Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/692 E. 2023/1731 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/692
KARAR NO : 2023/1731

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2020 (Dava) – 21/01/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/153 Esas – 2021/77 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Kazası Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 08/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/11/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/153 Esas – 2021/77 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07/08/2019 tarihinde …’a ait … plakalı aracın, müvekkiline ait olup, …’un sevk ve idaresindeki … yabancı plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, … sinyalini verip sağa yanaşarak ikinci sırada duraklama yaparken, trafikte seyir halinde olan … plakalı kamyonetin seyir kurallarına uymayarak, … plakalı araca sol yandan çarptığını, müvekkilinin aracının sol ön kapı, çamurluk ve yan ayna kısmında maddi hasar meydana geldiğini, bu durumun taraflarca tanzim edilen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı ile sabit olduğunu, davalının ZMM poliçesi nedeniyle sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusuru ile neden olduğu maddi hasardan sorumlu olduğunu, dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ve dava şartının yerine getirildiğini, müvekkiline ait ve Alman trafiğine kayıtlı aracın kaza sonrası oluşan hasarının, Almanya’da bulunan bilirkişi bürosu tarafından Alman rayicine göre hesaplandığını, 23/09/2019 tarihli bilirkişi raporu ile KDV dahil 4.729,35 Euro hasar olarak tespit edildiğini, davalı, zarar görene gerçek zararını ödemek zorunda olduğundan KDV miktarını da ödemesi gerektiğini, ayrıca müvekkiline ait araçta meydana gelen zararın tespiti amacıyla alınması zorunlu bilirkişi raporunun tanzimi için 782,38 Euro ödemede bulunulduğunu, bu meblağın fiili ödeme günü tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden yargılama giderlerine dahil edilerek hüküm altına alınması gerektiğini, müvekkilinin aracının yabancı plakalı olup yurt dışında tamir edileceğinden zararın plakasının kayıtlı olduğu Alman rayiç değerlerine göre belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin zararı gidermek için yabancı para Euro üzerinden harcama yapacağının da kabulü gerektiğini, bu durumda müvekkilinin zararının tazmininin de Euro üzerinden hesaplanmasını ve fiili ödeme günündeki kur üzerinden tahsil edilmesini, müvekkili adına hasar ihbarının 04/02/2020 tarihinde yapıldığını, ihbarı izleyen sekizinci iş günü sonu olan 17/02/2020’den itibaren temerrüt faizine hükmolunmasını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla hasar bedelinden oluşan 4.729,35 Euro maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden temerrüde düştüğü 17/02/2020 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak tahsiline, müvekkilinin bilirkişi ücreti olarak ödediği 782,38 Euro’nun fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak yargılama giderlerine dahil edilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ancak poliçe limiti ve sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, sigortalının ise herhangi bir kusuru bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, trafik kazasına karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza tarihi itibariyle maddi araç başına azami teminatın 39.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, ekspertiz raporu tanzim edilmiş olup, davacı tarafından eksik evraklar tamamlanmadan huzurdaki davanın gündeme getirildiğini, öncelikle kusur durumunun tespitini, davacının talep etmiş olduğu hasar miktarının da fahiş ve kabul edilemez olduğunu, davacı tarafından Almanya’da yaptırılan tespit raporunun yokluklarında alındığını ve tek taraflı bir rapor olduğunu, davacının talep etmiş olduğu 782,38 Euro ekspertiz (bilirkişi) ücretinin de fahiş olduğunu, davacının TL olarak düzenlenmiş ve teminat verilmiş bir poliçe için Euro cinsinden talepte bulunmasının da kabul edilemez olduğunu, müvekkili şirketin temerrüde düşmemiş olup, davacının faiz taleplerinin de reddi gerektiğini, davacı tarafça müvekkili sigorta şirketine gerekli belgelerin zamanında ulaştırılmadığını ve huzurdaki davanın gündeme getirildiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.

YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….11/11/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda; 07/08/20219 tarihinde meydana gelen kazanın oluşumunda davalı tarafa ait … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu, davacı tarafa ait … plakalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu, dava konusu … plakalı araçta yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 4.729,35 Euro (KDV dahil) hasar meydana geldiğini, aracın bilirkişi ekspertiz rapor ücretinin 782,38 Euro (KDV dahil) olduğu, davanın kabulü halinde davalı sigorta şirketinin hesaplanan 4.729,30 TL Euro (KDV dahil) onarım bedeli olan maddi zarardan poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere temerrüde düştüğü 14/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sorumlu olduğu hususlarında kanaat bildirildiği, oluşa, dosya içeriğine ve bilimsel verilere uygun bulunan raporun mahkemece hükme esas alınabilir kabul edildiği, somut olay ve yasal düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde, meydana gelen trafik kazasında davacıya ait araçta 4.729,30 TL EURO (KDV dahil) hasar kaybı oluştuğu, bu zararın kazaya karışan karşı taraf aracın ZMMS sigortacısı olan davalı tarafça tazmini gerektiği anlaşılmakla; DAVANIN KABULÜNE, 4.729,35 Euro asıl alacağın 17/02/2020 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/A maddesine göre işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili tarafından, “….Mahkeme kararında müvekkili şirketin sorumlu olduğu tutarın poliçe limiti ile sınırlı olduğunun açıkça belirtilmemiş olmasının hatalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun, kaza tarihi itibariyle (araç başına) bakiye 39.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, 4.729,35 Euro üzerinden, hüküm kurulmasının hatalı olup bunun hükmün infazında da tereddüt yaratacağını, yine yerel mahkeme kararının, sorumluluklarının ZMMS poliçe teminatının türü ve miktarını belirtmekle birlikte yabancı para karşılığı olarak belirlenmiş olması yönüyle hatalı olduğunu, zira ZMMS poliçesinde teminat bedellerinin Türk Lirası şeklinde belirlendiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirket aleyhine hükmolunan tazminat miktarının müvekkili şirketin temerrüde düştüğü tarihteki efektif satış kuru üzerinden mi yoksa fiili ödeme günündeki efektif satış kuru üzerinden mi belirleneceğinin açıklanmadığını, kararın bu yönüyle hatalı olduğunu, her ne kadar Euro kuru değişkenlik gösterse de, Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçe teminatı sabit olup, teminat kapsamının Türk Lirası olarak belirlendiğini, aradaki kur farkının poliçe teminat limitinin aşımına sebep olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte hükme esas alınmış olan bilirkişi hesap raporunda aracın hasar bedeline ilişkin tespitlerin gerçeğe uygun olmadığını, bilirkişi raporunda herhangi bir araştırma yapılmaksızın davacı yanın sunduğu tek taraflı ekspertiz raporu esas alınarak ve davacının talebi aynen tespit olunarak 4.729,35 Euro hasar tespiti yapıldığını, tek taraflı işbu raporun, kaza ile illiyeti olmayan hasarları da içeren bir rapor olduğunu, müvekkili şirket tarafından hasar dosyası kapsamında alınan ve ekte sunulan ekspertiz raporundan anlaşılacağı üzere değişmesi gereken hasarlı parçanın yalnızca dikiz ayna camı olmasına rağmen, bilirkişi raporunda pek çok kalem eklendiğini, ekspertiz çalışmasında, sol ön çamurluk ve sol ön kapıda onarılabilir düzeyde çizik olduğunun tespit edilmiş olmasına rağmen tek taraflı hazırlanan ve yokluklarında Almanya’da yaptırılan tespit raporunun esas alınması ve bu parçaların değiştirilecek parçalar olarak değerlendirilmesinin haksız olduğunu, müvekkilinin ancak gerçek zarardan sorumlu olduğunu, davacının taleplerinin sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vereceğini, anlaşmalı tamirhane iskontosunun uygulanması gerektiğini, müvekkili şirketin KDV’den sorumluluğunun bulunmadığını, onarım faturası bulunmamasına rağmen KDV’nin eklenmiş olmasının hatalı olduğunu, kararda müvekkili şirketin yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, toplam tazminat miktarı poliçe limitini aşarsa sigortacının, vekalet ücreti, yargılama giderleri ve harçtan poliçe limiti oranında sorumlu olduğunu, kararında yargılama giderleri bakımından herhangi oranlama yapılmaksızın bu tutarların tamamından