Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/533 E. 2023/1792 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/533
KARAR NO : 2023/1792

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2018 (Dava) – 24/12/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/1400 Esas – 2020/719 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 22/11/2023
KARARIYAZIM TARİHİ : 22/11/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2020 tarih ve 2018/1400 Esas – 2020/719 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/08/2014 tarihinde, müvekkilinin eşi …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek devrildiğini ve sürüklendiğini, kaza sonucunda da …’nin vefat ettiğini, kazanın oluşumunda davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın asli ve tek kusurlu olduğunu, müvekkilinin, vefat eden …’nin imam nikahlı eşi olduğunu, bir de müşterek … isimli bir çocuğu olduğunu, tarafların 2013 yılında boşandıkları, ancak ailelerin araya girmesi ve çocuğun da küçük olması sebebiyle imam nikahı kıyarak birlikte yaşamaya devam ettikleri, tüm çevrelerince de halen evli olarak bilindiklerinden tekrar resmi nikah yapma gereği duymadıklarını, müvekkilinin eşinin vefatı nedeniyle desteğinden yoksun kaldığını, müvekkilinin davalıdan istemiş olduğu tazminatın destekten yoksun kalma tazminatı ve ölen kişinin ardında bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bu bakımdan yoksun kalmaları nedeniyle KTK 85/1 maddesi ve devamındaki 91,92-b ve 92/3-c maddeleri kapsamında davalıya yönelik işbu davayı açtıklarını ileri sürerek, HMK’nın 107 maddesi gereğince fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili tarafından Mahkememize verilen 21/05/2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile tazminat bedelini arttırarak 63.697,83 TL’nin başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ettiği ve harcı yatırdığı görülmüştür.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın ibraz ettiği delillerin kendilerine tebliğ edilmediğini, … plakalı aracın müvekkil şirket tarafından 20.06.2014-20.06.2015 vadeli 268262814 no.lu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, davaya konu talep karşısında müvekkil şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkil şirket tarafından Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/713 E. 2015/873 K. Sayılı kararı uyarınca Ankara 27. İcra Müdürlüğü 2016/2920 E. Sayılı dosyasına 204.202,12 TL asıl alacak ve ferileri olmak üzere toplam 281.055,51 TL ödeme yapılarak sorumluluğunun yerine getirildiğini savunarak, sorumluluğunu yerine getiren müvekkiline karşı açılan haksız davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini, davaya konu talebin teminat dışı olması nedeniyle reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…18/08/2014 tarihinde …’nin kendi sevk ve idaresindeki, davalıya ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı kamyon ile seyir halinde iken tek taraflı olarak yaptığı trafik kazası neticesinde hayatını kaybettiği, olay sebebiyle yürütülen soruşturmada 28/11/2014 tarihinde İzmir CBS’nin 2014/59944 Karar nolu karar ile meydana gelen kazada müteveffa …’nin tam kusurlu olduğundan Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiği, müteveffa …’nin nüfus aile kayıt tablosuna göre davacının 14.02.2008 tarihinde evlenip 30/04/2013 tarihinde boşandığı eski eşi olduğu, müteveffa … ve davacının … isimli müşterek çocuklarının olduğu, dinlenen davacı tanıkları beyanları ve tüm dosya kapsamına göre davacı ile müteveffa …’nin 30/04/2013 tarihinde boşandıktan sonra müşterek çocukları … isimli çocuklarının olması sebebiyle resmi nikah olmaksızın birlikte yaşamaya devam ettikleri, kazadan önceki dönemde davacının ve ölenin aynı evde ikamet ettikleri ve davacının ve müşterek çocuklarının geçiminin müteveffa … tarafından sağlandığı, Yargıtay 17.HD’nin 07/07/2020 tarih 2019/1957Esas ve 2020/4421 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere davacının müteveffa …’nin ölümünden dolayı destekten yoksun kaldığından destekten yoksun kalma tazminatı isteyebileceği, dosyada mevcut müteveffa …’nin PMF 1931 tablosuna göre hesaplanan 02.04.2020 tarihli raporda, davacının destekten yoksun kaldığı zararın 316.159,23 TL olarak hesaplandığı, ancak Ankara 2. ATM’nin 2014/713 Esas sayılı dosyasında müteveffa …’nin müşterek çocuk … için 77.523,82 TL, davacı … için 72.655,53 TL, davacı … için 54.022,77 TL olmak üzere toplam 204.202,12 TL tazminata hükmedildiğinden müşterek çocuk … ve ölenin babası … ile annesi … için ödenen destek tazminatları ayrıldıktan sonra hesaplama yapılması gerektiği, davalı sigorta şirketinin kazada kişi başına ödeme sorumluluğunun üst limitinin 268.000,00 TL olduğundan 204.202,12 TL ödeme mahsup edildiğinde teminat limitinden kalan bakiye miktar 63.797,88 TL ‘ye hükmedilebileceği, Yargıtay 17. HD’nin 2012/10167 Esas, 2013/6739 Karar sayılı kararında ve HGK.nın 16.01.2013 gün 2012/17-1491 Esas, 2013/74 Karar sayılı ilamları belirtildiği üzere, meydana gelen kazada müteveffa …’nin tam kusurlu oluşunun, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceği; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağı, davacının