Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/530
KARAR NO : 2023/1706
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2017 (Dava) – 05/02/2021 (Karar)
NUMARASI : 2017/702 Esas – 2021/52 Karar
DAVA :Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
BAM KARAR TARİHİ : 02/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarihli 2017/702 Esas ve 2021/52 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …Kooperatifi ‘nce müvekkillerine gönderilen İzmir 14. Noterliği 25.09.2017 tarih, 10408 yevmiye Numaralı ihtarname ile müvekkilleri … ve … ile dava dışı … (…) 06.09.2017 tarih ve 2017/31 sayılı yönetim kurulu kararı ile kooperatif ortaklığından ihraç edildikleri ihtar edildiğini, bahse konu ihtarname müvekkillerine 26.09.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, bahse konu ihraç kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan iptalini isteme zorunluluğunun doğduğunu, davalı kooperatif ortaklarından …’in mirasçıları olduğunu, murisin 2010 yılında vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak eşi …, oğlu … ve ilk eşinden çocukları dava dışı … ve … (…) kaldığını, murisin vefatı sonrası adı geçen mirasçılar arasında muris adına temsilci olmak üzere müvekkili …’in belirlendiğini, buna dair aralarında sözleşme imzalandığını ve Kooperati f yönetim kuruluna ibraz edildiğini, muris … kooperatifin kurucu başkanı olup vefat edene kadar başkanlığını üstlendiğini, kooperatifin bir takım süreçlerden geçtiğini ve yaptığı inşaatın yaptığı imalatın yıkımına karar verildiğini ve yöneticileri hakkında bir takım davalar açıldığını, kooperatifin artık üyelerini biraya getirdiği faaliyet amacının dışına çıkdığını, muris …’in kooperatif hisseleri üzerine Karşıyaka Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/20 tereke dosyası ile ihtiyati tedbir kararı verildiğini ayrıca Karşıyaka 2. Aile Mahkemesi 2011/966 E. Sayılı dosya ile müvekkillere ait hisseler üzerine ihtiyati haciz kararı konulduğunu, muris …’e ait malvarlığı halen iştirak halde bulunduğunu, söz konusu hisse üzerinde de yine aynı şekilde iştirak (elbirliği) şeklinde mülkiyet söz konusu olduğunu, özellikle kooperatif yönetiminin müvekkile yönelik bir takım davalar açtığını, bu davalarda istediği sonuca ulaşamayacağını anladığında ise kötü niyetle böyle bir ihraç kararı alındığını, oysa ortada yeni bir durum söz konusu olmadığını, bu kararın da hukuki dayanaktan yoksun ve gerçeğe aykırı temellere dayandığını, müvekkillere ait üyeliğin muris …’e ait hissenin 2009 yılında mirasçı olmaları nedeni ile olduğunu, davalı kooperatifçe Karşıyaka 2. Noterliği 31/03/2016 tarih ve 09511 yevmiye nolu ihtarname ile özet ile müvekkiller … ve …’in ortaklık payına ait aidatın ödenmesi ve temsilci seçilmesi hususlarında ihtar gönderdiğini, müvekkillerinin Karşıyaka 6. Noterliği 14/04/2016 tarih 07213 yevmiye no’lu ihtarnameyle cevap verdiklerini, … Kooperatifinin, İzmir 14. Noterliği 25/09/2017 tarih 10408 yevmiye no’lu ihtarı ile müvekkili … ve … ile dava dışı … (…)in … mirasçılarının elbirliği mülkiyeti altında bulunan ortaklık payından çıkış yapıldığına dair bildirimde bulunduğunu, ana sözleşmede yönetim kuruluna ihraç yetkisinin verilmediğini, yönetim kurulu kararının notere süresinde tevdi edilmediğini, ortada belirlenmiş bir temsilci olduğunu, kooperatifin iyi niyetli olmadığını, bu nedenlerle … Kooperatifte bulunan muris … adına kayıtlı bulunan hissenin ihracına yönelik 06/09/2017 tarih ve 2017/31 sayılı yönetim kurulu kararının iptaline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ortalıktan çıkarma kararının esas ve şekil yönünden geçerli olduğunu, davacıların murisi …’in 17/09/2010 tarihinde vefat ettiğini, kooperatif ana sözleşmesinin 16. maddesi gereği ölen ortağın mirasçılarının (davacıların ) 17/12/2010 tarihine kadar temsilci tayin edip bunu davalı müvekkili kooperatife bildirmelerinin