Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/600 E. 2023/547 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/600
KARAR NO : 2023/547

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2019 (Dava) – 12/02/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/103 Esas – 2021/127 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 30/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/03/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2021 tarih ve 2019/103 Esas – 2021/127 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili banka ile davalı borçlu …. Şti. arasında 08/12/2015 tarihli tarihli 6.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesinin düzenlendiğini, sözleşme gereği bu şirkete ticari kredi kullandırıldığını, diğer davalıların bu sözleşmede 6.900.000,00 TL limitli olarak müşterek borçlu-müteselsil kefil olarak yer aldıklarını, borcun ödenmemesi nedeniyle asıl borçluya ve kefil olan diğer davalılara davalılara Bornova 5. Noterliği’nden 25/09/2018 tarihli 24584 yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesinin gönderildiğini, temerrüdün gerçekleştiğini, ödeme yapılmadığını, davalılar hakkında icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu, davalıların haklarında verilen ihtiyati haciz kararına da itiraz ettiklerini, mahkemece ihtiyati haczin devamına karar verildiğini, bu karara karşı davalılar tarafından istinaf yoluna gidildiğini, kararın henüz kesinleşmediğini, yine davalılar tarafından İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/4 Esas sayılı dosyasında takibin iptali amacıyla dava açıldığını, mahkemece takibin iptaline karar verildiğini, verilen bu karara karşı da kendileri tarafından istinaf yoluna gidildiğini, 05/03/2019 tarihinde zorunlu arabuluculuk kurumuna başvurulduğunu, anlaşma sağlanamadığını, sürecin 12/04/2019 tarihinde sona erdiğini, imzalanan genel kredi sözleşmesinin faiz hükümlerini düzenleyen maddelerinde müvekkilinin uygulanacak faiz oranlarını günün koşullarına göre belirleme yetkisine sahip olduğunun belirtildiğini, davalıların bu sözleşme ile müvekkili ile düzenlenen kredi sözleşmelerinden dolayı borçlandıkları ve borçlanacakları tutarlarla ve anapara, akdi faiz, temerrüt faizi, komisyon, gider vergisi, kredi hesabına borç kaydedilen her türlü masraflar, vergiler, resimler, yasal takip giderleri ve avukatlık ücretlerini kapsayan miktarlardan sorumlu olduklarını kabul ve taahhüt ettiklerini, davalıların imzalarını taşıyan sözleşmeden kaynaklanan borçtan dolayı müvekkiline karşı birlikte müteselsilen sorumlu olduklarını, banka kayıtları incelendiğinde borcun belirleneceğini, davalıların itirazlarının haksız olduğunu, konkordato red kararının kesinleşmesinin beklenmeyeceğini belirterek, davalıların itirazlarının iptaline, takibin devamına, müvekkilleri yararına alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; bu davanın konusu İzmir 28. İcra Müdürlüğü’nün 2018/16254 sayılı takibine konu itirazın iptali davasının 2019/102 Esas sayılı dosyada açıldığını, her iki davanın da 19/04/2019 tarihinde açıldığını, derdestliğin söz konusu olduğunu, konkordato geçici mehil süresi içerisinde genel kredi sözleşmesinin fesh edilmesinin ve hesabın kat edilmesinin usulsüz olduğunu, İİK’nın 296. maddesine aykırı bir şekilde konkordato geçici mehil süresi içinde kredi sözleşmesinin sona erdirildiğini, nitekim müvekkillerinin 20/09/2018 tarihinde İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2018/1096 ve 2018/1119 Esas sayılı dosyalarda konkordato istekli davaları açtıklarını, bu durumu öğrenen davacı bankanın kredi sözleşmesini sona erdirme ve müvekkillerinin mallarını haczetme telaşına düştüğünü, henüz vadesi gelip de ödenmeyen taksit bulunmadığı halde genel kredi sözleşmesini sona erdirdiğini ve hesabı kat ettiğini, davacı banka tarafından konkordato geçici mehil süresi içinde gönderilen ihtarnameye karşı cevap verildiğini, bunun yanı sıra İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin söz konusu dosyalarında 20/09/2018 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde müvekkilleri hakkında geçici mehil kararı verildiğini, davacı bankanın feshinin müvekkillerinin konkordato istemelerinden kaynaklandığının şüphesiz olduğunu, müvekkillerinin geçici mehil süresi içinde olacak şekilde 25/09/2018 tarihinde henüz vadesi gelip de ödenmeyen bir kredi borcunun bulunmadığını, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1096 ve 2018/1119 Esas sayılı dava dosyalarında 21/12/2018 tarihinde verilen konkordato isteğinin reddine ilişkin kararların İzmir 17. Hukuk Dairesi tarafından ortadan kaldırıldığını ve mahkemece yeniden düzenlenen tensip tutanağı ile birlikte konkordato geçici mehil ve tedbir