Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/614 E. 2023/1718 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/614
KARAR NO : 2023/1718

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/01/2021
NUMARASI : 2019/854 Esas- 2021/8 Karar
DAVA : Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/10/2019
BAM KARAR TARİHİ : 02/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/01/2021 tarihli 2019/854 Esas ve 2021/8 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline temlik eden …’un maliki olduğu … plakalı araca 06/08/2019 tarihinde … plakalı aracın çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde karşı tarafın şerit ihlali yapması sebebiyle tam kusurlu olduğunu, bedel tespiti için İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/145 D.İş sayılı dosyası ile alının Makine Mühendisi bilirkişisinin raporunda müvekkiline ait araçta 21.800-TL tutarında hasar tespit edildiğini, bu rapor ile davalı şirketin KEP adresine başvuru yapıldığını, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, arabuluculuk müzakerelerinde de anlaşma sağlanmadığını bildirerek, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak şartıyla dava konusu araçta oluşan hasar bedeline mahsuben 10.000-TL ile değer kaybı alacağına mahsuben 10,00-TL olmak üzere 10.010,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalı vekiline dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “… açılan davanın kabulü ile, hasar bedeli tazminatı yönünden açılan davanın kabulü ile, 21.800,00-TL maddi tazminatın poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla dava tarihi olan 21/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Anonim Şirketi’nden tahsili ile davacı …’e verilmesine, değer kaybı tazminatı yönünden açılan davanın kabulü ile, 4.000,00-TL maddi tazminatın poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla dava tarihi olan 21/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Anonim Şirketi’nden tahsili ile davacı …’e verilmesine, ..” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı, davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava açıldıktan bir süre sonra yargılama devam ederken 28/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 Sayılı kanunun 57. maddesiyle 5684 Sayılı kanuna eklenen ek 6. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “(2) Tazminat alacağı, sadece hak sahibine veya avukatına ödenir ve birinci fıkrada belirtilen kişiler de dahil dahil olmak üzere hiç kimseye devredilemez.” hükmüne göre, sigorta alacağının temlik edilemeyeceğinin belirlendiğini, davacı vekili tarafından yargılama aşamasında 05/11/2020 tarihli “beyan dilekçesi” adlı dilekçesi ile; “..Müvekkilleri … vekili tarafından işbu davaya konu sigorta alacağı, diğer müvekkilleri …’e devir ve temlik edildiği ve …’un UYAP üzerindeki kaydının terkin edilerek diğer müvekkili …’ün alacaklı/davacı sıfatıyla UYAP sistemine kaydedilmesi..” hususunun talep edildiğini ve ilk derece mahkemesince bu talebin hatalı olarak kabul edildiğini, anılan yasal düzenleme gereğince sigorta tazminatı alacağının yalnızca hak sahinine veya avukatına ödenebileceğini, temlik eden davacı … vekilinin yani davacı vekilinin, yine vekili olduğu …’e işbu davaya konu sigorta alacağına ilişkin alacağın devrinden söz etmenin mümkün olamayacağını, davacı vekili, her ne kadar dava açalırken hak sahibi tarafından vekil tayin edildiğini, yargılama devam ederken hak sahibi vekili yani kendisi tarafından “sigorta tazminatı alacağının” yine 2016 yılından beri vekili olduğu bir başka müvekkiline temlik edildiğine ilişkin temlikname düzenlediğini ve dosyaya sunduğunu, burada davacı vekili tarafından kanun hükümlerini dolanmak suretiyle suiistimalin meydana geldiğini, davacı vekilinin sigorta tazminatı alacağını elde etmeye elverişli bir davranışın içinde olduğunu, davacı vekilinin piyasada sigorta tazminat alacağının söz konusu olduğu dava dosyalarında sık sık temlikname ile işlem yaptığını, yargılamanın sona ermesine yakın bir dönemde temliknamelerin dosyalara sunulduğunu, yahut mahkemeler tarafından hüküm