Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/635 E. 2023/1749 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/635
KARAR NO : 2023/1749

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/12/2020
NUMARASI : 2017/1018 Esas – 2020/629 Karar
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 15/09/2017
BAM KARAR TARİHİ : 09/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2020 tarihli 2017/1018 Esas ve 2020/629 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus İzmir 17 İcra Müdürlüğü’nün 2012/8587 Esas sayılı takip dosyası ile takibin başlatıldığını, davalı bankanın müşterisi olan diğer borçlu dava dışı …’nın tanzim ettiği sahte senedi işleme koyduğunu, davacının böyle bir senedi imzalamadığını, senette kendi adına atılan imzanın davacıya ait olmadığını, imza incelemesinin Mahkememizin takdirinde olduğunu, davalı bankanın ilgili icra takibini açmakta ve devam ettirmekte kötü niyetli olduğunu, davalı bankanın daha önce de icra takibi girişimi olduğunu, davacı tarafından İzmir 9 İcra Hukuk Mahkemesi 2012/412 ve 2012/470 Esas sayılı dosyalarda imza inkarında bulunarak takipleri durdurduklarını, davacı hakkında herhangi bir takip veya hukuki bir işlem yapmayacaklarını beyan ettiklerini, bunun üzerine davacının herhangi bir dava açma gereği duymadığını, iş bu davaya konu icra takibine kadar herhangi bir işlem yapılmadığını, dava konusu icra takibi ile davacının maaşına haciz konulduğunu, ayrıca davacının diğer borçlu dava dışı … hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, yargılamanın İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi 2013/363 Esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, davanın davalı bankaya ihbar edildiğini, senedin sahte olduğunu bile bile davalı banka tarafından davacı hakkında takibin başlatıldığını, İzmir 17. İcra Dairesinin 2012/8587 Esas sayılı takip dosyasında ve dosyadaki senetlerden dolayı borcunun olmadığının tespiti ile dosyaya maaş haczi ile kesilen paraların istirdadı, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı banka üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından davacı hakkında İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2012/8587 esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, davacının … lehine düzenlediği 3 adet senedin vadesi gelmesine rağmen ödenmediği gerekçesiyle takibin başlatıldığını, … ile davacı arasındaki ilişkinin davalı bankayı ilgilendirmediğini söz konusu senetler nedeniyle ödememe protestolarının çekildiğini ve davacının bu protestolara itiraz etmediğini, davalı bankanın senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığını inceleme yetkisinin olup olmadığını, alacağın tahsili için takibe konduğunu, Ağır Ceza mahkemesinde devam ettiği beyan edilen dava ile davalı bankanın herhangi bir ilgisinin olmadığını, dava konusu senedin davalı bankaya bankanın alacağına karşılık olarak verildiğini senedin sahteliği ile herhangi bir ilgisinin olmadığını, iyi niyetli 3. Kişi konumunda olduklarını, bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…Dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacı ve dava dışı … aleyhine İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2012/8587 esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığı, takipte 14/09/2011 düzenleme tarihli 13/06/2012 ödeme tarihli 50.600,00 TL bedelli, 26/10/2011 düzenleme tarihli 04/06/2012 ödeme tarihli 55.180,00 TL bedelli, 26/12/2011 düzenleme tarihli, 06/06/2012 ödeme tarihli, 55.500,00 TL bedelli 3 adet bonoya dayanıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından mahkemede açılan dava ile icra takibine dayanak bonolarda keşideci olarak gösterilen davacının adı altındaki imzanın kendisine ait olmadığı ve bonolar nedeniyle borçlu olmadığı iddiasında bulunulduğu, takip nedeniyle maaşından yapılan kesintilerin istirdadına karar verilmesinin istendiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından dava konusu edilen husus dikkate alınarak icra takibine konu bonolarda keşide adı altındaki imzaların davacıya ait olup olmadığının tespiti için davacının imza asıllarının bulunduğu yerlerden celp edilen belgelerin bulunduğu İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/412 esas sayılı dosyası içerisinde bulunan belgeler ile huzurda alınan imza ve yazıların takibe konu bonolardaki imzalar ile karşılaştırılması suretiyle İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda bonolardaki imzaların davacının eli ürünü olmadığı yönünde kanaat bildirildiği, düzenlenen raporun imza incelemesi yönünden kanaat uyandırır nitelikte olduğu ve bu haliyle bonolarda keşide adı altındaki imzaların davacıya