Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/595 E. 2023/1708 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/595
KARAR NO : 2023/1708

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2017 (Dava) – 02/03/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/605 Esas- 2021/185 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 02/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2021 tarihli 2019/605 Esas ve 2021/185 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16.07.2017 tarihinde, …‘a ait,sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın,müvekkile ait … plakalı araca ve onun idaresinde iken çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği ve araç pert-total olmasına sebebiyet verdiğinin,görevli memurlar tarafından düzenlenen tutanakta ciddi hataların mevcut olduğu,davalılardan … araç sürücüsü sıfatıyla,… araç işleteni sıfatıyla ve davalı sigorta şirketi de … plaka sayılı aracın 21757197 poliçe numarasıyla ZMMS poliçesini düzenleyen kurum olması sebebiyle müvekkil aracında oluşan maddi zarardan sorumlu oldukları,sigorta şirketi açısından oluşan zararda sigorta arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğunun,TTK’nun 4.maddesinden doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığının,aynı kanunun Asliye Hukuk Mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesindeki hükmü ile,ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususu ile davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevleri arasında olduğu ve … Sigorta A.Ş’nin İzmir‘de şube şeklinde örgütlenmiş bölge müdürlüğü bulunması nedeniyle,İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğunun,müvekkile ait araç kaza sonrası tamir göremeyecek şekilde ağır hasarlı olduğundan Gümrük mevzuatı gereği 28.07.2017 tarihinde Gümrük Müdürlüğü’ne terk edildiği,aracın hurdasının yurt içinde değerlendirilmesi mümkün olmadığı ve yurt dışı edilme masrafları gayri iktisadi olduğundan araç gümrüğe terk edilerek millileştirildiğinin,bu nedenlerle rayiç değerden hurda değeri düşülmesi mümkün olamayacağı yönünde Yargıtay kararları olduğunun,bu nedenlerle Almanya’da ki … Motorlu Araç Bilirkişi bürosu tarafından 27.09.2017 tarihli bilirkişi raporu ile aracın hasarsız haldeki rayiç değeri 13.150,00 Euro olarak tespit ettiği ve bilirkişi hizmeti için 100,00 Euro ödeme yaptığı,bu bedelin de ödenmesi gerektiğinin,kaza sonrası kullanılamaz hale gelen aracıyla yurt dışına çıkması mümkün olmadığından gümrüğe terk etmek zorunda kalması sebebiyle müvekkilin uğradığı zararda aracın kaza tarihindeki rayiç değeri esas alınması ve araç millileştirildiğinden hurda değeri düşülemeyeceğinin,müvekkilin daimi ikametgahın Almanya olması ve aracın Almanya plakalı olduğu dikkate alındığında müvekkilin zararının tazminide Euro üzerinden hesaplanması gerektiğinin, müvekkil adına 07.11.2017 tarihinde hasar ihbarı davalıya yapıldığının,ihbar tarihinden sonraki 8.iş günü sonu olan 18.11.2017 tarihinde sigorta şirketinin temerrüde düştüğünden temerrüd faizine hükmedilmesi gerektiğinin,fazlaya dair her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne 13.150,00 Euro’nun maddi tazminat ile 100,00 Euro bilirkişi ücret bedelinin temerrüd tarihi olan 18.11.2017 tarihinden itibaren yürütülecek değişken faizi ile birlikte ve fiili ödeme tarihindeki T.C.M.B.Efektif satış kuru karşılığı TL olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karıştığı iddia edilen … plaka sayılı araç müvekkil şirket nezdinde 28.01.2017-2018 tarih aralığında 217457197 poliçe numarasıyla ZMMS trafik poliçesiyle sigortalı olup, poliçe limitinin 33.000,00 TL ile sınırlı olduğu,müvekkile yapılan başvuru neticesinde 1289232 nolu hasra dosyası açılarak eksper tarafıdnan yapılan