Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/705
KARAR NO : 2023/2027
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/01/2019 (Dava) – 21/10/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/29 Esas – 2020/511 Karar
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 20/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/12/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2020 tarih ve 2019/29 Esas – 2020/511 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Şti.’nin 18/05/2015 tarihli kredi sözleşmesiyle dava dışı … A.Ş’den kredi kullanmış ve diğer davalı … ‘ın ise müteselsil kefil olduğunu, davacı müvekkilinin ise davalı şirketin yararına ve borcuna teminat olarak maliki olduğu taşınmazı … A.Ş’ye ipotek ettiğini, davalı şirket kredi taksitlerini ödemeyince kredi alacaklısı banka 15/06/2017 tarihli hesap kat ihtarnamesi göndererek kredi hesaplarının kat edildiğini, davalı şirkete bildirdiğini ve 21/09/2017 tarihinde de ipoteğin para çevrilmesi istemiyle icra takibi başlattığını, müvekkilinin icra takibinin başlatılmasından evvel taşınmazına yönelinmesini engellemek adına davalı şirketin kredi borcuna ait birçok taksiti ödediği gibi icra takibine geçilmesiyle takibe konu tüm borcu da ödeyerek dosyayı kapattığını ve taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırdığını, müvekkilinin İzmir 12.İcra Müdürlüğünün 2017/12325 E. Sayılı dosya borcu olan 135.000,00 TL’yi 08/01/2018 tarihinde … A.Ş vekili Av. …’ın hesabına yatırdığını, bunun üzerine banka vekilinin aynı tarihli istemi doğrultusunda ve gerekli harcın ödenmesinin ardından icra dairesince dosyanın kapatılmasına karar verildiği, müvekkilinin ayrıca ipoteğin fekki ve icra takibinin kapatılması için alınması gerekli olan haricen tahsil harcı olan asıl alacak miktarının %2,27’si oranında hesaplanan 2.862,46 TL haricen tahsil harcını da ödediğini, müvekkilinin icra takibi başlamadan evvel ödediği kredi taksitleri toplamının ise 15.105,00 TL olduğu, yine aynı kredi borcu için davacıyı temsilen ve onun namına hareket eden oğlu …tarafından da en az 8 kredi taksit toplamı olan 12.822,00 TL’nin ödendiğini ileri sürerek, İİK 257 maddesinin 1.fıkrasının mucibince davalıların yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacaklar ile diğer haklarının ihtiyaten haczine, 165.804,46 TL’nin ödeme tarihlerinden işleyecek yıllık 20,88 faiziyle beraber davalılardan müteselsilen tahsili, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin davacının oğlu ile yakın arkadaş olması ve aralarındaki güven ilişkisi nedeniyle davalı şirket adına kredi başvurusunda bulunduğunu, bankanın ipotek istemi üzerine davacı oğlunun iş kurmasına yardımcı olmak için de bankaya ipotek verdiğini, akabinde de bankadan 115.000 TL kredi ‘nin dava dışı … hesabına çekildiğini, 18/05/2015 tarihinde kredi sözleşmesi imzalandığını kredinin kullandırılması üzerine 28/05/2015 tarihinde dava dışı …’ye şirket hisse devri gerçekleştiğini, bu şekilde çekilen 115.000 TL krediden 100.000 TL hisse değerini ödeyerek dava dışı … ‘nin davalı şirkete ortak olduğunu, kalan 15.000 TL ‘yi de şahsi borçları için kullandığını, dava dışı …’nin kredi taksitlerini ödeyememesi üzerine şirketin ödemeye başladığını ve …’nin müvekkilinin davalı şirket müdürlüğünden azli ile 100.000 TL hisse alacağının tahsili için şirket aleyhine İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1109 E. Sayılı dosyasıyla dava açmasından dolayı kredi borcu taksitlerinin davalı şirket tarafından dava tarihi olan 28/06/2016 tarihine kadar ödenebildiğini savunarak, davanın dava dışı …’a ihbar edilmesini, husumet ve esas yönden davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … Şti. usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen cevap vermediği ve duruşmalara katılmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…dava dışı … A.