kurulduktan sonra kararın icrasında icra dosyalarına temliknameler sunulmakta ve alacaklı sıfatının değiştirdiğini, davacı vekilinin işbu dosyaya sunmuş olduğu temliknamenin dosyaya sunulduğu tarihten 1 yılı aşkın süre önce düzenlenmiş olduğunu ancak davanın karara çıkmasına yakın bir dönemde dosyaya sunulduğunu, dava şartına ilişkin eksiklik yargılama aşamasından meydana gelmiş olup bu eksikliğin artık giderilmesi mümkün bulunmadığından, mahkemece davanın dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu, re’sen tespit edilecek nedenlerle kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar bedeli ve değer kaybı zararının zorunlu trafik sigorta poliçecisi olan davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından
istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Hukuki bir işlem (tasarrufi işlem) olan alacağın temliki sonrasında alacak üçüncü kişiye intikal etmektedir. Bu andan itibaren üçüncü kişi, borçlu karşısında alacaklı sıfatını kazanmaktadır. Niteliği itibariyle alacağın temliki, alacaklının tasarruf işlemidir. Temlik, alacağın tamamı için yapılabileceği gibi bir kısmı için de yapılabilir. Tam temlikte alacağın aslı ve fer’ileri temlik alana geçmekte olup alacaklı borç ilişkisinde taraf olmaktan çıkar. Temlik alan, temliki ve alacağın varlığını ispat ederek borçludan talepte bulunur. Temlik ile birlikte temlik alan, alacağın aslı ve fer’ileriyle birlikte, alacağa bağlı rüçhan haklarını da iktisap eder. Dolayısıyla temlik konusu alacak itibariyle dava ve takip hakkı da temlik alana geçer. Alacağın temlikinde esasen borç değişmez, sadece onu talep edecek taraf değişmiş olur.
28/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun’un 57. maddesi ile 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’na eklenen Ek Madde 6.’da “(1) Bu Kanun uyarınca sigortacılık yapan kurum veya kuruluşlardan ya da Hesaptan talep edilecek tazminat alacağı ancak;
a) Alacaklı tarafından bizzat,
b) Alacaklının kanuni temsilcisi veya kanuni temsilcinin bizzat vekâlet verdiği avukat vasıtasıyla,
c) Alacaklının bizzat vekâlet verdiği eşi, çocukları, annesi, babası, kardeşleri veya avukatı vasıtasıyla, takip edilebilir. Takip yetkisi, sigortacılık yapan kurum veya kuruluşlar ya da Hesap nezdinde yapılacak işlemleri kapsar.
(2) Tazminat alacağı, sadece hak sahibine veya avukatına ödenir ve birinci fıkrada belirtilen kişiler de dâhil olmak üzere hiç kimseye devredilemez.
(3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunca belirlenir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dosya kapsamından davacı vekilinin 04/11/2020 tarihli dilekçesi ekinde temlik sözleşmesini dosyaya sunduğu, ancak söz konusu temlik sözleşmesinin yukarıda anılan kanun değişikliği tarihinden önce düzenlendiği anlaşılmıştır.
Şu halde; ilk derece mahkemesince, 28/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun’un 57. maddesi ile 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’na eklenen Ek Madde 6. hükmü ile 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu Ek 6. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Genelge hükümleri ile temlik sözleşmesinin adi yazılı şekilde taraflarca geriye dönük olarak düzenlenmesinin de mümkün olabileceği hususu da değerlendirilerek sonucuna göre, temlik alan davacı …’ün aktif husumet ehliyeti yönünden bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu durum karşısında; davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun, kabulü ile istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/(1)-a-4. maddeleri gereğince kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın HMK’nın 353/(1)-a-4 maddesi uyarınca kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-4) maddesi gereğince KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-4) maddesi gereğince; İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/01/2021 tarihli 2019/854 Esas ve 2021/8 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-4) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kesin olmak üzere 02/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.