Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/694 E. 2023/1883 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/694
KARAR NO : 2023/1883

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2019 (Dava) – 17/02/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/858 Esas – 2021/156 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 30/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/02/2021 tarihli 2019/858 Esas ve 2021/156 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili banka arasında davaya konu genel kredi sözleşmeleri imzalandığını, davalı gerçek kişilerin sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer aldıklarını, davalı şirkete kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek davalılara ihtarnamenin tebliğ edildiğini, ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması üzerine icra takibine geçildiğini, alacağın sözleşmeye dayanmakta olup sözleşmede temerrüt halinde uygulanacak faiz oranının ne şekilde hesaplanacağının belirlendiğini, talep edilen faiz ve oranının kredi sözleşmesi ile banka uygulamasına uygun olduğunu, kredi garanti fonu teminatlı olarak kullandırılan kredilere ilişkin tahsilatın tazmin edilen kefalet oranında kuruma aktarılacağını, tahsilat yükümlülüğünün müvekkili bankada olduğunu bildirmiş itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; KGF teminatlı kredi sözleşmeleri düzenlendiğini, yasal düzenleme çerçevesinde müvekkili şirketin yapılandırma talebinde bulunduğunu, ancak davacının bu talebi göz ardı ederek kötü niyetli olarak icra takibi yaptığını, 24/06/2019 tarihinden önceki tüm taksitlerin zamanında ödendiğini, bu taksitin bir günlük gecikme ile 25/06/2019 tarihinde ödenmesine rağmen davacının TMK’nun 2.maddesine aykırı olarak hesabı kat ettiğini, kat ihtarnamesinde verilen 24 saatlik ödeme süresinin hayatın olağan akışına da uygun olmadığını, kat ihtarnamesinin müvekkili kefillerine gönderilmediğini, kat ihtarnamesine haklı sebeplerle itiraz ettiklerini, müvekkili şirket tarafından iyi niyetli olarak 01/07/2019 tarihinde 10.000,00-TL ödeme yapıldığını, bu ödemenin mahsup edilmeden icra takibine geçildiğini, müvekkili kefillerin kefalet sözleşmesinin TBK’nun 583. maddesinde aranan şekil şartlarına uygun olmaması, kefalet azami miktarı ve tarihinin el yazıları ile yazılı olmaması nedeni ile davaya konu alacaktan sorumlu olmadıklarını, bunun yanında TBK’nun 584. maddesi uyarınca eşlerinin rızasının alınmaması nedeni ile kefaletin geçersiz olduğunu, borcun zamanaşımına uğradığını, muaccel hale gelmeyen edimlerin de icra takibinde talep edildiğini, uygulanan faiz oranları ve faiz başlangıç tarihlerinin hukuka aykırı olduğunu bildirmiş, davanın dava şartı noksanlığından usulden ve esastan reddine, davacı tarafın kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece,”…Davanın KISMEN KABULÜ ile; Davaya konu İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2019/13822 sayılı dosyasında davalıların borca ve ferilerine ilişkin itirazlarının kısmen iptali ile; Takibin 320.429,65-TL asıl alacak, 5.591,58-TL işlemiş faiz, 279,58-TL BSMV, 1.128,84-TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 327.429,65-TL alacak ile, İşleyecek faiz için hükmedilen asıl alacağın 11.973,58-TL’lik bölümüne %28,80, 308.456,07-TL’lik bölümüne %45 oranında işleyecek TCMB faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişken oranlarda temerrüt faizi ve faizin %5’i oranındaki gider vergisi üzerinden devamına, Davanın KISMEN REDDİ ile; Davacı tarafın fazlaya ilişkin 7.570,35-TL asıl alacak isteminin reddine, Hükmedilen 327.429,65-TL alacağın %20’si oranındaki 65.485,93-TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararı, işlemiş temerrüt faizi ve