Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/53 E. 2023/878 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/53
KARAR NO : 2023/878

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/08/2017 (Dava) – 12/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/928 Esas – 2019/1395 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Trafik Sigortası Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 31/05/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 31/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarihli 2017/928 Esas ve 2019/1395 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08.09.2014 günü 22:50’de müvekkili … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karşı yönden gelen … plakalı araç ile çarpıştığını, karşı tarafa ait aracın, 10.10.2013 başlangıç ve 10.10.2014 bitiş tarihli poliçe ile sigorta şirketinde sigorta ettirildiğini, bu aracın ve sürücüsünün düzenlenen ekspertiz raporunda tam kusurlu bulunduğunu, söz konusu kaza ile ilgili İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/180 E. sayılı dosyasından dava açıldığını ve bu davadan müvekkilinin beraat ettiğini, müvekkilinin aracında oluşan hasar için herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla araçta oluşan zarar bedeli için şimdilik 10.000-TL’nin davalı … şirketi tarafından tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep açıklaması sonucunda; talebinin 5.000-TL’sinin hasar bedeli, 5.000-TL’sinin ise değer kaybı olduğunu belirtilmiş ve ıslah ile de hasar bedeli talebini 14.493,88-TL’ ye çıkarttığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın 08.09.2014 tarihinde gerçekleştiğini, oysaki davanın tarihinin 23.08.2017 olduğunu, trafik kazalarında zamanaşımının Karayolları Trafik Kanunu md.109 hükmü ile düzenlendiğini, buna göre; taleplerin zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğradığını, davacının talebi zamanaşımına uğramış olduğundan davanın reddinin gerektiğini, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu teyit ettiklerini, hasar talebinin müvekkili şirket tarafından haklı olarak reddedildiğini, davacı tarafın müvekkili şirkete başvurusu üzerine hasar dosyası oluşturulduğunu, alınan ekspertiz raporunda; “araçların çarpışma noktaları ile araç üzerindeki darbelerin uyumlu olmadığı, araçların hasarlarının tarafların aralarında anlaşarak düzenledikleri anlaşmalı trafik kazası tespit tutanağında beyan edildiği şekilde gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığı…” şeklinde görüş bildirildiğini, ekspertiz raporu doğrultusunda da davacının talebinin müvekkili şirket tarafından haklı olarak reddedildiğini, ayrıca kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Kurumuna sevk edilmesi gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Ankara ATK’ dan alınan raporda, davacı …’ün kusursuz olduğu, davalı … şirketinin ZMM sigortalısının ise %100 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, hasar kaybının 14.493,88-TL olduğu, değer kaybının 5.000,00-TL olduğu anlaşılmakla, tüm dosya içeriği ve Ankara ATK’ nın raporu da dikkate alınarak; DAVANIN KABULÜ İLE, davacının 14.493,88-TL hasar kaybı, 5.000,00-TL değer kaybına yönelik alacağının, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Mahkemece incelenen dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarıyla da müvekkilinin kusursuz olduğunun açık ve net bir şekilde ortaya konulduğunu, ancak, buna rağmen tespit edilen hasar ve işçilik tutarının zararın oldukça altında olup, müvekkilinin mağduriyetini gidermediğini, yerel mahkemece bu rapora dayanarak kurulmuş olan hükmün hakkaniyete aykırı olduğunu, kaldı ki, oldukça düşük tespit edilen bu bedelin dava tarihine göre hesaplanmış olmasının hukuki güvenliği zedelediğini, 2017 tarihinde açılmış olan dava ile bugünkü rayiç arasındaki farkın yüksek olduğunu, buna göre değerlendirme yapılmasının hakka ve hakkaniyete daha uygun olacağını, bununla ilgili ek rapor talebinde bulunulduğunu, bu talebin yerel mahkemece reddedildiğini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN, “…Hasarın kaza ile uyumsuz olduğu tespit edildiğinden davanın reddini talep ettiklerini, hasarın uyumsuz olduğunun ekspertiz raporu ile tespit edilmiş olmasına rağmen mahkemece bu yönde bir inceleme yapılmadığını, ekspertiz raporunda; ‘araçların çarpışma noktaları ile araç üzerindeki darbelerin uyumlu olmadığı, araçların hasarlarının tarafların aralarında anlaşarak düzenledikleri anlaşmalı trafik kazası tespit tutanağında beyan edildiği şekilde gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığı…’ şeklinde görüş bildirildiğini, davacının talebinin müvekkili şirket tarafından haklı olarak reddedildiğini, dava dosyası kapsamında alınan ATK raporunda ise hasarın uyumlu olup olmadığının incelenmediğini, salt olarak hesaplama yapılıp rapor düzenlendiğini, oysa raporun hükme esas alınabilmesi için tüm tarafların itirazlarını karşılar nitelikte olması gerektiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olduğundan kararın kaldırılmasına karar verilmesini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle karşı yan trafik sigorta şirketinden hasar bedeli ve değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı her iki taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalı … şirketi vekili tarafından her ne kadar kaza ile hasarın uyumsuz olması nedeniyle davanın reddi gerektiği ileri sürülmüş ise de, davacı hakkında davaya konu kazayı da içerir şekilde “sahtecilik, dolandırıcılık” suçlamasından dolayı yapılmış olan ceza yargılaması sonucunda beraat kararı verilmiş olduğu, ayrıca kaza fotoğraflarına, ispat yükü üzerinde olan davalı tarafça somut nitelikte ispata yarar bir delil sunulamamış olmasına, mahkemece hükme esas alınan Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesinin raporunda, kaza sonucu oluşan hasar kalemlerinin kazanın oluş şekline ve alınan darbelere uyumlu olduğunun açıkça belirtilmiş olmasına ve tüm dosya kapsamına göre, sözkonusu istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin tazminat tutarına ve rapora yönelik istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir. Şöyle ki; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca hasar tutarının kaza tarihindeki verilere göre değerlendirilmiş olmasına, yine değer kaybı hesaplamasının da Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına uygun olarak belirlenmiş olmasına, dava dilekçesinde faiz istenmeyip, ıslah dilekçesi ile istenmekle birlikte faiz başlangıç tarihi belirtilmemiş olması karşısında mahkemece dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmamasına göre, bu itirazların da kabulü mümkün görülmemiştir.
Mahkeme kararının hüküm kısmında kalan “19.493,88” ifadesinin ise, maddi hataya dayalı olduğu ve her zaman mahallinde düzeltilebilecek nitelikte bir yanlışlık olduğu görüldüğünden, burada eleştirilmekle yetinilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/928 Esas – 2019/1395 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a-Davacıdan alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
b-Davalıdan alınması gereken 1.331,62-TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.277,22-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan avansdan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/05/2023