Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/615 E. 2021/554 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/615
KARAR NO : 2021/554
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2021
NUMARASI : 2019/565 Esas ve 2021/243 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/06/2021

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/03/2021 tarihli, 2019/565 esas ve 2021/243 karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar ile davalı arasında hiçbir borç alacak ilişkisinin bulunmadığını, müvekkili …’in oto yedek parçaları satışı yapan bir tacir olduğunu, davalının da tacir olduğunu davalı vekilinin İzmir 3. İcra Müdürlüğünün 2019/2223 Talimat numaralı dosyası ile 03-07-2019 tarihinde müvekkili …’e ait olan iş yerine gelerek …’ın borçlu olduğu Alanya 1. İcra Müdürlüğünün 2019/519 esas sayılı dosyaya dayanak olarak hacze geldiğini, müvekkilinin dosya borçlusunun kendisinin olmadığını 20.01.2019 da bu dükkanı kiralayarak faaliyete başlattığını, vergi levhasının da kendi adına olduğunu beyan ederek, dükkanındaki malların faturalarını da göstermesine rağmen davacı vekilinin dükkandaki malların bir bir kısmını haczedip kaldıracağını beyan ettiğini, borç miktarının 21.104,93- TL olan dosyada 27.000- TL’lik haciz işlemi yapıldığını, müvekkillerinin bu durumdan çok mağdur olduklarını ve dosya borçlusunun babası olan ve aynı sanayiye yakın bir dükkanda çalışan …’a ulaştıklarını, …’ın borcun kendilerine ait olduğunu, müvekkilleriyle ilgili olmadığını kabul ettiğini, davalı vekilinin 18.07.2019 da aynı adrese tekrar hacze gelerek haczettiği malları kaldıracağını beyan ettiğini, müvekkillerinin bu esnada dosya borçlusunun basası olan …’ı haciz mahalline çağırdıklarını, …’ın borcun müvekkilleriyle ilgili olmadığını beyan etse de davalı vekilinin iş yerine hamal ve kamyonet çağırdığını, müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini, alacaklı vekilinin dava konusu senet ve diğer üç senede imza atmaları halinde her hangi bir mal kaldırma işlemi yapmayacağını beyan etmesi üzerine ,dosya borçlusunun …’ın babası olan …’ın ben imza atarım dediğini, alacaklı vekilinin her iki müvekkilinden de haciz baskısı altına alarak borçlu olmadıklarını dört adet senede imza attırdığını, dava konusu senedin 16.08.2019 tarihli 7.000- TL bedelli 16.07.2019 düzenleme tarihli senet olduğunu, müvekkillerinin söz konusu hacizli malları üzerindeki haksız haczin kaldırılması için hakkında Alanya İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/516 esas sayılı dosyası ile İstihkak davası açtıklarını davalı vekilinin ise Alanya 4. İcra Müdürlüğünün 2019/36125 Esas sayılı icra takip dosyası ile davacılar aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibini başlattığını, müvekkilleri aleyhine başlatılan icra takibine konu senet üzerinde “BEDELİ MALEN AHZOLUNMUŞTUR” kaydının olduğunu söz konusu bononun malen kaydının olması, bononun ticari faaliyet karşılığı düzenlendiğini göstermekle davalı yanın bulunmadığını, bilirkişi vasıtasıyla incelenmesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle öncelikle ve ivedilikle teminatsız olarak Alanya 4. İcra Müdürlüğünün 2019/36125 esas sayılı takibin durdurulmasına haklı davalarının kabulüne ve Alanya 4. İcra Müdürlünün 2019/36125 Esas sayılı icra takibinin iptaline ve 16.08.2019 tarihli 16.07.2019 düzenleme tarihli 7.000,00-TL bedelli bonoda müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitini alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekilinin birleşen dosya dava dilekçesinde; müvekkili …’in oto yedek parçaları satışı yaptığını, davalı vekilinin İzmir 3. İcra Müdürlüğünün 2019/2223 Talimat numaralı dosyası ile 03-07-2019 tarihinde müvekkili …’e ait olan iş yerine gelerek …’ın borçlu olduğu Alanya 1.