BSMV yönünden hatalı olup düzeltilmesi gerektiğini, Yerel Mahkeme’nin 02.06.2020 tarihli ara kararı ile taraflarına ödeme emrindeki toplam miktar üzerinden 422,14-TL eksik peşin harcı yatırarak makbuz örneğini sunma konusunda tensip tutanağının tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre verildiğini, ara karara karşı taraflarınca 30.06.2020 tarihli beyan dilekçesi ile; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik harca esas değer içerisindeki; 328.000,00-TL Asıl alacak, 5.591,58-TL İşlemiş Faiz, 279,58-TL BSMV (Faizin %5 gider vergisi), 1.128,84-TL İhtar Masrafı Olduğu açıklanarak ara karardan rücu talep edildiğini ve Yerel Mahkemece işbu talepleri kabul edilerek yargılamaya 335.000-TL üzerinden devam edildiğini, bilirkişi tarafından, yetkisi aşılarak ve kök rapor doğrultusunda harcı tamamlayarak taleplerini artırdıkları dikkate alınmaksızın dava açılır iken gösterdikleri harca esas değere göre kurulacak hüküm gösterilmiş olup Yerel Mahkemece de bu yönde hüküm kurulduğunu, oysa bilirkişi tarafından kök rapor ile müvekkilinin borçlulardan 320.429,65-TL Asıl alacak, 33.684,43-TL Faiz, 1.684,22-TL BSMV ve 1.128,84-TL Masraf olmak üzere toplamda 356.927,14-TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini; taraflarınca da 328.000,00-TL Asıl alacak, 25.351,08-TL Faiz, 1.267,55-TL BSMV ve 1.128,84-TL Masraf olmak üzere 355.747,47-TL alacak üzerinden harç tamamlanarak davanın kabulüne karar verilmesinin talep edildiğini, tespit edilen alacak ve talepleri ile bağdaşmayan şekilde 5.591,58-TL Faiz ve 279,58-TL BSMV üzerinden takibin devamına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın faiz ve BSMV yönünden düzeltilmesi gerektiğini belirterek kararın faiz ve BSMV yönünden talepleri doğrultusunda 25.351,08-TL temerrüt faizi ve 1.267,55-TL faizin %5 gelir vergisi olmak üzere düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;karşı yan … Bank A.Ş. ile müvekkili … Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’nin asli taraf, diğer müvekkillerinin kefil olduğu “Kredi Garanti Fonu Teminatlı” kredi sözleşmesi düzenlendiğini, 24.06.2019 vade tarihli taksitin ödenmeyerek yalnızca bir günlük gecikme neticesinde 25.06.2019 tarihinde iş bu hesabın kat edilmesinin yeterli koşulları oluşturup oluşturmadığının mahkemece karar verilecek hususlar arasında olduğunu, Kredilerin Sınıflandırılması ve Bunlar İçin Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4’üncü ve 5’inci maddeleri kapsamında kredilerin donuk alacak sınıflandırılması için 90 gün gecikme süresi öngörüldüğünü, hatta bu sürenin ülkemizin de içinde bulunduğu pandemi süreci neticesinde önce 180 güne ardından son BDDK kararı ile 270 güne çıkarıldığını, karşı yanca müvekkili şirkete gönderilen kat ihtarnamesine Karşıyaka 5. Noterliği’nin 02.07.2019 tarih ve 20966 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile itiraz edilerek cevap verildiğini, ancak işbu kötü niyet yerel mahkemece dikkate alınmayarak hatalı bir hükme sebep olduğunu, davacı bankaca kredi hesabının haksız ve kötü niyetli olarak kat edilmesine rağmen müvekkili şirketçe iyi niyetli olarak 01.07.2019 tarihinde bankaya 10.000,00-TL ödeme yapıldığını, davalı müvekkillerince 01.07.2019 tarihinde davacı bankaya 10.000,00-TL ödeme yaptığının bilirkişice belirtildiğini ancak bu ödeme neticesinde 9.363,57-TL’lik kısmının banka kayıtlarında kredili mevduat hesabı ana para borcundan mahsup edildiği, bakiye kalan kısmında ek raporda faiz borcuna mahsup edildiğinin bilirkişice belirtildiğini ama bu bedelin faize mahsup edildiğine dair ek raporda herhangi bir hesaplama bulunmadığını, bu durumun bilirkişice “01.07.2019 öncesi döneme ilişkin faiz borcunun tahsil edilmiş olduğu kabul