/2019 tarihli genel kurul toplantısında 15.000,00-TL sına düşürüldüğü, iş bu durumun önceki yıllara oranla kâr payı dağıtım miktarının düşük tutularak, huzur hakkı ödemesi yapılması şeklindeki uygulamadan vazgeçilerek, ortaklara huzur hakkı yerine kâr payı dağıtımına karar verilmesinden kaynaklandığı, huzur hakkı ödemesi sarf edilen emek ve mesai karşılığı yapılan bir ödeme olup, davacının ve müdür olmayan diğer ortakların takdir edilen ücretin üzerinde ödemeyi gerektirir emek ve mesai sarf ettiğine dair kanıt da sunulmadığından, genel kurulda kabul edilen 15.000,00-TL huzur hakkı ödemesinin, şirketin ekonomik büyüklüğü ve mali durumu ile uyumlu olduğu, iş bu nedenle bu husustaki kararın iptalini gerektirir hukuka ve sözleşmeye aykırılık bulunmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ticari şirketlerin birer ticari işletme olduğunu, TTK m. 11’e göre gelir sağlamayı hedef tutuklarını, ortakların bir araya gelerek limited şirket kurmasındaki amacın, şirketi faaliyeti sonucunda elde edeceği kardan faydalanmak olduğunu, davalı şirketin genel kurulunun gerekçesiz şekilde kar dağıtımını azaltması ve şirket karının dağıtılmayarak şirketin yedeklerine eklenmesinin kanuna aykırı olduğunu, karlılığıyla övünen bir şirketin karının yasanın öngördüğü asgari oranda, sadece %26’sını dağıtması, bunu bu kadar az dağıtırken objektif kurullara uygun haklı ve geçerli bir nedeninin olmaması, ilk derece mahkemesinin bu taleple ilgili denetime elverişli, karşılaştırmalı bir rapor almadan hüküm kurmasının hukuka uygun olmadığını, bilirkişi raporunda kârının neredeyse 3/4’ünün şirkete bırakılmasının mali duruma, gidişata nasıl uygun olduğunun açıklanmadığını, davalının genel kurul çoğunluğuna dayanarak müflis hareket ettiğini, kar payları düşürürken müdürlere rayicin çok üstünde ücretler verildiğini, danışmanlık bile denilemeyecek müdürlük görevleri yaratılırken çıkar sağlandığını ve şirketin menfaatlerinin hep bir kanala akarken şirketin kazancının har vurup harman savrulduğunu, müvekkilinin gerekli kazancı elde edemediğini, diğer ortakların kendilerine yarattıkları menfaatleri sonucu gelirleri artarken müvekkilinin haksız yere gelirinin düştüğünü, şirkete atanan müdürlerin aldığı ücretin dengeli ve şirketin yapısına uygun olması gerektiğini, ücretin uygunluğu belirlenirken müdürün aldığı ücretin yanında diğer ödemelerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini, davalı şirketin genel kurulda haksız oy çokluğuna dayanarak haksız kararlar aldığını, rayicin çok üstünde müdür ücretleri ödediğini, bu hususun sermayenin korunması ilkesine aykırı olduğunu, müdürlerin ücretinin fahiş attırımının şirkete müdür olarak atananların katkısının ne olduğu ortaya konmadan, ücretin tespitinde emsallere uygun olup olmadığı belirlenmeden sadece şirketin karının arttığı gerekçesiyle taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, yerel mahkemenin atıfta bulunduğu eski yapılanmadaki müdür sıfatı ile davaya konu müdürlüğün aynı olmadığını, şirketin karlılığını arttırasına bu müdürün katkısının ne olduğunun araştırılmadan böyle bir sonuca varılmasının doğru olmadığını, bilirkişi tarafından bu yöndeki itirazlarının değerlendirilmediğini, huzur haklarının düşürülmesinin sadece müvekkilini zor durumda bırakmaya yönelik art niyetli bir karar olduğunu, hiç bir objektif dayanağı olmamasına rağmen yerel mahkeme tarafından doğru kabul edilmesinin hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; limited şirketin 06.03.2019 tarihli genel kurul kararlarının iptali istemine istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, alınan bilirkişi asıl ve ek raporlarının somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, … ’ın müdürler kurulunda yer aldığı yıllarda şirketin hem kaydi özvarlığında, hem satışlarında hem de net karlılığında sürekli bir artışın olduğu, bu sebeple seçilen müdürün başarısız olduğunun söylenemeyeceği, bunun yanı sıra şirketin yıllık satış hacmi, karlılığı, çalışan sayısı ve bunlara ödenen ücretler dikkate alındığında geçmiş yıldaki genel kurulda belirlenen müdür ücretlerinin çalışanlara yapılan ücret artışına göre belirlenen üst düzey yönetici sıfatındaki müdür ücretleri kararının şirketin mali yapısı ile uygun olduğu, 2019 yılında huzur hakkının düşük kalmasının sebebinin önceki yıllara oranla kâr payı dağıtım miktarının düşük tutularak huzur hakkı ödemesi yapılması şeklindeki uygulamadan vazgeçilerek, ortaklara huzur hakkı yerine kâr payı dağıtımına karar verilmesinden kaynaklandığı, kaldı ki raporlarda da tespit edildiği üzere kar payı ve huzur hakkının çalışanlara yapılan oranda arttırılması halinde şirketin hazır değerlerine göre mali yapısını olumsuz etkileyeceğinin anlaşıldığı, sonuç olarak alınan kararların iptaline gerekçe gösterilen sebeplerin yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/232 Esas – 2021/343 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/12/2023