Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/599
KARAR NO : 2023/1796
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/06/2018 (Dava) – 15/12/2020 (Karar )
NUMARASI : 2018/657 Esas – 2020/672 Karar
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 23/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/12/2020 tarihli 2018/657 Esas ve 2020/672 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı bankanın 7803925 no.lu ticari kredili mevduat müşterisi olduğunu, … … şubesi aracılığıyla 01.02.2011 tarihinde aylık % 0.99 faiz ve 1.500.000-TL tutarlı, 04.02.2011 tarihinde aylık %1.01 faizli 940.000-TL tutarlı, … Şubesi aracılığı ile aylık % 1.36 faizli ve 2.000.000-TL tutarlı taksitli ticari krediler kullandığı, kredi taksitlerinde gecikmeler yaşanması nedeniyle gecikme faizi uygulanması gerekirken temerrüt faizi uygulandığını, temerrüt faizi uygulanması için firmaya ihtarname gönderilmesi ve hesabın kat edilmesi ile yasal sürecin başlaması gerekli olduğunu, fazla tahsil edilen faizle ilgili olarak davalı bankaya ihtarname ile talepte bulunulduğunu ancak herhangi bir yanıt verilmediğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin TBK 20. Hükmü gereği genel işlem koşullarına tabi olduğunu, faize ilişkin sınırlamaların TBK 88 ve 120 maddelerinde açıklanmış olduğundan yapılacak incelemede bu hususların dikkate alınması gerektiğini, açıkladığı nedenlerle davalı bankadan kullanılan ticari krediler nedeniyle fazladan tahsil edilen faiz vs. miktarlarının tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00-TL’ nin 20.12.2017 ihtar tebliğ tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, banka tarafından uygulanan faiz oranının yasaya ve sözleşmeye uygun olduğunu, bankacılık sektöründe faaliyet gösteren ve kredi sağlayan tek şirket banka olmamasına rağmen, davacı yanın bankayı tercih ederek bir çok kez kredi ilişkisi içersine girdiğini, bu kapsamda davacı şirketin sözleşmenin ödemeye ilişkin maddelerinin genel işlem koşulları kapsamında değerlendirmesi gerektiği yönündeki iddiasının kabul edilemez olduğunu, davacının iddialarının aksine davacıdan fazla faiz alınmadığını, tam tersine geçmiş dönemde davacının ödemelerinde çokça gecikmeye düşmesi nedeniyle ödeme kolaylığı sağlanması için faiz oranı/tutarı indirimi yapıldığını, ödemelerinde faiz tahsilatı yapılmadan sadece anapara ödemeleri alındığını, TBK 88. ve 120. madde hükümlerinin uygulanması mümkün olmadığını, davacının talebinin soyut iddialara dayandığını, davasını ispat etmesi gerektiğini, açıkladığı nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece,”…Tarafların tacir olduğu davaya konu kredilerin ticari kredi niteliğinde olduğu, Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin ticari sözleşme olması nedeniyle TTK’nun 8.maddesi uyarınca tarafların faiz oranını serbestçe kararlaştırabilecekleri, ticari faiz oranlarının belirlenmesinde TBK’nun 88 ve 120.maddelerinde belirlenen kısıtlamaların uygulanamayacağı, davalı bankanın faiz talebini sözleşme hükümlerine ve banka faiz tebliğlerine uygun uygun bulunduğu…” gerekçesiyle; ”…Davacının davasının REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunun denetime elverişli olmadığını, bilirkişi tarafından kredi ödeme tarih ve miktarları dökümü yapılmadığından raporun bu konuda denetlemeye elverişli olmadığını, çünkü; raporda tahakkukların tek tek yazıldığını ancak müvekkilinin toplam ödeme tutarını tek kalem olarak belirtilmekle yetindiğini, örneğin bilirkişinin 940.000 TL’lik kredi ile ilgili; müvekkilinin ödemelerinin toplamını 1.325.000,00 TL olarak hesapladığını, ancak bu rakamı nasıl bulduğunu, hesaplamayı nasıl yaptığını açıklamadığını belirterek itiraz etmiş olmalarına rağmen ek raporunda da aynı şekilde ödemeleri tek kalem olarak yansıttığını ve hesaplamayı nasıl yaptığı açıklamadığını, oysa ki müvekkilindeki ekstrelere göre sırf bu kredi için yapılan