Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/655 E. 2023/1679 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/655
KARAR NO : 2023/1679

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2016 (Dava) – 26/11/2020 (Karar)
NUMARASI : 2016/1515 Esas – 2020/584 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Kazası Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 01/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/11/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1515 Esas – 2020/584 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 13.03.2015 tarihinde davalılardan …’ın kullandığı … plakalı aracın müvekkili idaresinde ve kendi şeridinde ilerlemekte olan … marka 1998 model … plakalı araca arkadan çarptığını, çarpmanın etkisiyle müvekkilinin kullandığı aracın savrularak önce sola yattığını ve sonrasında kaldırıma çıktığını, kaza sonucunda maddi hasar oluştuğunu, davalılardan …’ın asli ve tam kusurlu olduğunu, diğer davalının ise … plakalı aracı sigortalayan şirket olduğunu, kaza sonrasında müvekkili tarafından çektirilen araç tamir ettirilmeye çalışılmasına rağmen tamir masraflarının aracın piyasa değerini de geçecek durumda olması sebebiyle tamir edilemediğini, bu sebeple müvekkilinin 16.000,00 TL değerindeki aracını 4.000,00 TL’ye satmak zorunda kaldığını, bu satışa ait noter senedinin sunulduğunu, araçtaki değer kaybının 12.000,00 TL olduğunu, kazadan bir gün önce araca 1.500,00 TL bedelle … marka LPG cihazı ve dönüşüm kiti takıldığını, bunu trafik kaydına işletemeden ertesi gün kazanın meydana geldiğini, buna dair iş yerinden belge alındığı gibi ödemeler de kredi kartından yapıldığından banka kayıtlarında bunun yer aldığını, yine kazadan önce iki adet lastik alınıp 230,00 TL ödenmiş olduğunu, ayrıca kaza sonrası hasarlı aracın 354,00 TL bedel ödenerek müvekkili tarafından çektirildiğini, müvekkilinin kaza sonrasında sigorta şirketine başvuruda bulunduğunu ancak reddedildiğini, davalı … asli ve tam kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiği için diğer davalı sigorta şirketinin de Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi uyarınca sorumluluğa müteselsilen ortak olduğunu, trafik sigortacısının sadece hasar bedelinden değil, değer kaybından da sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 14.084,00 TL’nin davalı … yönünden dava tarihinden, diğer davalı sigorta şirketi yönünden ihbar tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte, her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kullandığı araç 2 tır arasında iken önündeki tırı kontrolsüz şekilde sollayarak müvekkilinin aracına çarptığını, kazanın davacının tam kusuru nedeniyle oluştuğunu, davacının acemi olarak tabir edilen deneyimsiz bir sürücü olduğunu ve yağmurlu karanlık ortamda araç kullanmaya kalkışarak kaza yaptığını, aleyhte kabul olmamak kaydıyla davacı aracının resimlerinden cüz’i masrafla doğrultma yapılabilecek ve boyanabilecek durumda olduğunun gözlemlendiğini, aracın sanki pert hale gelmiş olarak gösterilmesi inandırıcı olmadığı gibi yasal olarak da bağlayıcı olmadığını, herkesin kendi kusuru ile oluşan zarara katlanmak zorunda olduğunu, öte yandan, ortaya belli bir rakam çıkmışken belirsiz alacak davası açılmasının da yasal dayanaktan yoksun olduğunu, tacir olmayan müvekkilinden reeskont faizi istenmesinin mesnetsiz bir talep olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunun doğru olduğunu, sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere poliçede belirtilen üst limit ile sınırlı olduğunu, davacının iddia ettiğinin aksine tüm hasar dosyası ile sabit olduğu üzere davacıya ait … plakalı aracın sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu, davalı …’a ait araç sürücüsünün ise kazanın meydana gelmesinde hiçbir kusurunun bulunmadığını, davacıya ait aracın hatalı sollama yaparak bir anda sigortalıya ait aracın önüne kırdığını ve davaya konu kazaya sebebiyet verdiğini, sigortalıya atfedilen herhangi bir kusur olmadığına göre müvekkili sigorta şirketinin ödemekle yükümlü tutulacağı bir tazminat da olmadığını, zaten bu nedenlerle davacının hasar başvuru talebinin reddedildiğini, bunun haricinde davayı kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının talep ettiği rakamın tümüyle fahiş olduğunu, birden fazla alacak kalemi talep ettiğini, ancak nelerden ibaret olduğunu, tam