Ş Girne Şubesi ile davalı …Şti. Arasında 28/05/2015 düzenleme tarihli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmeyi …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, sözleşmeye istinaden davalı şirkete taksitli ticari ve KMH kredisi kullandırıldığı, kredilerin teminatına davacı …’un maliki bulunduğu taşınmaz asıl borçlu şirketin bankadaki doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak 1.dereceden 230.000 TL bedelle bankaya ipotek edildiğini, davacı ve ihbar olunan … tarafından kredilerin muacceliyeti öncesi 01/12/2015-03/05/2017 tarih aralığında toplam 27.927,00 TL tahsilatta bulunulduğunu, kredi ödemelerindeki aksamalar üzerine dava dışı bankanın kredi hesaplarını kat ederek davalılara ihtarname keşide ettiği ve davalıların 24/06/2017 tarihinde temerrüde düştükleri, ayrıca davalı asıl borçlu şirket ve ipotek borçlusu davacıya ihtarnamenin keşide edildiği ve davacının 10/09/2017 tarihinde temerrüde düştüğü, ihtar sonrası davalı asıl borçlu şirket ve ipotek borçlusu davacı aleyhine İzmir 12.İcra Müdürlüğünün 2017/12325 E. Sayılı dosyasından 21/09/2017 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığı, davacının 08/01/2018 tarihinde muaccel olan kredilere karşılık 135.000 TL dava dışı bankaya ödediği, haricen yapılan tahsilat sonrası dava dışı banka vekili tarafından icra dosyasına sunulan 08/01/2018 tarihli dilekçe ile dosyanın uyaptan kapatılması talebinde bulunduğu, 03/05/2018 dava tarihi itibariyle, davacı …’un davalı asıl borçlunun dava dışı … A.Ş’den kullandığı kredilere ipotek borçlusu sıfatıyla yaptığı toplam 165.789,46 TL alacağının Yargıtay kararı dikkate alındığında asıl borçlu davalı … Şti.’ne rücu edebileceği, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 04/04/2018 tarih 2017/4585 E-2018/1831 K. Sayılı ilamı dikkate alınarak davacının yaptığı ödemelerin ipotek borçlusu sıfatıyla yapması nedeniyle müteselsil kefil …’a rücu edemeyeceği…” gerekçesiyle Davacı tarafça davalılar aleyhine açılan rücuen tazmin istemli davada; 1-Davalı … aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı … Şirketi aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜ ile 165.789,46 TL nin 2.000 TL sine 01/12/2015 tarihinden itibaren, 1.005 TL sine 12/02/2016 tarihinden itibaren, 1.885 TL sine 15/02/2016 tarihinden itibaren, 1.850 TL sine 11/04/2016 tarihinden itibaren, 1.861 TL sine 23/05/2016 tarihinden itibaren, 1.830 TL sine 22/07/2016 tarihinden itibaren, 910 TL sine 27/07/2016 tarihinden itibaren, 1.200 TL sine 23/08/2016 tarihinden itibaren, 1.900 TL sine 07/10/2016 tarihinden itibaren, 1.085 TL sine 31/10/2016 tarihinden itibaren, 1.903 TL sine 06/12/2016 tarihinden itibaren, 1.810 TL sine 06/12/2016 tarihinden itibaren, 421 TL sine 23/12/2016 tarihinden itibaren, 1.904 TL sine 06/02/2017 tarihinden itibaren, 1.915 TL sine 17/03/2017 tarihinden itibaren, 1.898 TL sine 04/04/2017 tarihinden itibaren, 1.470 TL sine 20/04/2017 tarihinden itibaren, 1.080 TL sine 03/05/2017 tarihinden itibaren, 135.000 TL sine 08/01/2018 tarihinden itibaren, 2.862,46 TL sine 08/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek %20,88 oranındaki faiz ile birlikte davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirketin dava dışı …A .