Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/626 E. 2021/877 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/626
KARAR NO : 2021/877

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2021 (Ara Karar)
NUMARASI : 2020/753 Esas
TALEP : İHTİYATİ TEDBİR
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/09/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/02/2021 tarihli, 2020/753 Esas sayılı dosyasından verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İHTİYATİ TEDBİR TALEBİ; Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifteki üyeliğini 25.10.1999 tarihli noter evrakıyla devraldığını, bu tarihten itibaren ve halen de bu devir nedeniyle sahibi olduğu dava konusu … ili, … ilçesi … Mah. … Blok No:… D:… adresindeki, … ada ve … parsel … cilt, … sayfa, …/… arsa paylı mesken vasıflı taşınmazda ikamet ettiğini, tüm edimlerini yerine getirmesine rağmen halen tapuda adına tescil yapılmadığını, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2001/18 E.-2001/895 K. sayılı kesinleşen kararıyla müvekkilinin kooperatif üyeliğinin tespit de edildiğini, kooperatif tarafından haksız kazanç sağlama amacı ile zincirleme şekilde ard arda çok düşük bedellerle muvazaalı yolsuz tapu temlikleri yapıldığını, bu nedenle kooperatif yöneticileri ve yolsuz tescil yaptıkları … temsilcileri hakkında İzmir 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 1997/301 E.-2010/395 K. sayılı dosyasından hapis cezasına hükmedildiğini, 14.03.2014’de aynı şekilde muvazaalı satışla müvekkilinin oturduğu … Blok … nolu dairenin davalı …’ a devredilmiş olduğunu, bu davalının iyiniyetli olmayıp haksız kazanç amaçlı organizasyonun danışıklı elemanı olduğunu, müvekkilinin ağır mağduriyetinin giderilmesi amacıyla muvazaalı yolsuz tescilerin iptali ile taşınmazın müvekkili adına tescili için dava açılmasının zorunlu olduğunu belirterek, öncelikle dava konusu … ili, … ilçesi … Mah. … Blok No: … D:… müvekkilinin adresli … ada ve … parsel … cilt, … sayfa, …/… arsa paylı mesken vasıflı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine tensiple birlikte “davalıdır” şerhi yazılmasına ve ayrıca dava konusu taşınmazın tapu kaydına, müvekkilinin ağır mağduriyeti ve davalıların muvazaalı yeni temlik ihtimalleri dikkate alınarak teminatsız olarak devri önleyici ihtiyati tedbir şerhi yazılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEMENİN 25.12.2010 tarihli İHTİYATİ TEDBİR KARARI; Mahkemece, “…Davacı talebi ve dosyaya sunulan tüm delillerin değerlendirilmesinden; yerinde görüldüğünden ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, … ili, … ilçesi … Mah. … ada ve … parsel … cilt, … sayfa, …/… arsa paylı mesken vasıflı taşınmazın davalılardan biri adına kayıtlı olması halinde davacı tarafça %15 oranında (2.4000,00-TL) teminat yatırılması halinde devrinin önlenmesi için İHTİYATİ TEDBİR VE DAVALIDIR ŞERHİ KONULMASINA” şeklinde karar verilmiştir.
KARŞI TARAFIN İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZI: İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ EDEN … VEKİLİ; “İhtiyati tedbir kararını 11.01.2021’de tebliğ alıp süresi içerisinde itiraz ettiklerini, HMK’ nun 391/2. maddesi uyarınca mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının şekli olarak gerekli bilgileri içermediğini, ihtiyati tedbirin ne sebeple, hangi delillere dayanılmak suretiyle verildiğinin kararda yer almadığını, açıkça kanuna, hukuka ve temel haklardan mülkiyet ve savunma haklarına aykırı şekilde mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının salt gerekli bilgileri içermediğinden dahi hukuka aykırı nitelikte olduğunu, bu nedenle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasının gerektiğini, dava konusu taşınmazı müvekkiline satan emlakçı ve şirket yetkilileri aleyhine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/37764 sor. nolu dosyası ile dolandırıcılık suçundan soruşturmanın devam etmekte olduğunu, emlakçı ile şirket yetkililerine hiçbir şekilde ulaşılamadığını, müvekkilinin iyi niyetle hareket ettiğini, ancak organize bir dolandırıcılık mağduru olduğunu, müvekkili iyiniyetli üçüncü kişi olduğundan davacının, davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat edememiş olduğunu, müvekkilinin uzun yıllardır taşınmazı satmamış olduğunu ve bu nedenle ‘mevcut durumda meydana gelebilecek bir tehlike’ olmadığının da açık olduğunu, tedbir icra dairesi eliyle uygulanmadığından kalkmış olduğunu” beyanla tedbire itiraz etmiştir.