müvekkili şirketin poliçe limiti belirlenmeden sorumlu tutulmasının doğru olmadığını…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, yabancı aracın karıştığı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; Almanya’da ikamet eden davacı tarafından Alman plakalı aracının tamirinin Almanya’da yaptırılacağı belirtilerek, eksper raporunun ve çevirilerinin dosyaya sunulduğu görülmüştür. Davalı vekili, tazminat hesabında Almanya piyasasının esas alınmasının hatalı olduğunu ve poliçede teminat Türk Lirası olarak belirlendiğinden Euro’ya göre hesap yapılamayacağını ileri sürmüşse de, davacının kendi koşulları uyarınca aracını, yaşadığı yer olan Almanya’da, oradaki piyasa şartlarına göre tamir ettirme hakkı bulunduğu ve gerçek zararının giderilmesi gerekliliği dikkate alınarak davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Mahkemece tercüme belgeler ve dava dosyasındaki fotoğraflar ile kaza tutanağı uyarınca yeniden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, heyetten alınan raporun incelenmesinde; kaza tespit tutanağı ile hasarın uyumlu olduğu, yabancı araç olmasından dolayı yurtdışında yaptırılan tamirata göre gerçek hasar tutarının ayrıntılı ve gerekçeli olarak hesaplandığı, bu haliyle hükme esas alınan raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin rapora yönelik istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
Bununla birlikte, davalı vekili tarafından, mahkeme kararının hüküm kısmında “poliçe limitiyle sınırlı sorumluluğa” dair hüküm kurulmadığına dair de açıkça istinaf isteminde bulunulduğu görülmekle bu itiraz yerinde görülmüş (aynı yönde bknz. Yargıtay (kapatılan) 17. HD 2019/4003 E.-2021/316 K), hükmün bu yönde Dairemizce 353/1-b-2. madde uyarınca kaldırılıp düzeltilerek yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
Davalı vekilinin, mahkeme hükmüne göre ödemenin temerrüt tarihindeki mi yoksa fiili ödeme tarihindeki kura göre mi yapılacağının müphem bırakıldığına dair de istinaf isteminde bulunduğu, aynı yönde davacı tarafça da tashih istemli dilekçe sunulmuş olduğu, mahkemece HMK 304.madde uyarınca hükmün “ödemenin fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak” cümlesi eklenmek suretiyle tashih edilmesine dair ek karar verildiği görülmüş olup, Dairemizce HMK 353/1-b-2.maddeye göre kurulacak yeni hükümde bu husus da kurulacak yeni hüküm içerisinde doğru şekliyle yazılmıştır.
Diğer yandan, davalı sigorta şirketi kural olarak; davadaki harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden, sorumlu olunan poliçe limitinin toplam hükmedilen maddi tazminata oranı dahilinde sorumludur. Ancak, somut olayımızda, hükmedilen tazminat tutarı poliçe limiti olan 39.000,00 TL’ nin altında kaldığından oranlama yapılmasına gerek görülmemiş olup, davalının bu istinaf itirazının reddine karar vermek gerekmiştir. (bkz. Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14/06/2017 tarihli ve 2016/12075 esas – 2017/5498 karar sayılı ilamı).
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince yeniden hüküm tesisine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/153 Esas – 2021/77 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davanın KABULÜNE,
b-4.729,35 Euro asıl alacağın (kaza tarihi olan 07.08.2019 itibariyle geçerli 39.000,00-TL poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere) 17/02/2020 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesine göre işleyecek faizi ile birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap edilen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
e-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 2.233,32 TL harçtan, alınmış olan 558,34 TL harcın mahsubu ile, 1.674,98 TL eksik harcın davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
f-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL tebligat, 22,00 TL elektronik tebligat, 558,34 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı ve 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplamda 1.879,14‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine”,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davalıdan alınan 559,00 TL istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 9,50 TL posta masrafı ve 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcına ilişkin toplam 171,6‬0 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/11/2023