Ş., diğer davalı .. ‘ın kefil olduğu 18/05/2015 tarihli kredi sözleşmesi ile kredi kullandığını, davalı şirketten çok, malvarlığı olan şirkete de adını veren … ‘ın kefil olmasını gözeten davacı … ‘un, tek varlığı olan oturduğu evi teminat olarak ipotek verdiğini, ancak çok az sayıda kredi geri ödemesi yapan davalı şirket ve kefilin, temerrüdü karşısında, ipotek veren davacı mal varlığının tehlikeye düşmemesi için kredi geri ödemelerini yapmaya başladığını ve devam ettiğini, sana geri ödeyeceğiz vaatlerinin yerine gelmediği gibi, davalı şirket ve kefil kredi geri ödemelerini de tümden durdurduğunu, banka, hesapların kat edilmesi ihbarlarına rağmen, bankanın, hesapların kat edilmesi ihbarlarına rağmen, davalı şirket ve kefilin vurdumduymazlığının devam ettiğini, bankanın İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2017/12325 sayılı dosya ile ipoteğin paraya çevrilmesi işlemleri başlattığında da, davalıların aynı tavrını sürdürdüğünü ve İcra Müdürlüğü’ne ödeme yaparak dosyayı kapattığını ve bu davayı açtığını, kredi sözleşmesinin 18/05/2015 tarihli olduğunu, davacının verdiği ipoteğin ise 21/05/2015 tarihli olduğunu, davacının ipotek verme nedeninin, kurumsal varlığı olmayan şirket olamayacağını, ancak banka tarafından ve kredi sözleşmesinde, mal varlığı sahibi olan ve kişisel varlığı olan … ‘ın kefil olduğu için tek mal varlığını ipotek verdiğini, davalı şirket ve onun ortağı diğer davalı … ‘ın kötü niyetli olduğunu, davalı … ‘ın şirketin hakim pay maliki olduğunu, çekilen kredinin, şirket iş ve işlemlerinde, hesaplarında yer almadığını, davalı … ‘a transfer olduğunu, kişisel borçların ödendiğini, şirket veya şirketin hakim pay sahibinin kefil, kredi geri ödemelerini, hesap kat da verilen süreleri hatta icra takibi sonrası bir ödeme yapmadığını, ipotek veren davacıya işi yıktığını, sonrasında da şirket veya kefile hiç ödeme yapmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcunun davacı ipotek veren tarafından ödendiği iddiasıyla alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
6098 sayılı Kanun’un 596 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca bir alacağın güvencesini oluşturan rehin paraya çevrildiği veya borç rehin veren malik tarafından ödendiği takdirde malik, kefile karşı rücu hakkını, ancak kefil ile kendisi arasında böyle bir anlaşma varsa ya da rehin sonradan bir üçüncü kişi tarafından verilmişse kullanabilir.
Somut uyuşmazlıkta dava dışı … ile davalı şirket arasında 18.05.2015 tarihli kredi genel sözleşmesi imzalanmış, 21.05.2015 tarihinde ise davalı şirketin doğmuş ve doğacak borçları için davacının taşınmazı üzerinde ipotek konulmuş, … ise genel kredinin imzalandığı tarihte genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalamayı ve sözleşme hükümlerinin uygulanmasını kabul etmiştir.
Rehin veren davacının taşınmazı üzerinde rehin sözleşmesinin kurulduğu tarihte davalının … ‘ın genel kredi sözleşemesinde kefaleti bulunmaktadır. Bu sebeple ipotek verilen tarihte davalı … ‘ın mevcut bir kefaleti bulunduğundan davacı ipotek verenin bu kefalete istinaden rehin verdiğinden söz etmek mümkündür. Bu durumda rehin verenin, taşınmazı üzerine tesis edilen ipotek tarihinden önce sözleşmede kefil olan davalı … ‘a rücu hakkı bulunduğu halde yanılgılı gerekçe ile anılan davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacının bu konudaki istinaf itirazları haklı görülmüştür ( bkz. aynı yönde Yargıtay 11. HD’nin 17.07.2023 tarihli ve 2023/2859-4502 E.-K. sayılı ilamı).
Kabule göre ise de,
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu sadece davacı tarafından yapılan ödemeleri tespit etmiş ancak banka alacaklarının ne kadar olduğunu yani davacının halefiyete dayalı asıl alacağının ne kadar olduğunun tespitini yapmamış olup bu haliyle rapor denetime elverişli ve yeterli değildir. Bu durumda mahkemece konusunda uzman başka bir bilirkişi heyetine dosyadaki evraklara ek olarak banka kayıtları üzerinde de inceleme yaptırılarak, banka alacağının gerçekte ne kadar olduğu, davacının bankaya fazladan ödeme yapıp yapmadığı, kefaletin limiti de esas alınarak kefilin, borcun ne kadarından sorumlu olduğunu belirleyen (asıl alacak, akdi faiz, temerrüt faizi, diğer kalemler yönünden ayrı ayrı) denetime elverişli bir rapor alınıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/29 Esas – 2020/511 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/12/2023