davalı sigorta şirketine 18/09/2018 tarihinde başvurduğu, davalı şirketin 8 iş günü sonrası olan 01/10/2018 tarihinde temerrüde düştüğü, kazanın teminat kapsamında kaldığı, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu, zararın poliçe teminat limiti kapsamında kaldığı, davacı vekilinin HMK 107 maddes, gereğince belirsiz alacak davası olarak açtığı davada bedel arttırım talebinde bulunduğu ve eksik harcı tamamladığı, davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davanın zamanaşımına uğradığı belirtilmiş ise de, Yargıtay 17. HD’nin 2016/8709 Esas, 2019/3156 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere somut olayda, 2918 sayılı Yasanın 109/2 maddesi uyarınca ceza zamanaşımının uygulanacağından alacağın zamanaşımına uğramadığı…” gerekçesiyle davanın KABULÜ ile; 63.697,83 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 01.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, raporda yer alan gelire, tazminat hesabına ve kusura dair tüm hususların reddini talep ettiklerini ancak yerel mahkemece bu itirazlarının dikkate alınmadığını, davacı …’un müteveffadan boşanmış olduğunu, … ile müteveffanın birlikte yaşadıklarını ispatlar hiç bir somut delilin dosyaya sunulmadığını, yalnızca taraflı tanık dinletilmesi ve başkaca bir delilin dosyaya sunulmamış olmasının birlikte yaşamı ve müteveffanın desteğini ispat etmediğini, birlikte yaşasalar dahi resmi nikahlı eş olmadığından destek tazminatının hesaplanmasının mümkün olmadığını, davacının iddiası uyarınca … için tazminat hesaplamasının hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, davacı … adına hesaplanan tazminat miktarını kabul etmediklerini, müteveffa ile …’nin boşandığını bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01/11/2017 tarihli kararında, işletenin sürücünün kendi kusuruyla ölümünden doğan tazminat taleplerinden sorumlu olmadığına, sürücünün kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılacağına hükmettiğini, işletenin sorumluluğunu teminat altına alan sigorta şirketlerinin sorumluluğunu doğurmayacağını, müvekkili şirketin KTK uyarınca işletenin 3. Kişilere karşı sorumluluğunu teminat altına aldığını, destekten yoksun kalan sürücü yakınlarının, 2017 tarihli HGK kararı uyarınca yansıma yoluyla zarar gördüğünü ve desteğinin kusurunun kendilerine yansıtılması gerektiğini, davaların sürücüye yahut işletene karşı dava hakkı bulunmadığı gözetilerek, sorumluluk riski kapsamında olmayan tek taraflı vefat taleplerinin de reddi gerektiğini, müteveffanın sürücü belgesi ve alkollü ise bunun da tespitinin gerektiğini, bu halde rücu haklarının doğacağını bu nedenle davacı tarafa ödeme yapılması halinde bu ödemenin yine davacılardan iade tahsil edileceğini, davayı kabul etmemekle birlikte, dava ile istenilen tazminat talep hakkının zaman aşımına uğradığını, dava konusu taleplerin, sürücü iken vefat eden müteveffadan kaynaklandığını, dava konusu talepler için uzamış ceza zaman aşımı süresinin uygulanmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafından Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/713 esas – 2015/873 sayılı kararı uyarınca Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2016/2920 esas sayılı dosyasına 204.202,12 TL asıl alacak ve ferileri olmak üzere toplam 281.055,51 TL ödeme yapılarak sorumluluğun yerine getirildiğini, kaza tarihindeki verilere göre hesap yapılması halinde müvekkili şirkete karşı, tazminata, temerrüt tarihinden itibaren faiz işletileceğini, ancak güncel veriler kullanılarak hesaplanan işleyecek dönem zararına ayrıca faiz işletilmesinin hakkaniyete aykırı olacağını, gelecek dönem zararına geçmiş tarihten faiz işletilmesini kabul etmediklerini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, destekten yoksun kalma tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacı, vefat eden … ile önceden evli olduklarını ve müşterek bir çocuklarının bulunduğunu, daha sonra boşandıklarını fakat ortak çocukları için tekrar bir araya gelerek imam nikahlı olarak yaşamaya devam ettiklerini, kaza tarihinde resmiyette boşanmış görünmelerine rağmen birlikte yaşıyor olmaları sebebiyle ölenin desteğinden yoksun kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Birlikteliğin sürekliliğini kanıtlamak suretiyle nikahsız eş de destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir. Burada ispat yükü davacı üzerindedir. Mahkemece her ne kadar birlikteliğin devam ettiğine dair sadece davacının annesi … ve liseden ve mahelleden arkadaşı olan …’ın beyanları esas alınarak hüküm kurulmuş ise de bu tanıkların beyanları davanın ispatı için tek başına yeterli değildir. Mahkemece yapılması gereken iş, davacı ile müteveffanın resmi evlilik olmadan hayatlarını birleştirip eylemli ve düzenli olarak karı-koca gibi birlikte yaşayıp yaşamadıklarının, dolayısıyla destek olgusunun gerek zabıta marifetiyle gerekse de mernis kayıtları, seçmen kütükleri, faturalar vb. gibi kayıtların araştırılarak sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2020 tarih ve 2018/1400 Esas – 2020/719 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2- Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/11/2023