ait olmadığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır. Davacının düzenlenen bonolar yönünden imzasının olmadığı kabul edildiğinde davalı banka nezdinde varlığı kabul edilebilecek bir borcun davalı tarafça dosyada ileri sürülmediği, diğer adıyla davacının davalı banka nezdinde borçlu olduğunu gösterir başka bir delil veya kaydın dosyada tespit edilemediği, icra takibi sırasında davacıya ait maaş hesabından icra dosyasına yapılan kesintilerin davacıya dava açıldıktan sonra iade edildiği, bu haliyle istirdat isteminin konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Tüm bu incelemelere göre, davanın istirdat istemi yönünden konusu kalmadığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, menfi tespit istemi yönünden kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Açıklanan gerekçelerle; davanın istirdat istemi yönünden konusu kalmadığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın menfi tespit istemi yönünden kabulüne, İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2012/8587 esas sayılı takip dosyasında davacının takip dosyasından ve takip dosyasındaki senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine…”şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece imza incelemesine ilişkin alınmış olan bilirkişi raporuna karşı itirazlarını ayrıntılı olarak değerlendirilmeden, yeni bir rapor alınmadan hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğunu, müvekkili bankaya alacağına karşılık olarak söz konusu senetlerin verildiğini, müvekkili bankanın, senetlerdeki imzanın davacıya ait olup olmadığını inceleme yükümlülüğü olmadığı gibi imza sahteliğini tespit etmek gibi bir yetkisinin de bulunmadığını, işbu davanın açılmasına müvekkili banka sebebiyet vermediğinden müvekkili bankanın aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin kendisine alacağına karşılık olarak verilen senetleri, alacağını tahsil edebilmek amacıyla haklı olarak takibe koyduğunu, bu sebeple, müvekkili bankanın, takibin açılmasında ve işbu davanın ikamesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kararın müvekkilinin lehine kaldırılmasına, aksi takdirde gerekçeli karardaki müvekkilinin aleyhine hükmedilen yargılama gideri – vekalet ücretine ilişkin kısmın düzeltilmesine, müvekkili bankanın aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine konu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespiti ve davacının maaşından kesinlen meblağın iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının istirdat isteminin konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 187. maddesi gereğince, ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Aynı Kanunun 190. maddede ise ispat yükü düzenlenmiş olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Davacı vekili, 2004 Sayılı İİK nun 72/3. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açtığı iş bu dava ile takibe konu kambiyo senetlerinden olan bonolardaki imzaların müvekkiline ait olmaması nedeniyle, menfi tespit(borçlu olunmadığının tespiti) isteminde bulunmuş, mahkemece hükme esas alınan ATK Fizik İhtisas Dairesinin 27/07/2020 tarihli raporunda, imza incelemesine konu bonolardaki imzaların davacının eli ürünü olmadığı belirlenmiş, söz konusu raporun denetime elverişli, ayrıntılı olduğu anlaşılmıştır. Bu yönüyle davanın menfi tespit yönünden kabulüne dair verilen karar da bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesi gereğince vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Aynı kanunun 326. maddesinde Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, 332/1. maddesinde yargılama giderlerine resen hükmedileceği düzenlenmiştir.
Dava konusu somut olayda, davanın kabulüne karar verilmesinde ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı bankaya yükletilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum tespit edilemediğinden, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davalı vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2020 tarihli 2017/1018 Esas ve 2020/629 Karar sayılı kararının kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Davalıdan alınması gereken 11.017,04-TL istinaf karar harcından, başlangıçta alınan 2.754,30-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 8.262,74-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)Davalı tarafından yatırılan 162,10-TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir olarak kaydına,
c)Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
3-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa resen iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 09/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.