Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/525 E. 2023/1835 K. 28.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/525
KARAR NO : 2023/1835

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2019 (Dava) – 27/01/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/970 Esas – 2021/31 Karar
DAVA : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 28/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/11/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/01/2021 tarih ve 2019/970 Esas – 2021/31 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Şirketi tarafından kasko sigortası ile sigortalı … plakalı kaza tarihinde müvekkiline ait araç, 11.03.2019 tarihinde sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki iken … ili … İlçesi … Sokak üzerinde seyir halindeyken önüne seyreden … plakalı araca arkadan çarptığını ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, taraflarca tanzim edilen 11.03.2019 tarihli maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında da belirtildiği gibi kazaya sebebiyet veren müvekkiline ait araç sürücüsü olduğunu, müvekkiline ait bu araç ise kaza tarihi itibarıyla … Şirketi tarafından … poliçe no ile kasko sigortalı olduğunu, müvekkil aracındaki hasarın tazmini amaçlı kasko poliçesini tanzim eden davalı … Şirketine başvurulduğunu ve … nolu hasar dosyası açıldığını, hasar dosyası kapsamında müvekkili tarafından tüm iyiniyetle kendisinden istenilen belgeler davalı sigorta şirketine sunmuş olmasına rağmen, haksız ve gerekçesiz olarak ödeme yapmaktan imtina edildiğini, ekspertiz raporu düzenlenirken bir takım parçalar listeye dahil edilmemiş olmasına nedeniyle İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesine başvurularak 2019/66 D.İş dosyası kapsamında müvekkilinin aracında oluşan hasar tespiti yaptırıldığını, ancak yetkili serviste yapılan ekspertiz neticesinde eksper raporuna göre ve tespit raporuna göre araçta daha fazla hasar olduğunun belirlendiğini, bilirkişi incelemesinde özellikle eksper raporu, tespit raporu ve servis tarafından yapılan ekspertiz raporu incelenerek rapor düzenlenmesini talep ettiklerini, kaza sebebi ile müvekkilinin aracında oluşan hasarın bedeli davalı sigorta şirketi tarafından haksız ve gerekçesiz olarak ödenmemesi nedeniyle davanın açılma zorunluluğunun doğduğunu, sigorta şirketinin sorumluğu, ödeme ve ispat yükü, taraflar arasında kasko sigorta poliçesi akdedildiğini, sigorta hukuku düzenlemeleri Türk Ticaret Kanununda yer aldığını, örneğin; sigortacının sorumluğu ve rizikonun teminat dışı kaldığına ilişkin ispat yükünün sigorta şirketine ait olduğuna dayanaklarının “sigortanın kapması madde 1409-(1) sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur, (2) sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir” düzenlemesi olduğunu, bu sorumluluğun sınırları ve miktarları da Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları ile poliçeden anlaşıldığını, davalı sigorta şirketinin hukuki sorumluluğunun başlangıcı ve gerçek zararı ödeme yükümlülüğünün; Karar Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın 3.3.4.1 düzenlemesine göre “sigortacı hasar ihbarı üzerine talep ettiği belgelerin kendisine eksiksiz olarak verilmesi ve zararın eksper vasıtasıyla tespiti kararlaştırılmış ise eksper raporunun tesliminden itibaren en gen 10 iş günü içinde Genel ve Özel Şartlar kapsamında gerekli incelemeleri tamamlamak ve ödemeye engel bir durumun bulunmaması halinde tazminat miktarını tespit edip sigortalıya ödemek zorunda olduğunu, tazminat ödeme borcu her halde hasarın ihbarından 45 gün sonra muaccel olduğunu, gerçek zararın tespitinden sonra sigorta şirketinin temerrüde düştüğünün kabulü gerektiğini, sigorta şirketleri motorlu aracın neden olduğu riziko nedeniyle gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu, gerçek zarar, zarar gören şeyin eski hale getirebilmesi için gereken onarım ve işçilik ücretleri olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlık T.T.K.nunda düzenlenen sigorta hukukundan kaynaklandığından ve bu tür sözleşmelerin T.T.K.nun m.3,4 gereği mutlak ticari işlerden olduğunu, hükmedilecek meblağa temerrüt tarihinden itibaren avans (ticari temerrüt) faizi uygulanmasını talep ettiklerini, kasko poliçesi genel şartları, T.T.K. ve B.K gereği sigortalısının zararını poliçe teminat limit ve şartları dahilinde ödemekle yükümlü davalı tarafın eksik ödeme yapmış olması nedeniyle yasal yollara başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu, hasar alacakları likit alacak olarak kabul edilmediği ve yargılamayı gerektirdiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin diğer talep ve haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans (ticari temerrüt) faizi ile birlikte yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasına karışan, … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 23906959 no.lu ve 20/03/2018-20/03/2019 vadeli Kasko Poliçesi ile sigortalı olduğunu, başvuru sahibince 18/01/2018 tarihinde gerçekleştiği iddia edilen kaza nedeniyle aracında oluşan hasara ilişkin bedelin tazmini