İcra Müdürlüğünün 2019/519 esas sayılı dosyaya dayanak olarak hacze geldiğini, müvekkilinin dosya borçlusunun kendisi olmadığını 20.01.2019 tarihinde bu dükkanı kiraladığını, faaliyete başladığını, vergi levhasının da kendi adına olduğunu beyan ettiğini ve hatta dükkanındaki malların faturaları da göstermişse de davacı vekili dükkandaki malların bir kısmını haczedip kaldıracağını beyan ettiğini, borç miktarının 21.104,93 TL olan dosyada 27.000- TL lik haciz işlemi yaptığını, müvekkillerinin çok mağdur olduklarını, davalı vekilinin 18.07.2019 tarihinde aynı adrese tekrar hacze geldiğini, haczettiği malları kaldıracağını beyan ettiğini, alacaklı vekilinin her iki müvekkilinden de haciz baskısı altında borçlu olmadıklarını dört adet senede imza attırdıklarını, dava konusu senetlerin 06.09.2019 ödeme tarihli, 16.07.2019 düzenleme tarihli 7.000 TL bedelli ve 15.11.2019 ödeme tarihli 16.07.2019 düzenleme tarihli 6.600 TL bedelli senet olduğu, müvekkillerin söz konusu hacizli malları üzerindeki haksız haczin kaldırılması için hakkında Alanya İcra Hukuk Mahkemesinde 2019/516 Esas sayılı dosyası ile İstihkak Davası açtıklarını, davalının 16.072019 düzenleme tarihli 7.000- TL bedelli senede dayalı olarak Alanya 4. İcra Müdürlüğünde 2019/68004 Esas numaralı dosya icra takibi başlattığını, müvekkilleri aleyhine başlatılan icra takibine konu senetler üzerinde “bedeli malen ahzolunmuştur” kaydı mevcut olduğunu 06.09.2019 ödeme tarihli, 16.07.2019 düzenleme tarihli 7.000-TL bedelli senet, 11.10.2019 ödeme tarihli, 16.07.2019 düzenleme tarihli 7.000-TL bedelli senetlerin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her türlü hukuki dayanaktan yoksun, mesnetsiz ve haksız davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın iddialarının kabul etmediklerini, müvekkilinin davacılardan alacaklı olduğunu, davaya ve takibe konu senetlerin, 19.07.2019 tarihinde düzenlendiğini, ilgili iş yerinde yapılan hacizlerin ise 18/07/2019 tarihinde gerçekleştirildiğini, senetlerin düzenlenme tarihi ile haciz tarihi arasında farklılıkların olması durumunun da gözetilmesinin gerektiğini davacıların bir ihtimal borçtan kurtulma düşüncesiyle hareket ettiklerini, düzenlenme tarihi 16/07/2019 olan senetler hakkında, ilgili davanın 10/09/2019 tarihinde açıldığını, aradan geçen zamanda dava açılmaması hususunda da düşündürücü olduğunu senet borcunun “illetten mücerret olması” durumu gözlerden kaçmamasının gerektiğini, İKK. Ve TTK hükümlerince ” senet borcu herhangi bir sebebe bağlanamaz, Mücerret kıymetli evrak doğumuna sebep olan ilişkiden bağımsız ve soyuttur kıymetli evrak bir defa doğduktan sonra, doğumuna sebep olan ilişkideki bir aksaklık veya bozukluk kıymetli evrakın geçerliliğine etkili olmaz, Zira bono, bağımsız borç ikrarı içeren bir belgedir” denildiğini, davacı tarafça düzenlenen bonolarda, imza ikrarı kabul edilmiş olduğunu imzalara ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davacılar tarafınca iddia edilen haciz baskısı altında bonoların düzenlendiğini iddiasını kabul etmediklerini, Alanya İcra Müdürlüğünün 2019/36125 ve 2019/68004 esas sayılı dosyalar ile borçlu konumunda bulunan davacılar hakkında açılmış takiplerde takip talebi ve ödeme emri incelendiğinde Tahsilde Tekerrür Olmamak Kaydının bulunması ilgili dosyalar ile davacı tarafça bahsedilen ve istihkak iddiasına konu olan Alanya İcra Mahkemesinin 2019/516 Esas sayılı dosyası ile