gerektiğini ancak bunu yapmadıklarını, kooperatif ana sözleşmesinin yine aynı maddesine göre ortaklık hak ve borçlarının tasfiyesi gerektiğini, yasal mirasçılardan … genel kurullarda kendisini temsil için verdiği yetki belgesini 15/01/2014 tarihli imzalı beyanı ile iptal ettiğini, bunun sonrasında da ortak bir temsilci yasal mirasçılarca gösterilmediğini, kooperatif ana sözleşmesinden doğan temsilci belirleme yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacıların huzurda bulunan davada taraf ehliyetlerinin bulunmadığını, muris kooperatif ortağı …’e varis olan davacıların iştirak halindeki mülkiyet hükümleri gereğince birlikte (yasal mirasçılar hep birlikte) hareket ederek huzurda bulunan davayı açmaları gerektiğini, dava dilekçesinde beyan edildiği şekilde kooperatifin faaliyet amacının dışına çıkmasının söz konusu olmadığını, Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşmesi gereğince kooperatifin faaliyetine devam ettiğini, davacılara yönelik işlem yapıldığı iddiasının doğru olmadığını, Karşıyaka 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/20 tereke dosyasından verilen tedbir kararı ve Aile Mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararı davacıların murisine ait ortaklık payının devrinin önlenmesine yönelik olduğunu, bu kararların davalı müvekkili tarafından uygulandığını, ortaklıktan çıkarılma ile ilgili olarak yasal ve sözleşmede öngörülen prosedüre uyulduğunu, davacılar yanında diğer yasal mirasçılar … ve … (…)’e ilgili ihtarnameler gönderildiğini, ortaklıktan çıkarma prosedürü takip edildiğini, yasal mirasçılar arasında mevcut iştirak halindeki mülkiyet yanı sıra davalıların da dahil olduğu her bir yasal mirasçı davalı müvekkile yönelik borcun tamamından sorumlu bulunduğunu, davalının kooperatife yönelik mali yükümlülüklerini yerine getirmeyerek, bunda ısrar ederek, kooperatif ve diğer üyelerin zararına sebep olan davalıların üyelikten çıkarma yaptırımı ile karşılaşmalarının olağan olduğunu, davanın samimi ve gerçek olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mirasçılar … ve … (…) vekilinin davaya katılma talebi ile; müteveffa … mirasçılarından olan müvekkillerinin, miras haklarını korumak adına davacılar yanında katılma talebinde bulundukları, müvekkillerinin ABD’de yaşadıklarını, davalı kooperatif tarafından müvekkillere kooperatiften ihraç edileceklerine dair hiçbir uyarı veya yazı tebliğ edilmediğini, her ne kadar davacılar ile miras paylaşımı yönünden müvekkiller arasında devam eden davalar bulunmakta ise de kooperatif hissesinin korunması yönünden tarafların fikir birliğinde bulundukları, kooperatif üyeliğinden haksız ve usule aykırı olarak çıkarılmış olmak yönünden bu kararın iptali istemiyle müvekkillerinin de davacılar yanında davaya katılmak istediklerini beyanla öncelikle müvekkillerinin davaya davacılar yanında katılmalarına, haksız ve usule aykırı kooperatif üyeliğinden çıkartma işleminin iptali yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”…Kooperatif ana sözleşmesinin 14/2 maddesine göre borcun vadeden itibaren 30 gün geciktirilmesi halinde 1.ihtarın yapılması gerektiği, davalı kooperatifçe; 22/02/2016 tarihli ilk borç ödeme (1.) ihtarnamesi … ve …’e çıkarılmış olduğu, Leyla Halvarson’a tebliğ edilmediği, …’e tebliğ edildiği, bahse konu ihtarnamede yer alan 59.795,77-TL, 31/01/2016 tarihine kadar olan borçların yer aldığı, borcun tamamının vadesi geçen durumda olmakla birlikte ana sözleşmenin 14/2 maddesinde borcun 30 gün gecikmesi durumunda ihtarname gönderilmesinden bahsedildiği, oysa ki 31/01/2016 vadeli ocak 2016 yılı aidatı 500,00-TL ‘nin vadesi üzerinde ihtarname tarihine göre 30 günlük gecikmenin gerçekleşmediği, yine …’un mernis adresine gönderilen 2.ihtarnamede 31/07/2017 tarihine göre talep edilen borç toplamı 68.410,73-TL açısından durum değerlendirildiğinde ise 31/07/2017 tarihine göre talep edilen