Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/540 E. 2023/1660 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/540
KARAR NO : 2023/1660

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2021
NUMARASI : 2019/135 Esas – 2021/176 Karar
DAVA : Kasko Poliçesinden Kaynaklanan Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/03/2019
BAM KARAR TARİHİ : 26/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2021 tarihli 2019/135 Esas ve 2021/176 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … plakalı araç ile dava dışı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 14/11/2018 tarihinde çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili aracın davalı … A.Ş. tarafından kasko poliçesi ile teminat altına alındığını, 14/11/2018 tarihinde meydana gelen kazadan sonra aracın tamire götürüldüğünü, davalı nezdinde hasar dosyası oluşturulduğunu, ancak davalı sigorta şirketince davacıya hasar bedeli olarak 16.000,00-TL ödeme yapıldığını, İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/225 D.iş sayılı dosyasında alınan tespit raporunda hasar miktarının 25.000,00-TL, ikame araç bedelinin ise 2.850,00-TL olarak belirlendiğini, dava şartı olan arabuluculuk görüşmesinde de anlaşamadıkları için işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu belirterek; davanın kabulü ile meydana gelen kaza neticesinde müvekkilinin aracında oluşan hasar bedeli ve ikame araç bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte şimdilik 2.000,00-TL alacaklarının davalıdan tahsiline, İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/225 D.İş sayılı dosyasında yapılan masraf ve AAÜT’ne göre vekalet ücretinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkiye itiraz ettiklerini, davacının zararının giderildiğini, davacıya 16.000,00-TL tutarında hasar tazminatı ödemesinin yapıldığını, ikame araç süresi olarak 15 günlük sürenin kabul edilemeyeceğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “…Davanın kabulü ile; 9.000,00-TL hasar bedeli, 1.500,00-TL ikame araç bedeli olmak üzere toplam 10.500,00-TL’nin 03/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı, davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının imzalı servis mutabakatının mevcut olduğunu, müvekkili şirket tarafından mutabakatname gereğince 16.000-TL ödeme yapıldığını, dosyada mübrez mutabakatname ile de sabit olduğu üzere taraflar bedel ve işlem hakkında mutabık kaldığından ve mutabakatin geçersiz sayılmasını gerektiren fahiş bir meblağ söz konusu olmadığından konu dosya bakımından ödeme sonrasında müvekkilinin sorumluluğunun kalmadığını, mutabakatnamenin ekte sunulduğunu, ‘’Sonuç olarak, başvuranın aracının mutabakat ile belirlenen şekilde onarıldığı onarım nedeni ile başvuranın zararının karşılanmış olduğu, söz konusu belge içeriği dikkate alınarak başvuranın bu yöndeki bakiye hasar onarım bedeli talebinin ve ekspertiz ücreti hükme esas alınan bilirkişi raporunda da, değişimi gereken hasarlı parçalar ve işçiliklere için hasar resimleri ve diğer evraklar üzerinden kanaat getirilmiş olup parça ve işçilik bedelleri için aracın onarım gördüğü ortama eş servislerden elde edilen bilgilere istinaden değerlemenin yapıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki araç için yapılan hasar tespiti, aracın tamirinin yapılmamış olması hali için farazi bir hasarın tespiti olduğunu, aynı yargı, davacının sunmuş olduğu eksper raporu için de geçerli olduğunu, ancak dosyada kararlaştırılan tutar üzerinden aracın tamir edildiğini, müvekkili şirketin işbu tutarı ödediği bir vakıa olduğunu, gerçek var iken, faraziye göre hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı taraf, aracın ilgili firmada ayıplı-eksik olarak tamir edildiğini veya işbu sebeple karşılanmayan bakiye hasarı olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge de dosyaya sunmadığını, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, müvekkili şirketin sorumluluğunu yerine getirdiği bakiye hasar borcu kalmadığını, bu yönden davanın reddi yönünde hüküm kurulması gerekirken kabulü yönünde hüküm tesis edilmesi hukuka aykırı olup verilen kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında akdedilen kasko poliçesinden kaynaklanan bakiye hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından
istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacıya ait … plakalı aracın, davalı sigorta şirketi tarafından 21/11/2017-21/11/2018 vadeli poliçeyle davalı şirket nezdinde Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığı, 14/11/2018 tarihli rizikonun, poliçe yürürlük süresi içerisinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlık; davacının, davalı kasko sigorta şirketinden bakiye hasar bedeli bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise miktarı noktasında toplanmaktadır.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötüniyet veya muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 1409/1 ve 1410. maddeleri uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı Yasanın 1409/2. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte; sigortalı Kasko Poliçesi Genel Şartlarının 1.5. maddesi ve 6102 sayılı TTK’nın 1446. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminatı içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer. Sigortacı, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu ve bu oluş şeklinin sigorta teminatı dışında kaldığını soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamak zorundadır.
Somut olayda; mahkemece bilirkişi … tarafından hazırlanan 30/04/2020 tarihli raporda davacının talep edebileceği bakiye zarar miktarının 9.000,00- TL olduğu, ikame araç bedelinin ise 1.500,00 TL olacağı belirtilmiş olup, raporun taraflara usulüne uygun tebliğ edilmesi üzerine, davalı vekilince bilirkişi raporuna karşı iki haftalık yasal süre içinde beyan ve itiraz dilekçesi sunulmadığı, davacı vekilince ise dava değerinin arttırıldığı, mahkemece anılan rapor hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nın 357/1. maddesi uyarınca, istinaf aşamasında ileri sürdüğü hususlarda savunmada bulunmayan ve bilirkişi raporuna bu yönde itiraz etmeyen davalının ilk derece mahkemesinde ileri sürmediği savunmalarının dinlenememesine ve yeni delillere dayanamamasına( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/331 Esas, 2019/7579 Karar sayılı ilamı) mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi incelemesine dayanılarak hazırlanan raporun denetime elverişli, gerekçeli ve usul ve yasaya uygun olmasına, alınan bilirkişi raporu ile davalı sigorta şirketinin hasarın poliçe teminat kapsamı dışında bulunduğu hususunu somut delillerle ispat etmemesine göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davalı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2021 tarihli 2019/135 Esas ve 2021/176 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Davalıdan alınması gereken 717,25-TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,50-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 537,75-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)Davalı yanca yatırılan istinaf kanun yolu başvuru harcının (162,10-TL) hazineye gelir olarak kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 26/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.