toplam ödeme miktarının 1.442.208,00 TL olduğunu, bu hususun Mahkeme tarafından da dikkate alınmadığını, hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda nedeni açıklanmaksızın davalı banka tarafından tahakkuk ettirilen faiz tutarlarının tahsil edilmediğinin ifade edilmediğini, oysa ki bankaların tahakkuk ettirdikleri faizleri nedensiz bir şekilde tahsil etmemelerinin söz konusu olamayacağını, davalı bankanın kredi ödemelerinin takibinin 3 ayrı hesaptan yapıldığını, ana para ödemelerinin ayrı, faiz ödemelerinin ayrı ve BSMV ödemelerinin ayrı hesaplardan takip edildiğini, bu üç ayrı hesabın dökümlerinin ayrı ayrı yapılması gerekirken tek hesapta özetlenmeye çalışılması nedeniyle sonucun hatalı olduğunu, davalı bankanın, uyguladığı sistem gereği taksitlerin ödemesi geciktiğinde gecikme tarihinden itibaren açtığı farklı hesaplarda bu tutarları takip ederek günlük faiz uyguladığını, kredi borçlusu ödeme yaptığında da o ana kadar işlemiş faizle birlikte bütün tutarların tahakkuka dönüştüğünü ve tahsilatın bu şekilde yapıldığını, bu nedenle bankanın tahakkuk ettirilmiş bir tutarı tahsil etmemesinin söz konusu olamayacağını, ancak iki halde; yeniden yapılandırma ya da erken kapatma söz konusu ise tahsil etmeme olabileceğini, yani tahakkuk ettirdiği bir alacağı, bankanın sistem içinde açıklama yapmaksızın tahsil etmemesinin söz konusu olamayacağını, raporda tahakkukların tarihleriyle ve ayrı kalemler olarak yazıldığını ancak ödeme tutarlarının sadece toplam rakam ve tek kalemde belirtilmekle yetinildiğini, tarihleriyle ve ayrı kalemler olarak yazılmadığını, taraflar tacir de olsalar aralarında düzenledikleri sözleşmelere, yasal düzenlemelere aykırı hükümler ekleyemeyeceklerini, yasal düzenlemelere aykırı hükümlerin yok sayılmasının zorunlu olduğunu, bu durumun sözleşme serbestisi içinde değerlendirilmesinin söz konusu olamayacağını, zira davalı banka tarafından son derece fahiş bir oran üzerinden faize faiz de uygulandığını, bilirkişi raporunda müvekkilinin ödeme tutarları ve tarihleri ayrıca belirtilmediğinden faize faiz uygulanıp uygulanmadığının da denetlenemediğini, Yerel Mahkeme kararının da hatalı ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yapılacak inceleme neticesinde de davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; haksız olarak tahsil edildiği ileri sürülen kredi faiz alacağının istirdadı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı; Mahkemece hükme esas alınan, bankacılık işlemleri uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 07/06/2019 tarihli kök raporun ve 02/03/2020 tarihli ek raporun açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu; davacının davalı bankadan 15/07/2015 tarihli 2.000.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi ve 01/03/2010 düzenleme tarihli Hızır Hesap Sözleşmesi düzenlendiği, bahsi geçen sözleşmelere istinaden davacı şirkete taksitli ticari krediler kullandırıldığı, aylık kredi taksitlerinin vade tarihinde ödenmemesi üzerine bankaca gecikme faizi ve gider vergisinin uygulandığı; davacı fazladan tahsil edilen faiz ve diğer giderlerin tarafına geri ödenmesi istemi ile eldeki davayı açmış ise de, bilirkişi raporuna göre tahsil edilen faizler taraf arasındaki sözleşmeye uygun olup, raporda tespit edildiği üzere davalı bankanın yasal olarak talep edebileceği miktardan daha azını tahsil ettiği, davacının iddiasının aksine TTK 8. maddeye göre ticari işlerde tarafların faiz oranını serbestçe kararlaştırabileceği, TBK 120. ve 88. maddesinin deki sınırlandırmaların somut olayda uygulanmayacağı ancak gabin ve ahlaka aykırılık durumunda sınırlanabileceği, dosya kapsamında bu yönde bilgi ve belgenin de bulunmadığı, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/12/2020 tarihli 2018/657 Esas ve 2020/672 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 210,55-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/11/2023