ilişkilendirilemeyeceğini, bu sebeple, davacılar hakkında açılan takiplerin, müvekkilinin alacağını tehlikeye sokmaması ve davacılar ile müvekkili arasında bulunan soyut borç ilişkisinin varlığına zarar verilmemesinin gerektiğini HMK m.200 uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir” hükmü de göz önünde alındığında davacılar tarafından bahsedilen iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafça tanık deliline dayanılmasına müvafakatlerinin bulunmadığını yine davacı tarafın senetlerindeki bedelinin malen ahzolunduğunun kaydına dayanarak taraflar arasında bulunan ticari alış-veriş ilişkisinin ve ticari defterlerin araştırılması talebini de kabul etmediklerini, davacıların defter kayıtlarından yola çıkarak, soyut alacağın varlığını tehlikeye sokma düşüncesinde olduklarını, açıklanan nedenler ile alacağı sürümcemede bırakmak maksadıyla açılmış bulunun davanın reddini, müvekkili hakkında doğabilecek herhangi bir zarar sonucu açacakları her türlü dava ve tazminat hakları saklı tutarak davacı tarafın kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili birleşen dosya cevap dilekçesinde; davacı tarafın iddialarını kabul etmelerinin mümkün olmadığını, davaya ve takibe konu senetlerin, 16/07/2019 tarihinde düzenlenmiş olduğunu ilgili iş yerinde yapılan hacizlerin ise 18/07/2019 tarihinde gerçekleştirildiğini, senetlerin düzenleme tarihi ile haciz tarihi arasında farklılıkların olması durumu da gözetilerek davacıların bir ihtimal borçtan kurtulma düşüncesiyle hareket ettiklerini, senet borcunun illetten mücerret olması durumunun gözlerden kaçmaması gerektiğini, davacı tarafça düzenlenen bonolarda, imza ikrarı kabul edildiğini, imzalara ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davacı tarafın senetlerde bedeli malen ahzolunduğu kaydına dayanarak taraflar arasında bulunan ticari alış-veriş ilişkisinin ve ticari defterlerin araştırılması talebini de kabul etmediklerini, davacıların, defter kayıtlarından yola çıkarak, soyut alacağın varlığını tehlikeye sokma düşüncesinde olduklarını, taraflarına yöneltilen haksız ve mesnetsiz, hukuki gerçeklikten yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; asıl dava ve birleşen 2019/824 Esas sayılı dosyası açısından açılan davaların ayrı ayrı reddine karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davalı taraf herhangi bir ticari defter ya da kayıt sunmadığını, bilirkişi incelemeleri de davalı tarafın defter ve kayıtlarını sunmaması nedeniyle yalnızca davacıya ait belgelerin incelenmesi ile hazırlandığı, mahkemenin hangi gerekçeyle red kararı verildiği bu aşamada da izaha muhtaç olduğunu, davanın henüz ön inceleme aşamasında ara karar kurarak tarafların ticari defter ve kayıtlarını isteyen mahkemenin, gerekçeli kararda ilgili defter ve kayıtları ispat aracı kabul etmemesi hukuk ile açıklanamadığını ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Mahkeme asıl ve birleşen dosyanın reddine karar verildiği, davacılar vekili hem asıl dava, hem de birleşen dosya için istinaf yoluna başvurmasına rağmen tek bir dosya için harç yatırıldığı anlaşıldığından, birleşen dosya yönünden de karar harcı ve istinaf kanun yolu harcını başvuran vekilince yatırılmak üzere üzere dosyanın mahalli mahkemesine geri çevrilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :
Davacılar vekilinin istinaf karar harcı ve istinaf kanun yoluna başvurma harcı yatırıldıktan sonra dairemize gönderilmesi için dosyanın mahalli mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE yapılan ön inceleme neticesinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.