talep edilse de ilgili talebin reddi gerektiğini, başvuru sahibini söz konusu hasara ilişkin müvekkili şirkete başvurusu üzerine 1377455 numaralı hasar dosyası oluşturulduğunu, yapılan araştırma neticesinde, kaza yapan araçların hasarlanma şekillerinin birbiri ile örtüşmediğini, kazanın kasko poliçesinden haksız kazanç elde etme amacı ile düzenlenmiş bir kurgu hasar olduğu tespit edildiğini, hasar dosyası kapsamında yer alan Adli Yargı Bilirkişi’si … tarafından düzenlenen ayrıntılı raporda … ve … plakalı araçlarda oluşan hasar boyutları ve karakterlerinin birbiri ile uyuşmadığı tespit edildiğini, kaza fotoğraflarında da açıkça görüleceği üzere, müvekkili şirket tarafından sigortalı … plakalı araçta direk vb. cisme çarparak oluşabilecek bir hasar olduğunu, oysa kazaya karıştığı iddia edilen … plakalı araçta sadece tamponda sürtme hasarı mevcut olduğunu, araçlarda oluşan hasarlar açıkça birbiri ile örtüşmediğini, mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerinden olduğunu, eğer sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde, sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki, teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği sigortacı tarafından somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçtiğini, bilirkişi tarafından yapılacak incelemede kazanın oluş şekli ile araçta oluşan hasar arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının detaylı bir şekilde incelenmesini talep ettiklerini, keza talep edilen hasar tutarı da fahiş olduğunu ve hiçbir şekilde kabul etmediklerini, davacının gerek poliçe tanziminden önce gerekse riziko sonrası Türk Ticaret Kanunundan kaynaklanan beyan yükümlülüklerini yerine getirmemesi, davaya konu kazanın bir “kurgu” kaza olması ve kaskodan haksız kazanç elde etme amacı ile organize edildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini, temerrüde düşmemiş ve davanın açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkili şirket aleyhine yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmamasını, davacının, müvekkili şirket bakımından poliçe teminatı dışında bulunan taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince “…dosya kapsamına göre 11.03.2019 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında davalı sigorta şirketinin, kazanın meydana gelmesinde sürücüsü tam ve asli kusurlu olan aracın kasko sigortacısı olduğu ve kazanın kasko sigorta poliçesi teminat süresi içerisinde meydana geldiği, bu nedenle davalı sigorta şirketinin sigortalı araçta meydana gelen hasar bedelinden davacıya ait sigortalı aracın kasko sigortacısı olarak sorumlu olduğu; maliki davacı olan hasar gören araçta kaza nedeniyle 20.787,00 TL hasar meydana geldiği ve sigorta poliçesi teminat limiti kapsamında kaldığı; her ne kadar davalı hasarın kaza ile uyumlu olmadığını iddia etmiş ise de ATK raporunda da bizzat kaza anını gösteren mobese kamera kayıtları ile de tespit edildiği üzere meydana gelen hasarın kaza görüntüleri ile uyumlu olduğu, davacının kaza sonrasında oluşan hasar bedelini davacıdan talep edebileceği, davacının zararının tazmin edilmesi için davalı sigortaya başvuru yaptığı ancak davalının muaccel alacağa ilişkin süresi içerisinde davacı tarafa herhangi bir ödeme yapmayarak temerrüde düştüğü….” gerekçesiyle davanın kabulüne, 20.787,00 TL hasar bedeli tazminatının davalının temerrüt tarihi olan 26.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece esas hakkında verilen kararın yerinde olmasına karşın hükmedilen tazminata ilişkin faiz türü ile ayrıca talep edilen tespit dosyasında yapılan masraflar ve vekalet ücretinin de yargılama giderleri arasında değerlendirilmesinin yerinde olmadığını, hükmedilen tazminata yasal faiz uygulamasının yerinde olmadığını, avans faizi uygulanması gerektiğini, arabuluculuk sürecine katılmış olmaları nedeniyle AAÜT kapsamında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının talepleri doğrultusunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, karara teşkil etmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, davacının beyan ettiği tarihte kazanın yaşandığı iddia edilen yerde mobese kayıtlarında herhangi bir kazanın gerçekleştiğinin görülmediğini, bilirkişi tarafından araçlarda gerçekleşen hasarın kazanın oluş şekli ile uyuşmadığının tespit edildiğini, İzmir İl Emniyet Müdürlüğünden alınan kamera kayıtlarında kazanın yaşanmadığının ortaya çıktığını, söz konusu olayın haksız kazanç elde etmek için oluşturulmuş bir kurgu hasar olduğunu, İzmir ilinde çok sayıda bu yönde hasarların meydana geldiğini, mal sigortası türünde olan kasko sigorta sözleşmelerinin gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerinden olduğunu, eğer sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde, sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki, teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği sigortacı tarafından somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfetinin yer değiştirip sigortalıya geçtiğini, davacının açıkça kötü niyetli olduğunu, arcın hiç bir şekilde müvekkili şirket tarafından atanan eksper