kararının verildiğini, ayrıca tüm takiplerin durdurulmasına ilişkin tedbir kararının da verildiğini, söz konusu davalar sonuçlandığında ve müvekkillerinin konkordato ön projesi onaylandığında bu davanın konusu takibin konusuz kalacağını bu nedenle konkordato istekli davaların sonucunun beklenmesi gerektiğini, her ne kadar dava dilekçesinde 2018/16254 sayılı takip dosyasının İzmir 28. İcra Müdürlüğü’ne ait takip dosyası olduğu belirtilmiş ise de bu takibin İzmir 23. İcra Müdürlüğü’ne ait bir takip olduğunu, davacı banka tarafından takibe konu alacakla ilgili olarak belge ve delil sunulmadığını, kredi borçlusuna kredi verildiğine ilişkin herhangi bir dekont vs. belge bulunmadığını, alacağın ispatlanamadığını, dava dilekçesinde belirtilen alacak tutarı ile takip dosyasında istenen alacak tutarının birbirinden farklı olduğunu, müvekkillerinin davacı bankaya kredi borçları bulunsa dahi İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin konkordato kararlarının bozulduğunu ve 2019/67 Esas sırasına kaydının yapıldığını, bu dava sonuçlanmadan müvekkilleri hakkında bir borç tespitinin yapılamayacağını, kefil olan müvekkilleri yönünden kredi borcundan sorumlu tutulduklarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla kefillerin her biri yönünden hangi genel kredi sözleşmesine imza attıkları, hangilerinden sorumlu tutulabilecekleri ve borç tutarının ne olduğu konularının tespitinin gerektiğini, BSMV istenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 27/12/2018 takip tarihine kadar asıl alacak için faiz işletildiğini, ancak ne şekilde ve hangi usulde hesaplandığının belirgin olmadığını, İİK’nın 294/3 ve 288/1 maddeleri gereğince faiz işletilemeyeceğini, takip tarihinden sonra işletilmek istenen % 28,60 temerrüt faiz oranını ve miktarını da kabul etmediklerini, kredi alacağı likit olmadığından icra inkar tazminatı isteğinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/67 Esas sayılı davası ile İzmir 7. İcra Mahkemesi’nin 2019/4 Esas sayılı dava sonucunun bekletici mesele yapılmasına, müvekkilleri yararına % 15’den az olmayacak şekilde kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…kredi borçlusu davalı şirketler hakkında İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1096 Esas sayılı dava dosyasında ve davalı gerçek kişiler hakkında İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1119 Esas sayılı dava dosyasında 20/09/2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay geçici mühlet verildiği, aynı dava dosyalarında düzenlenen tensip tutanakları ile birlikte “20/09/2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay geçici mühlet kararı” verildiği ayrıca “…mühlet içinde bu şirketler aleyhine 6183 sayılı yasaya göre yapılacak takipler dahil İİK’nın 206. maddesinin 1. sırasına yazılı alacaklar için haciz yoluyla yapılmış ve yapılacak takipler hariç olmak üzere davacılar aleyhine hiç takip yapılmaması, mevcut ve ileride yapılacak tüm takiplerin durdurulması, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararlarının uygulanmaması..” şeklinde ihtiyati tedbir kararı verildiği, geçici mühlet süresinin başladığı tarihten 1 gün sonra yani geçici mühlet süresi içerisinde davacı banka tarafından Bornova 5. Noterliği’nin 25/09/2018 tarihli 24587 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 21/09/2018 tarihi itibariyle kredi hesaplarının kat edildiği, geçici mühletin 21/12/2018 tarihinde sona erdiği görülmüştür. İtirazın iptali davası, niteliği gereği takiple sıkı sıkıya bağlı bir dava türüdür. Davamızın konusu takip, genel kredi sözleşmesi ve hesap kat ihtarnamesine dayalı olarak başlatılmıştır. 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Alacağın muaccel hale gelmesi için hesabın kat edilmesi yeterlidir. İİK’nın 296/1 maddesinin 1. fıkrasındaki “Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez.” şeklindeki açık yasal düzenleme karşında davacı banka ile davalı borçlu şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 24. maddesinin (b) bendindeki düzenlemenin uygulama alanı bulmayacağı, bir diğer anlatımla; genel kredi sözleşmesindeki davalıların konkordatoya başvurmaları nedeniyle temerrüt halinin oluşacağına ve kredi hesaplarının kat edileceğine ilişkin düzenlemenin İİK’nın 296/1 maddesine aykırılık oluşturacağı ve geçersiz olacağı kanaatine varılmıştır. Aldırılan bilirkişi raporu ile de geçici mehil süresinin başladığı 20/09/2018 tarihi itibariyle davalıların davacı bankaya ödemedikleri taksitlerinin ya da yerine getirmedikleri bir yükümlülüklerinin bulunmadığı hususu belirlenmiştir. Borçlular tarafından yapılan konkordato başvurusu üzerine İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1096 ve 2018/1119 Esas sayılı dava dosyalarında “…mühlet içinde bu şirketler aleyhine 6183 sayılı yasaya göre yapılacak takipler dahil İİK’nın 206. maddesinin 1. sırasına yazılı alacaklar için haciz yoluyla yapılmış ve yapılacak takipler hariç olmak üzere davacılar aleyhine hiç takip yapılmaması, mevcut ve ileride yapılacak tüm takiplerin durdurulması, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararlarının uygulanmaması..” yönündeki tedbir kararına rağmen, geçici mühlet süresi içerisinde kredi hesabı kat edilmiştir. İİK’nın 296/1 maddesi çerçevesinde geçici mühlet süresinin başladığı ve sürenin sona ereceği 21/12/2018 tarihine kadar temerrüt hali oluşmayacaktır. Dolayısıyla; hesabın kat edildiği 20/09/2018 tarihi itibariyle davalıların davacı bankaya ödemedikleri taksitleri ya da yerine getirmedikleri bir yükümlülükleri bulunmayıp, dava konusu takibin başlatıldığı 27/12/2018 tarihinde muaccel hale gelmiş bir alacağın varlığından ve temerrüt olgusundan söz edilemeyeceğinden…” gerekçesiyle “davanın REDDİNE, Davalılar vekilinin tazminat isteğinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile kredi müşterisi ….Şti. arasında 08.12.2015 tarih ve 6.000.000,00 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi imzalanarak ticari kredi kullandırıldığını ve bu sözleşmeye müteselsil kefil sıfatı ile 6.900.000,00 TL limitli olarak …, …. Şti., …Şti., …. Şti., …, …’ın imza attıklarını, kredi borcunun zamanında ödenmemesi nedeniyle borçlu ve kefiller aleyhine Bornova 5. Noterliği’nin 21.09.2018 tarih ve 24587 yevmiye numaralı ihtarnamesi ve eki hesap özeti tebliğ edildiğini, ihtarnamenin keşide edilmesine rağmen ödeme yapılmaması üzerine müvekkili banka alacağının tahsilini teminen borçlu firma ve kefiller hakkında ihtiyati haciz kararı alınarak İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2018/16255 E. Sayılı dosyasından ilamsız takibe geçildiğini, borçlularca takibe itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, yine borçlularca İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/5 E. Sayılı dosyası ile takibin iptali amacıyla dava açıldığını ve takibin iptaline karar verildiğini, bu dosya hakkında istinafa başvurduklarını ve gerek istinaf gerekse Yargıtay tarafından takibin devamına hükmedilerek kesinleştiğini, karşı tarafın iddiasının aksine Mahkemece konkordato kararının verildiği yani tensip zaptının düzenlendiği tarihin 25.09.2018 olduğunu, müvekkili bankaca ihtarnamenin 21.09.2018 tarihinde yani konkordato kararının verilmesinden önce keşide edildiğini, konkordato kararından tensipten önce haberdar olmalarının mümkün olamayacağından müvekkil bankanın kötü niyetinden söz edilemeyeceğini, davalıların, müvekkili bankaca takibe geçilmeden önce İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1096 E. ve 1119 E. Sayılı dosyaları ile konkordato talebinde bulunduklarını fakat gerek mal kaçırmakta olmaları gerekse de konkordato ön projesinde borçlarını ancak 8 yıllık vadede ödeyebileceklerini belirtmiş olmaları sebebiyle konkordato taleplerinin reddedildiğini, davalılarca bu red kararı hakkında istinaf kanun yoluna başvurulduğunu ve konkordato taleplerinin gerçekçi bulunmayarak İzmir 2. ATM 2019/67 E. Sayılı dosyası ile kesin olarak reddedildiğini, konkordato taleplerinin reddi akabinde tedbirlerin kaldırılmasıyla müvekkili bankaca ilamsız takibe geçildiğin, davalıların borca itiraz dilekçelerinde konkordato red kararının henüz kesinleşmediğinden bahisle takibin durdurulmasını talep etmiş olsalar da konkordato kurumunda takip açabilmek için konkordato red kararının kesinleşmesinin beklenmeyeceğini, tedbirlerin mahkemece kaldırıldığı andan itibaren ilamsız takibe geçilmesinde hukuki hiçbir sakınca bulunmadığını, davalılarca bu red kararı hakkında istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve konkordato talepleri gerçekçi bulunmayarak İzmir 2. ATM 2019/67 E. Sayılı dosyası ile yeniden reddedildiğini, borçlular müvekkil bankaya olan borcunun tamamına, takibe ve faiz, faiz oranı ve sair tüm fer ’ilerine itiraz ettiğini belirterek borca itiraz ettiklerini, davalıların imzasını taşıyan sözleşmeden kaynaklanan borçtan müvekkili bankaya karşı birlikte müteselsilen sorumlu olduklarını, müvekkili bankayla, davalılar arasında imzalanan bu sözleşmeden kaynaklı nakdi ve gayrinakdi borcun devam ettiğini, davalıların itirazlarının haksız ve kötüniyetli olduklarını, icra takibini uzatmak maksadıyla borca itiraz ettiklerini, icra inkar taleplerinin son derece haklı olduğunu, tarafların borçlarını 8 senede ve faizsiz ödemeyi amaçlayan, tüm alacaklıları mağdur edecek ve alacağın zaman içerisinde erimesine neden olacağı bir ön proje ile konkordato talep ettiklerini ve taleplenin 2 kez reddedildiğini, tek amaçlarının