olarak hangi alacak, tazminat kalemi için ne talep ettiğinin belli olmadığını, öncelikle dava dilekçesindeki taleplerinin tek tek açıklattırılması gerektiğini, daha sonra bilirkişi incelemesi ile hasar miktarının objektif kriterlerle tespiti gerektiğini, aracın tamirinin mi yoksa pert total işlemine mi tabi tutulmasının ekonomik olan yöntem olduğunun tespit edilmesini, emsal piyasa araştırması yapılmasını, fiyat teklifleri alınmasını, sunulan noter satış sözleşmesindeki rakamla kesinlikle bağlı kalınmaksızın gerçek zarar durumunun objektif kriterlerle ve teknik olarak ortaya konulmasını, davacının sanki doğrudan zarar kalemiymiş gibi, araç için taktırdığını iddia ettiği LPG tüpün bedelini ve yine lastiklerin bedelini de tazminat talebine ilave ettiğini, ancak bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, bahsi geçen bu unsurların zaten aracın 2.el piyasa değerinin ve sovtaj değerinin tespitinde dikkate alınacak unsurlar olduğunu, ayrıca doğrudan gerçek zarar kalemi olarak talep edilebilmesinin asla söz konusu olmadığını, çekici ücretinin ise dolaylı zarar kapsamında olduğunu ve yine müvekkili sigorta şirketinden talebinin mümkün olmadığını, davacının hasar başvurusu haklı ve yerinde olarak reddedildiğinden müvekkili sigorta şirketinin temerrüdünden söz edilemeyeceğini, dolayısıyla kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava konusu alacağa ancak dava tarihinden itibaren ve dava konusu uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığı için yasal faiz işletilebileceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….DAVANIN KISMEN KABULÜNE, 8.000,00 TL hasar bedeli ve 354,00 TL araç kurtarma – çekici bedeli olmak üzere toplam 8.354,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 13.03.2015’den (davalı sigorta şirketi açısından 26.03.2015 temerrüt tarihinden itibaren geçerli olmak üzere) itibaren geçerli olmak üzere yasal faiz işletilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, değer kaybı bedeline ilişkin istemin reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili tarafından, “…Davada kısmen kabul kısmen red kararı verildiğini, davalılar … A.Ş ve … için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedildiğini, bunun açıkça yasaya ve 27.06.1956 gün ve 2/147 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olduğunu, Yargıtay uygulamalarının da bu yönde olduğunu, davalılar hakkında ret sebebi aynı olduğunda ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu, araç bedelinin düşük olarak tespit edildiğini ve araçta oluşan değer kaybı taleplerinin reddedildiğini, hükme dayanak olan bilirkişi raporunda dava konusu aracın değerinin 12.000,00 TL olarak tespit edildiğini, yeni alınan/takılan 2 adet lastik ve yeni takılan LPG sisteminin/kitinin de dikkate alınarak dava konusu aracın fiyatının tespit edilmesi gerektiğini, bunların aracın değerini arttıran unsurlar olduğunu, aracın kaza tarihine kadar benzinli kullanılmış olmasının (LPG kitinin yeni takılması) motorun yıpranmamış olması sebebiyle aracın değerini arttırıcı bir unsur olduğunu, bu unsurların fiyata yansıtılması ile ortalama piyasa fiyatının üzerinde bir fiyat tespiti gerektiğini, bilirkişi raporunda; ‘1988 model araçta değer kaybı oluşmayacağı tespit edilmiştir’ denildiğini, buna itiraz edildiğini, hukuken bu tespite katılmalarının mümkün olmadığını, bilirkişilerin araçta oluşan değer kaybını da hesaplamaları gerektiğini, araçta değer kaybı tazminatı talep edilebilmesi için herhangi bir yaş sınırının bulunmadığını (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/1741 Esas-2016/5631 Karar), değer kaybının kazaya sebebiyet veren kişiden, aracı işleten sıfatıyla sorumlu olan kişiden ya da sorumluluk sigortacısından talep edileceğinin 09.10.2020 tarihinden önce Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları tarafından düzenlenmiş olduğunu, ancak Anayasa Mahkemesi’nin 09.10.2020 tarih ve 31269 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2019/40 Esas sayılı 17.07.2020 tarihli kararı ile 2918 sayılı KTK’nun 90.maddesinin iptal edilmesi üzerine artık genel hükümlere göre değerlendirme yapıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun da Anayasa Mahkemesi’nin kararının yayınlanmasından önceki tarihli olup, 03.08.2020 tarihli olduğunu, Anayasa Mahkemesi kararından sonra yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu doğduğunu, bu nedenle kararın reddedilen kısım yönünden kaldırılmasına, davalarının tamamen kabulüne karar verilmesini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle karşı taraftan maddi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı vekilinin araç bedelinin düşük belirlendiğine, değer kaybı belirlenmesi gerekirken belirlenmediğine ve genel hükümlere göre değer kaybı belirlenmesi gerektiğine dair itirazlarının kabulü mümkün görülmemiştir. Zira, mahkemece kusur ve hasara yönelik olarak bilirkişi heyetinden kök ve ek raporlar alındığı, ardından ATK Trafik İhtisas Dairesinden kusur ve hasara dair rapor alındığı, son olarak İTÜ bilirkişi heyetinden rapor alındığı, raporlarda aracın pert-total kabul edilerek davacının gerçek zararının (kaza anındaki rayicinden kaza sonrası sovtaj bedeli düşülmek suretiyle) 12.000-4.000=8.000-TL olarak hesap edildiği, son raporda ise zarar miktarı olarak 7.500-TL şeklinde görüş bildirildiği, bununla birlikte bu son raporun zaten istinafa gelen davacı taraf aleyhine olmasının yanısıra, mahkemece hükme esas alınan ek rapordaki hasar hesaplamasına davacı tarafça itiraz edilmeyip yalnızca kusura yönelik itiraz edilmiş olduğu, ardından alınan ATK raporunda da aynı tutarda gerçek zarar hesap edilmiş olup davacı vekilinin bu ATK raporuna yönelik de hiçbir itirazda bulunmamış olduğunun görülmesi karşısında, -hükme esas alınan raporlardaki zarar hesabında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasının yanısıra- HMK 357/1.madde de gözetilerek bu yöndeki istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin, davanın kısmen kabul kısmen reddedilmesine ve red nedeni her iki davalı bakımından aynı olmasına rağmen ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğuna dair itirazı ise yerinde görülmüştür. Ancak bu yanlışlık, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HMK 353/1-b-2.madde uyarınca kaldırılıp Dairemizce düzeltilerek yeniden hüküm tesis edilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince yeniden hüküm tesisine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1515 Esas – 2020/584 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-8.000,00 TL hasar bedeli ve 354,00 TL araç kurtarma – çekici bedeli olmak üzere toplam 8.354,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 13.03.2015 tarihinden (davalı sigorta şirketi açısından 26.03.2015 temerrüt tarihinden itibaren geçerli olmak üzere) itibaren geçerli olmak üzere yasal faiz işletilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Değer kaybı bedeline ilişkin istemin REDDİNE,
4-Alınması gereken 570,66 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 240,52 TL’nin mahsubu ile, bakiye 330,14 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 240,52-TL nisbi harç, 354,99-TL tebligat ve posta gideri, 1.475,00 TL bilirkişi ücreti, 464,50 ATK rapor ücreti dahil olmak üzere toplam 2.564,21 TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre, 1.520,97 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Kabul edilen maddi tazminat yönünden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 8.354,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen maddi tazminat yönünden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 5.730‬‬,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davalı … A.Ş. tarafından yapılan 675,00 TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre 274,62 TL’sinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş.’ye verilmesine, bakiye kısmın anılan davalı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin talep halinde yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine”,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
II-Davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
III-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacıdan alınan 59,30 TL istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
IV-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafça yapılan 27,5‬0 TL tebligat gideri ve 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcına ilişkin toplam 189,6‬0 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
V-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VI-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç, teminat ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/11/2023