tarafından incelenmediğini, afaki ekspertiz raporu ile müvekkili şirkete başvuru yapıldığını, en azından aracın müvekkili şirkete gösterilmemesi hususunda başvuranın haklı bir sebebi olup olmadığının incelenmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle araçtaki hasar bedelinin kasko poliçesi sigortacısından tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-) Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunda kazaya ait görüntülerin incelenmesi neticesinde söz konusu tarihte kazanın meydana geldiği ve dosya içindeki fotoğraflar uyarınca da görüntülerdeki kazanın davaya konu kaza olduğunun anlaşılmasına, hasar bedel tespinin de kazanın oluşuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporlarında aynı olarak tespit edilmesine ve mahkemece de tespit edilen hasar bedeli uyarınca karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-) AAÜT’nin 16. maddesinde arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücrete ilişkin düzenleme yer almaktadır. Ancak bu düzenlemede hesaplanacak vekâlet ücretinin, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturduğu ifade edilmiştir. Bu ifadeden düzenlemenin yargılama neticesinde hükmedilen karşı taraf vekâlet ücretine ilişkin değil, müvekkili ile vekil arasındaki vekâlet ilişkisinden doğan ücrete ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum aynı maddenin son bendindeki mahsup hükmünde de yer almaktadır. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince yargılama sırasında hükmedilen vekalet ücreti dışında ayrıca arabuluculuk vekalet ücretine hükmedilmemesi yerindedir (Yargıtay 9. HD. ‘nin 09.03.2023 tarih 2023/35 E. – 2023/3394 K. Sayılı kararı da bu yöndedir.). Dolayısıyla bu yöne ilişkin davacı vekilinin istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
3-) Davacı tarafça davadan önce yaptırılan tespit masrafları yargılama giderlerinden olup bu masrafların da hükümde yargılama giderleri arasında gösterilmesi gerekirken ( Yargıtay 17. HD, 2016/10849 E.- 2019/5800 K. ) bu hususun hükümde yer almaması hatalı olmuş, davacının bu konuda istinaf itirazları haklı görülmüştür.
4-) Davacı vekilince temerrüt faizi olarak avans faizi istenilmiş, ancak mahkemece yasal faize hükmedilmiştir. Taraflar arasındaki ilişki, TTK.’nda düzenlenen sigorta sözleşmesinden kaynaklanmasına ve bu tür sözleşmeler TTK.’nun 3. ve 4. maddeleri hükmü uyarınca, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, mutlak ticari işlerden olduğuna göre, avans faizine hükmedilmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Bu nedenlerle; yerel mahkeme kararının davacı lehine kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıda yazılı şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜNE; İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/01/2021 tarih ve 2019/970 Esas – 2021/31 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE,
“a-Davacının davasının KABULÜ ile;
20.787,00 TL hasar bedeli tazminatının davalının temerrüt tarihi olan 26.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Alınması gereken 1.419,96 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78 TL peşin harç ve 184,25 TL ıslah harcı toplamı 358,03 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.061,93 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
c-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı,170,78 TL peşin harç, 6,40 TL vekalet harcı, 184,25 TL ıslah harcı, 16,20 TL tebligat gideri, 70,50 TL e-tebligat masrafı, 93,50 TL müzekkere posta masrafı, 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 473,00 TL ATK rapor ücreti toplamı 1.859,03 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından tespit dosyasında yapılan başvuru harcı 20,40 TL, peşin harç 73,10 TL, vekalet harcı 6,40 TL, keşif harcı 314,00 TL, yol gideri 150,00 TL, gideri, tebligat gideri 15,50 TL, bilirkişi ücreti 350,00 TL ve maktu vekalet ücreti 606,00 TL olmak üzere toplam 1.535,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-HUAK 18/A mad gereğince zorunlu arabuluculuk kapsamında suçüstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabulucuk giderinin 6831 sayılı yasa hükümlerine göre davalı taraftan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
f-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
g-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,”
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
3-İstinaf İncelemesi Yönünden Harç ve Yargılama Masrafları;
a-Davacı istinafı yönünden; davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince davacı tarafa iadesine,
Davacı tarafından yapılan istinaf başvuru harcı 162,10 TL ve tebligat ve posta gideri 27,50 TL olmak üzere toplam 189,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Davalı istinafı yönünden; alınması gerekli 1.419,96 TL istinaf karar harcından, peşin alınan toplam 354,99 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.064,97 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
ç-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
d-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/11/2023