Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/546 E. 2021/420 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/546
KARAR NO : 2021/420
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2020
NUMARASI : 2019/388 Esas ve 2020/562 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/05/2021
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/11/2020 tarihli, 2019/388 esas ve 2020/562 karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ….. Ltd. Şti. arasında acentelik sözleşmesinin bulunduğunu, ….. A.Ş. nin unvan değişikliği ile ….., …..nın da ….. A.Ş. olduğunu, sözleşme gereği davalı ….. Ltd. Şti. nin müvekkilin acenteliğini yaptığını, taraflar arasındaki acentelik ilişkisi sebebiyle cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, 12.12.2013 tarih ve 42752 yevmiye nolu ihtarname ile müvekkilinin davalı ile mevcut acentelik ilişkisinden doğan cari hesap ilişkisini kestiği, yine aynı ihtarname ile davalıda bulunan 1236 adet boş poliçeyi teslim etmesi gerektiğini bildirdiği, acentelik ilişkisinin sona erdiğini bildirdiği, ancak davalı tarafça poliçeler teslim edilmediğini ve cari hesap ilişkisinden kaynaklanan borcu ödenmediğini belirterek davalı/borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun %20 den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Asıl alacağın zaman aşımına uğradığını, acentelik sözleşmesinin ….. A.Ş. ile yapıldığını, ancak ….. A.Ş.nin iflas ettiğini, sigortacılık faaliyetlerinin sonlandırıldığını, bu nedenle 2003 yılında taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi şeklen ….. A.Ş. tarafından yapılmış olsa da esasen müvekkilinin haklı nedenleri ile sonlandığını, ….. A.Ş.ye ipotek gösterilen taşınmazlarının da ipoteklerinin kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; Davacı tarafa gerek delillerin toplanması ve gerekse iddialarının ispatlanması için 16.09.2020 tarihli celsenin 1 nolu ara kararında HMK m. 120/1 gereği 250,00 TL gider ve HMK m. 324’e göre 2.000,00 TL delil avansını iki haftalık kesin süre içerisinde yatırması için süre verildiği halde davacı taraf verilen kesin süre içerisinde gider ve delil avansını yatırmamıştır. Bu süre 7251 sayılı Kanun ile değişik HMK m. 94 de yer alan şekle uygun olarak ve kesin süre içeresinde delil ve gider avansı yatırılmadığı takdirde sonuçları ihtar edilerek verilmiştir. Mahkememizce verilen ara kararın 2 nolu bendinde avans ödemesi yapılması halinde davacının dayandığı delillerin (defter ve kayıt incelenmesi yapılması ve bilirkişi raporu alınması ile bilirkişi raporlarının tebliği gözetilerek) toplanmasına karar verilmiştir. Davacı taraf mazeret dilekçesi sunmuş, mazeret dilekçesinde duruşma gününü Uyap’tan öğrenmek istediğini bildirmiş ve bu konuda ara karar verilmiştir. Ancak davacı taraf süresinde kesin süreye rağmen delil ve gider avansını yatırmamıştır. Davacı tarafa bu avansları süresinde yatırmaması halinde sonuçları da hatırlatıldığı halde gider ve delil avansını yerine getirmediğinden davanın HMK m. 114/1-g ye göre ve HMK m. 115/1-2 ye göre usul yönünden davanın reddi gerekmiştir. Bilindiği üzere; hak düşürücü süreler kesin olup; süresi içinde hak kullanılmadığı takdirde hak ölmektedir. Bu halde hakkın tekrar diriltilmesi mümkün değildir, yani; davacıya yeniden bir süre verilmesi mümkün değildir. Bu hal ölü bir adamın diriltilmesine benzer. Kanunun açık hükmü bu olduğu için kanunun uygulanması zorunludur. Bu hükmün aykırı davranılması halinde hâkimin kanunun açık hükmünü ihlal etmesi söz konusu olacaktır. HMK m. 114/1-g de; davacının yatırması gereken gider avansını yatırması dava şartı olarak yer almış, bu süre içerisinde gider avansı yatırılmadığı takdirde HMK m. 115/2b gereği davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedileceği belirlenmiştir. Davacı taraf da kendisine ayrıca ve açıkça ihtar edilmesine rağmen belirtilen süre içinde gider avansı yatırmamıştır. Bu nedenle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir… Şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bulunmadıkları duruşmada ve taraflarına hiç bir ihtaratlı tebligat gönderilmeden kesin süre verdiğinden ve gereğinin yerine getirilmediğinden bahisle davanın usulden reddine dair karar usul ve yasaya uygun olmayıp kaldırılması gerektiğini ileri sürerek istinaf talebinin kabulü ile davanın esasına girilerek davamızın kabulü karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dava; cari hesap ilişkisinden kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkin açılan itirazın iptali davasıdır.
Mahkemece davacı tarafa kesin sürenin ihtar edilmesine rağmen belirtilen süre içinde gider avansı yatırmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/12/2012 tarihli ve 2012/9 – 1170 esas ve 1172 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere “.. Mülga 1086 Sayılı HUMK’un 163 maddesi ile 6100 Sayılı HMK’nın 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun açıklanması gerekir. Ayrıca kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda, mevcut kanıtlara göre karar verilip gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adeletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davanın uzamasının veya uzatılmak istenilmesinin engellemek üzere verilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Somut olayda davacı vekilinin 16/09/2020 tarihli duruşmaya mazeret dilekçesi vererek katılmadığı, mahkemece davacı vekilinin mazereti ile ilgili kabul veya ret yönünden ara kararı oluşturulmadığı, davacı tarafa gider avansı ve delil avansı yatırması için iki haftalık kesin süre verildiği, ara kararına duruşmada olmayan davacı vekiline “ihtarat yapıldı” şeklinde yazıldığı, delil avansının ne için istenildiğinin ayrıntılı yazılmadığı gibi ara kararın da davacı vekiline Tebligat Kanunu hükümlerine uygun meşruhatlı tebligat yapıldığına ilişkin belgeye rastlanmadığı, bu durumda, HMK’nın 94. maddesi hükmüne uygun olarak verilmiş olan kesin sürenin sonuç doğurmayacağı gözardı edilerek davanın usulden reddine hüküm kurulması usul ekonomisine de aykırı olduğundan mahkemece davanın esasına girip hukuki değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile kararın HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılıp talebin esası ile ilgili hüküm kurulması için dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.(Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 23/01/2020 tarih, 2016/8908 esas ve 2020/374 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
HÜKÜM:
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/11/2020 tarihli, 2019/388 esas ve 2020/562 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yeniden yargılama yapılıp esasla ilgili hüküm kurulması için dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,
4-İstinaf eden davacı vekilinin yatırmış olduğu;
a-1.592,00 TL istinaf karar harcının istinaf eden davacı tarafa iadesine,
b-162,10 TL istinaf başvuru harcının mahkemece yargılama giderlerinde değerlendirilmesine,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Artan yargılama giderinin istek halinde yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.