inceleme neticesinde başvuru sahibine 18.08.2017 tarihinde 3.113,12 TL ödeme yapılarak müvekkil şirket üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğinin,sürücü kusurlarının ve araçtaki zararın belirlenmesi için bilirkişiden rapor alınmasını talep ettikleri,bu nedenlerle haksız açılan davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı … ve … cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada karşı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun,her ne kadar kaza esnasında tutulan tutanakta az da olsa tarafına kusur verilmiş ise de kazada kusursuz olduğunun,araç 2007 model,… ve 10 yaşında bir araç olup,bilirkişi tarafından talep edilen 13.150,00 Euro hasar bedelinin fahiş olduğu ve bu bedel bir aracın 2-3 yaşındaki araçlar için geçerli olacağının,aracı görmeden ve gerçek piyasa rayiç değerini yansıtmayan değerler olduğundan alınan raporun kabul edilemeyeceğinin,dilekçe ekinde sundukları satış ilanlarına göre 10 yaşındaki araç için 2.500,00 Euro-3.500,00 Euro olduğu görüleceğinin,meydana gelen kazada aracın pert olmasını gerektirecek bir hasar olmadığı ve aracı keyfiyen gümrüğe terk ettiğinin,bu durum sebepsiz zenginleşmeye yol açacağının,kendilerine herhangi bir ihtar çekilmediğinden temerrüde düşmedikleri,sürücü kusurlarının ve araçtaki hasar için bilirkişi incelemesi talep ettikleri,kazayı gören tanıkların dinlenmesini istediklerini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”…Dosya içerisinde yer alan yerel bilirkişi raporu ile ATK raporunda yer alan tespit ve değerlendirmelere göre davacının hasarının 3.000 Euro olabileceği anlaşılmıştır. Bilirkişilerce belirlenen tarafların kusur oranına göre davacının aracında meydana geldiği tespit edilen 3.000 Euro zararın kusur oranına göre değerlendirildiğinde davacının 750 Euro talep edebileceği anlaşılmakla dava açılmadan önce davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 750 Euronun üzerinde ödeme yapıldığından davacının zararının zararının karşılandığı anlaşılmıştır…” gerekçesiyle; ”…Davanın REDDİNE…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun gerçek kusur durumunu yansıtmadığını, Yerel Mahkemece yapılan yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından 12.11.2020 tarihinde hazırlanan raporda kaza yeri ve kazanın oluş şeklinin incelendiği belirtilip iş bu raporun hükme esas alındığını, oysa dosya muhtevasındaki bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde de açıklandığı üzere olayın oluş şekline uygun olmayan kusur tespitinin kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin dönüşünün U dönüşü olarak nitelendirilemeyeceğini, orta alanda yola çıkmak üzere Çaycuma istikametinden gelen araçların geçmesini beklediği esnada aracın hasarlı fotoğraflarında da rahatlıkla görüleceği üzere Bartın istikametine seyir halinde olan … plakalı araç aracının sol ön kısmı ile, müvekkili aracına sol arka çamurluk(C sütununun altı) kısmından çarpmakla birlikte müvekkili aracının bulunduğu yerde dairesel hareketle yönünün değişmesine sebebiyet verdiğini, yani bahse konu kazanın müvekkilinin U dönüşü yaptığı esnada, hareket halinde olduğu anda değil, yolun dışında bekleme yaptığı esnada gerçekleştiğini, bir başka yanlışlığın refüj genişliği olduğunu, gerçekten de tutanakta yer verilen krokide orta refüj genişliği tahmine dayalı olarak 3 metre yazılmışsa da refüj genişliğinin gerçekte 4,3 metre olduğunu, araçların hasarlı kısımları incelendiğinde tutanağın gerçek durumu yansıtmadığının anlaşıldığını, sigortalı aracın fenni muayene süresinin kazadan önce 28.06.2017 tarihinde bitmiş olmasının bir başka kusur sebebi olduğunu, kaza tespit tutanağının çok fahiş yanlışlıklar içerdiğini, hatta bir an için kaza tespit tutanağındaki çarpma noktasının