tutar doğru olmakla birlikte ihtarname tarihi 04/08/2017 olduğu ve talep edilen tutarın içinde vadesi 31/07/2017 tarihi olan 400,00 TL temmuz ayı aidatının da mevcut olduğu, ihtarnamenin 04/08/2017 tarihli olmasına göre ihtarname tarihi itibariyle 31/07/2017 vadeli borç anasözleşmenin 14/2 maddesi hükmünde belirtildiği gibi vadeden itibaren 30 günlük gecikmenin gerçekleşmediği, Kooperatifler Kanunu’nun 14.maddesi uyarınca süreye uymayan ihtarnameler nedeniyle ihraç kararı verilemeyeceği sonucuna varılmış…” gerekçesiyle; ”…Davanın KABULÜNE, Davacıların ortaklıktan ihracına dair 06/092017 tarih 2017/31 sayılı Yönetim Kurulu Kararının iptaline…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacıların murisi …’in vefatı sonrasında, davacıların kooperatif ana sözleşmesine göre (m.16) ortaklık payını temsil için temsilci atama yükümlülüğünü yerine getirmediğini, 5.6.2013 tarihli Av. … tarafından (… ve … vekili sıfatıyla) imzalanan bir yazı ile ortak temsilci atama işleminin tamamlandığı değerlendirilmiş ise de adı geçen avukatın vekaletnamesinde böyle bir temsilci atama yönünde özel yetki bulunmadığı vekaletnamenin genel dava vekaleti niteliği taşıdığının ortada olduğunu, bu durumda tüm mirasçılar tarafından yapılmış paya temsilci atanması işleminin yerine getirilmiş olduğundan söz edilemeyeceğini, kaldı ki, mirasçılardan …’in 15.1.2014 tarihli yazı ile temsilci atama işlemini iptal ettiğini bildirmesi karşısında ortaklık payının temsilcisiz kaldığını ve ana sözleşmenin 16. Maddesi uyarınca ortaklığın düştüğünü, davalı müvekkili kooperatifin yetkisiz vekil tarafından verilen yazıya dayalı olarak davacılardan …’i genel kurul toplantısına kabul etmesinin telafisi imkansız bir zarara yol açmamak, vefat eden ortağın mirasçılarını mağdur etmemek amacıyla yapılmış bir fiil olduğunu, vefat eden ortak … kooperatifin eski başkanı olup, kooperatife geçen emekleri de gözetilerek mümkün olduğunca mirasçıları yararına işlemler yapılmaya çaba gösterildiğini, davalı kooperatifin mirasçılardan …’in temsilci atama işlemini iptali sonrasında davalılara gönderilen her ihtarnamede payın temsilcisiz kaldığının bildirildiğini, bu ihtarnamelere rağmen davacıların ortaklık payına ana sözleşme hükümlerine uygun biçimde temsilci atamadığını, ortaklık hakkının düşmesine sebep olduklarını, davacılara ayrı ayrı ihtarname gönderilmiş olması ve diğer davacı yasal mirasçılar lehine kooperatifçe yapılan uygulamaları, ortaklık payına temsilci atanmış gibi değerlendirilmesinin doğru olmadığını, kabul edilemeyeceğini, TBK m.477/1 maddesi hükmü uyarınca ortak temsilci atamayan davacılardan birine ihtarname tebliği hepsi için geçerli ve sonuç doğurucu nitelikte olup, ihraç işlemine dayanak ihtar tebliğlerinde şekli bir eksiklik bulunmadığını, davacıların ihtarname tebliğ işlemleri sonrasında herhangi bir ödeme yapmadığını, 22.2.2016 tarihli ihtarnameye konu Ocak 2016 ayı mali yükümlülüğü için davacılar … ve … için otuz günlük sürenin geçmemiş olması değerlendirmesinin dava için hükmü olmadığını, ortaklık payından doğan borcun bölünemeyeceğini, davacılardan birine yapılan tebliğ ve diğer işlemlerin TBK m. 447/1 uyarınca diğerleri için de bağlayıcı ve geçerli olduğunu, kaldı ki davacıların Ocak 2016 ayı dışındaki mali yükümlülükleri ödemiş olmaları da söz konusu olmayıp bunun dahi ihraç işlemi için yeterli olduğunu, bu açıklamalarının davacılardan …’ya gönderilen 31.7.2017 tarihli ihtarnamede yer alan Temmuz 2017 ödemesi için de geçerli olduğunu, bilirkişi raporunda eksiklik olarak nitelenen hususların davacıların ortaklık payının düşmüş olması, ve TBK m.377 hükmü karşısında ihraç işlemini sakatlayıcı bir nitelik taşımadığını, yerel mahkemenin bilirkişi raporuna yaptıkları haklı itirazları reddederek bu rapora dayalı hüküm kurduğunu, hatalı rapora dayalı kararın da hatalı duruma düştüğünü, davacılara gönderilen ikinci ihtarnamelerde