Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/534 E. 2023/1557 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/534
KARAR NO : 2023/1557

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2020 (Dava) – 17/12/2020 (Karar)
NUMARASI : 2020/169 Esas – 2020/690 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 18/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/10/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/169 Esas – 2020/690 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08.09.2019 tarihinde davadışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, müvekkiline ait olup onun sevk ve idaresindeki … yabancı plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, sigortalı araç sürücüsünün yeterli takip mesafesi bırakmamış olması, alkolün etkisi ve dikkatsizliği sebebiyle müvekkilinin aracına arkadan çarptığını, kaza sonrası polis memurlarınca yapılan ölçümlerde de karşı araç sürücüsünün 1.69 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesi nedeniyle maddi hasardan sorumlu olduğunu, İzmir’de davalı sigorta şirketinin şube şeklinde örgütlenmiş bir bölge müdürlüğünün bulunması nedeniyle İzmir Mahkemelerinin görülen davada yetkili olduğunu, dava açılmadan dava şartının yerine getirildiğini, müvekkiline ait ve Alman trafiğine kayıtlı aracın kaza sonrası tamir masrafının, TÜV SÜD Auto Service GmbH tarafından düzenlenmiş 25.10.2019 tarihli bilirkişi raporuna göre KDV dahil 4.279,93 Euro olarak tespit edildiğini, davalı sigorta şirketinin 26.02.2020 tarihinde 563,31 TL’lik kısmi ödemede bulunduğunu, bu tutarın ödeme tarihindeki kur karşılığının (6.6635) 84,33 Euro olduğunu, işbu kısmi ödeme tutarının düşülerek bakiye hasar bedelinin 4.195,40 Euro olarak hesaplandığını, yine Alman rayicine göre hesaplanan bilirkişi raporuna göre kaza sonrası araçta 150,00 Euro değer kaybı tespit edildiğini, işbu davanın 4.195,40 Euro bakiye hasar bedeli ve 150,00 Euro değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 4.345,40 Euro maddi tazminat talebiyle açıldığını, ayrıca zararın tespiti amacıyla alınması zorunlu bilirkişi raporu için müvekkilinin 741,61 Euro ödediğini, bu meblağın fiili ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden yargılama giderlerine dahil edilerek hüküm altına alınması gerektiğini, müvekkilinin aracı yabancı plakalı olup daimi ikametgahı da Almanya olduğundan zararın Alman rayiç değerlerine göre belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin zararını gidermek için Euro üzerinden harcama yapacağının kabulü gerektiğini, 6098 Sayılı TBK md. 99’da; “yabancı para üzerinden doğan borç ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parasıyla da ödenebilir” denilmekte olduğunu, nitekim Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, müvekkili adına hasar ihbarının 04.02.2020’de yapıldığını, KTK 99. maddesi uyarınca ihbarı izleyen sekizinci iş günü sonu olan 17.02.2020 tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 4.195,40 Euro hasar bedeli ve 150,00 Euro değer kaybı olmak üzere toplam 4.345,40 Euro maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden 17.02.2020’den itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak tahsiline, müvekkilinin bilirkişi ücreti olarak ödediği 741,61 Euro’nun fiil ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak yargılama giderlerine dahil ederek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aracını sigorta eksperine göstermediğini, sigortaya uygun başvuruda bulunmadığını, hasar miktarının hakkaniyete uygun belirlenmediğini, davacı aracının arazi taşıtı olarak kullanılan … tipi bir araç olduğunu, sigortalı aracın ise 2006 model … bir araç olduğunu, modelleri, yükseklikleri, kullanım biçimleri değerlendirildiğinde, 4.279,93 Euro değerinde bir hasar oluşmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zarar görenin mal varlığında zarardan önceki duruma göre artış sağlanmış olacağını, müvekkili şirket tarafından davacı yana 563,31 TL değer kaybı yönünden ödeme yapıldığını ve müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini, davacının talep ettiği 150,00 Euro değer kaybının kabul edilemez olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluğunun kusur oranında ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, Euro olarak dava açılamayacağını, Euro olarak açılan davada ayrıca faiz istenemeyeceğini, bilirkişi ücreti talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…..Dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; 08/09/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıya ait araca davalı sigorta şirketi tarafından ZMS sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın arkadan çarpması sonucu davacıya ait … plakalı araçta hasar meydana geldiği ve aracın değer kaybına uğradığı iddiası ve bu zararların tazmini istemi ile davacıya ait araca çarpan aracın ZMS sigorta poliçesini düzenleyen davalı şirket aleyhine tazminat istemi ile işbu davanın açıldığı, meydana gelen kazada davalı şirket tarafından sigortalı … plakalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğu, davacıya ait araçta yedek parça + işçilik + KDV dahil olmak üzere 4.195,40 EURO hasar meydana geldiği, ayrıca 150,00 EURO değer kaybının oluştuğu, bilirkişi raporunda her ne kadar davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin bu bedelden mahsubu sonrası bedel tespit edilmiş ise de davacı tarafça dava açılmadan önce yapılan ödemenin mahsubu sureti ile davanın açıldığı, bu nedenle değer kaybı zararının 150.00 EURO olarak kabul edilmesi gerektiği, aracın tamirinin ekonomik olduğu, kusur ve hasarın tespitine ilişkin düzenlenen bilirkişi raporunun dosyadaki verilere uygun, denetlenebilir ve hükme esas alınabilir nitelikte olduğu, TTK, KTK ve Sigorta Genel Şartları uyarınca davalı sigorta şirketinin araç işleteni gibi meydana gelen bu zarardan sorumlu olduğu, tespit edilen hasar miktarının poliçe limitleri içinde kaldığı, davalı şirkete başvuru tarihi sonrası temerrüdün 17/02/2020 tarihinde oluştuğunun kabulü ve tespit edilen zarara bu tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiği, bu hali ile davanın kabulüne karar verilmekle; DAVANIN KABULÜNE, 4.195,40 EURO bakiye hasardan kaynaklı zarar ve 150,00 EURO değer kaybı zararı olmak üzere toplam 4.345,40 EURO tazminatın 17/02/2020′ den itibaren 3095 Sayılı Yasa 4A hükmüne göre işletilecek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki TCMB Efektif Satış Kuru karşılığı TL olarak davalıdan alınarak davacıya ödenmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili tarafından, “…..Davacı tarafın dava açıp zararı büyütmeden usule uygun başvuru yaparak teminat kapsamında karşılatması mümkün iken, müvekkili şirkete usule uygun başvuru yapmadan ve müvekkilinin sigorta eksperlerine aracı göstermeyi reddederek, kanuna aykırı olarak mahkeme nezdinde işbu davayı açmış olup, bu hususun yasanın özüne ve amacına da aykırı olduğunu, davacının sadece talebini iletmesi başvuru sayılmamakta olup, gerçek zararın tespitine yarar ve gerekli görülen tüm belge ve bilgileri de göndermesi gerektiğini, aksi halde yine kötü niyetli bir yorum ile hakkın kötüye kullanımının söz konusu olacağını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerekirken hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğunu, davacıya ait aracın yurtdışı kasko sigortacısına yazılarak ödeme alıp almadığının sorulması gerekmekte iken mahkemenin bu konuda eksik inceleme ile karar vermesi nedeniyle kararın bozulması gerektiğini, ödeme alması halinde çift taraflı ödeme ve sebepsiz zenginleşme söz konusu olacağını, bilirkişi tarafından; değer kaybı, araç yurt dışında satılacağından yurtdışı koşullarına göre mevcut hasarın oluşup oluşmayacağına dair ilgili mevzuat ve piyasa şartlarının değerlendirilmediğini, değer kaybının genel şart ekinde belirlenen esaslara göre tespit edilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulduğunu, poliçe TL teminatlı olduğundan her halde poliçe teminatı ile sorumlu olmak üzere karar verilmiş olması gerektiğini, Euro cinsinden karar verilmesi ve teminat limitinin belirlenmemesinden dolayı kararın bozulması gerektiğini, müvekkili şirkete davacı taraf hasarlı aracı göstermediğinden dolayı hasar bedeli ödenmediğini ve değer kaybı tazminatı olarak 563,31 TL ödeme yapıldığını, değer kaybı olarak ödenen rakamın bilirkişi raporunda da bakiye fark 65,47 Euro belirtildiği halde yerel mahkemenin tam rakam 150,00 Euro üzerinden karar verdiğini, bunun kabulünün mümkün olmadığını, kusurun tamamının müvekkili sigortalısına verilmesini de kabul etmediklerini, mahkemece Euro olarak ve ayrıca faizine karar verildiğini, hasar tazminatına TL olarak karar verilmesi halinde yasal faiz hükmedileceğini, kazanın haksız fiil olup yasa gereği ancak yasal faiz hükümlerinin geçerli olabileceğini, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No:2008-32/34)’de 16/11/2018 tarihinde yapılan değişiklik nedeniyle Euro cinsinden karar verilemeyeceğini, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Almanya trafiğine kayıtlı araçtaki maddi hasar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.

Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalı vekilinin itirazlarının aksine davacı tarafça davadan önce usulünce başvuru şartının yerine getirilmiş olduğunun görüldüğü, davalı tarafa sigortalı olan aracın kazada %100 kusurlu bulunmuş olup, sözkonusu kusur raporunun dosya kapsamı ve trafik ekiplerince düzenlenmiş kaza tespit tutanağı ile de uyumlu bulunduğu, davacı tarafın %100 kusurlu olan karşı taraf sigorta şirketinden talepte bulunmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, değer kaybı hesabının Yargıtay uygulamalarına da uygun olarak aracın kazadan önceki rayiç değeri ile kazalı halinin değeri arasındaki farka göre yapıldığının görüldüğü, zarar hesabında davacı aracının yabancı plakalı olması ve davacının da yurtdışında ikamet etmekte olması gözönünde alınarak Alman rayicine ve piyasa koşullarına göre değerlendirme yapılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, kaldı ki davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazının da süresinde olmadığının görüldüğü, yabancı para üzerinden oluşan gerçek zararının karşılanması gereken davacının yabancı para cinsinden tazminat talebinde bulunmasında ve mahkemece de fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru karşılığı TL olarak tazminatın ödenmesi yönünde hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, bu nedenle yasal faiz uygulanması gerektiğine dair itirazların da kabulünün mümkün bulunmadığı, davadan önce davalı sigorta şirketi tarafından yapılan kısmi ödemenin tazminatın hasar tutarı kısmında mahsup edilerek davanın açılmış olması ve davalının ödeme yaparken herhangi bir açıklama da yapmamış olması karşısında mahkemece buna dair kurulan hükümde de hukuka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, belirtilen hususlardaki tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
Bununla birlikte, verilen kararda davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğunun belirtilmediği, bu hususun davalı tarafça da açıkça istinafa getirildiği görülmekle; HMK 353/1-b-2.madde uyarınca kararın kaldırılması ve hükümdeki “…kuru karşılığı TL olarak” ifadesinden sonra gelmek üzere “davalı 08.09.2019 tarihindeki poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere” şeklindeki cümlenin eklenmesiyle Dairemizce yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince hükmün kaldırılıp düzeltilerek yeniden tesisine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/169 Esas – 2020/690 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“a-Davanın KABULÜNE,
b-4.195,40 EURO bakiye hasardan kaynaklı zarar ve 150,00 EURO değer kaybı zararı olmak üzere toplam 4.345,40 EURO tazminatın 17/02/2020 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasa 4A hükmüne göre işletilecek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru karşılığı TL olarak davalıdan (08.09.2019 tarihindeki ZMMS poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere) alınarak davacıya ödenmesine,
c-Kabul edilen bedel üzerinden hesaplanan 2.052,00 TL harçtan, peşin alınan 513,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.538,99 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
d-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre 4.505,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
e-Davacı tarafından yapılan 575,21 TL başvuru harcı, 550,00 TL bilirkişi ücreti, 122,50 TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 1.247,71 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f-Davacı tarafından Almanya’da yapılan ekspertiz ücretinin yargılama giderinden sayılması gerektiği görülmekle, 741,61 EURO bedelin fiili ödeme tarihindeki TCMD efektif satış kuru karşılığı TL olarak davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
g-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun mad.18/A-13 hükmü uyarınca dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve tarafların anlaşamamaları nedeni ile Adalet Bakanlığı Bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
h-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının ilgili olduğu tarafa ödenmesine”,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yatırılan 683,10 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/10/2023