edilerek, 01.07.2019 tarihinden itibaren faiz hesaplandığından, Kök Rapordaki hesaplamalarda herhangi bir hata bulunmamaktadır.” şeklinde izah edilmeye çalışıldığını ancak bu husus taraflarınca anlaşılamamış olup, kök raporda da 01.07.2019 tarihinden itibaren faiz hesaplandığına dair bir hesaplamanın da mevcut olmadığını, ancak müvekkillerince yapılan 10.000,00-TL’lik ödemenin tamamının hesaplamalarda gösterilmediğinin açık olduğunu, bakiye kalan kısmında rakamsal olarak ne olduğu banka kayıtlarında ne şekilde gösterildiği açıklanmayarak denetime elverişsiz rapor tanzim edildiğini, iş bu hesaplamalara taraflarınca itiraz edilmiş olmasına rağmen yerel mahkemece denetime elverişsiz bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, ayrıca temerrüt tarihinin tespitinde ve faiz hesaplamalarında hata olduğunu, görüleceği üzere ödenmeyen taksit tarihinden itibaren borcun muaccel olacağının açık olduğunu, bu nedenle akdi faizin son ödenen taksit tarihinden itibaren tatbik edilerek hesaplanmasının hataya sebebiyet verdiğini, müvekkillerinin borçtan müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu iddialarının hukuka aykırı olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 583. Maddesinde kefalet sözleşmesinin şekil şartlarının açıkça sayıldığını iş bu amir hüküm gereğince kefaletin gerçekleşebilmesi için gerekli olan şartların sağlanmadığını, yine müvekkillerinin tümü evli olup kredi sözleşmesinin incelenmesinde kefil olabilmeleri için eşlerinin yazılı rızalarının alınmadığını belirterek; tüm davacı müvekkilleri yönünden kararın kaldırılmasına veya bozulmasına, davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olarak alacaklı aleyhine takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı ve davalı şirket arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesine istinaden asıl borçlu davalı şirket ve kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalayan davalılar hakkında vadesinde ödenmeyen borç nedeni ile hesabın kat edilerek ihtarname tebliğ edilmesine rağmen ödenmeyen alacağın tahsili amacıyla davacının başlattığı icra takibinde davalıların borca ve ferilerine itirazının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar davacı vekili ve davalılar vekilince istinaf edilmiştir.
Somut olayda; … Bank A.Ş. … Şubesi ile davalı … Ltd.Şti. arasında 400.000,00 TL Kredi Limiti 15.09.2014 tarihli “genel Kredi Sözleşmesi” imzalanmış olduğu, anılan sözleşmenin Müteselsil Kefil sıfatıyla, bbb, … Ve … tarafından 15.09.2014 tarihinde imzalandığı, kefalet tutarının “DÖRTYÜZBİNTÜRKLİRASI” olduğunun, “15.09.2014” kefalet tarihinin ve “Müteselsil” Kefil olunduğunun el yazısı ile yazıldığı; yine davacı … Bank A.Ş. … Şubesi ile … Ltd.Şti. arasında 700.000,00 TL Kredi Limitli 21.06.2017 tarihli “Genel Kredi Sözleşmesi” nin imzalanmış olduğu, anılan sözleşmenin Müteselsil Kefil sıfatıyla, … , … Ve … tarafından 21.06.2017 tarihinde imzalandığı, kefalet tutarının “YEDİYÜZBİNTÜRKLİRASI” olduğunun, “21.06.2017” kefalet tarihinin ve “Müteselsil” Kefil olunduğunun el yazısı ile yazıldığı; …, … Ve …’ ın, davacı banka tarafından … Ltd.Şti. firmasına kullandırılacak kredilerden toplam 1.100.000,00 TL Limit ile müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmıştır. … A.Ş. kefaleti ile 500.000,00 TL tutarında, 36 ay vadeli, Taksitli Ticari Kredi Kullanılması talebinin davalı asıl borçlu … Ltd.Şti. tarafından 21.06.2017 tarihinde imzalanmış olduğu, genel kredi sözleşmeleri kapsamında açılan … Hesap nolu Taksitli Ticari Kredi ile 438/3479634/1 Hesap Nolu Kredili Mevduat Hesabı açıldığı; dava konusu borcun açılan bu hesaplara ilişkin ödenmeyen bakiyelerden kaynaklandığı, …ndan herhangi bir tahsilat sağlanamadığı anlaşılmıştır.