YEREL MAHKEMENİN İTİRAZIN REDDİNE DAİR 22.02.2011 tarihli ARA KARARI: Mahkemece “…HMK’nun 389. maddesinde; ‘Mevcut durumda meydana gelebilecek bir degişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceginden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenleme bulunduğu, HMK’ nun 390. maddesinde; ‘(1) İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. (2) Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. (3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.’ şeklinde düzenleme bulunduğu, yani ihtiyati tedbir isteyenin haklılığını yaklaşık ispat kuralına göre ispat edebilmiş olması gerektiğinin düzenlendiği, toplanan tüm deliller karşısında; verilen ihtiyati tedbir kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, davanın tapu iptal ve tescil davası olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, dosyada toplanan tüm deliller değerlendirildiğinde yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği, verilen tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verildiği, HMK nın 389. ve 390. maddesindeki şartların oluştuğu kanaatine varılarak İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZIN REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI: DAVALI … VEKİLİ TARAFINDAN, “…HMK 391/2.madde uyarınca mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının şekli olarak gerekli bilgileri içermediği, tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığının belirtilmesi gerektiği, mahkemenin ihtiyati tedbir kararında tedbirin ne sebeple, hangi delillere dayanılmak suretiyle verildiğinin yer almadığı, bu hususun, aynı zamanda itiraz hakkı kullanılırken itiraz edilebilecek gerekçelerin mahkeme tarafından belirtilmemesi sebebiyle savunma hakkının da kısıtlanması niteliğinde olduğu, kararın açıkça kanuna, hukuka ve temel haklardan mülkiyet ve savunma haklarına aykırı olduğu, HMK 389.madde uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek gelişme sebebiyle ortaya çıkabilecek bir sakınca bulunmadığı, müvekkilinin uzun zamandır dava konusu taşınmazın sahibi olup önceki davalar da dahil olmak üzere, hiçbir şekilde taşınmazı devretme amacının olmadığı, taşınmazı müvekkiline satan emlakçı ve şirket yetkilileri aleyhine müvekkilini dolandırdıkları iddiası ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/37764 soruşturma nolu dosyasından soruşturmanın devam etmekte olduğu, müvekkilinin dava konusu taşınmazın yanında bulunan diğer daire ile ilgili olarak aldatıldığı ve dolandırıldığı iddiasıyla 2 sene önce şikayetçi olduğu, buna rağmen ihtiyati tedbir kararına hükmedilemeyeceği, ihtiyati tedbirin karşı taraf dinlenilmeden verilmesinin daha sıkı bir şarta bağlandığı, bu şartın; HMK 390/2’de ‘Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâller’ şeklinde düzenlendiği, ancak davacının da bildirmiş olduğu eski yıllara ait davalardan beri müvekkilinin hiçbir taşınmazı devretme girişiminde bulunmadığı, mağduriyetinin hukuk sistemince er geç anlaşılacağına inandığı, müvekkili aleyhine ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiği, Anayasa Mahkemesi kararlarının da bu yönde olduğu, davacnın, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edemediği, iyiniyetle iktisabın korunması gerektiği, ihtiyati tedbirin uygulanmasına ilişkin HMK 393 gereği yazı işleri müdürü görevlendirilmediği, bu sebeple davacı tarafından tedbirin uygulanmasının icra dairesinden istenmesi gerektiği, HMK 393/2.madde uyarınca davacının tedbirin uygulanmasını icra müdürlüğünden istediğine dair bir belge sunmadığı, tedbirin kendiliğinden kalktığına dair itirazlarının mahkemece hiç tartışılmadığı, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Talep, kooperatif üyeliğine dayalı olarak taşınmazın tapu iptal ve tescili istemine ilişkin davada taşınmaz üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine karar verildiği, davalı … vekili tarafından mahkemenin 22.02.2011 tarihli ara kararına karşı istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nın 390/1. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilecektir.
İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca tarafların dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı hukuki korumadır.
Mahkemece 25.12.2020 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararına karşı davalı vekilinin itirazı üzerine, 22.02.2021 tarihli ara karar ile itirazın reddine dair verilen kararın incelenmesinde; davacının kooperatif üyeliğini tespit eden mahkeme kararı, ceza dosyaları, davacının dava konusu yerde ikamet ettiğine dair ikametgah belgesi ve abonelik sözleşmeleri ve tüm dosya kapsamına göre davacının yaklaşık ispat koşulunu sağladığı, tedbirin dava konusu üzerinde tesis edildiği, teminatın süresinde yatırıldığı ve yasal düzenlemede aranan koşullara aykırı bir yön bulunmadığı görülmekle, davalı … vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı … vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/02/2021 tarihli, 2020/753 Esas sayılı dosyasından verilen ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken harç yeterli olduğundan, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 29/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.