alacaklılarını mağdur ederek konkordato kurumunu kötü niyetli kullanmak olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesine herhangi bir itirazlarının bulunmadığını, ancak yasal şartları oluşmadığı gerekçesiyle kötü niyet tazminatı talebinin reddi ile davalı taraf lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi hususuna katılmadıklarını, henüz vadesi gelip de ödenmemiş borç olmamasına rağmen salt konkordato geçici mühleti kararına dayanarak kredi ilişkisini kat eden ve kredi borcunun ödenmesini ihtar eden davacı … Bankası dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, müvekkillerince konkordato talebinde bulunulduğunu 20/09/2018 tarihinden hemen sonra davacı bankanın, geçici mühlet kararının verildiği 25/09/2018 tarihinde bu yola başvurmasının kötü niyetli olduğunu, davacı bankanın, davalı şirketi zor durumda bırakmak; geçici mühlet sürecinde yararlanabileceği hukuki korumayı ortadan kaldırmak gayesiyle bu yola başvurmuş olması ve nihayetinde de icra takibi açmış olması karşısında kötü niyet tazminatının yasal şartları oluşmuş bulunduğundan kararın bu yönden kaldırılması gerektiğini, konusu para veya para ile ölçülebilen değerler olan tüm davalarda nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, bu davanın konusunun da para olduğunu, davalı taraf lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kötü niyet tazminatı talebinin reddi ve davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; genel kredi sözleşmesine dayalı nakdi alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalıların borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine, davalılar vekilinin tazminat isteminin reddine karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davalılar vekilinin, icra takibine itirazlarından feragat ettiklerini bildiren 23/03/2023 tarihli dilekçe sunduğu, davacı vekilinin ise 24/03/2023 tarihli davanın kabulü talepli dilekçe sunduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacının istinaf itirazlarının kabulü ile kararın kaldırılarak, davanın davalıların takibe itirazlarından feragat etmeleri nedeniyle konusuz kaldığı anlaşılmakla; yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından ve esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının yargılama gideri, vekalet ücreti ve icra inkar tazminatı talebi bulunmadığına yönelik açık bir beyanı bulunmadığından ve davacı dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğundan davacı lehine yargılama gideri, vekalet ücreti ve icra inkar tazminatı hükmedilmesine, kararın kaldırılması sebep ve şekline göre davalılar vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜNE; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/103 Esas – 2021/127 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE,
“1-Dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Toplam 1.068.762,57 TL nakdi alacağın %20’si oranında hesaplanan 213.752,51 TL icra inkar tazmminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, gayri nakdi alacak tutarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca, peşin alınan 50.148,68 TL harçtan, alınması gereken 179,90 TL karar harcının mahsubu ile bakiye 49.968,78 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 6,40 TL vekalet harcı, 179,90-TL(iadesine karar verilen 49.968,78 TL harç düşüldükten sonra kalan) peşin harç, 142,50 tebligat ve posta masrafı, 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 973,20 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 1.068.762,57 TL nakdi alacak tutarı üzerinden davacı yararına Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 133.501,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının talep ettiği 1.750.000,00 TL gayri nakdi alacak (depo bedeli) tutarı üzerinden vekalet ücretinin maktu olarak hükmedilmesi gerektiğinden, davacı yararına Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa resen iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
B-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun takibe itirazlarından feragat etmeleri nedeniyle ve konusu kalmadığından incelenmesine yer olmadığına,
C-İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-İstinaf başvurusu sırasında, davacıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafça yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 22,00 TL e-tebligat masrafı olmak üzere toplam 184,10 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalılar tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcı ve 162,10 TL istinaf başvuru harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalılara iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf eden ilgilisine iadesine,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/03/2023