Davaya konu icra dosyasında davacı banka, davaya konu kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapmış, davalılar vekilinin ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süre içinde borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle davalılar hakkındaki takip durmuştur. Dava, İİK’nun 67(1) maddesinde belirtilen hak düşürücü süre içinde açılmıştır
Davalılar vekili, davalı kefiller yönünden TBK’nun 583.maddesinde aranan şekil şartlarının somut olayda var olmadığı, bu nedenle kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığını iddia etmiş ise de; bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere TBK’nun 583.maddesinde aranan şekil şartlarının mevcut olduğu, davalı kefillerin sorumlu oldukları azami miktar, kefalet türü ve kefalet tarihinin kendi el yazıları ile yazılı bulunduğu, sözleşme örneklerinden de anlaşılmakla davalılar vekilinin bu yöndeki iddiası haklı görülmemiştir.
Davalılar vekili, davalı kefiller yönünden eşlerinin rızalarının alınmadığını, bu nedenle kefaletlerinin geçerli olmadığını iddia etmiş ise de; sözleşme tarihlerinin 15/09/2014 ve 21/06/2017 olup TBK’nun 584(3) maddesi kapsamında “Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler,” yönünden eş rızasının aranmayacağına ilişkin hüküm bulunduğu, davalı gerçek kişi kefillerin davalı borçlu şirketin ortakları olması yanında davalı …’in sözleşmelerin imzalandığı tarihte aynı zamanda şirketin yetkilisi sıfatını da taşıdığı, buna göre davalı gerçek kişilerin eşlerinin rızalarının bulunmasının gerekmediği anlaşılmakla, davalılar vekilinin bu yöndeki itirazları yerinde değildir.
Dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı; davacı ve davalı şirket arasında imzalanan 15/09/2014 ve 21/06/2017 tarihli genel kredi sözleşmelerinde diğer davalıların müteselsil kefil sıfatıyla kefaletlerinin ve imzalarının bulunduğu, davalı kefiller yönünden TBK’nun 583.maddesinde aranan şekil şartlarının kefalet sözleşmelerinde mevcut olup şirket ortağı olmaları nedeni ile eş rızalarının alınmasının gerekmediği; genel kredi sözleşmesi kapsamında … Hesap nolu Taksitli Ticari Kredi hesabı ve 438/3479634/1 Hesap Nolu Kredili Mevduat Hesabının açılmış olduğu, 25/06/2019 kat tarihi itibariyle taksitli ticari krediye ilişkin 24/06/2019 vadeli taksitin süresinde ödenmediği, bu nedenle davacı bankanın hesabı kat edebilmesi için yasal koşulların oluştuğu, davalıların kat ihtarına konu borç yönünden ödeme yapıldığına dair bir belge sunmadığı; dosya kapsamında uyuşmazlık konusunda uzman bankacı bilirkişiden alınan 24/11/2020 tarihli kök ve 22/01/2020 tarihli ek raporun açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli olduğu; davalıların kök rapora itirazı üzerine mahkemece ek rapor alındığı, davalıların ek rapora da aynı gerekçeler ile süresinde itiraz ettikleri; davacı vekilinin kök rapora itiraz etmediği ancak beyanda bulunduğu, ek rapora da itiraz etmediği raporda belirlenen alacak miktarının davacı yönünden kesinleştiği; davaya esas uyuşmazlığın konusuna ve alacak miktarına göre mahkemece davalı tarafın tanık dinletme talebinin reddi kararının yerinde olduğundan davalılar vekilinin bu yöne ilişkin itirazı yerinde değildir. Diğer taraftan dosya kapsamına göre davacının yapmış olduğu işlemler yönünden kötü niyetli kabul edilmesini gerektirir herhangi bir hususun bulunmadığı, kaldı ki davacının icra takibine konu alacağı yönünden davanın reddine karar verilmediği gibi, davacının sırf alacağına istinaden icra takibi yapmış olmasının kötü niyetli kabulünü gerektirmeyeceği, davalılar vekilinin bu yöne ilişkin itirazının da reddi gerektiği anlaşılmıştır. Belirtilen gerekçeye göre mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olmakla davacı ve davalılar vekilinin tüm itirazları yönünden istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalılar vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalılar vekilinin İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/02/2021 tarihli 2019/858 Esas ve 2021/156 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
Davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 210,55 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
Davalılardan alınması gereken 22.366,71 TL istinaf karar harcından peşin alınan 5.591,69 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 16.775,02 TL’nin davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı ve davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/11/2023