iki ihtar arası geçen süreçte tahakkuk eden ödentilerin ikinci ihtarlara eklenmiş olmasının (bu eklentilerde otuz günlük gecikme olmaması) ihtarnameye konu diğer alacaklara dayalı olarak ihraç kararı verilmesini engellemeyeceğini, ihtarnamenin tümünü sakatlamayacağını, zira davacıların ikinci ihtarlarda yer alan birinci ihtara konu kooperatif alacakları ile ilgili herhangi bir ödemesi bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin kararında yer alan değerlendirmenin kabulü halinde bu durumun , on iki yıl boyunca aidat ödemeyen, ana sözleşme gereği aralarında temsilci atamayan ve kooperatife karşı bilerek ve isteyerek ilgisiz kalan davacıların ödüllendirilmesi anlamına geldiğini, davacıların kendileri dışındaki altmış ortağın haklarını çiğnediğini , zarar etmelerine sebep olduklarını, bunun yasal yaptırımı ortaklıktan ihraç olup, şekli ve suni değerlendirmelerle ihraç kararının iptaline karar verilmesinin adil olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekaleten ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptali istemine yöneliktir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, karar davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
1-Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına; uyuşmazlık konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporun açık, anlaşılır, denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, raporda Kooperatif ana sözleşmesinin 14/2 maddesine göre borcun vadeden itibaren 30 gün geciktirilmesi halinde 1.ihtarın yapılması gerektiği,bahse konu ihtarnamede yer alan 59.795,77-TL, içerisinde 31/01/2016 tarihine kadar olan borçların yer aldığı, borcun tamamının vadesi geçen durumda olmakla birlikte ana sözleşmenin 14/2 maddesine göre borcun ödemesi 30 gün gecikmeden ihtarname gönderildiği, 31/01/2016 vadeli ocak 2016 yılı aidatı 500,00-TL ‘nin vadesi üzerinden ihtarname tarihine göre 30 günlük gecikmenin gerçekleşmediği, yine … (…)’un mernis adresine gönderilen 2.ihtarnamede 31/07/2017 tarihine göre talep edilen borç toplamı 68.410,73-TL açısından durum değerlendirildiğinde ise 31/07/2017 tarihine göre talep edilen tutar doğru olmakla birlikte ihtarname tarihinin 04/08/2017 olduğu ve talep edilen tutarın içinde vadesi 31/07/2017 tarihi olan 400,00 TL temmuz ayı aidatının da mevcut olduğu, ihtarname tarihi itibariyle vadeli borcun ödenmesi gereken tarihten itibaren anasözleşmenin 14/2 maddesi hükmünde belirtildiği gibi 30 günlük gecikmenin gerçekleşmediği, bu durumun kooperatif anasözleşmesine aykırılık teşkil ettiği açıktır.
Diğer yandan 1. ihtarın davalılardan … (…)’a tebliğ edilemediği, sadece ikinci ihtarın mernis adresine tebliğ edildiği bu durumda iki kez ihtar koşulunun sağlanmadığı anlaşıldığından, davacıların murisi …’in ihracına dair 06/09/2017 tarih 2017/31 sayılı yönetim kurulu kararının usulüne uygun olmadığı ve iptali koşullarının oluştuğu anlaşılmakla; HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Kabule göre de; mahkemece hükümün 2 nolu bendinde “Davacıların murisi …’in ortaklıktan ihracına dair 06/09/2017 tarih 2017/31 sayılı Yönetim Kurulu Kararının iptaline” şeklinde karar verilmesi gerektiği halde, mahkemece “Davacıların ortaklıktan ihracına dair 06/09/2017 tarih 2017/31 sayılı Yönetim Kurulu Kararının iptaline” şeklinde karar verilmiş olması hatalı olmuş ise de, bu hususta yapılan maddi hatanın her zaman mahallinde düzeltilebilir hata olduğu anlaşıldığından, kararın kaldırılma sebebi yapılmasına gerek görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı kooperatif vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/02/2021 tarihli 2017/702 Esas ve 2021/52 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 210,55-TL’nin davalı kooperatiften alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davalıı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/11/2023