doğru olduğu varsayılsa bu sefer sigortalı araç sürücüsünün “arkadan çarpma” sebebiyle kazada tam ve asli kusurlu olacağını, müvekkiline ait ve Alman trafiğine kayıtlı araç kaza sonrasında kullanılamayacak duruma geldiğinden ötürü, Zonguldak Gümrük Müdürlüğüne teslim edildiğini, müvekkilinin Almaya’ya döndükten sonra aracının kaza anındaki rayiç değerini tespit ettirmek amacıyla … Motorşu Araç ve Bilirkişi Bürosu’na başvurulduğunu, … Motorlu Araç Bilirkişi Bürosu tarafından düzenlenmiş 27.09.2017 tarihli Bilirkişi Raporuna göre aracın kaza tarihindeki rayiç değerinin 13.500,00 EUR tespit edildiğini, oysa 24.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda işbu tutarın afaki olduğundan bahsedildiğini ve aracın rayiç değerinin 3.000,00 EUR olarak belirlendiğini, hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan raporda da bu miktarın aynen kabul edildiğini, Mahkeme tarafından kanaat getirilen bu tutarın kabulünün mümkün olmadığını, 27.09.2017 tarihli Alman ekspertiz raporunda aracın 0 km fiyatının 24.434,89 EUR olduğunun tespit edildiğini, ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan raporda da bu miktarın kabul edildiğini fakat aracın yıl ve km durumu dikkate alındığında aracın rayiç değerinin 3.000,00 EUR olduğunun tespit edildiğini, oysa kaza tarihi dikkate alındığında … marka bir aracın Almanya koşullarında 3.000,00 EUR rayice sahip olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca 24.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda da açıkça ifade edildiği üzere … marka, 2007 model, düz vites, …, 198.751 km olan müvekkili aracına benzer nitelikteki araçların 24.06.2020 tarihindeki rayiç değerlerinin araştırılarak dosyaya sunulduğunu, oysa kazanın 16.07.2017 tarihinde meydana geldiğini, kaza sonrasında … Motorlu Araç Bilirkişi Bürosu tarafından hazırlanan ekspertiz raporunun, aracın kaza tarihli rayiç değerine ilişkin olduğunu, 24.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda, kaza tarihli rayiç değer araştırması yapılması gerekirken; aracın güncel tarihli rayiç değerinin belirtilmesinin yanlış olduğunu, nitekim ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan raporda da aynı hataya düşüldüğünü ve bu raporun hükme dayanak yapıldığını, işbu hususun müvekkili bakımından ciddi oranda hak kaybına sebebiyet verdiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklı bakiye hasar bedeli tazminatı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Somut olayda, 16/07/2017 günü saat 22:10 sıralarında davacı sürücü … idaresindeki … plakalı otomobil ile seyir halindeyken U dönüşü için sola manevra yaptığı sırada aracının sol-arka köşe kısımlarına, gerisinden gelen davalı sürücü … idaresindeki … plakalı otomobilin sol-ön köşe kısımlarıyla çarpması sonucu … plakalı otomobilde hasar meydana gelmiştir.
Dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı; mahkemece hükme esas alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin Kusur raporunun somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, mahallinde yapılan keşif sonrasında trafik bilirkişisinin düzenlediği bilirkişi raporu ve makina mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporlarında izafe edilen kusur oranlarının hükme esas alınan kusur raporu ile uyumlu olduğu; makine mühendisi bilirkişinin düzenlediği raporda ve İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin düzenlediği raporda tespit edilen hasar bedelinin yeterli inceleme ve değerlendirmeyi içerdiği, raporların birbirleri ile uyumlu oldukları anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2021 tarihli 2019/605 Esas ve 2021/185 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 210,55-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/11/2023